Son zamanlardaki risklere baktığımızda tüm Dünya’yı yakından etkileyecek boyutta olduklarını görüyoruz. Şimdi sırasıyla bu risklerden önemli olanları gözden geçirelim;

1- Rusya Ukrayna savaşı hala devam ediyor ve buna bağlı çeşitli yaptırımlar uygulanıyor. Aslında bir yaptırım savaşı söz konusu. Rusya da karşı yaptırımlarda bulunduğundan olan şirketlere oluyor. Bu durumda serbest piyasa koşulları tam çalışamıyor. Böyle ortamlarda fiyatlar gereğinden fazla yükseliyor ve gereğinden fazla düşüyor. Yaptırımların enflasyon gibi önemli etkileri oluyor.

2- ABD Temerrüd krizi. 1 Hazirana kadar borç tavanı artırılmazsa ABD devleti bazı taahhütlerini karşılayamama durumuna düşecek. Bu nedenle de scope gibi kurumlar olası bir not indirimi için ABD’yi incelemeye aldılar. Temerrüd riski gerçekleştiği takdirde finansal bir türbülans olasılığı artar.

3- Resesyon, hala konuşulan bu risk ticarette çarkların yavaşlaması anlamına da geliyor. O zaman şirket karlılıkları azalacaktır. Dönem dönem Avrupa ve ABD’de resesyon gündeme gelmektedir.

4- Büyüme konusunda IMF gibi kurumlar son derece rahatsız. Son yılların en düşük büyümesinin olduğu döneme girdiğimizi açıkladılar. Büyümenin yavaşlaması serbest piyasaya yaptırım müdahaleleri ve belirsizliklerle alakalıdır.

5- Bankacılık krizi global anlamda son derece tehlikeli bir risktir. ABD faiz politikası ve mevduat çıkışı bu riski tetiklemiştir. USA Today’ın iddiasına göre 186 banka daha sıradadır. Bu risk gelecekte de gündemde kalmaya devam edecektir. Kaldı ki swift sistemi nedeniyle bankalar birbirlerine DEPO borç verdikleri için bu riskin hangi ülkede patlayacağı da belli değildir. ABD bankasına borç veren her banka potansiyel aday konumundadır. Burada fiziki uzaklık önemli değildir.

6- Seçimler ve ekonomi yönetim politikası değişikliği riski yurt içi piyasalar için önemli olduğu kadar Türkiye ile iş yapan yabancıları da ilgilendirmektedir. Seçim geride kaldıkça ve ekonomi yönetimi netleştikçe bu risk ortadan kalkacaktır. Yurt dışından yüksek bir ilgiyle izlenen seçim sonrasında yabancı yatırımcı girişi olması pek de sürpriz sayılmayacaktır. Bu durumda dövizde gevşeme olabilir.

Bütün bu riskler her zaman kapımızı çalabilir. Önemli olan bu risklere karşı ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur. Önümüzdeki dönemde bu riskler olduğu sürece hem parasal sistem sorgulanacak ve altına geçiş devam edecek, hem de risk iştahı düşük kalacağından gelişmekte olan ülkelere para girişi çok zayıf olacaktır. O zaman kredi gibi finansmana ulaşmak da çok kolay olmayacaktır.Türkiye’de devlet, Şirket ve bankaların 2022 yılında net dış borç ödeyicisi olması da bu düşüncemizi desteklemektedir.

FinansGündem | Hikmet Baydar