07.10.2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine Sunulan 221 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile getirilen pek çok düzenlemenin ne olduğu medyada sıkça gündeme getirilmiştir. Anılan düzenlemelerden Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarını ilgilendirenler bu yazımızda ele alınacaktır.
I- Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili düzenlemeler
- Apartmanların çatı ve cephelerinde kurulan elektrik üretim tesislerine ilişkin teşvik sınırının artırılması.
Gelir Vergisi Kanunu’nun yürürlükte olan 9’uncu maddesinin birinci fıkrasımn (9) numaralı bendi uyarınca, sahibi oldukları veya kiraladıkları meskenlerde, lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında kurdukları, çatı ve cephe uygulamalı yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ve kurulu gücü azami 25 kW (25 kW dahil) olan (kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil), elektrik üretim tesisinden ürettikleri elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketlerine satan gerçek kişiler, gelir vergisinden muaf esnaf kapsamındadır. Anılan maddede yapılması öngörülen düzenlemeyle; halen 25 kW'lık sınır dahilinde sağlanmış olan teşvikin sınırı, kanunun yayımlanacağı tarihten itibaren, 50 kW olarak yeniden belirlenmektedir. Öte yandan, bu kapsamda, anılan kişilere yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi hükmü uyarınca yapılması gereken vergi kesintisi oranı da % “0”dır. Dolayısıyla, anılan gelirler üzerinden gelir vergisi alınmamaktadır.
- İşverenlerce işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışanlara yemek parası olarak yapılacak nakit ödemelerin de gelir vergisi istisnasından yararlandırılması.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesinin 1/8 nolu bendi hükmü uyarınca, işverenler tarafından çalışanlara işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna edilmiştir. İşverenlerce işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda ise, çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin ilgili yıl için belirlenen tutarı (2022 yılı için 51 TL'yi) aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şartıyla bu ödemeler istisna kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilmektedir.
Uygulamada, yemek bedelinin yemek kartlarına/çeklerine yüklenmek suretiyle kullandırıldığı durumlarda, bu kartların/çeklerin yemek hizmeti vermeyen market gibi işletmelerde alışveriş yapılmasında kullanıldığı görülmekte olup, bu durumda söz konusu istisnadan faydalanılamamaktadır.
Yapılan düzenlemeyle, yemek bedelinin çalışanların banka hesabına yatırılması ve çalışanlarca bu tutarların yemek hizmeti veren işletmeler dışında da kullanılması durumunda, anılan istisnadan faydalanılmasına imkân tanınmaktadır.
Ancak, günlük 51 TL olarak uygulanmakta olan yemek bedellerine ilişkin istisna tutarı, güncel yemek bedellerini karşılamaktan uzak olup, tanınan istisna amaca ulaşamamaktadır. Bu nedenle, anılan tutarın da günün gerçeklerine uygun hale getirilmesinde fayda vardır. Keza, nakit olarak çalışanlara ödeme yapılması, çalışanlarla işveren arasında ileride ücret tartışmalarına konu olabileceği gibi, halen kayıt altına alınmış olan yemek bedellerinin kayıt dışına çıkması ihtimalini de barındırmaktadır.
- Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde çalışmak üzere götürülen hizmet erbabına yapılan ücret ödemelerinin istisna kapsamına alınması.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesine eklenmesi öngörülen 19 nolu bend hükmüyle; yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde, hizmet erbabının yurt dışında çalıştırılmasını teşvik etmek amacıyla, yurt dışında bu işlerde çalışmak üzere götürülen ve fiilen yurt dışında çalışan hizmet erbabına yurt dışından karşılanarak yapılan ücret ödemeleri gelir vergisinden ve dolaylı olarak damga vergisinden istisna edilmektedir.
- Çalışanlara verilecek elektrik ve doğalgaz desteğine vergi ve SGK prim istisnası
Anılan Yasa Teklifi’nin 1. geçici maddesi ile, işverenler tarafından çalışanlara elektrik, doğalgaz ve diğer ısınma giderlerine karşılık olmak üzere, anılan Teklifin Kanunlaşıp Resmi Gazetede yayımlanacağı tarihten itibaren 30 Haziran 2023 tarihine kadar (bu tarih dahil) mevcut ücretlerine/prime esas kazançlarına ilave olarak yapılan aylık bin (1.000) TL'yi aşmayan ödemelerin (bu tutarı aşanlarda ise aylık bin TL’ye kadar olan kısmının) SGK primine esas kazanca dahil edilmemesi ve bu tutar üzerinden gelir vergisi hesaplanmaması öngörülmektedir.
