Öz

  Son yıllarda ülkemizde de yoğun bir biçimde yatırım yapılan kripto varlıklar, geleneksel yatırım araçlarından pek çok yönüyle farklı olduğu için mevcut vergi sistemimizde herhangi bir düzleme oturtulamamaktadır. Bu durum, kripto varlıkların vergilendirilmesinde bir belirsizlik bulunduğu anlamına gelmektedir. Vergide kanunilik ilkesi gereğince, verginin konusu, vergiyi doğuran olay, yükümlü, verginin matrah ve oranı gibi temel unsurların yasalarla belirlenmesi gerekmektedir. Mevcut yasalarda kripto varlıklara ilişkin düzenleme bulunmaması nedeniyle bu varlıklardan elde edilen gelirlerin boşluk doldurmak suretiyle mevcut yasalar uyarınca vergilendirilmeye çalışılması verginin kanunilik ilkesine aykırı olacaktır. Uzun zamandır düzenleme bekleyen bu alanın vergileme dışı kalması düşünülemeyeceğine göre vergi kanunlarında kripto varlıklara ilişkin düzenlemelerin bir an evvel hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.

 Bu yazımızda, kripto varlıkların vergilendirilmesi konusunda vergi kanunlarında yapılabilecek düzenlemeler ile vergileme altyapısının nasıl dizayn edilmesi gerektiği hakkındaki fikirlerimizi ortaya koyacağız. Bunu yapabilmek için öncelikle dünyada kripto varlıkların vergilendirilmesindeki yaklaşımlar ele alınacak, daha sonra kripto varlıkların dahil olduğu veya kripto varlıklarla gerçekleştirilebilecek çeşitli faaliyet ve işlemler, yani vergiyi doğuran olay olarak nitelendirilebilecek işlem ve faaliyetler değerlendirilecek, son olarak kripto varlık ekosisteminin kendine has özellikleri de dikkate alınarak vergileme önerileri getirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Kripto Varlık, Kripto Vergi

JEL Sınıflandırması: F38, G28, H2, K22, K34, 

TAXATION OF CRYPTO ASSETS (OTHER COUNTRY PRACTICES AND RECOMMENDATIONS FOR TURKEY)

               Abstract 

As crypto assets are different from the traditional investment tools in many aspects; income derived from those assets do not match with any legislation. As a consequence, there is an uncertainty in taxation of crypto assets. As per principle of “Legality in Tax”, key elements such as subject of tax, taxable event, taxpayer, tax base and applicable tax rate shall be determined in the tax law. Due to the fact that there is no regulation with respect to crypto assets in present legislations, attempting to tax on the gains derived from these assets in accordance with these legislations by filling gaps, would be against to the principle of “Legality in Tax”.  It is important that regulations in tax laws for crypto assets are introduced as soon as possible because the activities related to the crypto assets should not be out of scope of taxation.

In this article, we will discuss the ideas regarding suggestions to disambiguate the taxation of crypto assets, and how the taxation infrastructure should be designed. To do this, firstly approaches in taxation of crypto assets in the world to be discussed, then various operations and transactions including such assets or that can be performed with these assets, namely, such operations and transactions that can be considered as taxable event will be evaluated. Finally, taxation suggestions will be made through considering the unique features of the crypto asset’s ecosystem.

Keywords: Crypto Asset, Taxation of Crypto

JEL ClassificationF38, G28, H2, K22, K34,

 

1.      GİRİŞ

Vergi yasalarımızda kripto varlıklarla ilgili her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak da kripto varlıklardan elde edilen gelirlerin vergiye tabi olup olmadığı, vergiye tabi ise vergi matrahının ne olacağı ve kazancın nasıl vergilendirileceği gibi sorular gündeme gelmektedir. Esas itibariyle verginin kanuniliği ilkesi vergilendirme için gerekli olan tüm kriterlerin belirli olmasına dayandığından yatırımcıların kripto varlıklardan elde ettiği kazançların mer’i mevzuata göre gelir vergisine tabi olmadığı söylenebilir. Konuyla ilgili olarak çeşitli kripto para platformlarına ait sitelerde mali idare yetkililerinin bazı açıklamalarına referans verilerek; kripto varlık kazançlarının vergilendirilmesi için yasal düzenleme yapılması (kripto varlık tanımının gelir vergisi kanununa eklenmesi) gerektiği değerlendirmelerine yer verilmiştir.

Bizim de katıldığımız bu değerlendirmeler ışığında, kripto varlık kazançlarının niteliğinin belirsiz olmasının, bu kazançların GVK’da sayılan yedi gelir unsurundan herhangi birisi içerisinde sınıflandırılmasını engellediğini söylemek mümkündür. Kısacası an itibariyle GVK’da, kripto varlıkları vergilendirebilmek için gerekli kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Vergi kanunlarında düzenleme bulunmaması nedeniyle, kripto varlıkların mevcut yasalarla vergilendirilmeye çalışılması, Anayasanın “vergilerin kanunla konulacağı ve kaldırılacağını” düzenleyen 73’üncü maddesine aykırılık teşkil edecektir.

Bu değerlendirmeler ışığında, yasal düzenleme eksikliği vergilemeye engel teşkil ettiğinden, kripto varlıkların gelir vergisinin konusuna girmesi için gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Vergilendirmede geçerli olan diğer bir prensip olan vergi kanunlarının geriye yürümezliği ilkesi gereğince, yeni düzenleme ancak yayımlandığı tarihten sonraki olaylara uygulanabilecektir.  

Kripto varlık kazançlarının vergilendirilmesi konusunda temel belirleyici etken kripto varlıkların hukuki tanımı olacaktır. Yapılacak tanıma göre kripto varlıkların gelir vergisi kanunumuz kapsamındaki yeri de belirlenmiş ve hükme bağlanmış olacaktır.

Kripto varlıklar için önerilecek vergi sistemini doğru bir şekilde temellendirebilmek için bu varlıkların yer aldığı ekosistemin ve bu ekosistem içerisinde gerçekleştirilen faaliyet ve işlemlerin bilinmesi, diğer ülkelerin kripto varlık vergilemesine nasıl yaklaştığının analiz edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede çalışmamızda, kazanç ve harcama vergileri açısından ülke uygulamaları incelenmiş, Türkiye önerisinde zaman zaman bu uygulamalardan yararlanılmıştır. Çalışmamızda temel önerimiz, kripto varlıklardan elde edilen kazançların GVK içerisinde yeni bir gelir unsuru olarak eklenmesi şeklinde olup basit, yönetimi kolay, vergi uyumu yüksek bir vergileme için çeşitli önerilere yer verilmiştir.
 

2.      KRİPTO VARLIKLARIN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI

“Kripto varlık” kavramına yönelik olarak üzerinde mutabık kalınmış bir tanım bulunmamaktadır. Kripto varlıkların teknolojik özellikleri ve unsur ve nitelikleri kullanılarak çeşitli tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlamalarda “dağıtık defter teknolojisi”“dijital olarak oluşturulup saklanabilme”“dijital ağlar üzerinden dağıtım yapılabilme”“değer veya hak ifade etme”, “peştemallık dışı gayri maddi hak” gibi kripto varlıkların sahip olduğu çeşitli özellikler ve unsurlar kullanılmaktadır.

OECD’nin 14 Ekim 2020 Tarihli Kripto Paraların Vergilendirilmesi raporunda da bahsedildiği üzere kripto varlıkların büyük bir kısmı kripto para niteliğindeki varlıklardır. Her ne kadar isminde “para” geçse de dünyadaki genel eğilim kripto paraların itibari para olarak değil peştemallık dışında gayri maddi hak olarak dikkate alınması yönündedir. Örneğin Avustralya, Fransa, Şili, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg, Nijerya, İspanya, İsveç, İsviçre ve Birleşik krallık gibi ülkelerin uygulaması bu yöndedir[1].

Arjantin, Brezilya, Hırvatistan, Danimarka, İsrail, Japonya, Slovak Cumhuriyeti ve Güney Afrika gibi ülkeler ise kripto varlıkları finansal varlık olarak değerlendirmektedir. 

Japonya kripto varlıkları yasal ödeme aracı olarak görürken, Belçika, Fildişi Sahili, İtalya ve Polonya gibi ülkeler bunları itibari para olarak değerlendirmektedir.  

Kripto varlıklara ilişkin diğer önemli tanımlar ise Avrupa Komisyonu'nun 2019/1937 Sayılı Kripto Varlıklar Piyasalar Düzenlemesi (MiCA[2]) teklifinde yer almaktadır. Söz konusu teklif, kripto varlıkları ve AB'deki kripto hizmet sağlayıcılarını düzenlemeye yardımcı olmak ve 2024 yılına kadar tüm üye devletler arasında tek bir lisanslama rejimi ortaya koymak için geliştirilmiş bir düzenleyici çerçevedir. Teklifte, kripto varlıklarla ilgili olarak; dağıtılmış defter teknolojisi, kripto varlık, varlığa dayalı token, elektronik para tokenı, fayda tokenı, kripto varlık hizmetleri gibi pek çok kavram tanımlanmıştır. Söz konusu teklifin 3’üncü maddesine göre kripto varlık, dağıtılmış defter teknolojisi veya benzer teknoloji kullanılarak elektronik olarak aktarılabilen ve saklanabilen değer veya hakların dijital temsili anlamına gelir.

Türk vergi mevzuatında ise şu ana kadar kripto para veya kripto varlıklara ilişkin herhangi bir kanuni tanım yapılmadığı gibi, bunların hangi varlık türleri içerisinde sınıflandırılacağına dair bir belirleme de henüz yapılmamıştır. Bununla birlikte, TCMB tarafından yayımlanan “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına dair Yönetmelik”te kripto varlık; itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlık şeklinde tanımlanmıştır. Kripto varlıkları gayri maddi varlık olarak sınıflandıran pek çok ülke ile koşut olan TCMB’nin bu belirlemesi vergi yasalarımızda henüz bir düzenleme bulunmuyor olması nedeniyle vergisel açıdan sonuç yaratmamaktadır. Vergi idaresinin (GİB, vergi dairesi veya vergi inceleme elemanları gibi) TCMB tanımını dikkate alarak kanundaki boşluğu doldurma yönünde bir yaklaşım benimsemesi halinde, bu vergilendirme çabası verginin kanuniliği ilkesine aykırı olacaktır.

