Değerli okurlar, vergide son beş yıldır enflasyon düzeltmesini tartışıyoruz. Ne yazık ki Maliye Bakanlığı bu konuda doğru bir iletişim örneği göstermedi.
Önce 2021 yılında uygulamanın yapılacağı anlaşılınca erteleme taleplerini çok geç karşıladı. Sonra vergili enflasyon düzeltmesinin yapılacağı 2024 yılında da kararsız bir tutum sergiledi.
Bazı mükelleflere geçici vergide enflasyon düzeltmesini uygulatmadı, ancak yıl sonunda bu mükellefler herhangi bir yasal düzenleme ile erteleme yapılmayınca uygulamak zorunda kaldılar.
Bu yıl ise geçici vergide hiçbir mükellefe enflasyon düzetmesi yaptırmadı. Bunun nedeni 2024 yılında kurumlar vergisi tahsilatının enflasyon düzeltmesi nedeniyle beklenenin çok altında kalması idi. Özetle Maliye enflasyon düzeltmesini kaldırmamak veya ertelememek için ısrar gösterdikçe Hazine zarar etti.
Nitekim bunu Cumhurbaşkanı yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ifade etmek zorunda kaldı.
Sayın Yılmaz, Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 30.10.2025 tarihli toplantısında, kurumlar vergisindeki durumun daha çok enflasyon muhasebesiyle bağlantılı göründüğünü açıkladı.
Yaptığı açıklamalar çok önemli ve sert olduğu için aşağıya aynen alıyorum:
“…Enflasyon muhasebesi uygulaması gerçekleştirdik biliyorsunuz ve şirketler bilançolarında öz sermayeyi artırıcı tedbirler aldılar gibi görünüyor. Bu, aslında uzun vadeli sağlıklı bir durum. Yani şirketlerimizin öz sermayeleri artmış oldu, bir anlamda daha az vergi ödemek için öz sermayelerini güçlendirdiler; bilançolarında öz sermayenin payı artmış oldu ama bu, kamu gelirlerinde olumsuz bir etki oluşturdu, onu da kaydetmemiz lazım. Burada da şunu söylemem lazım: Yani bunları baştan tabii ki bürokrat arkadaşlarımız, uzmanlarımız keşke daha iyi öngörselerdi, onu da söyleyeyim. Başından beri bunun etki değerlendirmesini istedik biz ama böyle bir etki değerlendirme gelmedi bize, onu da söyleyeyim yani. Sonuçta biz de gidip oturup hesap kitap yapacak değiliz. Uzman arkadaşlarımıza güveniyoruz, yapılan etki değerlendirme ile çıkan sonuç tam örtüşmedi, onu söyleyeyim. Yani böyle bir durum söz konusu fakat bu öyle, o kadar da olumsuz bir durum değil. Bir taraftan da şirketlerimiz sonuçta bu ülkenin şirketleri, bilanço yapıları, öz sermayeleri güçlenmiş oldu. Şirketler için sıkıntılı bir dönemde belki bu bir miktar onları da rahatlatıcı bir süreç olmuş oldu ama tabii, bizim kamu gelirlerimizde de maalesef öngöremediğimiz bir azalma oldu. Dolayısıyla, esas hani o bütçedeki sapmanın izahı bu. Yani gider tarafında, harcama tarafında fazla harcamadan kaynaklanmadı bu sapma, gelir tarafından ve özellikle de enflasyon muhasebesi; bir taraftan da cari açık tabii öngördüğümüzden daha düşük oldu, yüzde 2 civarında beklerken 1,4 oldu cari açık, onun etkileri var, başka etkiler de var ama ana etki bunlar diyebilirim.”
Toplantıda İyi Parti Milletvekili Sayın Erhan Usta’nın, “…orada sadece sermayeye bağlarsanız gene yanılırsınız. Daha çok bilançonun aktif tarafında tedbir aldılar.” uyarısı üzerine Sayın Yılmaz, “Evet yani genel anlamda tedbir aldılar diyelim kendilerince ama bir taraftan da şunu da söylemeden geçmeyeyim, Maliye Bakanlığımız bu şirketleri de inceliyor. Yani uygunsuz birtakım şeyler tespit ederse hukuk dışı, -hukuk içinde elbette yapılana söyleyecek bir şey yok ama- kural dışı birtakım şeyler yapıldıysa onu tespit etmeye dönük olarak da Maliye Bakanlığımız incelemelerini yapıyor bir taraftan” açıklamasını yaptı.
