İş dünyası ve mali müşavirler için konunun netleşmesi kritik önemde.
Esasen son birkaç aydır iki başlık ön plana çıkmıştı: elbette bunlardan birincisi ve en önemlisi geniş kesimleri de ilgilendirmesi bakımından; Arsa ve arazi metrekare birim değerlerinde yaşanan fahiş artışların düzeltilmesi. İkincisi ise geçici vergi dönemlerinde zaten ertelenmiş bulunan enflasyon düzeltmesinin 2025 hesap dönemine dair uygulanıp uygulanmayacağı.
Arsa ve arazi birim değerlerinde rahatlatan açıklama
Bu iki belirsizlikten ilki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla büyük ölçüde netleşti. Görünen o ki, takdir komisyonlarının olağan dışı artışlar içeren kararları bir kenara bırakılarak, 2024 yılında uygulanan değerler esas alınacak. Bu değerlere yeniden değerleme oranı —muhtemelen yarısı— kadar artış uygulanması bekleniyor.
Takip eden yıllarda da emlak vergisi değerlerinin belirlenmesinde zaten bir önceki yıl metrekare birim değerinin, yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılması suretiyle uygulanması mevcut yasal düzenleme gereği. Bu açıklama ile son dönemde yüzbinlerce vatandaşı derinden etkileyen belirsizlik ortadan kaldırarak kamuoyunda ciddi bir rahatlama sağladı.
Enflasyon muhasebesi ertelenecek mi?
İkinci ve daha teknik konu ise enflasyon düzeltmesi uygulaması. Bilindiği üzere 2025 yılı geçici vergi dönemlerinde bu uygulamanın yapılmayacağı daha önce netleştirilmişti. Şimdi kritik soru şu: bu yıla ilişkin verilecek kurumlar vergisi beyannamelerinin eki mali tablolar enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak mı?
Bir yıllık tecrübe gösterdi ki, enflasyon düzeltmesi uygulaması işletmelere ve mali müşavirlere getirdiği yüksek iş yüküne karşın beklenen seviyede bir vergi geliri üretmedi. Bankalar için sonuç daha net tahmin edilebildiği için 2024 yılında bankalar zaten kurumlar vergisi uygulamasında enflasyon düzeltmesi kapsamı dışında tutulmuştu. Reel sektör açısından kısmen de olsa beklentilerin tam karşılanamaması, erteleme ihtimalini güçlendiriyor.
Halka açık şirketler için muhtemel senaryolar
Olası bir ertelemede halka açık şirketlerin nasıl hareket edeceği de önemli bir soru. Burada iki seçenek öne çıkıyor: Kanuna açık bir hüküm eklenmesi ve halka açık şirketlerin kamuoyuna ilan edecekleri mali tablolarında da enflasyon düzeltmesi yapmayacağının netleştirilmesi,
Kanun çıktıktan sonra SPK’nın bankalarda olduğu gibi, Bağımsız denetimden geçmiş mali tablolarında da enflasyon düzeltmesi yapılmayacağının kurul tarafından karara bağlanması. Uluslararası ortaklı şirketlerde ise tablo biraz farklı. IAS 29 gereği talep eden yabancı ortaklara sunulmak üzere enflasyon düzeltilmiş tablolar hazırlanmak zorunda kalabilir. Ancak bu, genel mükellef kitlesi için istisnai bir durum olarak kalacaktır.
VUK mükerrer 298 ve IAS 29 arasındaki temel fark
Türkiye’de enflasyon düzeltmesine ilişkin düzenleme, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’nci maddesinde yer alıyor. Esasen bu madde, uluslararası muhasebe standartlarıyla büyük ölçüde uyumlu. Temel fark; Türkiye’de düzeltmede Yurtiçi ÜFE, uluslararası standartlarda ise TÜFE esas alınıyor. Uygulamanın hedefi, bilançolardaki parasal olmayan varlıkların enflasyon etkisinden arındırılarak gerçekçi bir finansal görünüm oluşturulması. Yoksa bu düzenleme ile şirketlerde mevzuata göre çıkan dönem karının bir de enflasyona endekslenmesi ile azaltılması gibi bir beklenti ile uygulamanın bir alakasının olmadığı artık herkes tarafından net olarak anlaşılmıştır.
Dördüncü geçici vergi geri geliyor
Görüşülecek kanun teklifinde öne çıkması beklenen bir diğer başlık da dördüncü geçici vergi uygulamasının yeniden gelmesi. Kamunun finansman dengesi açısından bir geçici mekanizma eklenmemesi bir anlamda bu adımı kaçınılmaz hâle getirdi. Günümüz teknolojisiyle belli ölçeğin üzerindeki şirketler mali tablolarını zaten her ay değerlendirmekte olduğundan, büyük bir ek yük görünmüyor. Esasen değişen tek şey, kurumlar vergisinin kalan kısmının şubat ayında mı, yoksa nisanda mı tahsil edileceği.
Sonuç: Geniş kitlelerin beklentisi iki başlıkta toplanıyor
Kanun teklifi mesken kira gelirlerindeki sembolik istisnanın kaldırılması gibi algısı getirisine değmeyecek bazı tartışmalı düzenlemeler içerse de, geniş kitlelerin gözü iki başlıkta: Arsa-arazi birim değerlerinin makul hale çekilmesi,
Enflasyon muhasebesinin ertelenip ertelenmeyeceği. İlk başlık çözülmüş görünüyor. Şimdi gözler, iş dünyasını ve mali müşavirleri yakından ilgilendiren ikinci başlığa çevrilmiş durumda.