Her ne kadar kripto varlıkların vergi kanunlarımız yönünden de gayri maddi varlık şeklinde tanımlanması yönünde bir eğilim bulunduğu gözlense de bu yöndeki bir tanımlama, vergi sistemimiz uygulamasında pek çok probleme sebebiyet verebilecek niteliktedir. Bu konuya ilişkin detaylı açıklamalara, mevcut vergi sistemimiz üzerinde yapacağımız değerlendirmelerde detaylı olarak değinilmiştir.   
 

3.      KRİPTO VARLIKLARDA VERGİYİ DOĞURAN OLAY[3]

Kripto varlıklara ilişkin sistem önerisine, verginin konusunun ve vergiyi doğuran olayın belirlenmesi ile başlamak gerekir. Bunun için de kripto varlıklarla hangi işlemlerin yapıldığı, kripto varlık işlemlerinin tarafları, bunların nasıl değiş tokuşa konu edildiği ve benzeri pek çok hususun incelenmesi gerekir. Bu bağlamda, kripto varlıkların üretimi, değişimi, harcanması, saklanması ve kripto varlıklarla bağlantılı pek çok işlem ve faaliyetin doğru şekilde anlaşılması; bunun yanında söz konusu varlıkların bağışlanması, çalınması, kaybedilmesi gibi ortaya çıkabilecek çeşitli durumların vergileme açısından nasıl ele alınacağının belirlenmesi önem arz etmektedir. Kripto varlıkların vergilendirilmesinde vergiyi doğuran olay olarak değerlendirilebilecek çeşitli işlem ve olaylar aşağıdaki gibi özetlenebilir[4]:

-        Kripto varlıkların üretimi (airdrop[5], token[6] arzı, mining[7], staking[8]),

-        Kripto varlıkların değişim aracı olarak kullanılması,

-        Kripto varlıkların ivazsız / veraset yoluyla intikali

-        Kripto varlıkların diğer şekillerde elden çıkması (kaybedilmesi veya çalınması)

-        Kripto varlıkların çatallanması

-        Kripto varlıkların ödünç işlemlerine konu edilmesi

-        Aracılık ve cüzdan hizmetleri
 

      3.1. Kripto Varlık Üretimi

Kripto varlıklarda en önemli üretim yöntemi madencilik olmakla birlikte airdrop, halka arz, staking, gibi çeşitli farklı yollarla da kripto varlık yaratılabilmektedir.

Airdrop, üretilen tokenların tanıtımı ve ilgili kripto varlıkta likidite sağlanması amacıyla bedelsiz şekilde dağıtılmasıdır. Bu tokenlar yeni olduğu için ilk çıktığı dönemlerde genellikle değerleri de sıfıra yakın olmaktadır. İlgili token’ın popülerlik kazanmasına / talebinin artmasına bağlı olarak değeri artabilmektedir.

Kripto varlık üretiminin diğer bir yöntemi ise kripto varlığın borsalarda diğer bir kripto para birimi veya itibari para (USD, EUR, TL gibi) karşılığında ihraç edilmesidir. Son zamanlarda bu işlemlerin azaldığı gözlemlenmektedir.

Madencilik ise kısaca, donanım ve yazılımlar aracılığıyla kripto para üretimi olarak tanımlanabilir. Madenci, bilgi işlem gücü kullanarak ve enerji sarf ederek, karmaşık bir kriptografik bulmacayı çözmeye çalışan kişidir. Madenci çözüme ulaştığında protokolde yeni bir blok oluşur ve madenci böylelikle yeni bir kripto varlık yaratmış ve karşılığında ödül olarak bu kripto parayı kazanmış olur.

Madenci aynı zamanda kripto varlık ağını çalışır durumda tutar. Transferlerin doğrulaması (kayıt ve onay) da madenciler tarafından gerçekleştirmektedir. Doğrulama işlemi, madenciye gerçekleştirilen işlem bedeli üzerinden protokol işlem bedeli adı altında bir gelir sağlar.

Her ne kadar staking’de de yeni token yaratılıyor olsa da burada elde edilen token madencilikten farklı olarak pasif gelir niteliğine daha yakındır. Madencilikte madencinin, kazdığı tokena sahip olması gerekmezken stakingde tokena sahip olunması gerekir. Ayrıca stakingde edinilen yeni token, sahip olunan eski tokenların miktarıyla doğru orantılı olarak doğmaktadır. Kısacası staking sonucu yeni edinilen token sahip olunan kripto paraların getirisi olarak değerlendirilmeye müsaittir. Bu getiri kişinin servetinde artışa neden olurken, kişinin sahip olduğu mevcut tokenların değerindeki azalma (dilution-sulanma) nedeniyle bu artışın bir kısmı ortadan kalkabilmektedir.

Yukarıdaki edinim yöntemlerinden airdrop (internet fenomenlerine bedelsiz olarak token verilmesi) söz konusu tokenın bilinirliğinin arttırması için ilgili kişilere verildiği, dolayısıyla hizmet karşılığı olduğu düşünülebilir. Bununla birlikte söz konusu tokenlar ilk çıktıkları zaman genellikle önemli bir değer ifade etmemekte, bunlardan bazıları belirli bir zaman geçtikten sonra piyasada tutunabilmekte, bir kısmı ise hiçbir zaman işlev kazanamamaktadır. Bu yönleriyle değerlendirildiğinde, airdrop çerçevesinde edinilen tokenların vergilendirme açısından hediye olarak, sıfır maliyetle edinildiğinin kabulü uygun olacaktır. Eğer söz konusu token ileride değerlenir ve ilgili kişi bu tokenı satar veya harcar ise, maliyetin sıfır kabul edilmesi nedeniyle, söz konusu satış hasılatının veya token verilerek edinilen menfaatin tamamı kar olarak dikkate alınacak ve ilgili tutar satışa bağlı olarak vergilendirilecektir. Dolayısıyla airdrop açısından bedava alınan tokenın “elden çıkarıldığı” tarihte vergiyi doğuran olayın gerçekleştiğinin kabul edilmesi uygun olacaktır.

Kripto paranın halka arzında ise vergiyi doğuran olay kripto paraların satışıdır. Hisse senetlerinin halka arzında, yatırımcılar belirli bir para ödeyerek hisse senetlerine sahip olmakta olup, halka arz eden anonim şirket açısından toplanan bu paralar vergiye tabi olmamaktadır. Zira yatırımcıların ödediği tutarlar sermaye payı olarak ödenmiş olup bu tutar ilgili şirketin sermaye hesabına kaydedilmekte ve vergilenmemekte, sermaye payını aşan miktarda bir ödeme yapılması halinde ise ilgili tutar emisyon primi olarak kayıtlara alınmakta ve KVK md.5/1-ç uyarınca kurumlar vergisinden istisna tutulmaktadır. Kripto varlıkların halka arzında ise bu sistemden farklı olarak ortaklık payı verilmesi söz konusu olmadığından alınan tutarın tamamının kurum kazancına dahil edilmesi gerekir.

Madencilik faaliyetinin vergi kanunları karşısındaki durumu ise madencilikte vergiyi doğuran olayın nasıl belirlendiğine göre değişecektir. Bazı ülkeler tokenları elde edilme anında vergilendirirken, bazıları elden çıkarma anında vergilendirmektedir.

Mevcut vergi mevzuatımız açımızdan hangi yaklaşımın dikkate alınması gerektiği konusunu incelerken, geleneksel madencilik faaliyetinin vergilendirilmesinde geçerli ilkelerden faydalanabiliriz. Buradaki temel ilkeler maliyet esası ve tahakkuk ilkesidir. Mermer ocağı örneğinden gidecek olursak, mermer çıkarma için katlanılan maliyetler bilançoda varlık (mamül) olarak muhasebeleştirilecek, bunlar satıldığında ise satış bedeli (hasılat) ve ilgili maliyet (satılan mamül maliyeti) gelir tablosuna aktarılacaktır. Kısacası mermer çıkarıldığı anda bir vergileme yapılmamakta, satışa bağlı olarak kar ve zarar ortaya çıkmaktadır. Geleneksel madencilikte kullanılan ilkelerin kripto varlık madenciliğinde de geçerli olmaması için geçerli hiç bir neden bulunmadığına göre, kripto madenciliğinde de vergiyi doğuran olayın tokenın elde edilmesi değil, elden çıkarılması olarak belirlenmesi doğru bir yaklaşım olacaktır.  

Aşağıdaki tabloda madencilikten elde edilen tokenların vergilendirilmesinde hangi olayın vergiyi doğuran olay sayıldığı ülke bazında gösterilmiştir.

Token Edinimi

Elden Çıkarma

Duruma Göre Farklı Yaklaşımlar
Organizasyon çerçevesinde - Mutad & Kişisel - Arızi

Andora

Hırvatistan

Avustralya

Arjantin

Çek Cumh.

Kanada

Avusturya

Danimarka

Almanya

Fildişi Sahili

Estonya

Hong Kong

Kolombiya

Fransa

Hollanda

Hırvatistan

Letonya

Norveç

Estonya

Litvanya

Singapur

Finlandiya

Polonya

İsveç

Japonya

Slovak Cumh.

İsviçre

Lüksemburg

Yeni Zelanda

Slovenya

Güney Afrika

Birleşik Krallık

ABD

Kazılan tokenları elde edildiği anda vergilendiren Finlandiya elektrik ve ekipman maliyetlerinin matrahtan indirimine izin vermektedir. Finlandiya, staking sonucu elde edilen yeni tokenları ise mevcut tokenların getirisi olarak değerlendirmekte, bu nedenle de yeni tokenlara tasarruf edildiği tarihte bu tokenları sermaye geliri olarak vergilendirmektedir.

Birleşik Krallık, madencilikten kazanılan yeni tokenları elde edilme anında vergilendirdikten sonra; elden çıkarma anında bir daha vergilendirmektedir. Bu ikinci vergilemede, elden çıkarıldığı tarih ile elde edildiği tarih arasındaki değer artışı matrah olarak dikkate alınmaktadır.

Madencilikte ilk vergiyi doğuran olayı elden çıkarma olarak gören ülkelerin büyük bir kısmı işlemden doğan kazancı değer artış kazancı olarak vergilendirmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen ülkelerin çoğu, söz konusu kazançlara elde tutma süresine göre istisna tanımakta veya bu kazançları düşük oranda vergilendirmektedir.

Kanada, ticari nitelikteki madencilik kazançlarını elde edilme anında vergilendirmekte olup faaliyetin spekülatif yatırım olarak değerlendirilmesi halinde ise, vergilendirme elden çıkarılma anına bırakılmaktadır. Singapur’da da ticari nitelikteki madencilik kazançları elde ediliş tarihinde vergilendirilirken, hobi niteliğindeki veya uzun vadeli işlemlerden vergi alınmamaktadır.
 

