Ana muhalefet Partisi CHP’nin web sayfasında yer alan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adlı metni inceledim. Hatırlayacaksınız bu metin, altı muhalefet partisinin üzerinde uzlaşmasından sonra liderlerin katıldığı bir törenle 28 Şubat 2022 tarihinde kamuoyuna açıklanmıştı.
Bu metinde “vergi” kelimesini arattım, sadece üç yerde geçtiğini tespit ettim:
“Vatandaştan toplanan vergilerin ne şekilde harcandığının etkili şekilde denetlenebilmesi için Meclis’in bütçe hakkı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin devredilemez bir yetkisi ve denetim aracı olarak düzenlenecektir. Bakanlıkların ve kamu kurumlarının bütçesinin, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeden önce ilgili komisyonlarda görüşülmesi sağlanacaktır.” (Sayfa 25)
“Kamu kuruluşlarının karar alma süreçlerine ve çalışmalarına sivil toplum kuruluşlarının katılımında “açık kapı ilkesi” esas alınacak, bu kuruluşların kamu yararı statüsü ve vergi muafiyeti gibi desteklerden yararlanmasında eşit, adil ve şeffaf bir yöntem uygulanacaktır.” (Sayfa 39)
“Yerel yönetimlerin gelirleri ile ilgili yeniden düzenleme yapılacak, borçlanma ana gelir kaynağı olmaktan çıkarılacak, yerel yönetimlere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay arttırılacak ve öz kaynaklarını arttırma imkânı sağlanacaktır.” (Sayfa 43)
CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, daha çok eski bir SSK Genel Müdürü olarak bilinse de, aslında eski bir maliyecidir. Çalıştığı dönemde vergi uygulamalarını yürüten Gelirler Genel Müdürlüğünün üst düzey yöneticilerindendi. Bugün bu genel müdürlük “Gelir İdaresi Başkanlığı” olarak yapılandırılmış bulunuyor. Kılıçdaroğlu’nun kökeni (yetiştiği Kurum) ise 2012’de kapatılmış olan Hesap Uzmanları Kurulu’dur.
Kendisinin vergi konusundaki hassasiyetini biliyorum. Bu nedenle vergi ile ilgili olarak kendisinden beklentilerim yüksek.
Seçimlere çok kısa bir süre kaldı. 20 yıldır yönetimde bulunan mevcut iktidarın bugüne değin yaptıklarını ve gelecekteki vaatlerini biliyoruz veya tahmin edebiliyoruz. Ancak muhalefet için aynı şey geçerli değil. Gerek CHP’den gerekse altılı masadan seçimin kazanılması halinde uygulanacak vergi politikaları konusunda somut açıklamalar yapılmasını bekliyoruz. Ekonomik programlarını bilmiyoruz. Maalesef CHP’den bu konuda, tatmin edici olmasını geçtim, açıklama dahi yapılmıyor. Partide çok kıymetli kişiler var, dışarıdan uzman desteği inanılmaz, mutlaka çalışmalar yapılmıştır/yapılıyordur. Eğer şu ana kadar yapılmadıysa, vah halimize, bu daha da önemli bir sorun.
İYİ Parti’den cılız da olsa açıklamalar geliyor. Murat Sabuncu İyi Parti'nin 'Ekonomide Kurtuluş Planı' toplantısına katıldıktan sonra izlenimlerini ve İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz'a ayaküstü sorduğu sorulara aldığı yanıtları yazdı.
Sabuncu’ya göre; vergi gelirlerinde artış öngörülüyor. "Bu yapılırken dolaylı vergilerin payı azaltılacak" deniyor. Burada 'servet vergisi' tarzı bir tahsilat olup olmayacağı tam net değil, ancak gelir/kurumlar vergisi gelirlerinin, toplam vergi hasılatı içindeki payının artırılacağı, vergi tabanının genişletileceği vurgusu var.
Yine Sabuncu, ekonomi konusunda diğer partilerden DEVA Partisi'nin 119 maddelik programında öne çıkan konuları şöyle özetliyor: Ücretliler üzerindeki vergi yükü azaltılacak, Varlık Fonu ve Cumhurbaşkanlığı'na bağlı politika kurulları kapatılacak, tüm harcamalar bütçeye taşınacak, KÖİ projeleri denetlenecek, mali kural uygulanacak, kamu ihale kanunu AB standartlarına göre yazılacak.
