Kış 2003.

Boston Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmak için eşim ve 4 yaşındaki kızımla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ndeyiz. Kızımın iç kulak iltihabı nedeniyle, özel sağlık sigortası kapsamındaki çocuk doktoru muayenesinden sonra yazılan antibiyotiği almak üzere bir eczane zinciri marketteyiz. Eczacı, reçetemizi inceledi ve yazılan antibiyotiğin kendilerinde olmadığını onun yerine muadilini vereceğini söyledi.

Bense ısrar ederek doktorun yazdığı ilacı almak istediğimi söylediğimde bana “Massachusetts yasaları gereği eczacının muadil (eşdeğer) ilacı verme yetkisi olduğunu” belirtti.

Bu arada eşimle kendi aramızda Türkçe konuşmaya başlayıp, “Böyle şey olur mu canım, gider başka eczaneye bakarız. Belki orada buluruz” deyince kasadaki eczacı bay:
 

“Siz kendinizi mi zenginleştirmek isteyirsiniz yoksa bizi mi?” demez mi!

Meğerse içeriği tamamen aynı olan iki ilaçtan doktorun yazdığı jenerik ilacın hasta katkı payı 20 ABD Doları, eczanenin bize vereceğinin ise 5 ABD Doları imiş.

Sonradan adının Cavid olduğunu öğrendiğim Azeri Türk’ü kardeşimiz şirin Azeri Türkçesiyle bizi bir kez daha uyardı:

“Siz bizi zənginləşdirmək istəyirsiniz, yoxsa özünüzü?”

***

Son günlerde bir takım çevrelerde “enflasyon muhasebesi kaldırılmalı” veya “en az bir yıl ertelenmeli” taleplerini okuyunca aklıma Cavid kardeşimin cümlesi geldi:

“Siz girişimciyi mi korumak istiyorsunuz yoksa enflasyon canavarını mı?”

***

Hatırlanacağı üzere çağdaş vergi sistemi 1950’lerde yürürlüğe girdi.

Ben kendimi bildim bileli enflasyon olgusu ekonomide, muhasebede, vergide, girişimcinin ve sade vatandaşın gündeminden hiç düşmedi.

1980-1987 arasında ortalama %41, 1988-1993 arasında ortalama %59, 1994-2001 arasında ise ortalama %78 seyreden enflasyon (ÜFE)* 2002’den başlayarak 2010’lara kadar mutedil ve kontrol altında kalmışken son yıllarda yeniden kronik bir hale geldi.

Hem enflasyonla hem de sermayeyi vergilendiren sistemle mücadele eden küçük ya da büyük tüm girişimciler, 50 yıl boyunca enflasyon muhasebesinin getirilmesini istediler.

Ancak hükümetler enflasyon nedeniyle şişmiş kazançlar üzerinden elde ettikleri vergi gelirlerinde oluşabilecek azalmayı göze alamayarak;

- Mevzuatımızda mükelleflerimizi enflasyondan koruyan kısmi düzenlemeler zaten mevcut!

- Enflasyon muhasebesi enflasyonunun düşeceği yönündeki beklentileri olumsuz etkiler!

- Enflasyon muhasebesini uygulamak çok zordur!

gibi gerekçelerle 2003’e kadar bu konuyu ertelediler.

****

İş dünyası ise yıllarca enflasyon muhasebesi getirilmelidir: Çünkü:

- Mali tablolar gerçeği yansıtamaz hale geldi,

- Vergi adaleti zedelendi,

- Yüksek enflasyon nedeniyle sermayemiz vergilenmekte bu da vergi kaçırmaya neden oluyor,

- Vergi planlamalarına altyapı oluşuyor,

- Ülkemize yabancı sermaye girişi engelleniyor,

- Yerli sermayemiz yurtdışına gidiyor,

diye yıllarca haklı talebini dile getirdi

AK Parti tarafından gerçekleştirilen vergi reformu çalışmalarının en önemlilerinden biri olan enflasyon muhasebesi 2003’te yasalaştı, ilk ve son kez 2004 yılında uygulandı.

Ancak son üç yıldır artan fiyatlar şimdi yasal olarak, daha da önemlisi teknik olarak enflasyon muhasebesini otomatik olarak devreye soktu.

****

Enflasyon muhasebesinin ertelenmesi veya kaldırılması halinde, bana kalırsa Türkiye, hayatın, ekonominin ve bilimin gerçeklerine karşı bir uygulamayı devreye almış, iş dünyası da yıllarca mücadele ile elde ettiği bir imkândan kendi arzusu ile vazgeçmiş olacaktır.

Ve en kötüsü mali tablolarımızın gerçeği yansıtmaması gibi bir defoyla da yaşamaya devam edeceğiz.

Eğer; Devletin istatistik kurumunun açıkladığı enflasyon veya işsizlik verileri gerçek durumu yansıtmıyor diye eleştirirken “Bırakalım şirketlerimizin mali tabloları da gerçekleri yansıtmasın” aşamasına elbirliği ile geçmeyi arzu ediyorsak, ben bunca satırı boşa yazmış, siz de boşa okumuş olacaksınız. Bunun için sizden özür dilerim.

Ekonomisiyle, kurumlarıyla, muhasebesiyle, mali tablolarıyla ve vergi sistemiyle çağdaş ve medeni dünyanın bir parçası olarak mı devam etmek istiyoruz ya da Azeri Türkçesiyle;

“Siz bizi zənginləşdirmək istəyirsiniz, yoxsa özünüzü?”

(* İşaretli bilgiler, bilinenin tekrarından kaçınmak için Mahmut Vural, Mehmet Ali Özyer ve Aydın Kıratlı’nın Vergisel Açıdan Enflasyon Muhasebesi (2004) kitabından alınmıştır.)

Dünya | Nazmi KARYAĞDI