Deneyimli iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, kendi blog sayfasında "Yeni Dünya Düzeni: Eski Eğilimler" başlıklı yazısında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Dünya düzeninin geçmişte tarım devrimi, ticaret devrimi ve sanayi devrimi ile değiştiğini belirten Dr. Mahfi Eğilmez, yirmi birinci yüzyıla girerken bunlara 'Sermaye hareketlerinin serbestliği'nin de eklendiğini belirtti.
ABD ve Sovyetler yarışı
Sermaye hareketlerinin serbest kalması ile paranın istediği gibi dolşamasının önünün açıldığını ve artık herkesin istediği yerde istediği şeye yatırım yapabilir hale geldiğini belirten Eğilmez, 1920’lerden 1980’lere kadar devam eden ABD ve Sovyetler yarışını hatırlattı. Sovyetler Birliği'nin dağıldığı bir dönemde Çin’in de yarışa katıldığını belirten Dr. Eğilmez, Çin'in önce Avrupa devletlerini sonra Japonya’yı geride bırakarak ABD’ye yetiştiğini hatta satın alma gücünde ABD’nin üzerinde bir GSYH’ye sahip göründüğünü belirtti.
21. yüzyıla girerken, sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle güçlenen küreselleşmenin doğu ülkelerini de batının ekonomik ve siyasi normlarına yaklaştıracağı ve kapitalizmin ortak sistem haline geleceği düşüncesinin yayıldığını belirten Eğilmez, ancak bu beklentilerin boşa çıktığını ifade etti. Batıda demokrasiden otoriterleşmeye doğru eğilimler ve hukukun üstünlüğü anlayışından sapmalar görüldüğünü kaydeden Eğilmez, Avrupa’nın da demokrasi ve hukukun üstünlüğü havariliğini yavaş yavaş kaybettiğini savundu.
Doğu tutarlı ve istikrarlı kaldı
Doğunun ise bu çerçeveden bakınca eski konumunda durduğu için daha tutarlı ve istikrarlı görünüdüğünü ifade eden Eğilmez, "Örneğin Çin ve Rusya dün neredelerse bugün de oradalar. Trump’ın ABD Merkez Bankası Fed’e ve onun başkanına yaklaşımını Çin veya Rusya Başkanları kendi merkez bankalarına yapsalar bu yaklaşım batılılarca kıyasıya eleştirilirdi. Ama konu Trump olunca çoğunluk sessiz kalıyor." dedi.
Belirsizlik hiç bu kadar artmadı
Belirsizliğin hiç bu kadar yüksek düzeylere çıkmadığının altını çizen deneyimli iktisatçı yazısının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Belirsizliklere neden olan pek çok şeyin arasında irrasyonel kararlar ve uygulamalar öne çıkıyor. Özellikle Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili sürekli değişiklik gösteren ve rasyonelliği tartışmalı olan kararları belirsizliği daha da artırıyor. Biz böyle kararlara Türkiye’de alışığız ama ABD, Avrupa Birliği üyeleri ve diğer gelişmiş batılı ülkelerin sakinleri bu tür kararlarla karşılaşınca şaşırıyor. Bütün bunların sonucunda ülkelerin merkez bankaları altın rezervlerini artırmaya yöneliyor. Belirsizlikte kendilerine güvenli liman arayan kişiler de altına yönelince altın fiyatları artıyor.
Doların altın karşılığı 1971’de kaldırıldığından beri kâğıt paraların bu anlamda bir karşılığı bulunmuyor. Ne var ki ABD doların en önemli rezerv para olarak adeta bir dünya parası haline gelmesini kötüye kullanarak inanılmaz bir borç yaratma kapasitesine ulaştığı için şimdi her yandan “acaba kâğıt paralar yine altın karşılığı mı basılsa” diye sorular yükseliyor. Böyle bir şey muhtemelen mümkün olmaz ama şurası açık ki doların egemenliği artık ciddi biçimde sarsılıyor.
Batı yaşlanıyor ve yaratıcılığı giderek düşüyor ona paralel olarak da ekonomilerin büyüme hızları her yıl biraz daha geriye gidiyor. Yakın zamana kadar Avrupa’nın lokomotifi konumundaki Almanya’nın Japonya gibi bir durgunluğa girdiğini öne süren çok sayıda yorumcu var. G20 ülkeleri içinde gelişmiş ülkelerin büyüme hızları bir süredir ortalama yüzde 1,5, aynı gruptaki gelişme yolundaki ülkelerin büyüme hızları ortalaması ise yüzde 4,5 dolayında sabitlenmiş görünüyor. Yalnız Almanya değil bütün gelişmiş ülkeler durgunluğa doğru sürükleniyor. Bu durumda dünyayı taşıyacak olan güç artık gelişmekte olan ülkeler.
Yirmi birinci yüzyılın ikinci çeyreği çok farklı gelişmelere sahne olacak."
Dünya





