30 Ocak 2023 sabahı Ankara Congresium Merkezi’nde altı benzemez parti bir araya geldi tek bir Mutabakat Metni açıkladı. Tam adı Ortak Politikalar Mutabakat Metni olan bu metne bu linkten  ulaşabilirsiniz.

Mutabakat Metni, 9 ana başlık ve iki binden fazla maddeden oluşmaktadır. Hukuk, adalet ve yargı ile başlayan bu metnin muhtelif yerlerinde vergi ile alakalı öneriler/planlar bulunmakla birlikte Dördüncü Bölüm Ekonomi, Finans ve İstihdam isimli ana başlık altında (81’inci sayfada) vergi alt başlığı oluşturulmuş ve vergiyle alakalı gerek sözlü gerekse de yazılı olarak hep eleştirdiğimiz hususlar bazı eksiklikler olsa da detaylı bir şekilde (altılı) masaya yatırılmış ve tek bir sonuç çıkmış.

Bu başlıkları genel hatlarıyla ifade etmeye çalışayım… 

Vergi cennetleri

Metnin 16. sayfasında Vergi cennetleri listesini ve kara paranın aklanması bakımından riskli ülkeler listesini acilen yayımlayacağız.” açıklaması oldukça önemli. Zira vergi cennetleri ülke dışında bulunan hiç vergilendirilmeyen ya da düşük oranda vergilendirilen, bilgi paylaşımı konusunda şeffaf olmayan, kazanç anlamında fiili aktivitelerin olmadığı yerler olarak bilinir.

Bu yerlere para aktarıldığı zaman Kurumlar Vergisi Kanunu m.30/7 uyarınca yüzde 30 stopaj yapılır. Ancak sorun şu ki; vergi cennetlerinin nereler olduğunu ancak Cumhurbaşkanı ilan ederse öğrenebileceğiz. Yani Cumhurbaşkanı bu yerleri ilan edecek, biz de öğrenecek ve buraya para gönderilmesi durumunda yüzde 30 stopaj yapacağız. Ancak yıllardır bu listeler Cumhurbaşkanı'nca ilan edilmedi.

Mutabakat Metni sayfa 16 ile 18’de bu hususun açıklığa kavuşulacağı belirtilmiş ki temennim de aynı yöndedir.

Vergi afları

Vergi afları ülkemizde alışkanlık haline gelmiş ve bu son af yasası da çıkarsa Cumhuriyet tarihimizin 41’inci TBMM’nin açılışından bu yana ise 42’nci vergi affı hayatımıza dahil olacak. Yaklaşık iki buçuk yılda bir vergi affı yapılmış ülkemizde.

Bu aflarla alakalı hep eleştirdiğim bir husus var, o da af kanunlarının çıkarılma nedenine ilişkin iktidar partilerinden herhangi bir açıklama gelmiyor oluşudur. Hukuki bir ifadeyle af kanunlarımız meşru amaçsız çıkmaktadır. Anayasa m.73 gereğince herhangi bir vergi yasasının meşru amacının olmaması o kanunu Anayasa nezdinde sakat kılar.

Mutabakat Metni sayfa 18’de yer alan Ekonomik ve teknik gerekçeleri olmayan vergi affı ile özellikle matrah artırımı ve varlık ba­rışı uygulamalarına son vereceğiz.” şeklindeki bu açıklama ile bu mevzu, sorun olarak (şükür) görülmüş. Bu oldukça önemsediğim bir konudur.

Aflarla alakalı diğer mevzu ise bazı vergi kanunlarımızın ilgili maddeleri gereğince çeşitli koşulları sağlayan kişi/işlemler muafiyet/istisna gibi çeşitli vergisel avantajlara sahiptir. Yurt içi ya da özellikle yurt dışında bu koşulları sağlayan yani bir şekilde vergi ödememe adına yapılan bu işlemlerden elde edilen gelirlerin Türkiye’ye getirilmesi durumunda af kapsamına alınacakları yönündeki düzenlemelerin olmayacağı Metnin 16 ve 68’inci sayfalarında “Vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklanması aracı olarak kullanılmasını engelleyece­ğiz.” şeklinde açıklanmıştır. 

