Geçen haftalarda Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, icraatlarıyla dar gelirli vatandaşların yanında olmaya devam ettiklerini, yaklaşık 30 milyar TL tutarındaki icra borçlarını yakında tasfiye edeceklerini açıklamıştı. İki bölümden oluşan dar gelirlilerin borç tasfiyesinde ilk kısım Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı: “15 Ağustos 2022 tarihinden önce icra takibi başlatılmış 2.000 TL ve altındaki alacaklar, gider gösterilerek vergiden düşürülecek ve tasfiye edilecek. Varlık yönetim şirketlerine devredilmiş alacaklar da düzenlemeye dahil olacak. Böylece icra takibine konu yaklaşık 10 milyon dosya ve yaklaşık 5.5 milyon vatandaş, icra takibinden kurtulmuş olacak.”

Açıklanan alacak tasfiyesinin söylendiği gibi kamu maliyesinden mi yoksa şirketlerin kasasından mı çıkacağının yanıtını bulmaya çalışacağız.

ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYIRMAK ZORUNLU DEĞİL

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, (26.10.2021 tarihinden itibaren işletme hesabı esasında defter tutan mükellefler de dahil) tahsil edemedikleri alacaklarını, mal ve hizmet satışını gerçekleştirdiklerinde hasılat olarak kaydetmektedirler. Mükellefler alacaklarını zamanında tahsil edemedikleri veya tahsil edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda tahakkuk esası gereği bu tutarlar üzerinden vergi ödemek zorunda kalmaktadırlar.

Mükelleflerin tahsil edemedikleri alacaklar üzerinden vergi ödemelerinin önüne geçmek amacıyla şüpheli alacak karşılığı ayrılması, Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde düzenlenmiştir. Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mükellefin isteğine bırakılmış olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için temel kural, alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmesinin tespit edilmesidir. Alacağın tahsilinin hangi durumlarda şüpheli sayılacağına ilişkin belirlemede VUK'un 323'üncü maddesinde 2 ölçü sayılmıştır. Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar.

2) Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar.

Hangi tutardaki alacakların dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olduğu konusunda belirsizlik vardı. 7338 sayılı Kanun‘un 35'inci maddesi ile 26 Ekim 2021 tarihinden başlamak üzere; VUK'un 323'üncü maddesinde dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük olan alacaklara ilişkin 3.000 TL'lik bir azami tutar belirlenerek, bu konudaki belirsizlik giderildi. Bu tutar 534 sıra no'lu VUK Genel Tebliği ile 01.01.2022'den itibaren 4.000 TL olarak uygulanmaktadır.

Buna göre, 4.000 TL'yi aşmayan alacaklar için dava veya icra takibi şartı aranmayacak, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemişse şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecektir. Bu tür alacaklarda protesto veya en az iki kez isteme ve ödenmeme şartının aynı anda gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

Şüpheli alacak hükümlerinin işletme hesabı esasında defter tutan mükellefler açısından da uygulanabilmesine 7338 sayılı Kanun ile imkân tanınmıştır.

YÜK KAMU MALİYESİNİN DEĞİL MÜKELLEFLERİN SIRTINDA

Hazine ve Maliye Bakanı ile Cumhurbaşkanı tarafından dar gelirli vatandaşları icradan kurtarmak olarak açıklanan birinci kısım projede ciddi problemler var.

Kanun çıkartıp gider yazdıracağız, kamu maliyesinden karşılanacak diyorsunuz. Herkes bütçeden ödenecek zannediyor.

Bir kurumlar vergisi mükellefine tahsil edemediği 2.000 TL alacağını zorunluluk getirilerek gider yazdırırsanız; 2.000 TL * %23 (KV Oranı) =460 TL daha az kurumlar vergisi öder. Yani 2.000 TL alacağınızın üzerine soğuk su içer, 460 TL teselli ikramiyesi ile yetinirsiniz. (2022 yılında imalat ve ihracatçılar %22, bankalar ve finans kuruluşları %25 ve bunlar dışında kalan mükellefler ise %23 kurumlar vergisi oranına tabidir.)

Devletin ticarete ve özel hukuk ilişkilerine müdahale etmesini hangi nedenle olursa olsun savunmak mümkün değil. Dar gelirlilere ait icra dosyaları, ağırlıklı olarak Türkiye'nin her yerinde senetle uzun vadeli ev eşyası satan işyerlerine ödenemeyen senetli borçlardan ve kredi kartı ile ihtiyaç kredilerinin ödenememesi nedeni ile bankalar tarafından varlık yönetim şirketlerine temlik edilen borçlardan oluşuyor. Dar gelirlinin aylık 50 TL taksitli senetle borçlanarak aldığı ütüye ve ev eşyasına ait borcu ödeyememesi gibi nedenler ile icra dosyaları söz konusu. Bu icra dosyalarında veresiye borcunu ödemeyen müşteriye “ilamsız icra takibi” yapan bakkal yok. Bir işyerinin 2.000 TL ve altında alacaklı olduğu müşteri sayısı 3.000 kişi ise ne olacak? Dosyadaki alacaktan vazgeçilirse; icra dosyasının avukatının maliyetini kim karşılayacak? Dar gelirlinin icra borcu 2.500 TL ise 2.000 TL'lik bölümü için mi yararlanılacak?

Mükelleflere dar gelirliden alacağını isteme, gider yaz ve az vergi öde demenize gerek yok, bu onun zaten yasa ile tanınmış ancak isterse kullanabileceği hakkı. Üstelik 2.000 TL değil 4.000 TL'yi gider yazabiliyor. Alacaklarını tahsil edemeyen mükelleflerin nakit akışı bozulacak, kredi ihtiyacı veya ilave sermaye ihtiyacı da doğabilecektir.

Asıl sorgulanması gereken 5 milyon 500 bin dar gelirliyi 2.000 TL gibi bir borcu ödeyemeyip icraya düşüren yönetim anlayışı olmalıdır.

Sözcü | Nedim TÜRKÜM