213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Şüpheli Alacaklar" başlıklı 323’üncü maddesinde;

“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;

1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan (577 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 01.01.2025'ten itibaren 20.000.- TL) Türk lirasını aşmayan alacaklar;

Şüpheli alacak sayılır.

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.

İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.”

Hükmüne yer verilmiştir.

Gelir İdaresinin çeşitli tarihlerde verdiği görüşlerinde, yurt dışındaki firmalarla gerçekleştirdiği alım satım işlemleri nedeniyle alacaklarını tahsil edememeleri halinde yurt dışında dava açılması veya icra dairesine müracaat edilmesi gerektiğini belirtmekteydi.

Ancak, İzmir Defterdarlığı’nın (VDB) 08.01.2019 tarih ve 67854564-105[6172]-E.11117 sayılı Özelgesinde, özetle;

Yurt dışında mukim firmalarla gerçekleştirilecek alım satım işleri işin düzenlenen sözleşmede, herhangi bir ihtilafta yetkili mahkeme ve/veya icra dairesinin Türkiye’ deki mahkemeler ve/veya icra daireleri olduğuna ilişkin hüküm konulması halinde, Türkiye’ deki yetkili mahkemede dava açılması ve/veya icra dairesinde işlem başlatılması halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılabileceği belirtilmiştir.

Bilgilerinize sunarız.

Ş.A. Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.