Çalışanların sırtındaki vergi yükü

2022 yılında toplam vergi gelirlerinin yüzde 15’ten fazlası gelir vergisinden; tahsil edilen bu gelir vergisinin yüzde 92,33’ü ise stopaj yoluyla yani ağırlıklı olarak ücretlilerden alınmaktadır. Aynı zamanda bir ücretli brüt maaşından yüzde 14 SGK işçi payı da ödemektedir. Böylelikle üzerine düşen mali yük toplamda artmaktadır. Bu durum pratikte işveren tarafından ödendiği/karşılandığı için bir maliyet unsuru olarak görülmekte ve dolayısıyla da tutarın yükselmesi ödenecek vergi ve sigorta primini de artıracağından kayıt dışılığa doğru bir kayma görülmektedir.

Metnin 18. sayfasında bu sorun “Çalışanlar üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünü indireceğiz.” şeklindeki bir açıklama ile çözüleceği vurgulanmıştır.

Ücretliler için vergisel kolaylıklar getirilecek

Bir diğeri Metnin 81. sayfasında yer alan “Beyana tabi gelir unsurlarının kapsamını genişletecek” ile aynı sayfada yer alan “Ücretlilerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 89’uncu maddesinde yer alan eğitim, sağlık harcama­ları gibi indirim unsurlarını matrahlarından indirebilmelerine imkân sağlayacağız.” açıklamaları ile ücretlilerin daha az vergi vermeleri amaçlanmış.

Aslında ücretliler belli koşullarda işveren tarafından yapılan stopaj haricinde kendileri de ücret gelirlerini bir sonraki yıl beyan etmekte bazı harcamaları gider yazabilmekte hatta iade bile alabilmekteler. Ancak bu bazı koşullarda mümkün elbette. Sanıyorum bu uygulamanın kapsamı genişletecek ve birçok gelişmiş ülkede yer alan ücret beyan sistemi bizde de uygulanmaya konulacak ki oldukça yerinde olur. 

Vergi reformu

Metnin 81. sayfasında vergi reformu ibaresine yer verilmiş. Vergi reformunun kapsamını ise Saydam Mevzuat-Saydam Uygulama, Öngörülebilir Vergi Yükü, Geniş Vergi Tabanı-Vergi Yükünün Adil Dağılımı, Vergide Yeşil Dönüşüm, Ekonomik Etkinlik, Etkili ve Tarafsız Dene­tim prensiplerine dayalı olarak açıklandı.

Bu cümlede geçen vergi yükü, geniş vergi tabanı, vergide yeşil dönüşüm vd. oldukça önem arz eden konulardır ki özellikle son dönemlerde uygulanan vergisel politikalar “örneğin elektrikli otomobillerdeki ÖTV artışı gibi” açık ara ile tersi mahiyettedir.

Metnin 81. sayfası haricinde vergi reformu kavramı Metnin başka yerinde geçmese de diğer birçok öneri esas itibariyle reform mahiyetindedir denilebilir. 

Vergi harcaması

Devlet bazı durumlarda alması gereken vergilerden vazgeçebilir. Buna genel olarak vergi harcaması denilir. 2023 yılı Bütçe Kanunu sayfa 171’de vergi harcaması devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler şeklinde tanımlanmıştır.

Devlet emeklilerden, alım gücü düşük olandan vs. ya düşük oranda vergi almakta ya da belli koşullarda hiç almamaktadır. Engellilere yönelik otomobil, emlak vergisi istisnası gibi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ki sosyal devleti haiz bir toplumda bu husus olmazsa olmazımız olmalıdır.

Ancak bahsettiğim sosyal nedenler haricinde büyük firmalara, holdinglere varlık fonuna da çeşitli muafiyet/istisnalar sağlanmış. Bunların bir kısmı ülke üretimi adına ve istihdam teşviki adına mutlaka olması hatta artırılması gereken hususlardır. Zaten Anayasa m.73’de yer alan Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” şeklindeki hükmü ile de bunu emreder. 

Ancak vergi harcamaları mevzusunda kantarın ayarını ziyadesiyle kaçırdık. Şöyle ki 2023 yılı Bütçe Kanunu’nda yaklaşık 995 milyar TL vergi harcaması var. Bu 2023 yılı toplam vergi gelirlerinin yüzde 27’sini oluşturmaktadır. Bu oranın içinde varlık fonundan almamız gereken ama alamadığımız vergiler de var. Tevekkeli olmazsa gerek Metnin 15’inci sayfasında da Varlık Fonu’nun kapatılacağı belirtilmiş.

Bu kapsamda Metnin 81’inci sayfasında ise “Vergi istisna ve muafiyetlerini gözden geçirerek en aza indireceğiz.” açıklamasının altında yatan şey ise bu söylediğim nedenler olsa gerek ve oldukça yerinde bulduğumu da belirtmeden geçemeyeceğim.