3.2. Kripto Varlıkların Elden Çıkarılması

Kripto varlıklar; başka kripto varlıklar, ulusal veya yabancı paralar, mal veya hizmetler  karşılığında elden çıkarılabilir. Kripto varlıkların elden çıkarılmasının vergiye tabi olup olmayacağı konusunda ülke uygulamaları farklılaşabilmektedir. Örneğin Grenada, İtalya, Hollanda, Portekiz, İsviçre gibi ülkeler gerçek kişilerin kripto varlıkları elden çıkarmasını vergiyi doğuran olay olarak kabul etmemektedir. Bu ülkelerden; Portekiz’de kripto paraların birbiriyle değişimi, vergilendirilmezken, kişinin ticari veya mesleki faaliyeti ile bağlantılı işlemler ticari kazanç veya mesleki kazanç olarak vergiye tabi tutulmaktadır.

İsviçre’de kripto paralar ödeme araçları ile aynı şekilde sınıflandırıldığı için, bunlarla ilgili kazanç veya zararlar vergiye tabi gelirle ilişkilendirilmemektedir. Ancak, işlemin ticari olarak nitelendirilmesi durumunda, elden çıkarmaya bağlı kazanç vergiye tabi olup elden çıkarma zararı ise matrahtan indirim konusu yapılabilir.

Yukarıdaki istisnai yaklaşımların dışında genel olarak neredeyse tüm ülkeler kripto varlıkların itibari para karşılığı elden çıkarılmasını veya mal ve hizmet alımında kullanılmasını vergilendirmektedir. Şili, Fransa, Letonya ve Polonya dışındaki ülkeler kripto varlıkların diğer kripto varlıklarla değişimini de vergilendirmektedir.

Arızi işlemleri değer artış kazancı sayan ülkeler, değer artış kazancına dair muafiyet, indirimli vergi oranı veya vergi yükünü hafifletecek diğer mekanizmaları işletebilmektedir. Ancak bu durumda, zararlar yalnızca sermaye kazançlarından mahsup edilebilmektedir. İşlemin ticari nitelik taşıması halinde ise normal vergileme rejimi uygulanmaktadır.

Örneğin Avustralya’da yatırım amaçlı elde tutulan kripto varlıklara kişisel kullanım muafiyeti uygulanmamaktadır. Kripto varlığın bir yıldan uzun süre elde tutması durumunda indirimli vergi oranı uygulanabilmektedir. Zarar yalnızca sonraki yılların değer artış kazançlarından mahsup edilebilir. Kripto varlık ticareti ile iştigal edenlerin kazancı ticari kazanç olarak dikkate alınmaktadır. Matrah tespitinde, katlanılan maliyetlerin indirimine izin verilmektedir.

Belçika’da kripto para ticaretini meslek olarak ifa eden kişinin kazancı, serbest meslek kazancı sayılarak %25 ila %50 arasında artan oranlı gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Kazancın mesleki faaliyeti dışında elde edilmesi halinde; kişinin ilgili varlığı hangi amaçla tuttuğuna bakılır. Kripto varlık alım-satımı servetin olağan yönetimi kapsamında ise vergilendirilmemekte, spekülatif amaçlı ise muhtelif gelir sayılarak %33 oranında vergilendirilmektedir.

Kanada’da ticari işletmeye dahil edilen veya kar amaçlı elde tutulan kripto varlıkların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticari kazanç, bu kapsamda olmayanlar ise değer artış kazancı olarak değerlendirilmektedir. Değer artış kazancının yarısı vergiye tabidir. Satış zararı, sermaye kazançlarından mahsup edilebilmekte, ileriye veya geriye doğru 3 yıl taşınabilmektedir. 

Kripto varlıkların mal ve hizmet karşılığı elden çıkarılması (veya harcanması) durumunda ülkelerin genel yaklaşımı, bu işlemin kripto varlığın elden çıkarılması olarak değerlendirilmesi yönündedir (Estonya, Grenada, İtalya, Hollanda, Portekiz, İsviçre hariç). İşlemin karşı tarafını teşkil eden (mal-hizmet satan / emeğini sunan) kişilere kripto varlık ile ödeme yapılması ise bu kişilerin vergisel durumunda her hangi bir değişiklik yaratmamalıdır. Zira bu kişiler gelir getirici bir faaliyette bulunmuş olup bu geliri itibari para yerine kripto varlık şeklinde tahsil etmişlerdir. Bu durumda, söz konusu kripto varlığın emsal bedelinin ilgili kişilerin kazancı olarak değerlendirilmesi gerekir. Eğer ticari veya mesleki faaliyet çerçevesinde kripto varlık edinilmişse, söz konusu tutar aynı zamanda KDV’ye de tabi olacaktır. Ülkelerce genel kabul görmüş olan yaklaşım da bu şekildedir.

Daha önce bahsedildiği üzere vergi mevzuatımızda kripto varlıklara has bir düzenleme bulunmamakta olup bunların alım-satım kazançlarının GVK’nda sayılan yedi gelir unsuru içerisine girmediği değerlendirilmektedir. Genel olarak idarenin de konuyu bu şekilde değerlendirildiği anlaşılmakla birlikte, idare tarafından verilen bir özelgede[9] kazanç sağlama amacıyla ve devamlılık arz etmeyecek şekilde yapılan coin (oyun parası) satışlarının arızi ticari kazanç, ticari bir organizasyon dahilinde devamlı suretle coin satılması halinde söz konusu faaliyetten doğan kazancın ise ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Online oyun paralarının, oynanan oyunlarda gösterilen performans neticesinde kazanılması yönüyle normal kripto para alım satımlarından farklılık gösterdiği aşikardır. Neticede yatırım aracı olarak kullanılan coin ve tokenlardan farklı olarak oyun paralarında bir faaliyete dayalı olarak gelir elde edilmesi söz konusudur. Bu bağlamda oyun parası satışlarından elde edilen gelir, gerçekleştirilen bir faaliyet neticesinde elde edildiği için arızi kazanç veya ticari organizasyonun varlığına bağlı olarak ticari kazanç olarak değerlendirilmesi mevcut vergi kanunlarımızla uyumludur.
 

3.3. Kripto Varlıkların Sair Suretlerle (Değişim Amacı Dışında) Elden Çıkarılması

Kripto varlıklar değişim amacı dışında (ivazsız, veraseten, rıza hilafına) da çeşitli şekillerde elden çıkarılabilmektedir. Bu hallerin de kendine özgü vergisel sonuçları bulunmaktadır.

Kripto paranın hediye edilmesi durumunda kimi ülkeler bu işlemi bağışlayan nezdinde gelir vergisine tabi tutmakta, kimisi ise bağışlamayı her iki taraf için de vergiyi doğuran olay kabul etmemektedir. Her ne kadar iki farklı yaklaşım bulunsa da her iki yaklaşımda kripto varlığın bağışlama anındaki değeri ve maliyetinin tespit edilmesi gerekir. Zira ilk yaklaşımı benimseyen ülkeler açısından gelir vergisi matrahı ilgili varlığın bağış anındaki değerine göre tespit edilecektir. Bağış alan ise söz konusu değeri kendi maliyeti olarak kabul edecektir. İkinci yaklaşımı benimseyenler açısından ise söz konusu varlıkların sıfır maliyetle edinildiği kabul edilebileceği gibi -ilgili ülke vergi kanununa göre- bağış anındaki değer bağışı alan açısından kripto varlığın maliyet bedeli olarak da kabul edilebilecektir.

Kripto varlıkların kaybedilmesi veya çalınması durumunda söz konusu zararın vergi matrahının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı da tespit edilmesi gereken hususlardandır. Örneğin Avustralya’da, kripto parasını kaybeden veya çaldıran kişi, bu durumu ispat etmek suretiyle söz konusu zararı sermaye zararı olarak dikkate alabilmektedir. Birleşik Krallık’ta çalınma, elden çıkarma olarak değerlendirilmemekte, kişi o varlığa hala sahipmiş gibi işlem görmektedir.
 

3.4. Kripto Varlıklarla İlgili Diğer İşlem ve Faaliyetler

      3.4.1. Kripto Paraların Çatallanması (Hard Fork)

Kripto para altyapısını oluşturan protokolün değiştirilmesi gerektiğinde ilgili token mevcut protokol üzerinde yer almaya devam ederken, yenilenen protokolün kuralları altında çalışan yeni bir token doğması durumuna çatallanma denmektedir. Çatallanma sonucunda mevcut token sahiplerine yeni yaratılan tokenlardan verilmektedir. Pek çok ülke, bu şekilde yeni elde edilen tokenları vergilendirmemekte, yeni token maliyetini sıfır olarak dikkate alarak elden çıkarmaya bağlı olarak ortaya çıkan hasılatı (veya bunun emsal bedelini) vergilendirmektedir.
 

        3.4.2. Kripto Varlıkların Ödünç İşlemlerine Konu Edilmesi (DeFi)

Merkeziyetsiz finans olarak adlandırılan finansal uygulamalar blokzincir teknolojisinin gelişimine bağlı olarak yaygınlaşmaktadır. Bu ekosistemde, banka, kredi ve sigorta kuruluşları gibi merkezi finansal aracılara ihtiyaç duyulmamakta, borç alma verme işlemleri merkeziyetsiz ödünç platformlarında gerçekleşmektedir. Söz konusu platformlarda ödünç işlemleri blokzincir ortamındaki yazılımlar üzerinde gerçekleşmektedir. Sistemin işleyişinde ödünç alan teminat yatırmakta, yatırdığı teminat üzerinden faiz geliri elde ederken, ödünç aldığı tutar karşılığında faiz ödemesi yapmaktadır. Ödünç verenler ise sağladıkları fonlar karşılığında faiz geliri elde etmektedir. Her ne kadar buradaki getiriler faiz olarak adlandırılsa da, bu gelirlerin vergi kanunları karşısındaki durumu kripto varlıkların nasıl tanımlandığına göre değişebilecektir. Söz konusu gelirlerin pasif gelir niteliğinde olduğu dikkate alındığında kripto varlık tanımına bağlı olarak, bu gelirlerin menkul veya gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi mümkündür.

Söz konusu faizlerin (veya faiz benzeri getirilerin) yurtdışında mukim kişi ve kuruluşlara da ödenebileceği dikkate alındığında bu ödemeler üzerinden kurumlar vergisi stopajı / KDV tevkifatı yapılıp yapılmayacağı gibi konuların tartışma yaratma potansiyeli yüksektir. Konuyla ilgili detaylı açıklamalara işbu özel sayıdaki “Merkeziyetsiz Finans (DeFi) Uygulamaları ve Vergilendirilmesi” adlı makalede yer verilmiştir. 
 

