İş dünyasında ofise dönüş mücadelesi bir tür açmaza girmiş gibi gözüküyor. Son birkaç yıldır, çalışanların masalarına geri dönmesini isteyen patronlar ve başka bir iş yerinde olmayı tercih eden işçiler arasında bir çekişme yaşanıyordu. Karmaşık bir sürecin uzun süre devam etmesinin ardından, her iki kamp da bir anlaşmaya yaklaşıyor.

Fortune’un haberine göre araştırma şirketi WFH Research’ten elde edilen son veriler çalışanların haftada ortalama 2,7 gün uzaktan çalışmaya istekli olduklarını gösteriyor. 2021’in büyük bir bölümünde de ofiste çalışma süreleri bu şekilde ilerliyordu. Ancak 2022’nin ilkbaharında ve yaz aylarının başlangıcında korona virüsün yeni varyantının birçok ülkede yayılmasının ardından temmuz ayında ofiste çalışma eğiliminde tekrar düşüş gözlemlendi.

İşverenlerse süreç içerisinde planladıklarından daha fazlasını yaptı. Temmuz 2020'de şirketler yalnızca haftada ortalama 1,5 gün uzaktan çalışmaya izin vermeyi planlıyordu. O zamandan beri bu pozisyonundan vazgeçen işverenler çalışanların evden çalışması için giderek daha fazla gün ayırdı. Ekim ayı itibariyle uzaktan çalışma mesaileri haftada ortalama 2,3 güne kadar yükseldi. Bu, her iki kanadın da yalnızca uzaktan çalışmayı veya yüz yüze çalışmaya tercih ederek devam etmediği, bunun yerine orta yolu seçtiği bir uzlaşmanın başlangıcı anlamına gelebilir.

Pandemi sürecinde oldukça sıkı hale bir işgücü piyasasında şirketler adeta çalışanların emrine geçmişti. Ancak resesyon tehlikesinin yaklaşmasıyla birlikte şirketler de etkinliklerini artırmaya hazırlanıyorlar. Birçok CEO şirket kültürünün devamlılığı, işbirliği ve üretkenlik gibi argümanları ortaya atarak yüz yüze çalışmanın daha iyi bir seçenek olduğunu vurguluyor. Goldman Sachs CEO’su David Solomon şubat ayında verdiği bir demeçte genç çalışanlar ile deneyimli çalışanlar arasındaki iş birliğinin şirketin başarısının sırrı olduğunu söylemişti.

“Goldman Sachs'ın bu kültürel temelini koruyabilmesi için insanları bir araya getirmemiz gerekiyor” diyen Solomon tüm çalışanları ofise geri çağırarak bunu yapan ilk CEO’lardan birisi olmuştu. Apple ve Peloton gibi bazı şirketlerse ABD İşçi Bayramı sonrasında ofise dönüş uygulamalarını zorunlu tuttu.

Bu yöntem başlangıçta işe yaradı. Güvenlik sistemleri firması Kastle Systems, eylül ayı başındaki zorunlu uygulamaların ardından, pandeminin başlamasından bu yana her zamankinden daha fazla çalışanın ofise geri döndüğünü tespit etti. Ancak ofis trafiğindeki ilk artış bir hafta içinde %47,5'ten %47,3'e düştü.

Bunun en büyük nedenlerinden biri olarak, birçok çalışanın ofis boşken ofise girme cesaretinin kırılması gösteriliyor. Zira işverenler ofis ve şirket kültürü arasındaki bağlantı konusunda yanılıyor olabilir. Great Place to Work Enstitüsü'nden Sarah Lewis-Kulin konuyla ilgili açıklamasında, “Yönetici ile yüz yüze olmak ve bildiğiniz şeye geri dönmek daha kolaydır. Ancak üç yıl öncesinde de herkesin bir kültüre dahil olduğunu ve bağlı olduğunu hissettiği güzel bir parlak gün yoktu” ifadelerine yer verdi.

Tüm bunlar bir araya koyulduğunda WFH Research’ün de önerdiği üzere hibrit çalışmanın bu çekişmenin açık kazananı olduğu görülüyor. Hibrit çalışanlar, işverenlerine tamamen uzak çalışanlardan veya tam zamanlı ofiste çalışanlardan daha güçlü bir sadakat bildiriyor, ayrıca daha mutlu ve daha üretken hissediyor. Bu arada, şirketler de çalışanlarını haftada en az birkaç gün istedikleri yerde görüyorlar.

Fortune’un haberine göre hibrit çalışmanın nihai uzlaşma haline gelmesine şaşmamalı. Ancak patronların da bu yöntemi doğru bir şekilde uyguladıklarından emin olmaları gerekiyor.

FinansGündem