1. GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’nun 573 ve devamı maddelerinde düzenlenen limited şirketler, bir veya birden fazla gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulan, belirli bir esas sermaye yapısına sahip ve bu sermayeyi esas sermaye paylarının toplamı üzerinden şekillendiren ticaret şirketleridir.
Limited şirketlerde ortakların, şirket borçlarından dolayı doğrudan bir sorumluluğu bulunmamakta; yalnızca taahhüt ettikleri sermaye paylarıyla sınırlı yükümlülükleri söz konusu olmaktadır. Buna karşın, şirketin yönetimi ve temsili yetkisi ise, esas sözleşme hükümlerine göre belirlenmekte olup, bu görev genellikle müdür sıfatıyla hareket eden ortaklara ya da üçüncü kişilere bırakılmaktadır.
Müdürlük görevi, yalnızca şirketin idari ve temsil yükümlülüklerini yerine getirmekle sınırlı olmayıp; aynı zamanda hukuki ve cezai sorumluluğu da beraberinde getiren önemli bir pozisyondur. Bu yazıda, limited şirketlerde müdür sıfatıyla hareket eden kişilerin, hukuki ve cezai sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler detaylı şekilde ele alınacaktır.
2. MÜDÜRLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU
TTK’da limited şirket müdürlerinin sorumluluklarını doğrudan düzenleyen özel bir hüküm yer almamakla birlikte, TTK m. 644 uyarınca anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kabul edilmiştir. Bu kapsamda, müdürler, hem şirkete hem de ortaklara ve üçüncü kişilere karşı, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri halinde zarardan sorumlu tutulmaktadır.
Bu bağlamda, limited şirket müdürlerinin sorumluluğuna özellikle aşağıdaki TTK hükümleri ışığında gidilmektedir:
- TTK m.549: Belgelerin ve beyanların gerçeğe aykırı olması,
- TTK m.550: Sermaye taahhüdü hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile ödeme yetersizliğinin bilinmesine rağmen işlem yapılması,
- TTK m.551: Sermaye koyma borcuna karşılık konulan malvarlığı unsurlarında değer takdirinde hile yapılması,
- TTK m.553: Yöneticilerin (bu kapsamda müdürlerin) genel anlamda kusurlarından doğan sorumluluğu.
Yukarıda belirtilen bu fiillerin gerçekleşmesi halinde TTK m.562 uyarınca sorumlular hakkında adli para cezası veya hapis cezası gibi yaptırımlar öngörülmüştür. Kanun koyucu, 549–551. maddelere aykırı eylemleri doğrudan suç olarak düzenlemiş ve ilgili fıkralarda cezai müeyyidelere açık şekilde yer vermiştir.
Limited şirketlerde müdürlük görevine tüzel kişi atanması da mümkündür. Ancak bu durum, sorumluluk açısından önemli hukuki sonuçlar doğurur. Tüzel kişi müdür sıfatıyla atanmışsa, müdürlük görevinden doğan hukuki ve cezai sorumluluklar, müdürlük görevini fiilen yerine getiren gerçek kişiye değil, doğrudan müdür olarak atanan tüzel kişiye aittir.
Tüzel kişi müdür, gerçek kişiler gibi tüm malvarlığı ile sorumludur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus; sorumluluğun sadece tüzel kişiyle sınırlı olmasıdır. Müdür sıfatını haiz tüzel kişinin ortaklarının kişisel malvarlığına doğrudan başvurulması, genel kural olarak mümkün değildir.
Ne var ki, uygulamada tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla, bazı durumlarda tüzel kişi müdürün arkasındaki gerçek kişi ortaklara ulaşılmaya çalışıldığı da görülmektedir. Bu sebeple, müdürlük görevine tüzel kişilik atanacaksa; bu tüzel kişinin işleyişinin şeffaf, özenli ve kayıtlı belgelerle desteklenmesi önem arz eder.
3. CEZAİ SORUMLULUK ve TTK KAPSAMINDA DÜZENLENEN SUÇLAR
TTK kapsamında bazı fiiller, doğrudan cezai yaptırımlara bağlanmış olup, bu fiillerin işlenmesi halinde müdürler hakkında adli para cezası veya hapis cezası öngörülmüştür. Bunlar arasında şunlar yer almaktadır:
- Şirketle ilgili beyan veya belgelerde gerçeğe aykırı bilgi verilmesi (TTK m.549),
- Sermaye hakkında gerçeğe aykırı beyan ve ödeme yetersizliğini bilerek hareket edilmesi (TTK m.550),
- Değerleme işlemlerinde hile yapılması (TTK m.551),
- İzinsiz şekilde halktan para toplanması (TTK m.552).