        3.4.3. Kripto Varlıklarla İlgili Aracılık Hizmetleri

Kripto varlıklarla ilgili değiş tokuş işlemleri genellikle borsalarda gerçekleştirilmektedir. Borsalar aracılık hizmeti karşılığında komisyon geliri elde etmektedir. Kurum şeklinde örgütlenmiş olan borsaların kazancı kurumlar vergisine, bunların elde ettikleri komisyonlar ise katma değer vergisine tabidir. Bu durum mer’i mevzuatımız ile uyumlu olsa da pek çok ülke bu komisyonları finansal hizmet karşılığı olarak değerlendirdiği için KDV’ye tabi tutmamaktadır. Türk vergi mevzuatında finansal hizmetlere KDV Kanununun 17/4-e maddesi çerçevesinde istisna tanınmış olmakla birlikte, söz konusu istisna, faaliyetleri 6802 sayılı kanun çerçevesinde BSMV’ye tabi olan mükelleflerin (bankalar, sigorta şirketleri ve bankerler[10]) BSMV’ye tabi faaliyetleri ile[11] sınırlıdır. BSMV, 6802 Sayılı Kanunda düzenlenmiş olup şu ana kadar mezkur kanunda kripto para platformları ile ilgili bir düzenleme bulunmadığından, platformların aracılık komisyonu için KDVK md.17/4-e’de yer verilen KDV istisnası uygulama alanı bulamamaktadır. Bununla birlikte kripto varlık platformlarının SPK tarafından regüle edilmesine bağlı olarak, menkul kıymet alım satımına aracılık eden kurumlarla paralellik sağlamak için, 6802 sayılı yasada değişiklik yapılarak kripto varlık platformları da banker olarak belirlenebilir. Bu durumda, kripto varlık platformlarının aracılık işlemleri sonucu lehe aldığı paralar BSMV’ye tabi olacaktır.

Büyük hacimlerdeki kripto varlık işlemleri ise genellikle tezgah üstü piyasada, brokerler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Kripto varlık brokerlarının elde ettiği kazançlar GVK’nun 37’nci maddesinde ticari kazanç olarak belirlenen coberlerin faaliyeti ile benzerlik gösterse de kripto varlık aracılarının faaliyetleri menkul kıymet alım-satımına aracılık niteliğinde değerlendirilmediğinden, kripto varlık brokerlerinin gelir vergisi karşısındaki durumu net değildir. Yapılacak düzenlemeye göre bu tür aracılık faaliyetlerinden elde edilen gelirler, ticari kazanç veya serbest meslek faaliyeti olarak belirlenebilir.
 

4.      KRİPTO VARLIKLARA İLİŞKİN ÇEŞİTLİ VERGİLEME ÖNERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu bölümde, kripto varlıkların vergilendirilmesine ilişkin çeşitli alternatiflere ilişkin düşüncelerimize yer verilmiştir. Söz konusu başlık altında, kripto varlıkların gayri maddi hak sayılması, stopaj yoluyla vergilendirme ve işlem vergisi gibi konular incelenmiştir.
 

     4.1. Kripto Varlıkların Vergi Sistemimizde Gayri Maddi Hak Olarak Düzenlenmesi Durumunda Vergileme

Dünyada kripto varlıkların gayri maddi hak olarak değerlendirilmesi yönündeki eğilim ve TCMB’nin de bu eğilime paralel tanımı, akıllara vergi sisteminin bu eğilime uygun olarak düzenlenmesi halinde vergilemenin nasıl yapılacağı sorusunu getirmektedir. Bu soruyu yanıtlayabilmek için, vergi sistemimizde gayri maddi haklara ilişkin düzenlemelerin irdelenmesi gerekir.

Gayri maddi haklardan elde edilen kazançlar GVK md.70 ve Mükerrer 80’inci maddede yer alan hükümlere göre vergilendirilmektedir. GVK’nun md.70/2-5 düzenlemesinde sayılan aşağıdaki hakların kiraya verilmesinden elde edilen gelirler gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirilmektedir.

“Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı (İhtira beratının mucitleri veya kanunî mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır.), alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar

Yukarıda “gibi” ifadesinin kullanılması, ilgili bentte sayılmayan ancak söz konusu varlıklara benzer nitelikteki diğer hakların kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerin de gayrimenkul sermaye iradı olarak dikkate alınacağı anlamına gelmektedir. Kripto varlıkların yukarıda yer verilen haklarla neredeyse hiçbir benzerliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla her ne kadar TCMB yönetmeliğinde gayri maddi varlık tanımına yer verilmiş olsa da TCMB, kendi alanına giren işlemleri düzenlemek maksadıyla bu ifadeye yer vermiş olup TCMB yönetmeliğindeki bu ifade, kripto varlıkları GVK md.70/2-5’te yer alan haklar içinde sınıflandırmaya gerekçe teşkil edemez. Zaten biz de makalemizin bu bölümünde, vergi kanunlarında yapılacak bir değişiklik ile kripto varlıkların gayri maddi hak olarak düzenlenmesi halinde vergilemenin nasıl olması gerektiği konusundaki değerlendirmelerimize yer vermekteyiz.

Yukarıdaki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, kripto varlıkların 70’inci maddenin 5’inci bendine eklenmesi (veya aynı maddede farklı bir bent olarak düzenlenmesi) durumunda kripto varlıklardan elde edilen pasif gelirlerin gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi gerekecektir. Pasif gelirden kasıt, kripto varlıkların merkeziyetsiz finans kapsamında değerlendirilmesinden (ödünç ve getiri hasadı işlemlerinden) elde edilen gelirdir.

Bilindiği üzere, vergi kanunlarımızda menkul ve gayrimenkul sermaye iradı niteliğindeki ödemelerin büyük bir kısmı stopaj yoluyla vergilendirilmektedir. Stopaj kimi zaman nihai vergi olmakta, kimi zaman ise beyan edilen gelir üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmektedir. Bu çerçevede, GVK md.70’te yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemeler GVK md.94/5.a gereğince; dar mükellef kurumlara ödenen gayrimenkul sermaye iratları ise KVK md.30/1-c gereğince stopaja tabidir. Ayrıca, ticarî veya ziraî kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddî hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller KVK md.30/2 gereğince stopaja tabidir.

Kripto varlıkların gayri maddi hak olarak tanımlanması durumunda, bu varlıklarla ilgili olarak yukarıdaki kapsamda elde edilen gelirlerin GVK veya KVK uyarınca stopaja tabi olması gündeme gelebilecektir. Bu durum tamamen düzenlemenin nasıl yapıldığına göre değişecektir. Eğer kripto varlıklar GVK md.70/2’nin 5 ve/veya 6’ncı fıkralarına eklenirse stopaj gündeme gelebilecektir. Bunların ayrı bir bent olarak dikkate alınması ve sonrasında GVK md.94’te bu bende yer verilmemesi halinde ise stopajın dışında kalabilecektir.

Yukarıdaki şekilde bir düzenleme yapılmasının diğer bir sonucu ise kripto varlıkların kiraya verilmesinden elde edilen gelirin; ticari, sınaî, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde elde edilmese dahi KDV’ye tabi olmasıdır. Zira GVK’nun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi KDVK md.1/3-f gereğince KDV’nin konusuna girmektedir. İktisadi işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkuller için KDVK md.17/4-d’de bir istisna tanınmış olsa da, telif hakkı, işletme hakkı gibi haklar ile motorlu araçların kiraya verilmesi işlemleri her hâlükârda KDV’ye tabidir. Bu yaklaşım altında, kiraya verenin KDV mükellefiyeti bulunmayan kişi ve kuruluşlar da olabileceği göz önüne alınarak sorumluluk uygulaması getirilmiştir. Söz konusu sorumluluk, kiraya verenin başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyetinin bulunmaması ve kiracının KDV mükellefi olması şartlarının birlikte var olması halinde ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kiracı, ilgili KDV’yi sorumlu sıfatıyla beyan edecektir. Ayrıca, kiracının; GVK’na göre basit usulde vergilendirilenler, banka ve sigorta şirketleri gibi faaliyetleri KDV’den istisna olan işletmeler, sadece KDV’ye tabi işlemlerinin bulunduğu dönemlerde KDV mükellefiyeti tesis ettirerek beyanname vermeleri uygun görülenler ve 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar olması hallerinde de KDV kiracılar tarafından tevkifata tabi tutulacaktır.

Kripto varlık ekosisteminin işleyişini düşündüğümüzde, yukarıda yer verdiğimiz müesseselerin kripto varlıklar açısından uygulanabilmesi oldukça zor gözükmektedir. Zira, kripto varlıklar internet üzerinden dünya ile entegre şekilde 365 gün 24 saat işlem görmekte, varlıklar saniyeler içerisinde farklı borsalara veya merkeziyetsiz finans uygulamalarına kaydırılabilmektedir. Çoğu zaman işlemlerin kimlerle yapıldığı teknik olarak bilinememekte, bu durum ise işlemin GVK, KVK veya KDV tevkifatı açısından durumunun belirsiz olmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, kripto varlıklarla ilgili işlemlerin söz konusu düzenlemeler çerçevesinde tevkifata tabi tutulmaması önerilmektedir.

Kripto varlıkların pek çok ülke tarafından finansal işlemler kapsamında değerlendirilerek KDV’den istisna tutulması nedeniyle, bu varlıkları KDV’ye tabi tutmak, yurtdışı piyasalardan ayrışmak anlamına gelecektir. Kripto paraların doğası gereği, dünyada vergilendirilmezken, ülkemizde KDV’ye tabi tutulması, ülkemizde işlem gören kripto varlık fiyatlarının KDV oranı kadar pahalanmasına yol açacaktır. Böyle bir durumda, yurt içindeki yatırımcılar portföylerini büyük ölçüde kripto varlıklara KDV uygulamayan yabancı ülkelerdeki borsalara kaydıracaktır.

Kripto varlıkların iktisadi işletmeye dahil olması halinde bunların gayri maddi hak sayılmasının Vergi Usul Kanunu açısından da değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir durumda kripto varlıklar VUK md.262 uyarınca maliyet bedeli ile değerlenecektir. Bunların, nitelik itibariyle yıpranmaya ve aşınmaya tabi olmaması nedeniyle amortismana tabi olmadığı açıktır. Zaten elde tutma amacı da sermaye kazancı elde etmektir. Ancak bu tarz bir sınıflandırma, amortismana tabi olmayan gayri maddi haklar şeklinde genel kuraldan sapan bir varlık sınıfı oluşmasına neden olacaktır.

