Türkiye ekonomisinde de politika faizindeki artışa, krediye erişimin zorlaştırılmasına ve düşen alım gücüne bağlı olarak yatırım ve harcamaların azalacağı, bu nedenle 2024 yılında büyüme hızının düşeceği görülüyor. 

Geçtiğimiz hafta MÜSİAD’ın Ekonomik Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, neoliberal iktisat biliminin kurallarına uygun değerlendirmelerde bulunarak dünya enflasyonu nasıl indiriyorsa aynı çerçeveyi OVP’ye yansıttıklarını, bizde enflasyon yüksek olduğu için parasal sıkılaşmanın bir süre sıkı kalacağını, yıllık enflasyonda yılın ikinci yarısından başlayan hızlı düşüşlerle birlikte beklentilerin de hedefe yakınsama ihtimalini yüksek gördüklerini söyledi.

ENFLASYONU BESLEYEN ÇOK FAZLA DİNAMİK BULUNUYOR

Ancak Türkiye’de ahbap çavuş kapitalizminin yarattığı kuralsızlık ve geçmişte iki yıl boyunca seçimleri almak için uygulanan meşhur heterodoks ekonomi politikalarıyla ekonominin dengeleri o kadar bozuldu ki Türkiye’de özellikle enflasyonu düşürmek o kadar kolay görünmüyor. 

2023 yılı enflasyonunun geçen yıla göre yükselmesinde enerji (özellikle doğalgaz) ve gıda fiyatlarının etkili olduğu görünüyor. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükseliş de piyasadaki fiyatlama davranışındaki bozulmanın ve hizmet fiyatlarındaki katılığın devam ettiğini gösteriyor. Sağlam, üretken, verimli ve rekabetçi bir ekonomik yapı tesis edemediğimiz için de dünyada enerji, gıda ve emtia fiyatları düşerken bizde yükseliyor. 

Yılın ikinci yarısından sonra baz etkisinden kaynaklanacak aylık enflasyon oranlarındaki düşüşü gerçek bir düşüş olarak pazarlamayı Nureddin Nebati döneminde de görmüştük. Ayrıca sadece faiz artışıyla sonuca gitmek de mümkün görünmüyor. Bütçe disiplini yok edildi, ölçüsüz para basıldı, iç ve dış borçlar katlanarak arttı, düşük faiz oranlarıyla ve düşük döviz kurlarıyla daha çok yandaş şirketler fonlandı, zombi şirketler ayakta tutuldu, seçimler alındı ama Türkiye ekonomisi yüksek enflasyonun içine sürüklendi, orta direk yok oldu ve yoksulluk derinleşti. Ekonomide büyük bir tahribat var, lafla peynir gemisi yürümüyor. 

ABD, Japonya ve Avro Bölgesi 2023’ü yüzde 3’ün altında enflasyon oranlarıyla kapattılar. Çin eksi enflasyon oranına sahip, Birleşik Krallık’ta bu oran yüzde 3.9 oldu. Arjantin’i saymazsak bize en yakın yüzde 6’nın altında enflasyon oranlarıyla Güney Afrika ve Hindistan gözüküyor. Türkiye’de yıl sonu TÜFE oranı yüzde 64.77 seviyesinde gerçekleşti, dünyadan koptuk gidiyoruz. 

TÜİK GÜVEN VERMEMEYE DEVAM EDİYOR

Üstelik enflasyon hesaplamasında baz alınan mal ve hizmet sepeti ve bunların sepetteki ağırlıkları yayımlanmadığı için TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri şüpheli hale geldi. İTO, 2023 sonu yıllık enflasyon oranını yüzde 74.9 olarak açıklarken ENAG yüzde 127.2 olarak açıkladı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ise 2023 yılı enflasyonu yüzde 83.63 seviyesinde gerçekleşti. Enflasyon hesaplamasında TÜİK verilerinin bu kadar düşük çıkıyor olmasının bir açıklamaya ihtiyacı yok mudur?  

Güven olmadan enflasyon beklentileri olumluya dönmez. Yüksek enflasyon içeride gelir dağılımını bozduğu gibi ihtiyaç olan dış finansmanın gelmesine de engel olmaktadır. Dolayısıyla öyle yarım yamalak değil, enflasyonla adil olarak yüklerin paylaşıldığı topyekûn bir mücadele gerekmektedir. Yapısal reformlarıyla, maliye politikasıyla, vergilemede sosyal adaletin, kamuda tasarrufun gözetildiği, hukukun bütün normlarıyla çalıştığı şeffaf ve hesap verilebilir bir sistem inşa etmeden enflasyonla mücadelede kalıcı sonuç almak zor görünüyor.