Arife günü saat 13.00’de başlayan ve üç buçuk gün süren Ramazan Bayramı genel tatil günü olarak kabul edilmektedir (2429 s. Kanun). İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı iş sözleşmeleriyle ya da toplu iş sözleşmeleriyle kararlaştırılabilir. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayının alınması gerekir (İşK. m.44)

4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Yargıtay’a göre, “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.

Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.

İmzalı ücret bordrolarında ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delille kanıtlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.

Ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez”[1].

Peki, işçiye genel tatil çalışması karşılığında idari izin kullandırılması mümkün olabilir mi? Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Çünkü işçiye bayram çalışması karşılığı ilave ücret ödenmelidir. Başka bir anlatımla, işçiye genel tatil çalışması karşılığında idari izin kullandırılması genel tatil ücreti hakkını ortadan kaldırmaz. Bayram günü çalışması karşılığında idari izin kullandırılan işçi her durumda tatil ücretini talep edebilir. Ayrıca, işçinin hafta tatilini kullandığı gün ile çakışan genel tatil günleri için sadece hafta tatili günü ücreti ödenmelidir. Örneğin Ramazan Bayramı ile çakışan Pazar günü işe çağrılan işçiye mevcut günlük yevmiyesine ilave olarak bir buçuk kat yevmiye daha ödenmelidir. İşçinin günlük ücretinin 300 TL olduğunu varsaydığımızda, bayram ile çakışan Pazar günü için işçi, 300 TL+300 TL+150 TL=750 TL ücrete hak kazanacaktır. Bununla birlikte, bayram günü işe çağrılan işçinin bayram ücretine hak kazanabilmesi için o gün yedibuçuk saat çalışması da gerekmez. O günkü çalışma yedi buçuk saatin altında kalsa bile bir tam günlük çalışma karşılığı ilave yevmiyeye hak kazanır[2].

Yargıtay’a göre de, “Dosyadaki belgelerden davacının bir kısım genel tatillerde çalışıp sonrasında idari izin kullandığı görülmektedir. İşçiye genel tatil çalışması karşılığında idari izin kullandırılması genel tatil ücreti hakkını ortadan kaldırmayacağından ücretin ödenmesi gerekliliği karşısında davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklısı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı tarafça yapılan fesih işlemi 4857 sayılı Kanun’un 24. maddesi gereği haklı nedene dayanmakla davacının kıdem tazminatına ve bir kısım ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığının kabulü gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile söz konusu taleplerin reddi isabetsizdir”[3].

Sonuç olarak, genel tatil günü olan bayram günü çalıştırılan işçiye sonradan bunun karşılığında idari izin verilmesi mümkün değildir. İşçiye bayram çalışması karşılığı ilave ücret ödenmelidir. İşçinin hafta tatilini kullandığı gün ile çakışan genel tatil günleri için sadece hafta tatili günü ücreti ödenmelidir. Ulusal bayram ve genel tatil günü tatil yapmayarak çalı­şan işçiye çalıştığı her gün için bir günlük ilave ücreti ödenir. Örneğin işçinin günlük ücreti 300 TL ise, genel tatil günü olan bayram günü çalışan işçiye 300 TL+300 TL=600 TL ödenir. Bununla birlikte, örneğin bayram günü işyerinde 2 saatlik bir arızanın giderilmesi için çalıştırılan işçiye ücreti yine tam olarak (600 TL) ödenir. İşçi bayram günü yedibuçuk saati aşan bir çalışma yapmışsa, aşan süre fazla çalışma ücreti olarak ayrıca değerlendirilmelidir.

[1] Y9HD.26.11.2020 T., E.2016/32976., K.2020/16980 Legalbank.

[2] Y9HD.09.11.2020 T., E.2017/18461, K.2020/15353 Legalbank.

[3] Y9HD.14.11.2016 T., E.2015/5620, K.2016/19925 Legalbank.

Yazar Lütfi İNCİROĞLU