Kripto varlıkların gayri maddi hak olarak vergilendirilebilmesi için çeşitli alternatif yaklaşımlar uygulanabilecektir. Bunlardan en kolayı, GVK’nun 70’inci maddesinin 5’inci bendine kripto varlıkların eklenmesidir. Bu durumda söz konusu varlıkların elden çıkarılmasından doğan kazançlar GVK mükerrer md.80/2 uyarınca otomatik olarak değer artış kazancı sayılacaktır. Buna bağlı olarak da, kripto varlıkların elden çıkarılması halinde vergi matrahı elden çıkarma karşılığı alınan para ve diğer menfaatler toplamından varlığın maliyeti ile satış giderleri ve ödenen vergilerin düşülmesi suretiyle tespit edilecektir. Matrah tespit edilirken, Yİ-ÜFE endeksindeki artışın %10 veya daha fazla olması halinde, maliyet bedeli endekslenecektir.

Kişilerin aynı gün içerisinde dahi farklı hacimlerde yüzlerce işlem yapabiliyor olması, kazanç ve maliyet tespitini zorlaştıran unsurlar olarak karşımıza çıkarken, bu işlemlerin denetimi de blokzincir teknolojisinin doğası gereği bir takım teknik imkansızlıkları içermektedir.
 

        4.2. Kripto Varlık Vergilemesinde Stopaj Önerisinin Değerlendirilmesi

Dünya uygulamasına baktığımızda kripto varlıkların vergilendirilmesinde stopaj usulünün tercih edilmediği görülmektedir. Bu bölümde stopaj önerisini değerlendirmemizin temel nedeni, gelir idaresinin kripto varlık vergilemesinde, menkul kıymet vergilemesine esas teşkil eden GVK’nun Geçici 67’nci[12] maddesindekine benzer bir vergileme rejimi getirmek istediğine dair geçtiğimiz sene çıkan haberlerdir.

Vergi idarelerinin stopaj usulüne sıcak bakmasının en önemli nedeni, bu yöntemde vergiyi ödeme yükümlülüğünün az sayıda ve vergiye uyumlu mükellef gruplarına devredilebiliyor olmasıdır. Böylelikle hem vergiye uyum maliyetleri vergi idaresinin üzerinden vergi sorumlularına aktarılmakta, hem de vergi idaresi, gelirin elde edilmesinden kısa bir süre sonra vergiyi tahsil etme şansını yakalamaktadır. Az sayıda beyan alınması ve beyanların kurumsal yapılarca hazırlanması nedeniyle beyanların denetimi de tek tek mükelleflerin beyanlarının denetimine nazaran daha kolay olmaktadır.

Menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde sistem, bu kıymetlerle ilgili işlemlerin (alım-satım, dönemsel getiri, itfa ve ödünç ödemeleri gibi) yapılmasına aracılık eden banka ve aracı kurumların, yatırımcılara ilgili kazanç, kar veya getiri tutarlarını öderken kazancın içerisinden kesinti yapması ve bunu hazineye intikal ettirmesine dayanmaktadır. Banka/aracı kurum adeta bir muhasebeci gibi müşterilerinin kazancını hesaplamakta, bu kazanç üzerinden geçerli vergi oranını uygulamak suretiyle kesilecek vergiyi tespit etmektedir. Bu sistemin işleyebilmesi için, menkul kıymetlerin saklamasının Türkiye’de yapılıyor olması gerekir. Ayrıca, hesaplar arası işlemlerde banka ve aracı kurumların birbirlerine maliyet bilgisi vermesi gerekir ki, elden çıkarma mahiyetinde bulunmayan hesaptan hesaba menkul kıymet virman işlemleri o esnada değil, gerçekten elden çıkarıldığında vergilendirilebilsin.

Yukarıda bahsettiğimiz üzere menkul kıymetlerden doğan kazancın tespit edilerek vergilendirilmesi için en önemli şart, bunların Türkiye’de saklanmasıdır. Kripto varlıklar ise, merkeziyetsiz olmanın ve dağıtık defter teknolojisinin sonucu olarak blokzincir ortamında saniyeler içerisinde yurt dışı borsalara transfer edilebilmektedir. Bu nedenle, ilgili varlıklar Türkiye’deki borsalarda saklansa dahi, yurtdışındaki borsalara kolaylıkla aktarılabileceğinden, saklamanın Türkiye’de olması dahi bir anlam ifade etmeyebilir. Kısacası, kripto varlıklardaki sonsuz mobilite, tevkifat suretiyle vergilendirmenin önündeki en büyük engeldir. 

Kripto varlıkların yurtdışına transferini engellemeye yönelik önlemler ile bu engelin aşılabileceği düşünülebilecek olsa da, böyle bir önlem kripto varlıkların felsefesine uygun düşmemektedir. Böyle bir zorlama, yatırımcıların büyük ölçüde tezgah üstü piyasalara kaymasına neden olabilecektir.

Ayrıca, Türkiye’deki kripto yatırımcılarının hali hazırda yurtdışı platformlarda da önemli ölçüde kripto varlıkları bulunmakta olup, kripto varlıkların yurtdışına transfer edilmesine konacak bir yasak, bu varlıkların hiçbir zaman Türkiye’ye geri gelmemesi sonucuna yol açabilir. Yatırımcıların, Türkiye’deki borsaları kullanmadan bu varlıklar üzerinde tasarruf edebileceği pek çok çeşitli yöntemin bulunduğu dikkate alındığında, bu varlıklar Türkiye’ye getirilse bile Türkiye’deki platformlara getirilmeyeceğinden yine vergileme açısından istenen amaca ulaşılamayacaktır.

Kısacası, kripto varlıkların yurtdışına veya soğuk cüzdanlara transfer edilmesi durumunda, bunları izleme imkanı ortadan kalktığından, ilgili kripto varlıklar Türkiye’deki aracı kurumlar vasıtasıyla satın alınmış olsa dahi aracı platformun, bunlardan gelir elde edilip edilmediğini bilmesi veya gelirin miktarını tespit etmesi mümkün değildir.

Bunun yanında, cüzdandan cüzdana yapılan işlemler kavranamadığı gibi, cüzdandan platforma getirilerek satılan varlıklarda da maliyet bedeli tespit edilemeyeceğinden gerçek kazancı tespit etmek yine mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde platformda bulunan varlığın şahsi cüzdana çekilmesi halinde de işlem bedeli bulunmadığından matrah tespiti mümkün değildir. Kişi kendi cüzdanına çekiyorsa zaten bu işlem vergiyi doğuran olay sayılmayacağından, kripto varlığın şahsi cüzdana aktarıldığı tarihteki değeri biliniyor olsa bile vergileme yapılması mümkün değildir. Kripto varlıkların yurtdışındaki de-fi veya diğer platformlara aktarılarak ödünç veya kaldıraçlı işlemlerden gelir elde edilmesi halinde bu işlemler de kavranamayacaktır. OECD, kripto varlıklardan elde edilen gelirlerin kavranabilmesi için kripto varlıklar yönünden ülkeler arası bilgi değişimine yönelik çalışmalar yürütmekte olup, bu konuya ilişkin daha detaylı bilgiye, işbu özel sayının “Kripto Varlıkların Vergilendirilmesi Alanındaki Uluslararası Çalışmalar - OECD Bilgi Değişimi” adlı makalesinde yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen işlemlerin bir kısmında, kişilerden platforma veya Türkiye’deki platformlar arasında maliyet bildirimi yapılması suretiyle çeşitli durumlarda stopaj uygulaması mümkün hale getirilebilir. Nitekim menkul kıymet vergilemesinde de buna benzer sorunlar çıkabileceği öngörülerek, GVK Geçici 67’nci madde uygulaması ile ilgili tebliğlerde çeşitli mekanizmalar öngörülmüştür. Örneğin virman işlemlerinde banka ve aracı kurumlar birbirleri ile yatırımcılarının menkul kıymetlerinin maliyet ve miktar bilgilerini paylaşmaktadır. Banka ve aracı kurumlara fiziken teslim edilen menkul kıymetler için maliyet bedelinin tespitinde tevsik edilmesi kaydıyla alıcı beyanı kullanılmakta ve işlem Maliye Bakanlığına bildirilmektedir.

Bununla birlikte, GVK Geçici 67 uygulamasındaki boşlukları kapatmak amaçlı yukarıdaki mekanizmaların, kripto varlık işlemlerinde etkin bir şekilde uygulanması çok mümkün gözükmemektedir. Zira yatırımcılar gün içinde dahi çok sayıda işlem yapabilmekte ve bu işlemler mobil araçlar üzerinden anlık olarak gerçekleştirilmektedir. Kripto varlıkların kripto varlıklarla değişime konu edilmesi halinde ise bu işlemler daha da karmaşıklaşacaktır. Bu tür işlemlerde mükelleflerden yazılı maliyet beyanı alınması da, işlem hacimleri dikkate alındığında çok gerçekçi olmayacaktır. En önemlisi, blokzincirin teknik sınırlılıkları nedenleriyle alınan beyanların denetlenmesinin de an itibariyle uygulanabilirlikten uzak olmasıdır.[13]

Diğer taraftan burada ele alınan sorunlar, işlemlerin “Merkezi Kripto Varlık Borsaları”nda yapıldığı durumlar için söz konusudur. Merkeziyetsiz borsalarda (DEX) yapılan işlemler yönünden vergi idaresinin muhatap alabileceği bir platform dahi olmayacaktır.

Tüm bu nedenlerden dolayı kripto varlık vergilemesinde stopaj usulünün etkin bir şekilde uygulanmasının en azından şimdilik mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.
 

         4.3. Kripto Varlıkların Kullanım Amaçlarına Göre Farklı Vergileme Rejimine Tabi Tutulması

Makalemizin 4.1 bölümünde TCMB’nin yukarıda yer verdiğimiz kripto varlık tanımından yola çıkarak, tüm kripto varlıkların “gayri maddi varlık” olarak vergilendirilmek istenmesi halinde vergisel durumun ne olacağı ve böyle bir yaklaşımın yol açabileceği çeşitli olumsuz sonuçlara yer verilmiştir. Söz konusu bölümde, vergilemenin bu şekilde dizayn edilebilmesi için, kripto varlıkların GVK md.70’e eklenmesi gerektiğinden bahsedilmiştir.  

