2021’e kadar İngiltere Merkez Bankası baş ekonomisti olan Andrew Haldane 10 sene önce reel faizlerin uzun dönemde düştüğünü gösteren çalışmalar yayınlamıştı. 1700 öncesi serilere çok güvenemesek de en azından Sanayi Devrimi öncesi hem reel faizlerin düştüğünü hem de navlun fiyatlarından bakarak taşıma maliyetlerinin eğilim olarak azaldığını görebiliyorduk. Sanayi Devrimi’nin ‘ilk sermaye birikimi’ eliyle –ki kapitalizmin başlangıcı için bile pek ikna edici değil- veya devasa fonlarla değil küçük sermayelerle ve borçla yapıldığı, tam olarak büyük buluşlar sayesinde değil onların pratikte kullanılabilir hale getirilip yaygınlaşmasını sağlayan binlerce küçük girişimci marifetiyle gerçekleştiği görüşüyle –mesela Deirdre McCloskey- uyumluydu.

Bank of England’ı ziyaret eden bir iktisadi tarihçi olan Paul Schmelzing ve diğerleri –içlerinde Ken Rogoff da var- 2017’den itibaren aynı izleği sürdürdüler. 700 senelik veriler reel faizlerin düşmekte olduğunu gösteriyor. 2017-2022 arası yayınlanan makaleler iki kırılma anı buluyor. İlki 1348 Veba Salgını (Kara Ölüm) ve diğeri 1557 İspanya, Fransa ve Hollanda’nın eş zamanlı olarak iflasını ilan etmesi. 1348 doğal; Çin’den gelip Orta Doğu’yu kasıp kavurup –nedense bizde buna pek değinilmez- sonunda Avrupa’yı vuran salgın nüfusun ortalama 1/3’ünü ortadan kaldırmıştı. Bu ölçekte bir demografik şokun fiyatlar, ücretler, faizler, para politikası vb. her değişkeni etkilediği biliniyor. 1557 ise günümüzde ABD ve AB’nin aynı anda kamu borcunu ödeyemeyeceğini ilan etmesine benzetilebilir. Tabii gerçekte Fugger Bankası (ailesi) ciddi “haircuts” kabul edip sonradan kraliyete daha fazla borç vermişti ki işler deva edebilsin ve sonuçta borcun faizinin çoğu silinse bile en azından anaparayı geri alabilsinler.

Bu iki tarih dışında 1981 gibi daha küçük kırılmalar da var. En son kırılma 1981’de Volcker Deflasyonu ve takip eden Volcker Resesyonu ve bu da ABD iş çevrimindeki dalga boyutunun 1984 sonrası küçüldüğüne, çevrimin daha yumuşak hale geldiğine işaret eden ekonometri çalışmalarıyla uyumlu. Elbette küçük kırılmalar 1348 ve 1557 kadar belirgin değil. Çok uzun dönemli eğilim sermaye maliyetinin kalıcı biçimde düşmekte olduğuna işaret ediyor. İlginçtir James Hamilton’un petrol fiyatları üstüne yaptığı çalışmalar reel petrol fiyatının petrolün endekslendiği 1861 ile 1973 Petrol Şoku arasındaki 112 yılda sabit kaldığını ve oynaklığının da sabit olduğunu gösteriyordu. Bir eğilim (trend) yoktu ama iki büyük ekonomik buhran, iki dünya savaşı, Süveyş krizi vb. yaşanırken reel fiyatın kontrol edilebilmesi şaşırtıcı değil mi? Faizin ve petrol fiyatının sıklıkla aynı model (Vasicek) tarafından tahmin edildiğini hatırlayabiliriz.

Bu kadar uzun döneme bakmak gerekli mi veya faydalı mı? Hatta üretilen seriler anlamlı mı? Bilemem ama hem iktisadi tarih çok gelişti hem de bulgular Avrupa’nın 1000 yılı sonrası –hatta daha belirgin olarak 1300 yılı civarı- net biçimde başlayan ekonomik yükselişiyle ve sonunda nüfus artışının çok yüksek hıza erişmesine rağmen fert başına reel gelirin 250 senede 20 kattan fazla artmasıyla uyumlu. Bu eğilim gelecekte büyümenin çok yavaşlayacağı (sıfıra yakınsayacağı) tezinin doğru olmayabileceğine işaret ediyor –ki bence “politik kapitalizm” yelpazesinin bu iddiası yanlış. Sürekli düşen sermaye maliyetleri gelecekte teknolojik ilerleme ve yeniden hızlı büyüme için uygun zeminin var olduğunu gösteriyor olabilir.