Hafta içinde Hüseyin Gökçe’nin Ekonomim gazetesinde yayımlanan “10 günde KDV iadesi sözü heyecan yarattı” başlıklı yazısı kamuoyunda gerçekten heyecan yarattı.

Haberde, halen ortalama 40-45 günü bulan iade sürecinin 10 güne düşürülmesinin, reel sektör açısından çok önemli olduğu dile getiriliyor.

Değerli meslektaşım Ekonomim yazarı Abdullah Tolu, KDV iadelerinde sürecin 10 güne indirilmesinin “devrim” olacağını ifade etmiş. Devrim konusuna yazımın sonunda değineceğim. Sayın Tolu, isabetli bir tespitle, KDV iadesini geciktiren iki şeyin varlığına işaret ediyor. Birincisi karşıt inceleme, diğeri ise özel esaslar kapsamındaki mükelleflerden yapılan alımlar konusu. Bu iki sorun çözümlenirse KDV iade süresinin çok kısalacağını belirtiyor.

Son derece haklı.

Bütçe konusunda yazılarıyla dikkat çeken değerli meslektaşım BDO Türkiye Vergi Ortağı Emrah Akın da bu konuyu Ekotürk TV'de değerlendirdi. Sayın Akın’ın aşağıda özetleyeceğim görüşlerine tamamen katılıyorum.

*KDV iadelerinin hızlı yapılması, finansmana erişimde sıkıntı yaşadığımız bu günlerde çok önemli.

*KDV iadesi mükellefin devletten alacağı, bunun gecikmesi finansman ihtiyacı doğuruyor, dolayısıyla mükellefler kendi paralarına kavuşabilmek için finansman maliyetine katlanıyorlar. Finansman bulamayanların hali ise içler acısı…

*Esasen KDV iadesini hızlandırmak için son yıllarda önemli düzenlemeler yapıldı. Ancak bunlar yeterli olmuyor. Olayına ve vergi dairesinin yaklaşımına göre gecikme 40-45 günü bile aşabiliyor.

*Maliyenin çok güçlü bir otomasyon sistemi var. Son yıllarda devreye alınan e-fatura, e-irsaliye, e-makbuz, e-arşiv gibi uygulamalar karşıt inceleme yapılması gereğini ortadan kaldırdı. Karşı incelemeler fiziki ortamda yapılmak zorunda. Bu da en az iki ay gibi bir süre kaybettiriyor. Mükellefler iade istemeden aylarca iade için hazırlık yapmak zorundalar. Bu süreci da kısaltmak lazım. Bunun yolu da karşıt inceleme zorunluluğunu kaldırmaktır. İdarenin altyapısı bugün itibariyle karşıt inceleme ihtiyacını ortadan kaldırmıştır. Maliyenin elinde her türlü data var. Eğer karşıt inceleme gereğini devam ettireceksek de İdarenin bunun dijital çözümünü sağlaması gerekir. 

Bunlara ilaveten öteden beri savunduğum birkaç hususu daha ifade etmek isterim.

*Mevcut KDV iade sistemimizde, iadesi talep edilen KDV’nin yüzde 50’si “KDV İadesi Ön Kontrol Raporu”nun oluşturulmasından itibaren on iş günü içinde mükellefe iade ediliyor. Kalan kısma ilişkin iade talebi, Yeminli Mali Müşavir raporuna ilişkin kontroller ve vergi dairesince yapılan diğer incelemelerin ardından yerine getiriliyor. Süreci hızlandırmak için iadenin tamamının, ön kontrol raporuna istinaden yapılması yönünde düzenleme yapılması isabetli olur. Sonrasında vergi dairesi ve vergi müfettişleri iade dosyasını her zaman inceleyebilirler. Haksız iade alındığı tespit edilirse iade cezası ve gecikme zammıyla birlikte geri alınır.  Çağdaş vergi sistemlerinde Devlet mükellefine güvenir, beyanına itibar eder, aksi vergi incelemesi ve sair yollarla tespit edilinceye kadar… Caydırıcı vergi ceza sistemiyle de bunu destekler.

*KDV iade sürecini hızlandırmak adına yapılan düzenlemelerden biri de “artırımlı teminat karşılığı iade” uygulamasıdır. Bunun çok başarılı bir şekilde yürütüldüğünü gözlemliyoruz. Ancak bu sistemden yararlanabilmek için iadesi talep edilen KDV’nin yüzde 120’si oranında teminat mektubu verilmesi gerekiyor. İçinde bulunduğumuz kriz ortamında teminat mektubu temini çok zorlaştığı için teminat verme oranının düşürülmesine acil ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Devrim konusuna dönersek…

İade süresinin kısaltılması tabii ki önemli, ancak bana göre gerçek devrim, devreden KDV’nin belli periyotlarla mükellefe iade edilmesidir. Emrah Akın da Ekotürk TV'deki açıklamalarında konuyu bu noktaya bağladı.

Bu sağlanırsa, KDV sistemimizin şu andaki temel sorunu olan "devreden KDV birikimi" de azalır. Hatta devrimi perçinlemek isterseniz, devreden KDV birikimini de belli yollarla (kısmen iade, gider yazma seçeneği sunma, tahvile bağlama vs.) tasfiye ederek, sorunu geçmişe yönelik de çözersiniz.

Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz: KDV sistemini sağlıklı bir yapıya kavuşturabilmek için devreden KDV’nin iadesi şarttır!

İçinde bulunduğumuz yüksek enflasyon süreci, devreden KDV alacağının değerini süratle düşürmektedir. Bir şey yapılacaksa acilen yapılmalıdır.

Devreden KDV’nin değerini korumanın bir yolu da, devreden KDV tutarını izleyen dönemlerde yeniden değerleme oranı veya başka bir kritere göre endekslenerek dikkate alınmasını sağlamaktır.