Sayın Usta’ya katıldığımı söylemeliyim, kurumlar vergisindeki tahsilat azalışı sadece mükelleflerin öz kaynak artışına bağlanamaz, hatta ben bu ölçüde bir öz kaynak artışı olduğunu sanmıyorum.
Bence öz kaynak artışı olsa olsa ortak alacaklarının sermayeye eklenmesi ölçüsünde olmuştur.
Kanaatimce öz kaynakları güçlü olan şirketler zaten vergi uyumu yüksek ve kurumlar vergisi ödeyen şirketlerdir. Bu nedenle söz konusu şirketlerin ödedikleri kurumlar vergisi geçen yıl azaldı, bu yıl da uygulama yapılırsa yine azalacak!
Buna karşılık enflasyon düzeltmesinde enflasyon kazancı hesaplayan öz kaynakları zayıf mükelleflerin geçmiş yıllardan gelen birçok vergi kalkanı (geçmiş yıl zararları, Ar-Ge ve tasarım indirimi, teşvik belgeli yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi imkânı vs.) olduğu için zaten öteden beri vergi ödemeyen bu şirketler yine vergi ödemediler. Bence azalmanın sebebi budur.
Zaten bu şirketlerin finansman ve amortisman giderleri çok yüksek bir seviyededir. Bu da ödeyecekleri vergiyi azaltmakta veya sıfırlamaktadır.
Maliye Bakanlığının bu durumu öngörmesi beklenirdi. Sayın Yılmaz’ın yaptığı bu eleştiri esas itibariyle bence bürokratlara değil, Maliye Bakanına yöneliktir; çünkü dedikodulara göre enflasyon düzeltmesinin uygulamada kalmasının temel sebebi sayın Mehmet Şimşek’in bu uygulamayı devam ettirme tercihidir.
Anlaşılan odur ki sayın Şimşek’i bir türlü ikna edemiyorlar. Bunu şuradan da anlıyoruz, gündemdeki torba yasa Meclise sevk edilmeden önce enflasyon düzeltmesinin uygulatılmamasına veya ertelenmesine yönelik bir düzenleme yapılacağı beklentisi çok üst seviyedeydi. Ancak teklif Meclise sevk edildiğinde bu hükümlerin torba yasada yer almadığı görüldü. Sonrasında Komisyonda eklenmesi beklentisi oluştu, ancak Komisyonda da eklenmedi. Şimdi genel kurulda görüşülecek bu düzenlemenin önerge yoluyla gündeme alınması ve tartışılması bekleniyor.
Şunu söylemek isterim ki, bu genel kurul görüşmesinde de konunun gündeme alınmaması, yıl sonuna kadar bir daha gündeme alınmayacağı anlamına gelmez, çünkü enflasyon düzeltmesi yıl sonunda uygulanırsa kurumlar vergisi tahsilatında azalma devam eder ve bütçede gelecek yıl için öngörülen kurumlar vergisi tahsilat beklentisi kesin olarak gerçekleşmez. Bunu söylemek için kahin olmaya gerek yok!
Bu konuda asıl tartışma, geçici vergilerde enflasyon düzeltmesi yaptırmayıp yıl sonunda yaptırılması halinde çıkacaktır. Çünkü böyle bir durumda geçici vergide ödeme yapan pek çok mükellef iade talep etmek durumunda kalacaktır. Mükelleflerin yıl sonunda ödemeyecekleri vergiyi onlara geçici vergide ödetmek asla kabul edilemez. Mülkiyet hakkının ihlalidir.
Üstelik geçici verginin iadesiyle ilgili olarak gerek mükellefleri ve meslek mensuplarını gerekse vergi dairelerini boşuna uğraştırmak hiç de doğru bir yaklaşım değildir.
Son olarak söylemek istediğim husus, pazartesi günü sona erecek üçüncü dönem geçici vergi beyannamesinin bu konu netleşinceye kadar ertelenmesi gerekliliğidir.
Eğer Maliye Bakanlığı bu ertelemeyi de yapmazsa ve sonradan yıl sonunda enflasyon düzeltmesini uygulatırsa, çok ama çok tartışılacaktır!
Bakalım Maliye Bakanlığı doğru iletişim gösterecek mi?