2025 yılında gayrimenkul alanlara, çoğu zaman aynı ay ta­rihli, satın alınan gayrimenkulün harcının gerçek alım/satım be­deli üzerinden ödenmediği, eksik ödendiğinin tespit edildiği, ta­mamlayın ya da inceleneceksiniz içerikli yazılar geliyor.

Yazılarda:

“Gelir İdaresi Başkanlığın­ca kamu idare ve müesseselerin­den, mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel ki­şilerden toplanan bilgiler kulla­nılmak suretiyle 2025 yılı verile­ri dikkate alınarak yapılan çapraz kontroller ve analizlerin yanı sı­ra defterdarlığımız, gayrimenkul değerleme raporları, internet sa­tışı ilanları, emsal tapu satışları ve benzeri veriler üzerinden ya­pılan araştırmalarda işleme konu gayrimenkulün satış tarihindeki satış değerinin ….. TL’nin altın­da olamayacağı bu nedenle tapu tescil işlemi sırasında harç mat­rahının .... TL tutarında düşük beyan edildiği tespit edilmiştir.

Bu kapsamda, 492 sayılı Harç­lar Kanunun 63. maddesine isti­naden, daha sonra ortaya çıkabi­lecek herhangi bir cezalı fiyata muhatap olmamak için, yazımız ekinde yer alan dilekçe örneği­nin doldurulmak suretiyle diji­tal vergi dairesi aracılığıyla ve­ya bağlı bulunduğunuz vergi dai­resine (Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi) 15 gün içerisinde müra­caat ederek aradaki matrah farkı­nın tahakkuk ettirilerek çıkacak olan verginin ödeme işlemleri­nin gerçekleştirilmesi ve yapılan işlem sonucundan defterdarlığı­mız Denetim Koordinasyon Mü­dürlüğüne bilgi verilmesi gerek­mektedir.” ifadeleri yer alıyor.

Düzeltmezseniz ne olur?

Daha önceki yazılarımda da be­lirttiğim gibi bu yazılar otomatik bir sonuç doğurmaz. Ancak, bir vergi incelemesi yapılır ve ince­leme neticesinde sizin gerçek sa­tış fiyatının daha farklı olduğu ispat edilirse size cezalı tarhiyat yapılabilecektir.

Denilebilir ki ödemeler nakit olmuştur, dolayısıyla bir tespit yapılamamışsa ne olacak? Doğ­rudur ancak vergi incelemesi sı­rasında aynı tarihlerde benzer gayrimenkullerin piyasa değeri­ne dönük mahkemeyi ikna edici veriler varsa, mahkeme bu kez düşük bedel iddiasının iktisa­di, ticari, teknik icapla­ra uygun olmadığından bahisle ispat yükünün sizde olduğu yaklaşımı­na gelebilir. Böyle bir durumda siz piyasaya göre neden düşük be­delle satmış veya almış olduğunuzu açıklamak zorunda kalabilirsiniz.

Satarken düşük bedel vergi yükü getirebilir

Satın aldığınız gayrimenkulü beş yıl içinde satarsanız gelir üze­rinden vergi ödemekle yükümlü­sünüz. Bugün harçtan kaçınmak için düşük gösterdiğiniz bedel ya­rın çok daha yüksek bedelli gelir vergisi maliyeti yaratabilir. Yazı almamış olsanız bile satın aldıktan sonra beş yıl içinde satmayı dü­şündüğünüz bir gayrimenkul var­sa bu gayrimenkulün eksik harç tutarı için de pişmanlıkla beyanda bulunmanızı tavsiye ederim.

Birçok konuda mektup ya da telefon geliyor, gelecek

Her biri ayrı ve ayrıntılı ele alı­nabilecek konularda mükellefle­re sorular soruluyor, açıklamalar isteniyor ancak çoğu zaman açık­lamaları dikkate alınmıyor.

1.Nakdi sermaye indirimi

Nakit sermayenin aradan yıllar geçmiş olsa bile gayrimenkul alı­mında kullanılmış olduğu, sonraki yıllarda ortağa borç verildiği do­layısıyla indirim imkanının zede­lendiği iddiasına muhatap kılın­ması gibi uygulamalar duyuyoruz.

2.Toksik belge iddiası: Kadvi­ra her döngüsünde yeni sorunlar yaratıyor. Adeta olay bitmeyen senfoniye dönüyor. Mükellefle­rin indirim ve iadeden çıkarma­ya zorlandıkları, iade sürecinde veya teminatlarının çözümünde sorun yaşamamak için kabullen­dikleri hususların çok büyük bir bölümünde sorun bu mükellef­lerden ziyade karşı tarafla ilgili. Ancak ceremesi kayıtlı, düzgün çalışma çabasında olan mükel­lefe ödetiliyor gibi duruyor. İşin içine bir de Ekim sendromu gi­rince ki bu mükelleflere ya düzel­tin ya da savcılığa verileceksiniz şeklinde anlaşılıyor, “Kadvira” ne derse o yapılıyor. Ta ki indirim ve iadeden çıkarın denilen tutar­lar kabullenilemeyecek bir sevi­yeye çıkana kadar.

3.Kira gelirlerinin tam beyan edilip edilmemesi, iş yeri kira stopajlarının beyan edilip edil­memesi geçen seneki gibi bu se­ne de takip ediliyor edilecek.

4.Bankadaki hesap hareketle­rinden hareketle daha yüksek ge­lir beyanı beklentisi konulu yazı­lar bu sene de gelecektir.

5.Zirai kazançların beyan edi­lip edilmediği izlenecek.

6.Her türlü indirim, istisna uy­gulamaları ile ilgili ilave sorulara muhatap olunacak.

Maliye maliyet muhasebesi takibine girmeye hazırlanıyor

Yeni yılda başlatılacak olan elektronik ayrıntılı stok bildi­rimleri uygulaması, maliyet mu­hasebesi hesaplarının otomatik denetim ve kontrolüne adım atıl­ması anlamına gelecek olup in­celemeleri, otomatik kontrol ve tespitleri bambaşka bir seviyeye taşıyacak gibi duruyor.

Mükellefin hukukunun korunması unutulmamalı

Bu yaklaşımın en önemli soru­nu mükelleflerin adeta robotlar­la karşı karşıya kaldıkları hissine kapılmaları. Çoğu zaman mükel­leflerin açıklamaları ne derse de­sin ne parsa yapsın dinlenmiyor dikkate alınmıyor gibi. Yaklaşı­mın başarısı biraz da doğru/yan­lış, iyi/kötü, uyumlu/uyumsuz ayrımının yapılmasına, bunlara farklı muamele yapılabilmesine bağlı. “Sistemden bu çıktı. Ya dü­zeltirsiniz ya da incelenirsiniz.” yaklaşımı doğru değil. Bu duyma­yan, görmeyen, dinlemeyen yak­laşımın vergi incelemesinde de aynı şekilde devam edeceği en­dişesi mükellefleri bir çok konu­da kabullenmeye zorluyor.

Meslek mensuplarına karşıt değil paydaş muamelesi yapılmalı

Meslek örgütleri bu çabada mutlaka yaklaşımın bir parça­sı haline getirilmeli. Şikayetleri, önerilerini seslendirebilmelerine fırsat verilmeli, dikkate alındıkla­rını hissettirilmeli. Bunun için ki­şisel yaklaşımlardan ari mekaniz­malar kurmakta fayda var.

Kaynak: Dünya | Zeki GÜNDÜZ