Aynı nedenle Metnin 81’inci sayfasına “Teşvik, istisna, muafiyet ve indirim yollarıyla tahsilinden vazgeçilen vergi tutarları yanında vazgeçmenin ekonomik ve sosyal gerekçeleri ile etkilerine ilişkin analizleri kapsayan Vergi Harcamaları Raporu’nu, Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle birlikte TBMM’ye sunaca­ğız.” cümle de konulmuş. 

İş yeri stopajı

Uygulamada iş yeri sahibi ile kiracı, kira konusunda anlaşırken iş yeri sahibinin sıklıkla kullandığı ve herkesçe bilinen hem kiracıyı hem de vergi açısından Devleti zarara uğratan stopaj sana ait uygulaması var. Bu uygulama ile kira, kiracıya ödettirilmekte daha sonra iş yeri sahibi çeşitli koşullarda beyan ettiği bu kira gelirinden hesaplanan kendi vergisinden kiracının ödediği stopajı mahsup etmektedir (düşmektedir). Hatta belli bir tutara kadar iade bile alabilmektedirler.

Daha basit ve teknik bir ifadeyle mükellef olan iş yeri sahibi adına kesilip ödenecek kira stopajı bazı zamanlar kiracının sırtında kalmakta ama iş yeri sahibi bunu sonraki yıl beyan edip mahsup sonucunda iade de alabilmektedir. 

İşte bu sorunun çözümü adına Metnin 81. sayfasında yer alan İşyeri kira ödemelerinde stopaj oranını sıfırlayacağız.” şeklindeki cümlesi bence oldukça yerindedir.

İş yeri kira stopajıyla alakalı detaylı bilgi için daha önce yazdığım bu yazıya bakabilirsiniz. 

KDV indirimi

KDV nispi olarak alınan bir vergidir. Yüzde 1, 8 ve 18 olarak uygulanmaktadır. Bu yüzden KDV’ye tabi tutar (matrah) arttıkça tahsil edilen KDV de artmakta ve bu vergi de malın/hizmetin fiyatına eklenerek bize yansıtılmaktadır (ödettirilmektedir).

Hayati önemi haiz birçok üründen yüksek KDV alınmaktadır. Özellikle çocuk bezi, kadın hijyen ürünleri, ilaç, elektrik, su, doğal gaz, eğitim…. saydıkça sayabiliriz.

Metin’de bu husus atlanmamış ve “Her türlü eğitim ve öğretim hizmetinden alınan KDV’yi indireceğiz.” açıklamasına yer verilmiş. Daha birçok alanda da doğrudan KDV indirimi ifadesine yer verilmemiş ama sanıyorum metnin bazı yerlerinde vergi reformu, tabana yayma gibi ifadeler altında düşünülmüş. Belki bu minvalde bir açıklama yerinde olabilirdi. 

ÖTV indirimi

Hep söylerim hangi parti gelirse gelsin ÖTV’yi kaldıramaz. 2022 yılı toplam vergi gelirleri içinde ÖTV’nin payı yüzde 18’dir. Bu gelirden hiçbir iktidar mahrum kalmak istemez, kalmayacaktır da…

Metin’de de bu sinyal verilmiş; ÖTV kaldırılmayacak ama belli alanlarda makul düzeye çekilecek.

Özellikle üretimi teşvik etmek için çiftçinin kullanacağı mazottan alınacak ÖTV’nin indirileceği belirtilmiş; ama sıfırlanacağı değil..

Metnin 146. sayfasında “Şoför esnafının 10 yaşın üzerindeki araçlarının yenilenmesinde ÖTV almayacağız.” açıklaması ile ÖTV’ye tam gaz devam edileceği görülmektedir. 

İşlem vergileri

Devletin özellikle ticari hayatta yapılan işlemlerden alınan en önemli vergilerden biri damga vergisidir. Noterlerde fazlasıyla ödüyoruz zaten.  Sözleşmelerde yüklü miktarda damga vergisi sözleşmeye taraf olan her iki taraftan da alınmakta; hele taraflardan biri resmi daire ise onunkini de siz ödemektesiniz.

Metnin 82. sayfasında Ticaret ve üretim üzerinde yük oluşturan ve kayıtlı ekonomiyi cezalandırıcı niteliğe dönüşen işlem vergilerini azaltacağız.” şeklindeki açıklama ile oldukça yerinde bir adım atılmış olur. Minik bir vergi gibi görünse de 2022 yılında tahsil edilen 42 milyar TL ile vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 2’sini oluşturmaktadır. 