- Melek yatırımcılara tanınan gelir vergisi istisnasının süresinin uzatılması, istisna sınırının artırılması.
Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 82. maddesi hükmü uyarınca; bireysel katılım yatırımcısı tam mükellef gerçek kişiler, iktisap ettikleri tam mükellef anonim şirketlere ait iştirak hisselerini en az iki tam yıl elde tutmaları şartıyla, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümlerine göre hesapladıkları hisselerin tutarlarının %75'ini yıllık beyannamelerine konu kazanç ve iratlarından hisselerin iktisap edildiği dönemde indirebilirler. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen araştırma, geliştirme ve yenilikçilik programları kapsamında projesi son beş yıl içinde desteklenmiş kurumlara iştirak sağlayan bireysel katılım yatırımcıları için bu oran %100 olarak uygulanır.
Yıllık indirim tutarı 1.000.000 TL'yi aşamaz. İlgili yıl kazancından indirilemeyen kısım, izleyen yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 82’nci maddesinin uygulama süresi 31/12/2022 tarihinde sona ereceğinden, Yasa Teklifinin 3. maddesi hükmü ile yapılması öngörülen düzenlemeyle; anılan maddenin uygulama süresi 31/12/2027 tarihine kadar uzatılmaktadır. Ayrıca, yararlanılacak indirim tutarı olan "1.000.000 Türk lirası", "2.500.000 Türk lirası" olarak güncellenmektedir.
II- Kurumlar Vergisi Kanunu ile ilgili düzenlemeler:
- Kur korumalı mevduat uygulamasının süresinin uzatımı.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun geçici 14’üncü maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına göre kurumlar vergisi mükelleflerinin ve bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinin, 2022 yılı sonuna kadar, yabancı para ve altın hesabı bakiyelerini, Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk lirasına çevirmeleri halinde, bu kapsamda açılacak mevduata tahakkuk ettirilecek faiz ve kâr payları ile diğer kazançları kurumlar vergisinden ve gelir vergisinden istisna edilmektedir.
Teklifte öngörülen düzenleme ile Türk Lirası’na çevrilmesi gereken yabancı paraların ve altın hesabı bakiyelerinin Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk Lirası’na çevrilmesi gereken son tarih 31/12/2023 olarak belirlenmektedir.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı’na istisnayı, 31/12/2023 tarihine kadar her bir geçici vergi veya yıllık hesap dönemleri sonu itibarıyla kurumların bilançolarında yer alan yabancı paralar için ayrı ayrı veya birlikte uygulatma konusunda yetki verilmektedir.
- Sermaye azaltımında vergilemeye ilişkin düzenleme
Bilindiği üzere; sermaye artırımı ortaklarca şirket bünyesine konulan ayni veya nakdi sermaye şeklinde olabileceği gibi, işletme faaliyetleri sonucu oluşan kârlar, yeniden değerleme fonları, enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan fonlar, Kurumlar Vergisi Kanunu başta olmak üzere özel kanunları uyarınca ayrılması gereken fonlar gibi çeşitli kaynakların sermayeye aktarılması suretiyle de olabilmektedir. Keza, sermaye şirketleri muhtelif nedenlerle de sermayelerini azaltabilmektedirler. Sermaye azaltımının ayni ya da nakdi olarak işletmeye konulmuş sermayelerden yapılması halinde vergilemeyi gerektirecek bir durum yoktur. Ancak, sermaye azaltımının daha önce sermayeye ilave edilmiş geçmiş yıl karları ve/veya enflasyon düzeltmesi olumlu farkları ya da yeniden değerleme fonları vb. fonlardan yapılması halinde vergileme yapılıp yapılmayacağı ya da sermayenin hangi unsurunun ne kadar tutarda azalacağı ve azaltıma konu edilen bu unsurlar üzerinden nasıl vergileme yapılacağı hususunda vergi kanunlarında bu hususu açıkça düzenleyen bir hüküm bulunmaması nedeniyle, idare ile mükellefler arasında görüş ayrılıkları çok sık yaşanmakta ve yargıya taşınan ihtilaflarda da farklı kararlarla karşılaşılabilmektedir.
