KDV Kanununun 1 /1. maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin,  1 /2. maddesinde ise her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu 4 /1. maddesinde hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 6 /b maddesinde; işlemlerin Türkiye’de yapılmasının hizmetin Türkiye de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği, 9 /1. maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, iş yerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 15 Seri No.lu KDV genel Tebliğinin (C) bölümünde; “KDV Kanununun 1. maddesine göre işlemler Türkiye’de yapıldıkları takdirde vergiye tabi tutulabilecektir. Aynı Kanunun 6/b maddesine göre, Türkiye’de yapılan, değerlendirilen veya faydalanılan hizmetler Türkiye’de ifa edilmiş sayılacaktır. Yurt dışındaki firmalara yaptırılan hizmetlerden bu kapsama girenlerin vergiye tabi olacağı açıktır. Bu gibi hizmet ifalarında mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla birlikte, firmanın Türkiye’de ikametgahı, iş yeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde vergi, sözü edilen Kanunun 9. maddesi gereğince hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Buna göre, yurt dışında mukim bir firmadan almış olduğunuz hizmet için yurt dışındaki bu firmaya ödenen hizmet bedeli KDV ye tabi olup, hizmet bedeline ait KDV’nin tamamının  sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Beyan edilen bu tutarın 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabileceği tabiidir. Fakat hizmetten Türkiye’de faydalanılmadığı durumlarda bu bakış şu şekilde değişmektedir.
 

Maliye Bakanlığı’nın Konu Hakkındaki Görüşü

30.05.1989 tarihinde onanan 266 nolu Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu kararına göre, yurt dışında ifa edilen ve faydalanılan pazarlama ve reklam hizmetleri Türkiye’de katma değer vergisine tabi tutulamaz. Gelir Vergisi Kanununun 7. maddesinde ise, ticari kazançlarla ilgili olarak değerlendirme hükmü bulunmamaktadır Değerlendirme sadece ücret, sair kazanç ve serbest meslek faaliyeti kapsamına giren hizmet ifaları için geçerli olabilir.
 

Verilmiş Bir Özelge 

“Fransa’da bulduğu müşteriye, adı geçen (Türk) firmanın mal ihraç etmesini sağlayan Fransız firmasının verdiği müşteri bulma hizmetinin Fransa’da verildiği, şirketin hizmetten Fransa’da yararlandığı ve verilen hizmetin mal ihracatına yönelik olduğu hususları göz önünde tutulduğunda, Fransız firmasının aldığı Komisyon KDV’ye tabi bulunmamaktadır.”

3065 Sayılı katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesine göre Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki mal teslimi ve hizmet ifaları Katma Değer Vergisi’ne tabi bulunmaktadır. Fakat hizmetten tamamen yurtdışında faydalanılacaksa o zaman durum değişmektedir bu hususta Maliye Bakanlığı’nın konu ile ilgili vermiş bulunduğu 20.09.1999 tarihli Özelgesinin özeti aşağıdaki gibidir;

1. Türkiye’den ihraç edilecek mallar için yurt dışındaki verilen mümessillik komisyonu, pazarlama, masraf aktarımı, reklam hizmeti bedeli ile aracılık komisyonu gibi hizmet bedellerinin, yurt dışında ifa edilmesi ihracatçı firmanın bu hizmetlerden yurt dışında faydalanması ve hizmetin yurt dışında tüketilen ihraç malına yönelik olması nedeniyle Katma Değer Vergisinin konusuna girmemektedir.

2. Reklamasyon giderlerinin ihracatın yapıldığı ülkedeki müşterinin vereceği fatura veya ilgili ülke mevzuatına göre fatura yerine geçen belgelerle tevsiki asıldır. Ancak, bu tür bir belgenin alınamadığı durumda ihracatçı firmanın yeni bir belge düzenleyerek önceki faturayı iptal etmesi ve reklamasyon bedeline isabet eden kısmın iade edildiğini gösterir bir belgeyi de ispat vesikası olarak kullanılması mümkündür.

Türkiye’den ihraç edilecek mallar için verilen mümessillik komisyonu, pazarlama, masraf aktarımı, reklam hizmeti bedeli ile aracılık komisyonu gibi hizmet bedellerinin, yurt dışında ifa edilmesi ihracatçı bu hizmetlerden yurt dışında faydalanması ve hizmetin yurt dışında tüketilen ihraç malına yönelik olması nedeniyle Katma Değer Vergisi’nin konusuna girmemektedir. Bu nedenle adı geçen firmanın bu hizmetler karşılığında yurt dışındaki firmalara ödediği bedeller üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplanarak sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi söz konusu değildir.
 