Eğer muhalefet partileri ekonomik programlarına dair görüşlerini açıklamazlarsa, dedikoduların devreye girmesi kaçınılmaz olur. Şimdiden iş dünyasında servet vergisi getirileceği yolunda söylentiler dolaşmaya başladı. Muhalefet partilerinin bu konuda çok dikkatli olmaları lazım. Tuzağa düşmemeleri gerekiyor. Yüksek enflasyon ve ekonomik kriz ortamında güçlükle ayakta kalmayan çalışan şirketlerimizi net aktif vergisi gibi olağanüstü vergilerle uğraştırmanın zamanı değil!
Türkiye’nin önemli vergisel sorunları var. Muhalefetin iktidara gelirlerse, şu konularda neler yapacağını merak ediyorum:
- Vergi sistemini reforma mı tabi tutacaklar, yoksa genel bir gözden geçirme ve sadeleştirme ile sorunları çözmeye mi odaklanacaklar?
- KDV sistemimizin en önemli sorunu olan devreden KDV’nin iadesini nasıl sağlayacaklar?
- KDV’de indirimli oran uygulamasına son vermeyi düşünüyorlar mı?
- KDV ve kurumlar vergisinde konsolide beyana geçecekler mi?
- Stopaja dayalı vergilendirmeye devam mı edilecek?
- Dolaysız vergilerin payını nasıl artıracaklar? Verginin tabana yayılması, istisna ve muafiyetlerin daraltılması gibi mevcut iktidarın da sürekli kullandığı lafları dinlemeye devam mı edeceğiz?
- Kurumlar vergisi oranında bir artırım mı, yoksa indirim mi düşünüyorlar?
- Asgari küresel kurumlar vergisi oranı yüzde 15 olarak tespit edildiğine göre, zaman içinde kurumlar vergisi oranımızı bu orana kadar düşürecek miyiz?
- Kayıt dışı ekonomi konusunda politikaları ne olacak? Yoksa “kayıtışı ekonomi ile mücadele edilecektir” tarzında genel açıklamalara devam mı edilecek?
- Varlık barışı, vergi yapılandırması vb. konularına nasıl yaklaşıyorlar? Nasıl bir sistem planlıyorlar geleceğe dair? Af beklentisini nasıl kırmayı düşünüyorlar?
- Dijital dünyanın vergilendirilmesi konusunda nasıl bir strateji izleyecekler, mevcut politikalar devam mı ettirilecek?
- Ülkemizi uluslararası şirketler için bir “bölgesel yönetim merkezi” ve birçok ülkeye muhasebe, çağrı merkezi vb. hizmetlerin verilebileceği “bölgesel bir hizmet merkezi (shared service center)” yapmak için bir stratejileri var mı?
- İstanbul Finans Merkezi hakkında ne gibi düşünceleri var?
- Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında değişiklik öngören Çok Taraflı Vergi Anlaşması (Multilateral Tax Instrument) hakkında ne düşünüyorlar?
- Yabancı sermaye gelmediği gibi yerli sermaye de yurt dışına gidiyor! Bunu önlemek için nasıl bir yol izleyecekler?
- Yeniden değerleme – enflasyon muhasebesi karmaşası hakkında planları var mı?
- Vergide şeffaflaşmayı nasıl sağlamayı düşünüyorlar?
Yazıya son verirken bir konuda uyarıda bulunmak istiyorum. Muhalefetin duygusal ve tepkisel açıklamaları yarardan çok zarar getirebilir. Örneğin Kılıçdaroğlu’nun KKM’lerle ilgili "Döviz garantisi yok, yalnızca faiz ödeyeceğiz" şeklindeki açıklamasının açıklamaya ihtiyacı var. KKM’ye itirazınız olabilir, bu konuda sizi haklı da buluyorum; ancak bu yaklaşım, devletine güvenerek (belki de zorlanarak) KKM hesabı açmış olanlara taahhüt edilen desteğin ödenmesine engel olamaz. İktidara gelirseniz yeni açılacak KKM’ler için bu destekleri ve istisnaları kaldırabilirsiniz, KKM uygulamasına son verebilirsiniz, ancak anaparasını ve faizini bankaların ödemek zorunda olduğu bu hesaplara sağlanan destek ödemelerini yapmamayı düşünemezsiniz. Devlette devamlılık esastır. Bu destekleri ödemek, hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Yoksa daha baştan çok eleştirdiğiniz iktidara dönüşmüş olursunuz…
T24 | Erdoğan SAĞLAM