1 Ocak 2023 itibariyle yeni vergi dilimleri uygulanmaya başlandı. Ancak bu dilim mevzuuna sihirli bir misyon yüklendi. Cumhurbaşkanı yetkisini kullanır ve ilk dilim 105 bin TL’ye çıkartılırsa her şey çözülecek izlenimi verildi. Göremediğim ne var acaba bu sihirli hamlede diye kendimi defalarca sorguladım. Boşa vakit kaybettirdikleri için de onlardan vakit alacaklıyım.

TV’lerde sendika başkanları ve “vergi uzmanları(!)” bu dilim mevzuunun çözümü adına soluksuz bir şekilde hep bir ağızdan hükümete çağrı yapıp durdular; “Cumhurbaşkanı ilk dilim için yetkisini kullanıp 105 bin TL’ye çıkarmalıydı”. Ülke olarak özellikle bir TV kanalı haberleriyle birlikte birbirimize sıkı sıkıya kenetlendik ve sonucu bekledik.

Ancak 30 Aralık Cuma günü akşama doğru yayımlanan 2 nolu mükerrer Resmi Gazete’de yer alan 323 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile birlikte yıkıldık. Çünkü Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmamış vergi dilimlerini sadece yeniden değerleme oranı olan yüzde 122,93 kadar artırmıştı. Şimdi ne olacaktı peki? Ne yapacaktık?

Şunu hemen söylemeliyim ki; sendika başkanları ve “vergi uzmanlarının (!)” bu şekilde talepleri tek başına kocaman bir balondu. Hatta ilk dilim 105 bin TL’ye yükseltilseydi, bugün uygulamaya konulan GVK m.103’teki tarifeye göre (yani bildiğimiz dilimlere göre) 20 bin TL brüt ücret alan birinin yıllık maaşında yaklaşık sadece 145 TL fark edecekti. Yanlış okumadınız sadece 145 TL. Aylık değil bu tutar, yıllık 145 TL. 2023 yılında elde edeceği tüm gelirinde 145 TL bir fazlalık; 2023’te uygulanacak bir günlük asgari ücretin yaklaşık üçte biri kadar.

Çünkü GVK m.23/18’te yer alan asgari ücrete kadar olan ücret istisnasına konu asgari ücret de toplanarak yani kümülatif olarak vergi dilimine girmekte ve dolayısıyla da istisna edilen vergi tutarı da azalmaktadır. Gözden kaçan en önemli husus bu sanıyorum.

Hatta sendikaların ikinci talebi olan ilk dilim oranını da yüzde 15 yerine yüzde 10 yapalım. Yani ilk dilimi 105 bin TL’ye çıkarıp oranını da yüzde 10’a düşürünce bugün 20 bin TL brüt maaş alan birinin eline yıllık sadece 363 TL fazladan bir para geçecek. Bu da aylık değil, sadece yıllık 363 TL.

Özetle ilk dilimi 105 bin TL’ye çıkarınca 20 bin TL brüt maaş alan birinin eline yıllık 145 TL; ilk dilim oranını da yüzde 10’a düşürünce bu kez toplamda 363 TL fazladan ücret geçecek.

İlk dilimden sonraki dilimlerdeki artış da yine bu yaraya istenildiği şekilde merhem olmayacak. 

Çözüm çok net ama…

Asgari ücretten fazla olan ücretler GVK m.23/18 uyarınca önce dilime sokulup sonra asgari ücret istisnası uygulanmakta ama önce istisna uygulanır sonra dilime sokulursa sorun çözülecektir.

Yani değişmesi gereken GVK m.23/18’deki “Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir.” fıkradır. Bu da kanun maddesi olduğu için değişiklik ancak bir kanun değişikliği ile mümkündür; Cumhurbaşkanı kararıyla vs olmaz yani.

Burada yapılması gereken şey; brüt ücretten önce SGK (yüzde 14) ve işsizlik fonu kesintisi (yüzde 1) yapılıp kalan tutardan aylık net asgari ücret (2023 yılı için 8.506,80 TL) düşüldükten sonra vergi tarifesi (oranları) uygulanmasıdır. Bunun için de GVK m.23/18’deki fıkranın değiştirilmesi gerekmektedir.  

Şayet böyle yapılırsa 2023 yılında bugün uygulanan vergi tarifesiyle aylık 20 bin TL brüt ücret alan bir kişinin eline yaklaşık yıllık 7.280 TL fazladan para geçecektir.  

Şimdi siz söyleyin 2023 yılında aylık 20 bin TL brüt ücret için ilk dilimi 105 bin TL yapıp ilk dilim oranını da yüzde 10’a düşürüp çalışanın eline fazladan 363 TL geçmesini mi sağlayalım yoksa GVK m.23/18’deki sistemi değiştirip fazladan yıllık 7.280 TL gelir geçmesini mi?

Ne dersiniz!..

T24 | Murat BATI