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu (Stopaj) Yönünden Değerlendirilmesi

Yurt dışında yerleşik kişi ve kurumlar, Türkiye’de mukim gerçek ve tüzel kişilere hizmet sunmak suretiyle elde ettiği gelirler nedeniyle ve vergi anlaşmalarında aksine hüküm olmaması şartıyla Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. Burada vergileme, yurt dışında mukim gerçek ve tüzel kişiler için genellikle de stopaj yoluyla yapılmaktadır.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi kapmasında yapılacak stopajın şartları

  • Hizmeti sunan yurt dışında mukim bir gerçek kişi olmalıdır.
  • Yapılan hizmet niteliği itibariyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi kapmasında tevkifat yapılacak hizmetler arasında sayılmalıdır.
  • Kendisine hizmet sunulan kişi veya kurum Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde yer alan tevkifat yapmak zorunda olanlar arasında sayılmalıdır.
  • İlgili ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olmamalıdır veya vergi anlaşmasında stopajı engelleyici bir hüküm bulunmamalıdır.
  • 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapmasında yapılacak stopajın şartları
  • Hizmeti sunan yurt dışında mukim bir kurum olmalıdır.
  • Yapılan hizmetin niteliği itibariyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapmasında tevkifata tabi olması gerekir.
  • İlgili ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olmamalıdır veya vergi anlaşmasında stopajı engelleyici bir hüküm bulunmamalıdır.

GVK’nın 94. maddesi ile, KVK’nın 30. maddesi kapsamında yapılacak stopajlarda en önemli fark şudur. GVK’nın 94. maddesi kapsamında yapılacak stopajı sadece ilgili maddede sayılan gerçek veya tüzel kişiler yaparlar. KVK’nın 30. maddesi kapsamında stopaj yapacak gerçek kişi veya kurumlar ise sayılmamıştır. Burada stopajı yapacak olan kazanç ve iratları sağlayanlardır.

Buna göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yapılan;

  • Her nevi komisyon ödemeleri,
  • Yurt dışında yapılan ilan veya reklam bedeli ödemeleri,
  • Yurt dışında gerçekleşen taşıma bedeli ödemeleri,
  • Sigorta primi ödemeleri,
  • Yurt dışında yaptırılan fason iş bedeli ödemeleri,
  • Gözetim ücreti ödemeleri,
  • Yurt dışı seyahatlerde ortaya çıkan ödemeler (otel, lokanta, ulaşım, haberleşme vs.),
  • Fuar katılım ücreti ödemeleri,
  • Uydu kirası ödemeleri,
  • ile sair benzeri ödemeler, “ticarî” nitelikli olduklarından stopaj kapsamına girmemektedirler.
     

Buna mukabil yurt dışından sağlanan;

Elemanların ücretleri (yabancı bir kuruluşun elemanının Türkiye’deki bir firmanın personeli veya yöneticisi olarak çalışması nedeniyle söz konusu yabancı kuruluşa yapılan ödeme “ücret”niteliğindedir ve KVK’nın 30. maddesi uyarınca stopaja tabidir.),

Mühendislik, montaj, danışmanlık, eğitim hizmeti, özel yazılım yaptırılması, tercüme yaptırılması gibi serbest meslek hizmeti niteliğindeki hizmet bedelleri,

Kiralama hizmeti karşılığında yapılan ödemeler (Finansal kira veya normal kira),

Borç verme, mevduat ve benzeri fonlamalar karşılığında ödenen faizler,

Telif, imtiyaz, ticaret unvanı, marka, know-how ve benzeri gayrimaddi haklar için ödenen bedeller veya kiralar

gibi, GVK’nın 94 veya KVK’nın 30. maddesi kapsamında bulunan ödemelerde, vergi anlaşmasında stopajı önleyen bir hüküm olmadığı sürece, gerekli oranlar üzerinden stopaj yapılması icap etmektedir.
 

Sonuç:

Yurt dışında mukim kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, gümrükleme işlemine tabi olmayıp, hizmeti alan Türkiye mukimine, KDV ve Stopaj sorumluluğu getirmektedir. Ancak, bu işlemler için ithal edilen hizmetin KDV’nin konusuna girmesi ve vergiden istisna edilmemiş olması gerekir. Ayrıca gelir ve kurumlar vergisi stopajı yapılabilmesi için de yapılan hizmetin GVK’nın 94. maddesi veya KVK’nın 30. maddesi uyarınca tevkifata tabi bir işlem olması ve aynı zamanda karşı ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olmaması veya anlaşmada stopajı önleyici bir hüküm bulunmaması gerekir.

Yani;

  • Hizmetten yurt içinden yararlanılmış ise KDV ye tabi tutularak vergilendirilmesi,
  • Hizmetten yurt dışından yararlanılmış ise KDV ye tabi tutulmadan giderleştirilmesi gerekir.
  • Hizmetin konusu ücret, serbest meslek, sair kazanç ve irat ise stopaja tabi tutularak vergilendirilmesi,
  • Hizmetin konusu ticari kazanç ise stopaja tabi tutulmadan giderleştirilmesi gerekir.

Nevzat ERDAĞ