Şeytan ayrıntıda gizlidir! Ünlü yazar Ahmet Ümit'in 2002'de bu başlıkla yayınladığı polisiye öykü kitabında ayrıntıların önemine dikkat çekiliyor. Bu, vergi dünyası için de hayati bir öneme sahip desek yanlış olmaz. Önemli, çünkü düzenlemelerdeki basit bir ayrıntı, küçük bir detay şirketlere devasa bir getiriye dönüşebiliyor.
Bilindiği gibi şirketler, vergi yasalarındaki istisna ve muafiyet hükümlerinden yararlanarak, ciddi vergi avantajları sağlayabiliyor. Bunun için ekstra bir şey yapılmasına gerek yok, sadece ilgili yasada belirlenmiş koşulların yerine getirilmesi yeterli bulunuyor. Ancak bu düzenlemeleri iyi takip eden, ayrıntıları okumayı bilenler için ciddi fırsatlar var. Hatta öyle ki, küçük bir ayrıntı sayesinde milyonlarca liralık vergi avantajını bilanço hanesine artı olarak kazandırabilir ya da tam tersi kaybedenler tarafında yer alabilirsiniz. Nasıl mı? İşte, ayrıntı son derece önemli! Küçük bir dokunuşla milyonluk vergi avantajı kazanmak, taşınmaz satışlarındaki kurumlar vergisi ve KDV istisnası ile ilgili.
VERGİ İSTİSNASI
Şirketlerin en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yeralan taşınmazların satışından doğan kazançların yüzde 50'si kurumlar vergisinden istisna bulunuyor. İstisna uygulaması için aranılan şartlar ise ilgili düzenlemede yer alıyor. Bu şartlar arasında en önemlisi ise, "Taşınmaz ticareti ve kiralamasıyla uğraşılmaması” (KVK Mad. 5/1-e). Yani taşınmaz ticareti yapan şirketlerin, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların satışından sağladıkları kazançlar kurumlar vergisi istisnasından yararlanamıyor.
Ayrıca şirketlerin aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devirve teslimleri KDV’den de istisna bulunuyor. Ancak taşınmaz ticareti yapan şirketlerin, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların teslimi ise KDV istisnası kapsamı dışında kalıyor (KDVK.Mad.17/4-r).
PROBLEM NEREDE?
“Taşınmaz ticareti ve kiralamasıyla uğraşılma ması” şartı, istisna uygulamasında ciddi sorunlara neden oluyor. Bu tanımlamayla neyin kastedildiği hususu kişiden kişiye ve duruma göre değişebiliyor. Maalesef bu husus ilgili yasalar ve ikincil mevzuatlarında da net bir şekilde açıklığa kavuşturulmamış. Maliye’nin bu konuda verdiği yazılı görüşler (özelgeler) de birbiriyle çelişiyor. Uygulamada, şirketler, aranılan diğer şartları sağlasa- lar dahi, bu şartı taşımadıkları gerekçesiyle bu istisnalardan yararlandırılmıyor! Son zamanlarda bu durumla sıkça karşılaşılma- ya başlandı! Taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyetinde bulunan şirketler sadece faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri (şirket merkezi, şube ve depo olarak kullanılan taşınmazlar vb.) taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlar için bu istisnalardan faydalanabiliyorlar. Bunun dışında, ana sözleşmelerinde faaliyet konuları arasında taşınmaz ticareti, inşaatı ve kiralaması bulunan şirketlerde, fiilen yapmasalar dahi bu istisnalardan yararlandırılmıyor! Bunun nedeni olarak da şirket ana sözleşmesinde taşınmaz ticareti, inşaatı ve kiralaması faaliyetlerinin bulunması gösteriliyor!
bulunan şirketlerde, fiilen yapmasalar dahi bu istisnalardan yararlandırılmıyor! Bunun nedeni olarak da şirket ana sözleşmesinde taşınmaz ticareti, inşaatı ve kiralaması faaliyetlerinin bulunması gösteriliyor!
MALİYE NASIL TESPİT EDİYOR?
