4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesine göre, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, işe devamsızlığı aynı Kanunun 17 nci madde­sindeki bildirim sü­relerini aşması durumunda işverene iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi vermiştir. Gözaltı ve tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça iş sözleş­mesi işverence derhal feshedilemez.

Gözaltı veya tutukluluk süresi içinde işçiye ücret öden­mez, sigorta primi yatırılmaz. Bildirim süresinin bitiminden sonra sözleşme feshedil­mezse iş sözleşmesi askıda kalır. Askı süresi içerisinde tutukluluk de­vam et­tiği sürece sözleşme işveren tarafından her zaman derhal feshedilebilir. İşçi­nin gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olan olayın işyeri içinde ya da dışında gerçekleşmesi önem taşımaz.

Örneğin, 2 yıl hizmet olan işçi işyeri dışında karıştığı bir olayda tutuk­lanarak cezaevine gönderilmesi halinde, işçinin bildirim süresi altı hafta ola­cağından işveren, işçinin iş sözleşmesini tutuklanma tarihinden altı hafta geç­tikten sonra sona erdirebilir. İşte kıdem tazminatına esas hizmet süresinin he­sabı bu süre dikkate alınarak yapılır[1].

Peki, hakkında herhangi bir tutuk­lama kararı bulunmayan sadece adli kontrol tedbiri uygulanan işçinin iş söz­leşmesi de işveren tarafından haklı nedenle sona erdirilebilecek midir?

“İstinaf uygulamasına göre, “hakkında herhangi bir tutuk­lama kararı bulunmayan sadece adli kontrol tedbiri uygulanan işçinin iş söz­leşmesi İş Kanunu m.25/IV kapsamında feshedilemeyecektir.” Çünkü 4857 sayılı Kanun m.25/IV’de işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, işe devamsızlığı aynı Kanunun 17 nci madde­sindeki bildirim sü­relerini aşması durumunda işverene iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi vermiştir. Gözaltı ve tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça iş sözleş­mesi işverence derhal feshedilemez. “Somut olayda, davalı işveren tarafından SGK’ya verilen ayrılış bildirgesinde ise çıkış kodunun 27 “işveren tarafından zorunlu nedenlerle ve tutukluluk nedeniyle fesih” iş akdinin feshi olarak gös­terildiği anlaşılmaktadır.

Davacının 02/11/2018 tarihinde işlediği bir suç nedeniyle gözaltına alındığı, 13/11/2018 tarihinden itibaren davacı hakkında adli kontrol tedbiri uygulandığı, davacının gözaltında geçirdiği 1 günlük sürenin Kanunun ara­dığı süreyi aşmadığı gibi hakkında herhangi bir tutuklama kararının da bu­lunmadığı, davacı hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasının ise, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesi uyarınca işverene haklı nedenle fesih im­kanı vermeyeceği açık olup, işveren fesih bildirimindeki fesih nedeni ile bağlı olup sonradan bunu değiştiremeyeceği gibi başka bir nedene de dayandıramayacağı gözetildiğinde davacının iş akdinin işveren tarafından feshinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı anlaşıldığından mahkemece verilen karar isabetli bulunmuştur”[2].

Sonuç olarak, hakkında herhangi bir tutuklama kararı bulunmayan sa­dece adli kontrol tedbiri uygulanan işçinin iş sözleşmesi işverence haklı nedenle feshedilemez. Çünkü 4857 sayılı Kanun m.25/IV’de işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, işe devamsızlığı aynı Kanunun 17 nci madde­sindeki bildirim sü­relerini aşması durumunda işverene iş sözleşmesini derhal fesih yetkisi verilmiştir.

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023, s.319.

[2] Bursa BAM 9HD.08.01.2020 T., E.2019/2508, K.2020/68;Çil  Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 9.Baskı, (2019-2021). Ankara 2022. s.968-969.

Yazar Lütfi İNCİROĞLU