✔ Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ise, 1 Ekim 2023 tarihinde uygulamaya giriyor. İthalatçılar için ilk raporlama dönemi 31 Ocak 2024’de sona erecek. Yönetmelik uyarınca AB, SKDM için 1 Ekim 2023’ten 31 Aralık 2025’e kadar bir geçiş dönemi uygulayacak ve üç aylık raporlama yükümlülüğü olacak. Yani ithalatçıların belirli bir takvim yılında ithal edilen mallarda bulunan toplam doğrulanmış sera gazı (GHG) emisyonlarını bildirmeleri gerekecek. Mali yükümlülükler ise 1 Ocak 2026’da başlayacak.

2050 yılına kadar karbon nötr bir kıta olmayı hedefleyen Avrupa Birliği (AB), bu hedef doğrultusunda karbon vergisi ve Emisyon Ticaret Sistemini (ETS) devreye aldı. Ancak karbon vergisi ve ETS şirketlere ciddi maliyetler yükleyebileceğinden, şirketlerin üretimlerini kıta dışına taşıyıp “karbon kaçağına” neden olabilmeleri riski gündeme geliyor.

Karbon kaçağı ise; “katı iklim politikaları uygulayan bir ülkenin ya da işletmelerin, üretimini karbon konusunda daha esnek uygulamalara sahip olan başka ülkelere kaydırması sonucunda ortaya çıkan yüksek karbon emisyonlarını” ifade ediyor. Bunu yapan ülkeler; kendi yerel emisyonlarını azaltırken, küresel emisyonların artmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla bugün gelişmiş ülkeler, enerji yoğun endüstriyel faaliyetlerini az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere aktararak, karbon kaçaklarına neden olabiliyor. Avrupa Birliği de, karbon kaçaklarının önüne geçebilmek için, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasını (SKDM) hayata geçirdi. SKDM, AB’ye giren karbon yoğun malların üretimi sırasında salınan karbona adil bir fiyat koymak ve AB dışındaki ülkelerde daha temiz endüstriyel üretimi teşvik etmek için dönüm noktası niteliğinde.

SKDM ile mevcut olan AB Emisyon Ticareti Sistemi, ithal malları kapsayacak şekilde genişletiliyor. Aslında bu süreç, Paris Anlaşması ve buna bağlı olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başladı.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması önerisi ilk olarak 14 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun, AB’nin ekonomisini ve toplumunu iklim hedeflerini karşılayacak şekilde dönüştürmek için çeşitli önerileri içeren “Fit for 55” paketinde gündeme geldi. Paket; 2050 yılına kadar iklim nötr bir Avrupa hedefi doğrultusunda 2030 yılına kadar emisyonları 1990 seviyelerine göre yüzde 55 oranında azaltmayı hedefliyor.


Geçiş süreci 1 Ekim’de başlıyor

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ise 1 Ekim 2023 tarihinde uygulamaya giriyor. İthalatçılar için ilk raporlama dönemi 31 Ocak 2024’de sona erecek. Yönetmelik uyarınca AB, SKDM için 1 Ekim 2023’ten 31 Aralık 2025’e kadar bir geçiş dönemi uygulayacak ve üç aylık raporlama yükümlülüğü olacak. Yani ithalatçıların belirli bir takvim yılında ithal edilen mallarda bulunan toplam doğrulanmış sera gazı (GHG) emisyonlarını bildirmeleri gerekecek. Mali yükümlülükler ise 1 Ocak 2026’da başlayacak. 2034 yılına kadar SKDM maliyetleri aşamalı olarak yükselecek.

SKDM, 1 Ocak 2026 tarihinde tam yürürlüğe girdiğinde, ithalatçıların her yıl bir önceki yıl AB’ye ithal edilen malların miktarını ve bunların gömülü sera gazı emisyonlarını beyan etmeleri gerekecek.

Öte yandan; AB ETS; havacılık ve denizcilik sektörlerinde genişletilecek, yeni ETS II ise ulaşım ve ısınma yakıtlarını kapsayacak. AB ETS kapsamındaki ücretsiz tahsisatlar 2026 yılından itibaren aşamalı olarak kaldırılacak. 2026 yılı itibarıyla SKDM sertifikalarının satın alınması gerekli hale gelecek. Sistem böylece, AB üyesi olmayan ülkeleri iklim hedeflerini yükseltmelerini teşvik etmiş olacak. Sadece, AB ile aynı iklim hedefine sahip ülkeler, SKDM sertifikaları almadan AB’ye ihracat yapabilecek.

Sertifikaların fiyatı, €/ton CO2 salınımı olarak ifade edilen AB ETS tahsisatlarının haftalık ortalama açık artırma fiyatına bağlı olarak hesaplanacak. AB ETS kapsamında ücretsiz tahsisin aşamalı olarak kaldırılması, 2026-2034 döneminde SKDM’nın aşamalı olarak devreye girmesine paralel olarak gerçekleşecek.

■ SKDM nedir?

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Avrupa Birliği sınırları dahilinde ticari malların üretimi esnasında oluşan karbon maliyetlerine eşdeğer bir maliyetin Avrupa Birliği ülkelerine ithal edilen mallara da uygulanmasına ilişkin düzenleyici bir sistem olarak tanımlanıyor. AB, SKDM ile karbon fiyatlandırma sistemine sahip olmayan ülkelerden gerçekleştirilen yüksek karbon ayak izine sahip malların ithalatını izlemeyi ve azaltmayı amaçlıyor. SKDM; üretimin AB’den daha yumuşak iklim ve çevre politikalarına sahip ülkelere kaymasını engelleyecek ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kurallarına tam uyumlu olacak şekilde tasarlanacak.