“Gayri maddi” sıfatı, kripto varlıkların tamamında mevcut bulunan bir özelliğe işaret etse de bu durum, vergilendirme açısından tüm kripto varlıkların GVK md.70 ve GVK Mükerrer 80’inci madde uyarınca vergilendirilmesi gerektiği şeklinde anlaşılmamalıdır. Kripto varlıkları incelediğimizde, bunların sahip olduğu çeşitli özellikleri ve kullanım amaçları bakımından bir kısmının itibari paraya, bir kısmının altın, gümüş vb. madenlere, bir kısmının menkul kıymetlere, bir kısmının ödeme kartlarına, bir kısmının telif haklarına, bir kısmının ise sanat eserlerine yakınsadığı görülmektedir. Dolayısıyla, gayri maddi olma durumu kripto varlıklar için bir üst kavram olarak karşımıza çıkmakta olup vergilendirme açısından farklı kripto varlıklar için farklı vergisel tanım ve sınıflandırmalar kullanılması diğer bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu yaklaşım uyarınca nasıl bir vergi sistemi oluşturulabileceği yönündeki görüşlerimiz ortaya konurken aşağıdaki sınıflandırma kullanılmıştır:

Yukarıdaki sınıflandırmada kripto varlıklar, kripto paralar ve tokenlar şeklinde ikiye ayrılmıştır. Kripto paralar tokenlara nazaran nispeten döviz ve altın gibi varlıklarla benzerlik göstermektedir. Token ise başka bir kripto para biriminin blokzincirinin üzerinde çalışan belirli dijital varlıkları tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Ancak bunlar da yine diğer kripto paralar gibi yatırım amaçlı elde tutulabilir veya alınıp satılabilirler.

Şemada yer alan ana coinlerden en bilinenleri Bitcoin ve Ethereumdur. Bu kıymetler, işlevleri itibariyle daha çok kaydi altın veya gümüş ile benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte ana coinler bunlarla sınırlı değildir. XRP, Cardano ve Solana gibi coinlerin de bu kapsamda değerlendirilebileceği söylenebilir. Tabii ki vergi kanunlarının uygulanmasında ana coinler diğer kripto varlıklardan farklı bir rejime tabi tutulacak ise ana coin tanımının daha net ve kesin bir şekilde yapılması gerekir. Tanımlama konusunda piyasa değeri (market capitalization) bir kriter olarak kullanılabilir. Örneğin, “piyasa değeri 300 bin bitcoin ve üzerinde olan, değeri yabancı paralara endekslenmemiş kripto paralar” gibi bir tanım benimsenebilir.

Stable coin dendiğinde ise dünyaca kabul görmüş, konvertibilitesi yüksek paralara (genellikle USD veya EUR) endekslenmiş kripto paralar anlaşılmalıdır. Yani bunlar USD veya EUR’u dayanak varlık alarak ihraç edilebilir. Bu coinleri ihraç eden kurumlar, coinin değerini ilgili dövize endeksli tutabilmek için genellikle finansal kurumlarda bu dayanak varlıklardan tutarlar. (Tutulan dayanak varlığın ihraç edilen coine oranı %100 veya daha aşağıda olabilir). Tether (USDT), USD Coin (USDC), Binance USD (BUSD) gibi kripto varlıklar popüler stable coinlere örnektir. Vergi kanunlarında stable coinler en basit şekilde, belirli bir ülke parasını dayanak varlık olarak kullanan coinler şeklinde tanımlanabilir. Yine burada da minimum belirli bir piyasa değerine sahip olma kriteri getirilebilir. Bu kıymetler işlevleri itibariyle yabancı paralara benzerlik göstermektedir.

Alt coinler ise ana coinler ve stable coinler dışındaki kripto varlıklar olarak tanımlanabilir[14]. Bunlara örnek olarak, XRP, Dogecoin, Cardano, Uniswap gibi çeşitli coinler gösterilebilir. Yukarıda bahsettiğimiz şekilde ana coinler ve stable coinler tanımlandıktan sonra diğer kripto paralar şeklinde bir tanım yapılarak bunların vergileme rejimi diğer kripto paralardan farklı düzenlenebilir. Alt coinler, kıymetli madenler ve dövize benzeyen kripto varlıklar dışında kalan ve spekülatif amaçlı olarak elde tutulan varlıklardır. Bunlar, kripto para özelliği gösterse de spekülatif özelliklerinin ağır basması nedeniyle, bunların menkul kıymet benzeri bir vergileme rejimine tabi tutulması makul bir yaklaşım olabilir.

Yukarıda yer alan sınıflandırma çerçevesinde kripto paralara ilişkin olarak aşağıdaki gibi bir rejim önerilebilir:

•      Ana Coinler: Bunlar kaydi altın gibi değerlendirilerek vergilendirilebilir. Bu durumda ilgili kıymetlerin alım satımından elde edilen kazançlar, kaydi/fiziki altın alım-satımında olduğu gibi gelir vergisine tabi olmaz. Ancak bunların kripto varlık platformları tarafından satışı %0,2 oranında BSMV’ye tabi olur.

•      Stable Coinler (USDT) : Bunlar ise döviz gibi değerlendirilerek vergilendirilebilir. (Alım –Satımında gelir vergisi uygulanmayıp %0,2 oranında BSMV)

•      Alt Coinler: Bunlar ise bir nev’i menkul kıymet veya gayri maddi hak gibi değerlendirilerek vergilendirilebilir. Bu durumda, altcoinlerin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilebilir. Diğer bir yaklaşım olarak altcoinlerin de ana coinler ve stable coinler gibi sadece banka, kripto platformları vb kurumlarca satışı halinde BSMV uygulanması, gelir vergisine tabi tutulmaması düşünülebilir.
 

Konuyu şematik olarak aşağıdaki şekilde ifadelendirmek mümkündür.[15]

Gerçek kişilerin çeşitli yatırım araçlarında vergilendirme

Döviz

Altın

Menkul Kıymet (Türkiye’de ihraç edilenler)

Kur farkı vergiye tabi değil, % 0,2 BSMV’ye tabi

Değer artışı vergiye tabi değil, Fiziki altında BSMV yok. Kaydi altın % 0,2 BSMV’ye tabi

Hisse Senetlerinde 2 yıldan fazla elden tutulanlar istisna, Borsa’da işlem görenlerde stopaj %0, Devlet Tahvili, Hazine Bonosu, Yatırım fonu %0 veya %10 vergiye tabi, stopaj nihai vergi.

Stable Coin

Bitcoin, Ethereum vb.

Altcoinler, Tokenlar


 

Yukarıda da görüldüğü üzere döviz, altın ve yurtdışında ihraç edilenler haricindeki menkul kıymetler genel itibariyle düşük oranlarda vergilendirilmektedir. Kripto varlıklara ikame niteliğindeki bu yatırım araçlarının düşük oranlı vergilendirilmesinden yola çıkarak, kripto varlıklarda da düşük oranlı bir vergileme rejimi ortaya konmasını öneren görüşler bulunuyor olsa da, yabancı menkul kıymetlerin ağır oranda vergilendirildiği göz önüne alındığında, bu gerekçenin tam anlamıyla geçerli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte, kripto varlıkların doğasında bulunan merkeziyetsiz olma özelliği ve bunların denetim ve takibinde yer alan imkansızlıklar nedeniyle ağır bir kripto varlık vergilemesinin uygulanabilir olmadığı da değerlendirilmektedir. Bu nedenle, genel vergi rejimine nazaran düşük oranlı bir vergileme, en azından vergiye gönüllü uyumun daha yüksek olmasını sağlayabilir. 

 BSMV yerine farklı bir işlem vergisi uygulanması da bir alternatif vergileme şekli olarak önerilebilir. Uygulamanın nasıl yapılacağı, hangi oran veya oranların uygulanacağı gibi konulara bir sonraki bölümde değinilmiştir.

Kripto paraların dışındaki kripto varlıklar (tokenlar) için ise daha farklı kurallar uygulanabilir. Burada söz konusu tokenların işlevinden yola çıkarak bir vergileme yapılması düşünülebilir. Bu tarz bir vergileme yapılırken, tokenın görünürdeki sınıflandırmasından ziyade, söz konusu tokenın bahsedilen özelliklere (ödeme/yararlanma vb) haiz olup olmadığına göre değerlendirme yapmak gerekecektir. Ancak bu tokenların da genellikle yatırım amaçlı olarak iktisap edildiği göz önüne alındığında bunların elden çıkarılmasından elde edilen gelirlerin değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi daha uygun olacaktır.

NFT’ler ise hem bünyesinde telif hakkı da barındırabileceğinden, hem de dijital bir mal varlığı (genellikle bilgisayar ortamında görüntülenen bir fotoğraf veya resim gibi) sahipliğini ifade ettiğinden bunların vergilendirilmesinin daha değişik kurallara tabi olması zaruridir. Bu konu, işbu özel sayıdaki“NFT Uygulamaları ve Vergilendirilmesi” adlı makalede detaylı olarak incelenmiştir.

    
    
4.4. Kripto Varlıkların BSMV Veya Benzeri Bir “İşlem Vergisi”ne Tabi Tutulması

Makalemizin 4.3 bölümünde kripto varlıkların vergilendirilmesinde geçerli olabilecek çeşitli alternatifler değerlendirilirken, kripto paralara BSMV (veya benzeri bir işlem vergisi) uygulanabileceği değerlendirilmesi yapılmıştır. Aşağıda bu konu daha detaylı incelenmiştir.

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununda bankalar, sigorta şirketleri ve bankerler BSMV’nin mükellefi olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, şu an itibariyle kripto varlık alım-satımına aracılık eden platformlar BSMV mükellefi değildir[16]. Kripto varlık satışları üzerinde ise mer’i mevzuatta BSMV veya buna benzer bir işlem vergisi yoktur. Dolayısıyla, kripto varlık satış işlemlerinde satış bedeli üzerinden döviz ve kaydi altında olduğu gibi BSMV tahsil edilebilmesi için yasa değişikliği yapılması gerekir. Kripto varlık platformlarına BSMV mükellefiyeti getirilmesi bu amacı sağlamada tek başına yeterli olmayacaktır. Zira platformlar temelde kripto varlık alım-satımı yapmamakta, aslında alıcı ile satıcıyı bir araya getirerek alım-satım işlemine aracılık etmektedir. Yani, platformlara BSMV mükellefiyeti getirilse dahi, platformların aracı sıfatıyla gerçekleştirdiği (satıcının ve alıcının platformun müşterisi olduğu) işlemlerde kripto varlığın satış bedeli üzerinden BSMV uygulanması mümkün olmayacaktır. Bu işlemlerin BSMV’ye tabi tutulabilmesi için, platformların alım satımına aracılık ettiği kripto varlık satışlarının vergiye tabi olduğu yönünde bir düzenlemenin 6802 sayılı Kanuna eklenmesi gerekecektir. Kripto varlıkların BSMV’ye tabi tutulması halinde, sistemle uyumlu olması açısından, platformların elde ettiği komisyon ve diğer hizmet gelirlerinin de BSMV’ye tabi tutulması uygun olacaktır.

