“Ayten, Ayten koş! Elektrik faturalarını indirmenin yolunu buldum. Almanya’da herkes evini güneş  paneliyle kaplayıp hem elektrik üretiyor hem de satıyormuş. Olmadı, Yenilenebilir Enerji Tedarik  Anlaşması (YETA, Renewable Power Purchase Agreement-PPA) yapalım diyorum Ayten. Yanına sertifika  da veriyorlarmış, olmadı onu da çerçeveletip duvara asarız.” 

“Ne diyorsun Haşmet, kiminle ne anlaşması yapacaksın. Sen en iyisi amcaoğlu Ali’yi çağır da bir anlatsın  neymiş bu YETA.” diyen Ayten Hanım, hemen Ali’yi çağırır. 

“Ayten Teyze, Haşmet Abi haklı, bu piyasa çok büyüyor. BloombergNEF tarafından yayımlanan araştırma  (Corporate Energy Market Outlook) sonuçlarına göre 2020 yılında enerji şirketlerinden tut da teknoloji  şirketlerine kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren 130’dan fazla şirket toplam 23.7gigawatt (Gw)  yenilenebilir enerji sözleşmesi imzalamış. Anlaşmaların 11.9Gw Amerika Birleşik Devletleri, 1.5.Gw’su  Latin Amerika, 7.2Gw ise EMEA denen Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesini kapsıyor.” 

“Oğlum Ali, Haşmet amcan tutturdu sözleşme yapacağım diye. Sen bana YETA sözleşmesini bir anlat  bakayım.” 

“Ayten Teyze, kısa adı YETA (Yenilenebilir Enerji Tedarik Anlaşması veya PPA) bu anlaşmalar yenilebilir  enerji üreticisi (developer/seller) ile müşterisi (customer/ buyer) arasında belirli bir varlıktan üretilen  temiz enerjinin uzun dönemli belirli bir fiyattan alım-satımı için yapılan anlaşmalardır. YETA veya PPA  dediğimiz anlaşmalar iki tip olmakta: Ya Haşmet abinin yapmayı düşündüğü gibi “Fiziksel YETA (Physical PPA)” ya da “Finansal YETA (Financial PPA, Virtual PPA, VPPA)” anlaşması. 

Fiziksel YETA anlaşmasında, şirket elektriği, belirlenmiş enerji üreticisinden, sözleşmede belirlenmiş fiyata  göre, üreticinin bağlı olduğu şebeke (grid) üzerinden almaktadır. Şirket bu anlaşmayla yenilenebilir enerji  şartlarına göre üretilen elektrik kullandığı için REC (renewable certification) yani Yeşil Enerji Sertifikasını  da cebine koyuyor.” 

“Ali, elektriği anladık da şirket sertifikayı ne yapacak?”  

“Almanya’da görmüştüm, Avrupa Birliği karbon emisyonu konusunda şirketlere belirli kotalar getirmeye  başladığı için şirketler bu enerji sertifikalarını alıp -satıyorlar. Örneğin, satın aldıkları enerjinin bir kısmı  yenilenebilir olmayan enerji kaynaklıysa ve kotalarını aşıyorsa o zaman bu sertifika ile durumlarını  kurtarıyorlar. Üstüne üstelik, maddi olmayan duran varlık olarak, yeniden satacak veya üretimde  kullanacaklarsa da stok olarak finansal tablolarına kaydedebiliyorlar. En başta yapmış olduğu YETA  sözleşmesinin içindeki tutarı elektrik ve sertifika payı olarak ayrıştırıp ve finansal tablolara ilk ödediği  tutarı maliyet olarak kaydediyorlar. Sonraki dönemlerde kullanıma bağlı olarak ya kar-zarar tablosunda  elektrik maliyetine dahil ediyor veya gelir tablosunda ilgili kar-zarar kaleminde muhasebeleştiriyorlar.”

“Ali oğlum, merakımdan soruyorum, Fiziksel YETA’dan bahsettin de peki bu Finansal YETA nedir?”

“Finansal YETA ile Fiziksel YETA’nın en önemli farkı bu anlaşmada fiziksel elektrik alımının olmaması. Bu  anlaşma üretici ile alıcı şirket arasında her iki tarafın da elektrik fiyatındaki dalgalanmadan  etkilenmemelerini sağlamak için yapılıyor. O yüzden de bu anlaşmalara bazen “farkların anlaşması- a  contract for differences” da deniyor. Örneğin alıcı ile satıcı kilovat saati 10 cent’e anlaştılarsa, piyasa  fiyatı 10 cent’in üzerinde çıkarsa üretici firma alıcıya farkı ödüyor, bu fiyatın altına düşerse de alıcı firma  üreticiye farkı ödüyor.” 

Ayten teyze yeri gelmişken, YETA anlaşmalarının şirket mali tablolarını nasıl etkileyebileceğinden de  bahsedeyim mi? Olur ya Haşmet amca şirket kurup YETA anlaşması yaparsa…” dedi Ali, bıyık altından  gülerek.  

“Şirket ilk olarak elektrik üreten şirketin özel amaçlı olarak kurulup kurulmadığını (Special Purpose  Entity), bu üretim şirketi üzerinde herhangi bir kontrolü, öneli etkinliği veya ortak yönetim olup  olamayacağını değerlendirir. Eğer böyle bir durum varsa, elektrik üretim şirketini finansal tablolarına  konsolide etmek durumunda kalabilir. İkinci adım, sözleşmenin “kiralama anlaşması” olup olmadığının  değerlendirilmesidir. Eğer ki aralarındaki anlaşma UFRS/TFRS 16 kapsamında kiralama işlemi olarak  değerlendirildiyse, bu durumda elektrik almak üzere YETA anlaşması yapan şirket finansal tablolarına  “kullanım hakkı varlığı” ve “kiralama yükümlülüğü” olmak üzere varlık ve yükümlülük yazacak. Sözleşme  kiralama işlemi olarak da değerlendirilmediyse, UFRS/TFRS 9 Finansal Araçlar Standardı gereği  sözleşmenin içinde türev işlem (derivative) var mı, yoksa kendi kullanım “own use” istisnasından mı  faydalanmalı diye incelemek gerekecektir.” 

“Ali oğlum yorduk seni. Haşmet amcan da bir düşünsün bakalım. Güneş paneli mi takacak yoksa  Yenilenebilir Enerji Tedarik Anlaşması mı yapacak.”

PWC | Aslı GEDİK