■ SKDM kapsamındaki ürünler

✔ Kaolin ve diğer kaolinik killer, kalsine edilmiş.

✔ Çimento, alüminli çimento, çimento klinkerleri, vb.

✔ Gübreler (amonyak, nitrik asit, vb).

✔ Aglomere demir cevherleri ve konsantreleri.

✔ Demir ve çelik ürünleri, vidalar, civatalar, somunlar, koç vidaları, vida kancaları, perçinler, koterler, kamalı pimler, pullar (yaylı pullar dahil) ve benzeri ürünler gibi alt ürünler.

✔ Alüminyum yapılar ve yapı parçaları.

✔ Bazı alüminyum rezervuarlar, tanklar, fıçılar, konteynerler.

✔ Alüminyumdan yapılmış, elektriksel olarak yalıtılmamış çok telli teller, kablolar, örgülü bantlar ve benzerleri.

✔ Hidrojen Elektrik enerjisi.

■ TOBB’dan Karbon Platformu

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), işletmelerin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması kapsamında büyük önem taşıyan karbon ayak izlerini hesaplayabilmelerini sağlamak amacıyla “Karbon Platformu”nu kullanıma sundu. “Karbon.org.tr” adresinden hizmet veren platform, herhangi bir teknik bilgi gerekmeden ISO 14064 (Sera Gazı ve Emisyonları Yönetim Sistemi Belgesi) ve GHG Protokolü (Sera Gazı Raporlama Standardı) ile uyumlu karbon ayak izlerini hesaplıyor. Sistemle, işletmelerin ayak izlerine ilişkin rapor da oluşturması sağlanıyor. Karbon Platformu, şirketlerin kendi tüketim verileriyle karbon emisyonlarını hesaplamalarına olanak sağlıyor. Platform belli bir periyot ve lokasyondaki işletme için ayrı ayrı veri girişi imkanı tanıyor. Örneğin bir işletme, farklı şehirlerdeki fabrikaları için ayrı ayrı hesaplama yapabiliyor. İşletmeler, platformla aylık ya da yıllık olarak oluşturdukları emisyon miktarlarını ve karbon ayak izlerini de görebilecekler. Uygulamadan yararlanacak bir işletme, belirli bir şehir ya da bölgedeki lokasyonunu oluşturduktan sonra, bu işletmeye ilişkin her türlü tüketim verisini sisteme girebilecek. Bu kapsamda, işletmenin üretim aşamasındaki doğal gaz, elektrik ve su tüketimleri ile nakliye sürecindeki akaryakıt verileri kullanılabiliyor. İşletmelerin satın aldıkları ürünler ile oluşturdukları atık miktarı da yine hesaplamalarda dikkate alınabiliyor.

Türkiye en fazla etkilenecek ilk 3 ülke arasında

Türkiye ihracatının yaklaşık yarısını AB’ye gerçekleştiriyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında Avrupa Birliği’ne ihracat yapan işletmeler, sınırda karbon düzenlemesine tabi olacak. Dolayısıyla, rekabet gücünü kaybetmemek için AB’de yaşanan bu gelişmenin çok yakından takip edilmesi gerekiyor.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) gerçekleştirdiği ankete göre, Çin ve Rusya›nın ardından Türkiye, SKDM’den en fazla etkilenecek üçüncü ülke olarak ön plana çıkıyor. Anket; Türkiye’de her 4 şirketten yalnızca birinin karbon ayak izi hesabı yapabildiğini ortaya koyuyor.

Özellikle alüminyum, çimento, demir çelik sektörlerinde bu etkinin daha fazla görüleceğine yer veren anket, firmaların büyük çoğunluğunun Yeşil Mutabakat ve SKDM hakkında bilgisinin çok sınırlı olduğunun altını çiziyor. Firmaların Emisyon Ticaret Sistemi hakkında kapsamlı bilgiye sahip olmadıkları ve hatta bunun Türkiye’de uygulanacağından şüphe duyduklarını da yer veriliyor.

Bu arada, Avrupa Komisyonu, ithalatçıların karbon emisyonu hesaplamalarını yapmalarına ve raporlamalarına yardımcı olacak özel IT araçlarının yanı sıra, geçiş mekanizması başladığında işletmeleri desteklemek için rehberlik ve eğitim materyalleri geliştiriyor.

İthalatçılardan 1 Ekim 2023 itibariyle dördüncü çeyrek verilerini toplamaları istenecek olsa da, ilk raporlarını Ocak 2024 sonuna kadar sunmaları gerekecek.

Dolayısıyla, Türkiye’de emisyon ticareti sisteminin uygulamasının hızlandırılması, ekonomik kayıpların en aza indirilmesi ve rekabet gücü açısından son derece önemli. Aksi takdirde, SKDM’nin 2030 yılına kadar Türkiye’ye maliyetinin 1.7 milyar Euro olacağını tahmin ediyor.

Görünen o ki, önümüzdeki üç yıl Türkiye ekonomisinin temelini oluşturan sektörler için son derece kritik 3 yıl olacak.

Hangi sektörler etkilenecek?

QSKDM, başlangıçta üretimi karbon yoğun olan ve karbon kaçağı riski en yüksek olan belirli malların ve seçilmiş ara malların ithalatına uygulanacak. Bunlar; çimento, demir ve çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve son zamanda eklenen hidrojen olarak belirlendi. Etkilenen işletmelerin, bu yılın ilerleyen dönemlerinden itibaren yeni uyum ve raporlama gerekliliklerine uymaya hazırlanmaları ve orta ila uzun vadeli süreç ve maliyet etkilerini değerlendirmeye başlamaları gerekiyor. SKDM kapsamının, 2030 yılına kadar potansiyel olarak AB ETS kapsamındaki tüm malları kapsaması hedefleniyor.