Vergi hatası ve düzeltme nedir?
Vergileme işleminin herhangi bir aşamasında; vergiyi doğuran olayda, indirim, istisna ve muafiyet uygulamasında, tarh ve tahakkuk işlemlerinde hata yapılabilir. Hata yapılmışsa yapılacak bellidir, kural olarak yasal düzenlemeler çerçevesinde hata düzeltilir.
İdari çözüm yollarından biri olan vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin düzenlemeler Vergi Usul Kanunu’nun 116 ve devamı maddelerinde yer alıyor.
Kanun’da vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış ve bu hatalar, hesap hataları ve vergilendirme hataları olarak gruplanmış durumda. Hesap hataları, hesaplarda matrah ve miktar hatası bulunması ya da mükerrer vergi istenmesi şeklinde, vergilendirme hataları ise mükellefin şahsında, mükellefiyette, verginin konusunda ve döneminde yapılmış hatalar olarak belirlenmiş.
Düzelmenin sınırı
Müessesenin adından da anlaşıldığı gibi düzeltme hatalarla sınırlı. Hukuksal olarak çözümlenmesi gereken, yoruma dayalı konularda düzeltme hükümlerinin uygulanması mümkün değil. Yasal düzenlemeye göre, idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan anlaşılabilecek açıklıktaki vergilendirme yanlışlıkları.
Böyle olunca, hangi konuların ihtilaf konusu yapılabileceği, hangi konuların düzeltme konusu olabileceği kritik öneme sahip. Çoğu zaman da açık değil. Gördüğüm kadarıyla, İdari uygulamada genellikle düzeltme işlemi çok yapılmıyor, yargı kararları da uzun vadede istikrarlı değil. İstikrarlı olmaması biraz da hangi konunun yorumu gerektirdiğinin kolayca tespit edilememesinden kaynaklanıyor.
Mükellefin seçimlik hakkını değiştirmek istemesi halinde düzeltme yapılabilir mi?
Vergi uygulamasında mükellefin seçimine bırakılmış çok sayıda konu var. Seçimlik hakkın zamanında kullanılması gerekir. Seçimin daha sonradan değiştirilerek düzeltme hükümleri çerçevesinde işlem yapılması söz konusu değil.
Birkaç yaygın örnek vermek gerekirse;
- Amortisman ayırma hakkını kullanmayan bir mükellef, geriye dönüp düzeltme talep edemez. Benzer şekilde normal usulde amortisman ayırmayı tercih eden bir mükellef, söz konusu dönem için sonradan tercihini değiştirdiğini, hızlandırılmış amortisman usulünü tercih etmek istediğini belirterek düzeltme hükümleri çerçevesinde işlem yapılmasını talep edemez.
- İndirilebilir nitelikteki bir bağış yıllık beyannamede zamanında indirim konusu yapılmamışsa, beyannamenin sonradan değiştirilerek düzeltilmesi kabul edilmez.
Vergi hataları nasıl ortaya çıkartılır, nasıl düzeltilir?
Vergi hatası, ilgili memurun veya üst memurların hatayı görmesiyle ortaya çıkabileceği gibi, teftiş veya vergi incelemesi sırasında görülmesiyle de ortaya çıkabilir. Bunun yanında mükellefler de vergi dairesinden düzeltme talebinde bulunabilirler.
Vergi dairesi, açık ve mutlak vergi hatalarını re’sen düzeltilebilir. Hatanın mükellefin lehine veya aleyhine olması durumu değiştirmez. Düzeltme şekli ve prosedürü farklı olabilir. Mükellef aleyhine yapılan düzeltmelerde mükellefin işleme karşı dava açma hakkı saklı elbette.
Düzeltme talebi, düzeltme zamanaşımı süresi içinde yapılabilir. Süre beş yıl. Zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapılan talepler kabul edilmez.
Düzeltme talebinin kabulü/reddi halinde uygulama
Mükellefin düzeltme talebi vergi dairesi tarafından haklı bulunursa, düzeltme işlemi yapılır. Talebin kabul edilmemesi durumunda, sonuç mükellefe bildirilir. Mükellef red işlemini dava konusu yapabilir.
Vergi mahkemesinde dava açma süresinden sonra yapılan düzeltme talebi reddolunanlar, şikâyet yoluyla Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurabilirler.
Yeni yargı kararları ne yönde?
Bu söyleyeceğim tamamen benim izlenimim, yanılıyor olabilirim. Düzeltmeyle ilgili yargı kararlarını üç dönem olarak inceleyebiliriz.
Belirli bir tarihe kadar yargı organları, şikâyet yoluyla düzeltme taleplerinin reddine ilişkin açılan davalarda, yoruma açık konuları da inceleyerek esastan görüşüyor ve karar veriyorlardı. Bu dönem kararları, dava açma süresini kaçıran davacılara zamanaşımı süresi içinde herhangi bir zamanda yeni bir dava açma hakkı tanıdığı gerekçesiyle eleştiriliyordu.
Daha sonraki dönemde yargı organları, şikâyet yoluyla düzeltme taleplerinin reddine ilişkin açılan davalarda, konu yoruma açıksa, esastan görüşmeden davaları reddetti. Önceki uygulamaya göre oldukça katı bir uygulama dönemi. Bu dönem kararları da çok eleştirildi. Hataların düzeltilmesi yolu neredeyse tamamen kapanmıştı.
Son zamanlarda gördüğüm kararlardan, bir süredir yargı organlarının uygulamayı biraz yumuşattığını, çok açık hatalar yanında, belli ölçüde yoruma açık konulardaki şikâyet yoluyla düzeltme taleplerinin reddine ilişkin açılan davalarda, davayı esastan görüştüğünü anlıyorum.
Önceki dönemlere ilişkin kararları bir tarafa bırakıp, son zamanlarda verilen bazı kararlar üzerinden, hangi durumlarda yargı organlarının konuya esastan baktığını, hangi durumlarda konuyu yoruma açık bulup baştan reddettiğini birkaç makalede paylaşmaya çalışacağım.
Dünya | Recep BIYIK