Bu eylemlerin gerçekleştirilmesi durumunda, TTK m.562 kapsamında cezai sorumluluk doğmakta ve müdür hakkında adli yaptırımlar uygulanabilmektedir.
4. AMME ALACAKLARINDAN DOĞAN SORUMLULUK
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında, kamu borçlarından dolayı limited şirket müdürlerinin şahsi sorumluluğu gündeme gelmektedir. Şirketten tahsil edilemeyen vergi ve benzeri kamu alacaklarından, müdürler tüm malvarlıkları ile, sınırsız ve doğrudan sorumlu tutulabilmektedir.
Bu sorumluluk, şirket ortaklarında sermaye payı oranıyla sınırlıyken; müdür sıfatına haiz kişilerin ödenemeyen borcun tamamından sorumlu olması, uygulamada büyük önem arz etmektedir. Özellikle şirketin tüm ortaklarının aynı zamanda müdür sıfatını taşıdığı durumlarda, her bir müdür borcun tamamından sorumlu tutulabilir.
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi, tüzel kişilerin vergi yükümlülüklerine ilişkin sorumluluğu, bu kişilerin kanuni temsilcileri üzerinden düzenlemiştir. Buna göre; bir tüzel kişilik adına doğan vergi ve buna bağlı mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, şirketin kanuni temsilcileri tarafından sağlanmalıdır. Şayet bu temsilciler, yükümlülüklerini yerine getirmezlerse ve kamu alacağı bu nedenle tahsil edilemezse, söz konusu borç doğrudan ilgili temsilcinin şahsi malvarlığından tahsil edilebilecektir.
Bu düzenleme çerçevesinde, limited şirket müdürlerinin vergiye ilişkin kişisel sorumluluğu da açıkça ortaya çıkmaktadır. Ancak bu sorumluluk, mutlak değildir. Müdür, kendisine yöneltilen kamu alacağını ancak vergi ödevlerinin zamanında ve gereği gibi yerine getirilmemesinin kendi kusurundan kaynaklanmadığını somut delillerle ispatlayarak bertaraf edebilir. Aksi hâlde, vergi idaresi şirketten tahsil edilemeyen kamu borçları için müdürün malvarlığına doğrudan başvurabilecektir.
5. CEZA SORUMLULUĞUNDA ŞAHSİLİK İLKESİ VE ŞİRKET YAPISI
Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan şahsilik ilkesi gereğince, limited şirketlerin bir suçla ilişkilendirilmesi durumunda, doğrudan şirket değil; suçun oluşumuna sebebiyet veren fiilî eylemin faili olan müdür veya müdürler sorumlu tutulur.
Bu nedenle şirket yapısı içinde, görev ve yetki sınırlarının açıkça belirlenmesi büyük önem arz eder. Özellikle temsil ve ilzam yetkilerinin net biçimde belirlenmemesi halinde, ceza sorumluluğu yönünden tüm müdürler potansiyel şüpheli haline gelebilir. Uygulamada müdürlerin sorumluluktan kurtulabilmeleri için, işlemin kendilerine ait olmadığını, görev sınırlarının dışında gerçekleştiğini ve kusurları bulunmadığını açıkça ispat etmeleri gerekmektedir.
6. SONUÇ
Limited şirketlerde müdür sıfatını taşıyan kişilerin hem hukuki hem de cezai sorumluluklarının kapsamı oldukça geniştir. Gerek şirketin kendi iç işleyişinde gerekse üçüncü kişilerle olan ilişkilerde, müdürlerin davranışlarının doğurabileceği hukuki sonuçlar, dikkatle değerlendirilmelidir.
Müdürlerin sorumluluklarını net çizgilerle belirlemek, görev ve yetki dağılımını açık şekilde belgelemek, iç yönergelerle desteklenmiş karar mekanizmaları oluşturmak ve özellikle kamu borçları konusunda gerekli dikkat ve özeni göstermek, ileride doğabilecek hukuki ve cezai sorumlulukların önüne geçilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Hukuki Haber | Avukat Hatice KUŞAKSIZ





