Şimşek, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” diyerek işe başladı. Bir anlamda piyasaların, “nas” ve “makro ihtiyati çerçeve” (talimat) ekonomisi dışında kendi arz ve talebi içinde, dışa açık bir şekilde çalışacağını taahhüt etti. Ekonomi çevreleri çoğunlukla kendisine bir kredi verilmesi gerektiğini açıkladılar. Ben de son yazımda, “Mehmet Şimşek ne yapabilir?” başlıklı bir yazı kaleme aldım ve bekleyip göreceğiz demiştim...

Ancak geçen 20 günlük süre Mehmet Şimşek’in başlangıçta söylediklerinin arkasını doldurmakta zorlandığını gösteriyor. Daha başlangıçta ekonomi yönetimine ilişkin kadrosunu, Merkez Bankası’nın başına getirdiği Hafize Gaye Erkan dışında oluşturamadı. Eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Saray komiseri gibi BDDK’nin başına getirildi.

Perşembe günü eski üyelerle yapılan Para Politikası Kurulu 18 Mart 2021’den bu yana ilk kez faiz artışına gitti. Politika faizini 650 baz puan artırarak yüzde 15’e çıkardı. Bir yandan da faiz artışının (parasal sıkılaştırmanın) gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği mesajı verildi. Ancak yapılan faiz artışı piyasa beklentilerinin altında kalınca Türk Lirası’nın değeri düştü, döviz hareketlendi, dolar kuru 25 liranın, Avro kuru 28 liranın üstüne çıktı... 

Artan politika faizine rağmen gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan reel politika faizi eksi yüzde 17.6 seviyesinde hesaplanıyor. Üstelik çarşıda pazarda yine zam yağmurunu gözlemliyoruz. Bayramdan sonra bu yağmura vergi yağmurları da karışacağa benziyor...

KADEMELİ UYGULAMALARLA ENFLASYON YANGINI SÖNMEZ

Düz bir mantıkla söylersek enflasyonun gerisinde kalan bir faiz oranıyla, tasarrufu teşvik etmek veya kuru frenlemek mümkün değildir. Bu durum büyük bir yangına birkaç kova suyla müdahaleye benziyor. Az suyla müdahale edilen bir yangın daha da harlanır. Haziran Ayı Merkez Bankası Beklenti Anketi’ne göre bile yılsonunda TÜFE oranı yüzde 38.56 çıkıyor. Kur artışından gelen enflasyona geçişkenliği, yerel seçimlere yönelik harcamaları da hesaba kattığımızda yılsonu enflasyonunun daha yukarılarda oluşması kaçınılmaz gözüküyor. Öyleyse yerli veya yabancı yatırımcı, eriyen Türk Lirası enstrümanlarına niye yatırım yapsın? Üstelik faizlerin kademeli olarak daha da artacağı bekleniyorsa...

CUMHURİYET OKURLARINA ZORUNLU AÇIKLAMA

Son günlerde, Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik yapsınlar diye yetki verilmiş kimi adlar, kişisel hırslarına yenik düşerek gazetemizle ilgili kimi iddiaları sosyal medyaya ve haber portallarına servis ettiler. Bu iddialarında benim de adımı geçirerek, unvanlarımı da sayarak, gerçekleştiğini iddia ettikleri bir para olayını “kapatma taahhüdünde bulunduğumu” ileri sürdüler. Bu durumda hiç istemesem de kişisel düzeyde cevap vermek zorunda kaldım.

Değerli okurlarım, bu iddiaları ileri süren adların arkasında, kendisine işadamıyım diyen ve bin bir ricayla gazeteyi çıkaran şirketin yönetimine girmiş, ardından da Cumhuriyet gazetesini ele geçirme rüyalarına kapılmış ihtiraslı bir şahıs bulunuyor. Bu ihtiraslı şahsın uzun süredir gazete içinde gazetecilerin de yer aldığı bir grupla birlikte, Cumhuriyet gazetesini ele geçirmeye çalıştığı tüm gazete çalışanları tarafından da bilinmektedir.

Adım karıştırılmak istenen iddia, gerçekleştiği ileri sürülen tarihten aylar sonra aynı ihtiraslı şahıs tarafından, vakıf yönetim kurulu üyeleri ve gazete yazarlarına, onların üzerinde adeta tehdit ve baskı kurmaya yönelik biçimde şantaj benzeri iletilerle servis edilmiştir. Ben de iddia edilen konuyu bu iletilerle öğrenmiş oldum. Konu, gazeteyi çıkaran şirketi ilgilendirdiğinden, benim de üyesi olduğum Cumhuriyet Vakfı’nda görüşülmesine yer olmadığına dair yazılı karar alınmıştır. Konuyla ilgili hiçbir önerim olmamıştır. Şirket muhasebe kayıtlarında da sözü edilen olayla ilgili herhangi bir işlem bulunmamaktadır.

Cumhuriyet’te geçmiş yıllarda fikir ayrılıkları, iç tartışmalar yaşanmıştır, ancak kurumu çökertmeye, şantaj, tehdit ve baskıyla gazeteyi ele geçirmeye yönelik, içeriden böyle bir saldırı hiç olmamıştır.

Patronsuz Cumhuriyet, ekonomik zorluklar ve siyasi baskılar altında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Bu süreçte üzerine titrediğimiz, gözbebeğimiz, İlhan Selçuk’un, Uğur Mumcu’nun bizlere emaneti, Mustafa Kemal Atatürk’ün yüklediği Aydınlanma misyonunu sürdüren, çalışanların ve okurların gazetesi Cumhuriyet’e zarar gelmesin diye sustuk. Bu suskunluğumuz yanlış anlaşıldı.

Şimdi, düne kadar gazetede çalışmalarına olanak verilmiş bu adlara soruyorum: “Siz değil miydiniz birkaç yıl önce, iş adamıyım diyen bu şahsın gece yarısı telefonlarıyla size bağlı birimlerde çalışan Cumhuriyet emekçilerini Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan istifa ettiren?”

Nerede kaldı sizin meslek etiğiniz, nerede kaldı meslek aşkınız, nerede kaldı emekçi dayanışmanız!

Daha üç ay önce siz değil miydiniz, şimdi yerden yere vurmaya çalıştığınız Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun’un ömür boyu vakıf başkanı olmasını önerenler?

Hangi etikten bahsediyorsunuz?

Cumhuriyet | İrfan Hüseyin YILDIZ