Vergi Usul Kanunu’nun (VUK’un) 323. maddesinde, alacağın menşeine bakılmaksızın bir değerleme hükmü olarak şüpheli alacak karşılığı (“ŞAK”) ayrılmasının şartları belirlenmiştir. Düzenlendiği tarihten bu yana VUK’un en az değişikliğe uğrayan düzenlemelerinden biri olan söz konusu madde hükmü uyarınca bir alacağa ŞAK ayrılarak gider yazılabilmesi için; yurtiçi/yurtdışı alacak ayrımı belirtmeksizin
1. Ya söz konusu alacağın tahsiline yönelik alacak sahibi şirket tarafından başlatılan bir dava veya icra takip işleminin bulunması,
2. Ya da söz konusu tahsili güçleşen alacağın dava/icra ile takibine değmeyecek derecede küçük bir alacak olması gerekmektedir.
Vergi İdaresi, uzun yıllar boyunca vermiş olduğu özelgelerde, yurtdışı alacaklara ŞAK ayrılabilmesi için ilgili ülke yetkili mahkemelerinde dava açılması ve icra dairelerinde icra takibine başlanması şartını sıkı sıkıya aramıştır.
Ancak, yurtdışı müşteriyle olan mal/hizmet sunum sözleşmesine bir hüküm ilave edilerek, taraflar arasında ihtilaf yaşanması halinde yetkili mahkemelerin Türk mahkemeleri olacağının açıkça belirtilmesi veya sözleşmede ihtilaf halinde sözleşmeyi yorumlamada uygulanacak hukuk rejiminin açıkça belirlenmemesi durumlarında Vergi İdaresi, son yıllarda vermiş olduğu özelgelerde konuya ilişkin katı tutumunu ihracatçı firmalar lehine esnetmiş ve söz konusu yurtdışı alacağa ilişkin Türk mahkemelerinde alacak takibine yönelik dava açılmasını da ŞAK ayrılması için yeterli gördüğüne ilişkin görüş değişikliğine gitmiştir.
Söz konusu alacak takip davasının Türk mahkemeleri açısından açılan davanın kabul edildiği ve yargılamaya başlandığı durumlarda, Türkiye’deki alacaklı şirketler açısından VUK’da öngörülen dava açma şartının yerine geldiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak, Vergi İdaresi, bir alacağa ŞAK ayrılması için dava/icra takibini yeterli görmemekte ve göstermelik bir işlemden ziyade söz konusu alacağın tahsiline yönelik ciddi bir takip yürütülmesini beklemektedir. Bu durumda, yurtdışı alacağa ilişkin Türk mahkemelerinde yukarıda belirtilen şartlarda sadece dava açılması ve yargılama süreci sonucunda davanın Türk mahkemelerinde kazanılması halinde tenfiz hükümleri kapsamında ciddi bir şekilde takip edilmediği durumda ŞAK ayrılamayacak mıdır?
Tarife savaşlarının yaşandığı, maliyet baskılarının giderek arttığı günümüz ekonomik ortamında bu konuda ihracatçı firmalara yönelik “pozitif bir ayrımcılık” yapılarak yurtdışı alacaklar için daha esnek koşullarda ŞAK ayrılması için bir yasal düzenleme yapılamaz mı? Örneğin takibine değmeyecek derecede küçük alacak tanımı “yurtdışındaki avukatlık-takip vb” masraflar düşünüldüğünde kaç TL kabul edilmelidir?
Belgesiz giderleri düzenleyen “götürü gider müessesesinin” vergi sisteminden çıkarıldığı günümüz ekonomik gerçekliğinde bu ihtiyaç yetkililerce ne kadar dikkate alınır bilinmez ama ihracatçılardan“performans” bekleniyorsa bazı konularda önünü açmak gerektiği de aşikardır.
Cumhur Inan BILEN YMM
Sworn-in CPA & Independent Auditor