Alternatif olarak ise BSMV yerine farklı bir işlem vergisi (kripto işlem vergisi gibi) de önerilebilir. Böyle bir işlem vergisinin ülkedeki merkezi kripto piyasasını daha pahalı hale getirmeyecek, göze alınabilir seviyede düşük bir oran uygulanması bir gereklilik olacaktır. (Örneğin yüz binde 2-5 bandı gibi) Aksi durum ülkedeki merkezi kripto varlık platformlarının yurtdışı platformlara ve merkeziyetsiz borsalara müşteri kaybetmesine neden olacaktır.[17]   Bu şekilde uygulanacak bir vergide oranlar kripto paralar ve tokenlar için farklılaştırılabilir. Ayrıca, platformların tüm hizmetlerinin KDV’ye tabi tutulmaya devam edilmesi ve platformların aracılık ettiği kripto satışları üzerinden işlem vergisi alınması gibi hibrid yöntemler de düşünülebilir.
 

5.      KRİPTO VARLIKLARA İLİŞKİN VERGİLENDİRME ÖNERİMİZ

Bir önceki bölümde, kripto varlıkların vergilendirilmesinde gündeme gelebilecek çeşitli alternatiflerden bahsedilmiştir. Bu bölümde ise kripto varlık kazançlarının nasıl vergilendirilebileceği konusundaki görüşlerimize yer verilmektedir.
 

5.1. Gelir Vergisi Yönünden

Şahıslar tarafından elde edilen kripto varlık kazançlarının Gelir Vergisi Kanunu içerisinde düzenlenmesi gerekir. Düzenleme yapılırken karar verilmesi gereken husus bu kazançların 7 gelir unsurundan birine dahil edilip o şekilde mi vergilendirileceği, yoksa yeni bir gelir unsuru olarak mı vergilendirileceğidir.

Kripto varlıklar vergi sistemimizde menkul kıymetler veya gayri maddi haklar içerisinde mütalaa etmeye müsait özellikler göstermektedir. Kripto varlıkların vergi sistemimize bu şekilde yerleştirilmesi halinde, bu varlıkların elden çıkarılmasından sağlanan gelirler değer artış kazancı, ödünç işlemlerinden sağlanan kazançlar ise menkul veya gayrimenkul sermaye iradı sayılacaktır.

Bizim düşüncemiz ise, bu şekilde geleneksel yapıların içerisine dahil etmek yerine kripto varlıkların kendine has özelliklerini dikkate alarak müstakil bir vergileme rejimi ortaya konmasının daha doğru olacağı yönündedir. Bunun bir nedeni, kripto varlıklardaki volatilitenin geleneksel yatırım araçlarına nazaran çok daha yüksek olması ve bu nedenle vergilendirmede farklı mekanizmalara ihtiyaç duyulmasıdır. Kripto varlıkların geleneksel yatırım araçlarından farklı yönlerinin bunları mevcut vergi sistemine entegre etmede çıkardığı zorluklar kripto varlıklara özel bir vergi rejiminin sisteme tanımlanmasını gerekli kılmaktadır.

Kripto varlıklardan elde edilen gelirlerin yeni bir kategori olarak belirlenmesi istenirse,  bu konuda çeşitli şekillerde düzenlemeler yapılabilir. Bunlardan biri GVK md.80’e “3. Kripto varlıklardan elde edilen gelirler” şeklinde yeni bir bent eklenmesidir. Hem alım satım kazançları, hem de pasif nitelikteki gelirler bu bent içerisinde düzenlenebilir. Diğer bir düzenleme yöntemi ise kripto varlıklardan sağlanan kazançların GVK’nda 8’inci bir gelir unsuru olarak tanımlanmasıdır.

Öte yandan, ileride ortaya çıkabilecek teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkacak diğer çeşitli varlıkları da kapsamak isteniyorsa,“kripto varlıklardan elde edilen gelirler” yerine kripto varlık tanımını da içerecek çok daha geniş bir kavrama işaret etmek üzere “dijital varlık” ve “dijital varlıklardan elde edilen gelirler” (veya “dijital varlık kazançları”) şeklinde kavramlar da tanımlanabilir.

Bunun dışında, kripto varlıkların vergilendirilmesinde dikkate alınabilecek diğer hususları şöylece sıralayabiliriz:

-        Kripto varlık kazançlarına eşik belirlenmesi: Yalnızca belirli bir haddi aşan gelirler vergiye tabi tutulmalıdır.

-        Madencilikten elde edilenler ve pasif gelirler dahil tüm kazançlar topluca değerlendirilmelidir. Zararlı işlemler, tüm karlı işlemlerden (pasif gelirler dahil) mahsup edilebilmelidir. Kripto varlıkların değerlerindeki büyük dalgalanmalar nedeniyle zarar mahsubu süresinin 3 yıl şeklinde belirlenmesi önerilmektedir.

-      Vadeye bağlı istisna veya düşük oranda vergilendirilme imkanı sağlanabilir.

-      Kripto paraların kayıtlara girmeksizin transfer edilebilme ve harcanabilme özellikleri düşünüldüğünde düşük bir oranda vergi uygulanmasının vergiye gönüllü uyumun sağlanmasında faydalı olabileceği değerlendirilmektedir.

-     Kripto varlıklardan elde edilen gelirlerin diğer gelir unsurlarıyla toplanmaksızın beyan usulüyle ve düz oranda vergilendirilmesi önerilmektedir. Önerilen sistemde kişiler, yıllık beyanname veriyor olsa dahil kripto varlıklardan elde ettikleri gelirleri için ayrı bir beyanname verecektir.

-   Vergilendirmede tevkifat usulü kullanılmamalı; bunun yerine platformlara, belirli büyüklükteki hesaplara ilişkin bilgileri GİB’na raporlaması yükümlülüğü getirilebilir. Mali idare, bu raporlardan yararlanarak beyanların doğruluğunu kontrol edebilir.
 

5.2. Kurumlar Vergisi Yönünden

KVK’nun 6’ncı maddesi uyarınca, kurumlar vergisi safi kurum kazancı üzerinden hesaplanmaktadır. Safi kurum kazancının tespitinde GVK’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır. GVK’nun 38’inci maddesine göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Ticari kazanç saptanırken VUK’nun değerlemeye ait hükümlerine de uyulur. Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere kripto varlık satın alan bir kurum bu varlığı daha yüksek bir bedelle sattığında öz sermayesi artacak, dolayısıyla ilgili tutar kurum kazancına dahil olacaktır. Kripto varlık satın alındıktan sonra bilanço (değerleme) günündeki realize olmamış değer artışı veya azalışlarının kurum kazancı ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyeceği ise bunlar için geçerli olacak değerleme hükümlerine göre belirlenecektir.  
 

5.3. Vergi Usul Kanunu Yönünden

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere kurum kazancı tespit edilirken VUK’nun değerlemeye ait hükümlerine de uyulması gerekmektedir. VUK’da kripto varlıklara yer verilmediğinden, bunların değerleme ölçüsü bulunmamaktadır. Bu durum da bizi VUK’un 289’uncu maddesine yönlendirmektedir. Söz konusu maddeye göre değerleme ölçüsü belirlenmemiş bulunan veya kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazi vergi değerleriyle, diğerleri, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerlenir.

VUK md.263’e göre borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerlerini ifade eder. Kripto varlık alım-satımının yapıldığı platformların bu tanım kapsamına girmediği düşünülmektedir. Dolayısıyla, kripto varlıkların değerleme ölçüsü olarak mukayyet bedelin kullanılması gerekecektir. Bu da ilgili varlığın iktisabı için ödenen bedel (böyle bir bedel ödenmediyse emsal bedel) olacaktır. Eğer kripto varlıkların değerlemesinde borsa rayici kullanılmak isteniyor ise, VUK md.263’te değişiklik yapılarak kripto varlık platformlarının da tanıma dahil edilmesi uygun olacaktır.

Bununla birlikte, kripto varlıkların değerlerindeki volatilitenin çok yüksek olması nedeniyle, değerlemede borsa rayicinin kullanılması uygun düşmeyeceği düşünülmektedir. Bu nedenle kural olarak kripto paraların mukayyet bedel, alış bedeli veya maliyet bedeli ile değerlenmesi, herhangi bir şekilde amortismana veya değer düşüklüğü uygulamasına tabi tutulmaması, esas vergilemenin kripto paranın elden çıkarılmasında yapılması şeklinde bir yaklaşım önerilmektedir. Bununla birlikte çeşitli menkul kıymetlere veya yabancı paralara endeksli kripto varlıklarda, dayanak varlığın niteliğine göre değerleme yapılması önerilebilir. Bu yaklaşım benimsenirse, örneğin aktifinde USD’ye endeksli tether bulunan bir kurumun söz konusu varlığı bilanço günü itibariyle borsa rayicine göre değerlemesi önerilebilir.
 

5.4. Katma Değer Vergisi Yönünden

Pek çok ülke kripto para madenciliği ve kripto para transferlerini ya KDV’den istisna tutmakta, ya da KDV’ye tabi tutmamaktadır. Avrupa Birliği’nde genel yaklaşım, KDV uygulaması yönünden kripto paraları itibari para olarak değerlendirme yönündedir. Konunun bu yönde gelişmesine Avrupa Adalet Divanının Hedqvist kararı da katkıda bulunmuştur. Söz konusu karar, kripto para teslimlerinin finansal işlemler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, kripto paraların diğer para birimleri ile temel amacının bir değişim aracı olarak aynı olduğu ve bunun sonucu olarak da bu işlemlerin KDV’den muaf olduğu yönündedir[18]. Karar bitcoin teslimlerine ilişkin olsa da diğer kripto paralara da uygulanması gerektiği genel olarak kabul görmüştür.