Bu sorunun cevabı oldukça basit... Maliye, taşınmaz ticareti ve kiralamasıyla uğraşılıp uğraşılmadığı hususunu şirket ana sözleşmelerinden tespit ediyor. Şirket ana sözleşmesinde; esas faaliyet konuları arasında,
- Her türlü inşaat taahhüt işleri; konut, işyeri, ticarethane inşaatlarını yapmak, satmak, kendi hesabına arazi ve arsalar almak bunlar üzerinde veya başkalarına ait arsa ve araziler üzerinde kat karşılığı binalar yapmak,
- Yurt içinde ve yurt dışında her türlü resmi ve özel sektöre ait inşaat taahhüt ve montaj işleri yapmak ve müstakil konut, iş hanları, fabrikalar, yollar, baraj ve göletler, park ve bahçe düzenlemeleri ve turistik tesisler, tatil köyleri inşa etmek ve kiraya vermek, maddeleri varsa, taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyetinde bulunulduğuna hükmediliyor, faaliyetleri için tahsis ettikleri (şirket merkezi, şube vb.) dışında kalan taşınmazların satışında kurumlar vergisi ve KDV istisnasından yararlanılamıyor. Ayrıca Maliye, ana sözleşmesinde yazılı olmamakla beraber, fiilen taşınmaz ticareti ve kiraya verilmesi faaliyetinde bulunan şirketleri de istisna kapsamı dışında tutuyor.
Çok sayıda şirket, taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyetinde bulunmamasına rağmen, ana sözleşmelerine konulan "İnşaat, taşınmaz alım satımı ve kiralanması” gibi ifadeler nedeniyle kurumlar vergisi ve KDV istisnalarından faydalanamıyor. İş bununla da bitmiyor, faydalanılmayan istisnalar nedeniyle, satılan taşınmazların değerine göre milyon liraları bulan vergileri ödeme durumuyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bunun tek nedeni ise ezberlenmiş standart ana sözleşmeler ve dikkatsizlik!
KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ YETERLİ!
Nasıl mı? Yapılacak şey oldukça basit. Öncelikle "inşaat, taşınmaz alım satımı ve kiralaması” faaliyetinde bulunmayacak olan şirketlerin ana sözleşmelerine, taşınmaz alım, satım ve kiralaması yapılacağına dair hükümlerin konulmaması gerekiyor. Şirket kuruluşlarında standart hale gelen ana sözleşmelerden yararlamlıyorsa, bu ifadelerin mutlaka sözleşme metninden çıkarılması şart.
Ana sözleşmelere "İnşaat, taşınmaz alım satımı ve kiralaması” yerine, “Sadece faaliyet alanı ile ilgili taşınmaz inşa edilebileceği, alım, satım ve kiralaması yapılabilece- ği”ne dair bir hüküm konularak, kurumlar vergisi ve KDV istisnalarından yararlanılması mümkün bulunuyor. Çünkü ana sözleşmede "Şirketin sadece faaliyet alanı ile ilgili taşınmaz inşa edeceği, alım, satım ve kiralaması yapacağı” şeklinde hüküm bulunması, tek başına şirketin inşaat veya taşınmaz ticareti veya kiralaması faaliyetinde bulunduğu anlamına gelmiyor. Başkaca bir tespit olmadan, sadece ana sözleşmesinde belirtilen şekilde hüküm bulunduğu gerekçesiyle, şirketin taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyetinde bulunduğu iddiasında bulunulamıyor. Şirket ana sözleşmesine bu şekilde yapılacak küçük bir dokunuşla kurumlar vergisi ve KDV istisnalarına hak kazanılması ve milyonlarca lira vergi avantajı sağlanması mümkün bulunuyor!
Ayrıca, tapuda şirketler adına işlem yapılabilmesi için, ana sözleşmede, faaliyet alanı ile ilgili taşınmaz alım, satım ve kiralaması yapılacağı yönünde hüküm bulunması şart koşuluyor. Bu şekilde, tapuda yaşanan sorunlarda giderilmiş oluyor.
Sonuç olarak, inşaat, taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyetinde bulunmayacak olan şirketlerin ana sözleşmelerine, kendileri açısından hiçbir hüküm ifade etmeyen ancak aleyhlerine sonuçlar doğuran "İnşaat, taşınmaz alımı, satımı ve kiralaması” faaliyetlerinde bulunulacağına dair klişe hükümler yerine, “Sadece faaliyet alanı ile ilgili taşınmaz inşa edebilir, alım, satım ve kiralama yapabilir” hükmü koyarak, satış bedeline göre milyon liraları bulan kurumlar vergisi ve KDV avantajı kazanmaları mümkün bulunuyor. Bu nedenle şirket ana sözleşmelerini gözden geçirerek, bir an evvel bu değişikliği yapmakta fayda var!
inbusiness | Abdullah TOLU