Metin’de geçen açıklama bence yeterli seviyede ve hayata geçmesi durumunda oldukça kolaylık sağlayacaktır.

Gayrimenkullerde gerçek değer

Ev, iş yeri, arsa, arazi alım-satımında gerçek bedelden göstermeme gibi ciddi bir sorun var ülkemizde. Bunu defalarca yazdım.

Bu durum gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV ve harç kaybına neden olmaktadır. Metnin 82. sayfasında “Emlak vergisinde, vergiye esas değer karmaşasına ve makul olmayan artışlara son verece­ğiz.” şeklindeki açıklama ile hem bu sorunun çözümü hem de gayrimenkullerde oluşmuş balon fiyat artışlarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Oldukça isabetli bir açıklama. 

Kripto varlıkların vergilendirilmesi

Her gelir, gelir vergisinin konusuna girmez. Bir gelirden gelir vergisi alınabilmesi için o şeyin gelir vergisinin konusuna girmesi gerekir. Örneğin bağış, miras gibi gelir getirici faaliyetlerden elde edilen gelirler Gelir Vergisi Kanunu kapsamında sayılmadığı için gelir vergisi alınmaz. Kripto varlıklardan elde edilen gelirler de bu kapsamdadır. Yani kripto varlıklardan elde edilen gelirlerden gelir vergisi alınamaz.

Metnin 82. sayfasında “Kripto varlıklar ve yeni gelişen dijital mecraların etkin bir şekilde vergilendirilmesini sağla­yacağız.” şeklindeki açıklama ile kripto varlıklardan elde edilen gelirlerden vergi alınacağı belirtilmiştir. Bunun için elbette bir kanun düzenlenmesi gerekmektedir. Ve oldukça yerinde olacağını söylemeliyim. 

Yeşil vergi(leme) vurgusu

Çevre dostu vergiler olarak bilinen çevreyi kirletenden çok, kirletmeyenden az ya da hiç vergi alınması üzerine kurulu bu sistem tüm dünyaca benimsenmiş durumdadır. OECD de bu duruma ziyadesiyle önem vermektedir.

Metin içinde yeşil vergileme vurgusu sıklıkla yapılmış ve Masa’nın buna çok önem verdiği görülmektedir. Bence de oldukça yerinde bir öneri. 

Genel değerlendirme

Genel olarak bakıldığında vergiyle alakalı kangren olmuş birçok noktaya temas edilmiş ve çözüm önerildiği görünüyor. Spesifik olarak şu kanun şu madde denilmesi elbette bu açıklama metnini beyhude şişirecek, okunmasını zorlaştıracaktı. Ama vergide adalet, reform, yeşil vergileme, kayıt dışılık, ücretlerdeki vergileme adaletsizliği, dolaylı vergi hegemonyası gibi ana arterler dillendirilmiş ki oldukça isabetli olmuş.

Bir diğeri ise özellikle gelir idaresi ve vergi konseyi konusunda da ciddi şekilde açıklamalara yer verilmiş. Bu kurumların ve “seçilmiş” üyelerinin siyasi referansına zımnen parmak basılarak bağımsızlığı konusunda sinyaller verilmiş.

Ayrıca vergi denetiminin bir baskı aracı olarak kullanılmasının engellenmesi yönünde de Metin içinde açıklamalar bulunmaktadır.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özerkliği ve bağımsızlığı konusunda oldukça yerinde açıklamalar bulunmaktadır.

Ancak bence gerek Gelir İdaresi Başkanlığı’nın gerekse de Vergi Denetim Kurulu’nun müfettiş ve yardımcılarının da özlük hakları ile alakalı belki minik bir açıklama konulabilirdi. Özellikle Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin özlük haklarının düzenlenmesi hem kurumdan ayrılan müfettiş sayısını artırır hem de inceleme oranıyla birlikte niteliğinin artmasını sağlar.

Bir diğeri Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde kangren olmuş bir sorun olan merkez-taşra uzmanları arasındaki özlük haklar sorunudur. Bu durumun da ele alınarak çözülmesi durumunda hem kuruma olan aidiyetin artması hem de daha nitelikli personel istihdamını beraberinde getirecektir. Bunların da tez elden düzelmesi dileğiyle…

T24 | Murat BATI