Marsh McLennan (NYSE: MMC) çatısı altında faaliyet gösteren ve kurumların yatırım hedeflerini gerçekleştirmelerine, işin geleceğini şekillendirmelerine ve çalışanlarının sağlık ve emeklilik sonuçlarını iyileştirmelerine destek veren küresel danışmanlık şirketi Mercer ile yatırım profesyonellerinin küresel birliği olan CFA Enstitüsü, 17’nci yıllık Mercer CFA Enstitüsü Küresel Emeklilik Endeksi (MCGPI) sonuçlarını açıkladı.

Endeks puanı 80’in üzerinde olan ülkeler A notu aldı. Bu ülkeler, güçlü faydalar sağlayan, sürdürülebilirliği yüksek ve güvenilir bir emeklilik gelir sistemine sahip. Endeks, yeterlilik, sürdürülebilirlik ve bütünlük alt endekslerinin ağırlıklı ortalamasına göre hesaplanıyor. Alt endekslerde en yüksek puanları sırasıyla Kuveyt (yeterlilik), İzlanda (sürdürülebilirlik) ve Finlandiya (bütünlük) elde etti.

2025 yılında Hollanda, İzlanda, Danimarka ve İsrail emeklilik gelir sistemlerindeki A olan notlarını korudu. Singapur ise bu yıl ilk kez A notu alarak Asya kıtasında bu dereceyi elde eden tek ülke oldu.

Dikkat çekici biçimde, bu yıl sekiz ülke Endeks notunu yükseltirken, hiçbir ülke not düşüşü yaşamadı. Bu sonuç, insanların daha uzun yaşadığı ve doğum oranlarının düşmeye devam ettiği bir dünyada, küresel ölçekte emeklilik gelir sistemlerinin güçlendiğine işaret ediyor.

Türkiye, sıralamada 52 ülke arasında 49’uncu sırada yer aldı. Türkiye'nin genel notu 48,2 olurken yeterlilik notu 49 olarak kaydedildi. Sürdürülebilirlik notu ise 31,1 ile 52 ülke arasında en düşük not oldu.

Raporda tamamlayıcı emeklilik reformunun Türkiye için bir fırsat olarak öne çıktığı belirtildi.

Mercer CFA Enstitüsü Küresel Emeklilik Endeksi'ne (MCGPI) bu yıl, Kuveyt, Namibya, Umman ve Panama olmak üzere dört yeni ülke de dahil olmak üzere dünya genelinde 52 emeklilik geliri sistemi karşılaştırıldı ve dünya nüfusunun yüzde 65'ini kapsadı.

"Denge kurulmalı"

Küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde, emeklilik fonlarının büyüklüğü ve hacmi hükümetleri, bu sermayenin bir kısmını farklı ulusal önceliklere yönlendirme yollarını aramaya teşvik ediyor. Bu yılki Endeks, hükümet müdahalelerinin beklenmedik sonuçlar doğurabileceğini vurgularken, özel emeklilik planı katılımcılarının çıkarları ile ulusal öncelikler arasında denge kurulmasına yardımcı olabilecek sekiz temel ilkeyi ortaya koyuyor.

Mercer Küresel Emeklilik Lideri Christine Mahoney, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İnsan ömrünün uzaması ve iş gücü piyasalarındaki değişimle birlikte, hükümetler emeklilik sistemlerini uyarlama baskısıyla karşı karşıya. Ancak, emeklilik reformu hiçbir zaman basit değil. Olası sonuçların dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle, daha dayanıklı emeklilik sistemlerinin oluşturulmasında işverenlerin, hükümetlerin ve emeklilik fonu sağlayıcılarının birlikte söz sahibi olması kritik önem taşıyor.”

CFA Enstitü Başkanı ve CEO’su Margaret Franklin ise şu ifadeleri kullandı:

“Vergi politikalarından yatırım yükümlülüklerine kadar düzenlemeler ve hükümet kararları, emeklilik fonlarının sermaye tahsisini derinden etkiliyor. Bazı sistemler, emeklilik fonlarını ulusal öncelikler doğrultusunda yatırım yapmaya yönlendirmeye çalışırken, profesyonel yatırım topluluğunun bu tür zorunlulukların veya kısıtlamaların sistemi bozabilecek istenmeyen sonuçlarına karşı dikkatli olması gerekir. Endeksin de açıkça ortaya koyduğu gibi emeklilik sistemlerinin temel amacı, emeklilik gelirinin güvence altına alınması olmalıdır. Bu da her şeyin üzerinde, mütevelli sorumluluğu ilkesine bağlı kalınarak başarılabilir. En iyi emeklilik sistemleri, yenilik ve ulusal öncelikler ile nihai yatırımcıların çıkarlarını koruma sorumluluğunu dengeli biçimde yürütmeyi başarabilen sistemlerdir.”

Türkiye’nin emeklilik sistemi gelişime açık

Mercer Türkiye Yan Haklar ve Bireysel Emeklilik Lideri Serap Özalp şunları söylüyor:

“Türkiye’nin emeklilik sistemi, not düzeyi ile yeterlilik ve sürdürülebilirlik alanlarında gelişime açık bir yapıya sahip. 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ve Orta Vadeli Program’da yer alan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin hayata geçirilmesi, bu alanda önemli bir ilerleme olarak değerlendirilebilir. BES ve OKS’nin artan fon büyüklükleri ile katılımcı sayıları, sistemin uzun vadeli finansman kapasitesini güçlendirme potansiyelini ortaya koyuyor. Şeffaflığın artırılması, yönetişim yapılarının güçlendirilmesi ve kamu-özel emeklilik sağlayıcıları arasında iş birliğinin teşvik edilmesi, Türkiye’nin daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir emeklilik sistemi inşa etmesine katkı sağlayabilir. Bu tür reformlar, hem bireylerin emeklilik gelirlerinin güvence altına alınmasına hem de ülkenin uzun vadeli ekonomik hedeflerine destek sunacaktır.”