MEVZUAT

Enflasyon muhasebesinin akıbeti ne olacak?

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devam eden 2026 yılı bütçe görüşmelerinin ardından en çok merak edilen konu, vergiye ilişkin düzenle­melerin yer aldığı kanun teklifine enflasyon mu­hasebesi konusunda bir ertelemenin eklenip ek­lenmeyeceği.

Abone Ol

İş dünyası ve mali müşavirler için konunun netleşmesi kritik önemde.

Esasen son birkaç aydır iki başlık ön plana çıkmıştı: elbette bunlardan birincisi ve en önemlisi geniş kesim­leri de ilgilendirmesi bakımından; Arsa ve arazi metrekare birim değerlerinde yaşanan fahiş ar­tışların düzeltilmesi. İkincisi ise geçici vergi dö­nemlerinde zaten ertelenmiş bulunan enflasyon düzeltmesinin 2025 hesap dönemine dair uygu­lanıp uygulanmayacağı.

Arsa ve arazi birim değerlerinde rahatlatan açıklama

Bu iki belirsizlikten ilki, Cumhurbaşkanı Erdo­ğan’ın açıklamasıyla büyük ölçüde netleşti. Görü­nen o ki, takdir komisyonlarının olağan dışı artış­lar içeren kararları bir kenara bırakılarak, 2024 yılında uygulanan değerler esas alınacak. Bu de­ğerlere yeniden değerleme oranı —muhtemelen yarısı— kadar artış uygulanması bekleniyor.

Takip eden yıllarda da emlak vergisi değerlerinin belir­lenmesinde zaten bir önceki yıl metrekare birim değerinin, yeniden değerleme oranının yarısı ka­dar artırılması suretiyle uygulanması mevcut ya­sal düzenleme gereği. Bu açıklama ile son dönem­de yüzbinlerce vatandaşı derinden etkileyen be­lirsizlik ortadan kaldırarak kamuoyunda ciddi bir rahatlama sağladı.

Enflasyon muhasebesi ertelenecek mi?

İkinci ve daha teknik konu ise enflasyon düzelt­mesi uygulaması. Bilindiği üzere 2025 yılı geçici vergi dönemlerinde bu uygulamanın yapılmaya­cağı daha önce netleştirilmişti. Şimdi kritik soru şu: bu yıla ilişkin verilecek kurumlar vergisi be­yannamelerinin eki mali tablolar enflasyon dü­zeltmesine tabi tutulacak mı?

Bir yıllık tecrübe gösterdi ki, enflasyon düzeltmesi uygulaması iş­letmelere ve mali müşavirlere getirdiği yüksek iş yüküne karşın beklenen seviyede bir vergi geli­ri üretmedi. Bankalar için sonuç daha net tahmin edilebildiği için 2024 yılında bankalar zaten ku­rumlar vergisi uygulamasında enflasyon düzelt­mesi kapsamı dışında tutulmuştu. Reel sektör açı­sından kısmen de olsa beklentilerin tam karşıla­namaması, erteleme ihtimalini güçlendiriyor.

Halka açık şirketler için muhtemel senaryolar

Olası bir ertelemede halka açık şirketlerin na­sıl hareket edeceği de önemli bir soru. Burada iki seçenek öne çıkıyor: Kanuna açık bir hüküm ek­lenmesi ve halka açık şirketlerin kamuoyuna ilan edecekleri mali tablolarında da enflasyon düzelt­mesi yapmayacağının netleştirilmesi,

Kanun çıktıktan sonra SPK’nın bankalarda ol­duğu gibi, Bağımsız denetimden geçmiş mali tab­lolarında da enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı­nın kurul tarafından karara bağlanması. Uluslara­rası ortaklı şirketlerde ise tablo biraz farklı. IAS 29 gereği talep eden yabancı ortaklara sunulmak üzere enflasyon düzeltilmiş tablolar hazırlanmak zorunda kalabilir. Ancak bu, genel mükellef kitlesi için istisnai bir durum olarak kalacaktır.

VUK mükerrer 298 ve IAS 29 arasındaki temel fark

Türkiye’de enflasyon düzeltmesine ilişkin düzenleme, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’nci maddesinde yer alıyor. Esasen bu madde, uluslararası muhasebe standartlarıyla büyük öl­çüde uyumlu. Temel fark; Türkiye’de düzeltmede Yurtiçi ÜFE, uluslararası standartlarda ise TÜFE esas alınıyor. Uygulamanın hedefi, bilançolarda­ki parasal olmayan varlıkların enflasyon etkisin­den arındırılarak gerçekçi bir finansal görünüm oluşturulması. Yoksa bu düzenleme ile şirketlerde mevzuata göre çıkan dönem karının bir de enflas­yona endekslenmesi ile azaltılması gibi bir bek­lenti ile uygulamanın bir alakasının olmadığı ar­tık herkes tarafından net olarak anlaşılmıştır.

Dördüncü geçici vergi geri geliyor

Görüşülecek kanun teklifinde öne çıkması beklenen bir diğer başlık da dördüncü geçici ver­gi uygulamasının yeniden gelmesi. Kamunun fi­nansman dengesi açısından bir geçici mekanizma eklenmemesi bir anlamda bu adımı kaçınılmaz hâle getirdi. Günümüz teknolojisiyle belli ölçeğin üzerindeki şirketler mali tablolarını zaten her ay değerlendirmekte olduğundan, büyük bir ek yük görünmüyor. Esasen değişen tek şey, kurumlar vergisinin kalan kısmının şubat ayında mı, yoksa nisanda mı tahsil edileceği.

Sonuç: Geniş kitlelerin beklentisi iki başlıkta toplanıyor

Kanun teklifi mesken kira gelirlerindeki sem­bolik istisnanın kaldırılması gibi algısı getirisine değmeyecek bazı tartışmalı düzenlemeler içerse de, geniş kitlelerin gözü iki başlıkta: Arsa-arazi bi­rim değerlerinin makul hale çekilmesi,

Enflasyon muhasebesinin ertelenip ertelenme­yeceği. İlk başlık çözülmüş görünüyor. Şimdi göz­ler, iş dünyasını ve mali müşavirleri yakından ilgi­lendiren ikinci başlığa çevrilmiş durumda.