Avrupa Birliği üyesi olmayan İngiltere, Norveç, İsviçre gibi diğer Avrupa ülkelerinde de benzer bir yaklaşım benimsemektedir. Örneğin İngiltere madencilik sonucu kripto varlık üretimini, verilen hizmetle sağlanan fayda arasında bir ilişki bulunmaması ve hizmetin belirli bir alıcısının bulunmaması gerekçeleriyle; diğer kripto varlık teslimlerini ve borsaların gerçekleştirdiği işlemleri ise finansal işlemler olarak görerek KDV’den istisna tutmaktadır. Norveç, ödeme aracı olarak kullanılması halinde kripto varlıkların teslimini KDV’den istisna tutmaktadır. İsveç’te kripto varlıklar KDV’nin kapsamı dışına alınmıştır. OECD ülkelerinde de genel olarak madencilik ve kripto para teslimlerinin vergilendirilmediği görülmektedir. Bununla birlikte, vergi dışı tutulanın sadece kripto varlık teslimleri olduğu unutulmamalıdır. Kripto varlıkların ödeme aracı olarak kullanılarak bunlar ile mal ve hizmet satın alınması halinde söz konusu mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV’ye tabi olacaktır.

Ülkemizde ise KDV Kanununda kripto varlıklara özgü her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla kripto varlıkların KDV’ye tabi olup olmadığı konusu genel hükümlerden yola çıkılarak değerlendirilmelidir. KDV Kanununun birinci maddesine göre Türkiye'de yapılan ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabidir. Dolayısıyla, kripto varlıkların, ticari faaliyet çerçevesinde teslimi, katma değer vergisinin konusuna girmektedir. Bu çerçevede gerçek kişilerin veya şahıs şirketlerinin ticari işletmesine dahil edilmiş bulunan kripto varlıklar ile kurumlar vergisi mükelleflerinin aktiflerinde yer alan kripto varlıkların satışı, %18 oranında KDV’ye tabi olacaktır.

Hedqvist davası sonrasında AB KDV Direktifi uyarınca kripto paranın ülke paralarıyla değişimi ve tersi işlemlerin KDV’ye tabi olmaması gerektiği hüküm altına alınmıştır.  Dolayısıyla pek çok ülke bu kararı da esas alarak, kripto paraları KDV’ye tabi tutmamaktadır. Bizim de önerimiz, kripto paraları (ve daha geniş ifadeyle kripto varlıkları) ve bunların madencilik ve ödünç işlemlerinden elde edilen gelirleri KDV’den istisna tutmak yönündedir. Dünya uygulamasının da bu yönde oturduğu dikkate alındığında diğer ülkelerdekinin aksine, keskin bir vergi uygulama yönündeki bir iradenin, bu ekosistemin vergisiz ya da daha düşük vergi uygulayan ülkelere kaymasına sebep olacağı açıktır. Bu nedenle konuya stratejik yaklaşılması, diğer ülkelerle birlikte hareket edilmesi önemlidir. Bu çerçevede KDV Kanununun 17/4-g maddesine kripto varlıkların teslimi ile bunların ödünç işlemlerinden elde edilen gelirlerin eklenmesi uygun olacaktır.

NFT’ler kripto paralara nazaran farklı özellikler taşıdığından, bunların KDV karşısındaki durumunun ayrıca ele alınması daha faydalı olacaktır. Bu konuya “NFT Uygulamaları ve Vergilendirilmesi” adlı makalede yer verilmiştir.
 

6.      SONUÇ

Vergi sistemimizde kripto varlıkların yeri, niteliği ve tanımına dair her hangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu varlıkların elden çıkarılmasından ve elden tutulması esnasında elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi an itibariyle mümkün gözükmemektedir. Nitekim, kripto varlıklardan elde edilen gelirler, GVK’nda sayılan 7 gelir unsurundan herhangi birine açık bir şekilde girmemektedir. Dolayısıyla, bu varlıklardan elde edilen kazanç ve iratların mevcut yasalar çerçevesinde vergilendirilmeye çalışılması, verginin kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edecek, pek çok ihtilafın çıkmasına sebebiyet verecektir. Bu nedenle, söz konusu varlıklara ilişkin vergisel düzenlemelerin bir an evvel hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.

Yazımızda, kripto varlıkların mevcut müessese ve kavramlar çerçevesinde vergi sistemimize dahil edilmek yerine, söz konusu varlıkların kendine özgü niteliklerini de dikkate alan özel bir vergileme rejimi getirilmesi önerilmiştir. Bu da kripto varlıklardan elde edilen kazanç ve iratların mevcut gelir unsurları dışında farklı bir şekilde tanımlanması ve sınıflandırılmasıyla mümkün olacaktır. Önerimizin diğer önemli bir bacağını ise, kripto varlık kazançlarının, GVK’ndaki mevcut gelir unsurlarıyla irtibat kurulmaksızın vergilendirilmesi oluşturmaktadır.

Kurumlar vergisi açısından ise vergiyi doğuran olayın elden çıkarmaya bağlanması, kar/ zararın yalnızca realize olduğu tarihte dikkate alınması önerilmektedir. Değerleme ölçüsünün alış bedeli olarak dikkate alınması durumunda, realize olmamış kar/zararın kurum kazancı ile ilişkilendirilmesi önlenecektir. Ancak başka varlıkları dayanak alan kripto varlıklar için, dayanak varlığın tabi olduğu değerleme kurallarının uygulanması düşünülebilir.

KDV açısından ise diğer ülke uygulamalarına paralel olarak tüm kripto varlık teslimlerinin ve bunların ödünç işlemlerinden elde edilen gelirlerin KDV açısından istisna (kısmi istisna) tutulması önerilmiştir.
 

KAYNAKÇA

Blockchain Türkiye [BCTR] (12.2021).  Kripto Varlıkların Vergi – Muhasebe ve Denetim Yönünden İncelenmesi Raporu

OECD, “Taxing Virtual Currencies: an Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issues”

Proposal for a REGULATION OF THE EUROPEAN PARLIAMENT AND OF THE COUNCIL on Markets in Crypto-assets, and amending Directive (EU) 2019/1937

Skatteverket v David Hedqvist Case C-264/14

[1] OECD, “Taxing Virtual Currencies: an Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issues

[2] Proposal for a REGULATION OF THE EUROPEAN PARLIAMENT AND OF THE COUNCIL on Markets in Crypto-assets, and amending Directive (EU) 2019/1937

[3] OECD, “Taxing Virtual Currencies: an Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issues

[4] OECD, “Taxing Virtual Currencies: an Overview of Tax Treatments and Emerging Tax Policy Issues

[5] Türkçe’de doğrudan “airdrop” terimini karşılayan bir kelime bulunmamaktadır. Dilimize yerleşmiş olan “promosyon” kelimesi belirli ölçüde airdrop kavramı yerine kullanılabilecek olsa da airdrop genellikle yeni çıkartılan ve değersiz olan tokenların hediye olarak verilmesi olduğundan bu kavramın da tam anlamıyla airdrop yerine kullanılamayacağını söyleyebiliriz.

[6] Token kavramı çeşitli kaynaklarda “Jeton” olarak kullanılabilmektedir. Bununla birlikte “token” şeklindeki kullanımın daha yaygın olduğu görülmektedir.  

[7] “Madencilik” kelimesi “Mining” kavramını tam manasıyla karşılamaktadır. Çalışmamızda mining işlemleri anlatılırken madencilik kavramı kullanılmıştır.

[8] “Staking”, madencilikten farklı bir kripto varlık üretim biçimini anlatmak için kullanılan bir kelimedir. Dolayısıyla madencilik terimi bu kavramı anlatmak için uygun değildir.Stake kelimesi ortaya konan para, riske atma gibi anlamlara işaret etmektedir. Türkçe’de bu şekilde kripto varlık üretimini anlatacak doğrudan bir kelime bulunmamaktadır.

[9] GİB Ankara V.D. Başkanlığı 17.06.2022 Tarih ve 38418978-125[6-18/10]-281844 Sayılı Özelgesi

[10] İlgili otoritelerden izin alarak faaliyette bulunan aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, ödeme hizmeti sağlayıcıları, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları gibi kurumlar banker kapsamında BSMV mükellefidir

[11] KDVK md.17/4-e gereğince banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler KDV’den istisnadır.

[12] Menkul kıymetlerden elde edilen gelirlerin çok büyük bir kısmı GVK Geçici 67’nci madde uyarınca stopaj usulüyle vergilendirilmektedir. Gerçek kişiler ve dar mükellefler açısından stopaj nihai vergileme niteliğindedir. Stopaj oranlarının düşük veya sıfır olarak belirlenmesi nedeniyle, menkul kıymet gelirleri üzerindeki vergi yükü çoğu zaman çok düşük veya sıfır olmaktadır. Yabancı menkul kıymetler bu vergileme rejiminden yararlanamamaktadır.

[13] Blockchain Türkiye [BCTR] (12.2021).  Kripto Varlıkların Vergi – Muhasebe ve Denetim Yönünden İncelenmesi Raporu, s.69, “6.3.3.Vergileme Yöntemi Olarak “Stopaj” Usulünün Sınırlılıkları, (E.T. 20.08.2022)  https://bctr.org/dokumanlar/Kripto_Varliklarin_Vergi_Muhasebe_ve_Denetim_Yonunden_Incelenmesi.pdf 

[14] "Altcoin" terimi, "alternatif paralar"ın kısaltmasıdır ve basitçe Bitcoin dışındaki kripto para birimleri anlamına gelir. Dolayısıyla, yukarıda ana coin olarak adlandırılabileceğini söylediğimiz Ethereum ve stable coin olarak sııflandırabileceğimiz tether (USDT) de bu kapsamdadır. Ancak vergileme açısından sınıflandırırken, altcoinleri ana coinler ve stable coinler dışındaki kripto paralar şeklinde tanımlamanın daha anlamlı olacağını düşünüyoruz. 

[15] Blockchain Türkiye [BCTR] (12.2021).  Kripto Varlıkların Vergi – Muhasebe ve Denetim Yönünden İncelenmesi Raporu, s.67, (E.T. 20.08.2022)  https://bctr.org/dokumanlar/Kripto_Varliklarin_Vergi_Muhasebe_ve_Denetim_Yonunden_Incelenmesi.pdf 

[16] An itibariyle kripto varlık platformlarının elde ettiği komisyon gelirleri ile diğer hizmet bedelleri KDV’ye tabidir.

[17] Blockchain Türkiye [BCTR] (12.2021).  Kripto Varlıkların Vergi – Muhasebe ve Denetim Yönünden İncelenmesi Raporu, s.75, (E.T. 20.08.2022)  https://bctr.org/dokumanlar/Kripto_Varliklarin_Vergi_Muhasebe_ve_Denetim_Yonunden_Incelenmesi.pdf 

[18] Skatteverket v David Hedqvist Case C-264/14

Deloitte | Çağatay Yüce