Bize göre; sadece kısmi bölünme nedeniyle yapılacak sermaye azaltımında değil, başka nedenlerle yapılacak sermaye azaltımı durumlarında da, azaltılan sermaye içinde daha önce sermayeye ilave edilmiş geçmiş yıl kârları ve/veya enflasyon düzeltmesi olumlu farkları ya da yeniden değerleme fonları varsa, bunlar üzerinden vergileme yapılmaması gerekir. Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalarımız ve gerekçelerimiz Dünya Gazetesinde 5 Nisan 2012 tarihinde yayımlanan “Daha Önce Sermayeye İlave Edilmiş Kar Paylarının Sermaye Azaltımı Ya da Tasfiye Halinde Ortaklara Ödenmesinde Vergileme Gerekir mi?” ve 30 Ağustos 2012 tarihinde yayımlanan “Sermaye Azaltımında veya Tasfiyede Yeniden Değerleme Fonu veya Enflasyon Düzeltmesi Olumlu Faklarının Vergisel Durumu” başlıklı makalelerimizde yer almıştır.
Anılan Yasa Teklifi’nin 22. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32. maddesine eklenecek 32/B maddesiyle; sermayesi ayni veya nakdi sermayenin dışında farklı unsurları da barındıran şirketlerin sermayelerini azaltmaları durumunda, sermayenin hangi unsurunun ne kadar tutarda azalacağı ve azaltıma konu edilen bu unsurlar üzerinden nasıl vergileme yapılacağı hususunun netleştirilmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
Önerilen düzenlemeye göre; sermayeye aktarılan çeşitli kaynakları aktarıldığı tarihten itibaren;
- Beş yıl boyunca sermaye azaltımı yapmayan kurumlarda, bu sürenin sonunda sermaye azaltılmışsa, işletmeye konulan nakdi veya ayni sermaye ile sermayeye eklenen diğer unsurların toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içerisindeki sermaye unsurlarının tespit edilerek vergilendirme yapılacağı,
- Beş yıldan önce sermaye azaltımı yapan kurumlarda ise, azaltılan sermayenin öncelikle;
i- sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye hesabından başka hesaplara aktarımı kurumlar vergisine ve kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan,
ii- daha sonra sadece kâr dağıtımına bağlı tevkifata tabi hesaplardan,
iii- son olarak ise vergiye tabi olmayan nakdi ve ayni sermayeden,
oluştuğu kabul edilerek vergilendirme yapılacağı,
- Yapılan sermaye azaltımında, seımayeye eklenen kaynakların bazılarının beş yıllık süreyi aşması bazılarının ise aşmaması durumunda, söz konusu kaynaklardan öncelikli olarak sermayeye ilave edilme tarihi beş yılı geçmemiş olanların çekildiğinin kabul edileceği,
belirlemeleri yapılmaktadır.
Kanımızca, yapılacak bu düzenlemeler ayni ve nakdi sermaye dışındaki sermayeye ilave edilmiş diğer değerlerin vergilenmesi için yeterli değildir ve ihtilafları da sonlandıramayacaktır. Çünkü; sermayeye ilave edilmiş olan bu diğer değerlerin vergiye tabi tutulup tutulmayacağı sonradan Kanuna eklenecek bu düzenlemelere göre değil, bu değerlerin sermayeye eklenmesine izin veren ve bunu teşvik eden ilk yasal düzenlemelerine göre belirlenebilir. Anılan düzenlemelere göre vergilemenin yapılamayacağına ilişkin görüşlerimizin gerekçeleri ise, yukarıda belirttiğimiz gibi, DÜNYA gazetesinde 5 Nisan 2012 tarihinde ve 30 Ağustos 2012 tarihinde yayımlanan yazılarımızda açıklanmıştır. Dolayısıyla, bu düzenlemenin hiç yapılmaması ve İdarenin konuyla ilgili görüşlerini gözden geçirmesi yararlı olacaktır.