Bu tablo, işverenleri yan haklar alanında daha yaratıcı çözümler geliştirmeye yöneltti. Özellikle torba kanun teklifiyle gündeme gelen işveren prim indirimlerinin azalması ve asgari ücrette beklenen çift haneli artış, bordro maliyetlerini yukarı çekerken, birçok şirketin odağı “ücret yerine fayda” stratejisine kaydı.

Bordro dengeleri

Torba kanunla birlikte bazı sektörlerde işveren prim indirimlerinin azaltılması ve prime esas kazanç tavanının yükseltilmesi, doğrudan bordro maliyetlerini etkileyecek. Özellikle KOBİ ve hizmet sektörlerinde bu durum, “ek zam mı, yan hak mı?” tercihinde belirleyici hale geldi. Artan prim oranları nedeniyle işverenler, maaş artışlarını daha vergi ve prim avantajlı alanlara kaydırmaya başladı. Bu çerçevede; yemek kartı, ulaşım desteği, özel sağlık sigortası ve BES katkısı gibi kalemler yeniden değerlendiriliyor. Bu yaklaşım hem maliyeti optimize ediyor hem de çalışan açısından algılanabilir bir değer yaratıyor.

Artış beklentisi

Ocak 2026’da yürürlüğe girecek yeni asgari ücret artışının %30-35 aralığında olması bekleniyor. Bu artış, bordro toplam maliyetlerini yukarı çekerken, özellikle orta gelirli çalışanlar için reel gelirde fark yaratmayacak. Şirketler bu durumu yönetmek için maaş dışı fayda kalemlerine yöneliyor. “Yan haklar”, çalışan açısından gelir kaleminden çok yaşam kalitesi unsuru olarak öne çıkıyor. Bu da işveren-çalışan ilişkisinde klasik “ücret memnuniyeti” yerine “değer hissi” dönemini başlatıyor.

En işlevsel enstrüman

Yemek kartları, işverenlerin bu dönemde en çok başvurduğu araçlardan biri haline geldi. Bunun üç temel nedeni var:

  • Vergi avantajı: Günlük yemek bedeli belirli bir tutara kadar gelir vergisinden istisna ve SGK primi matrahına dahil edilmiyor.
  • Esneklik: Çalışan açısından faydalı ama işveren açısından bordroya yük getirmiyor.
  • Kapsayıcılık: Saha çalışanlarından ofis personeline kadar tüm gruplarda uygulanabiliyor.

Son dönemde bazı firmalar yemek kartı limitlerini artırarak çalışan memnuniyetini yükseltiyor. Bu uygulama hem maliyet yönetiminde hem de çalışan bağlılığında yüksek etki yaratıyor.

Artık zam değil, denge konuşuluyor

İnsan kaynakları departmanları için artık ana soru “ne kadar zam yapacağız?” değil; “çalışan için toplam değer nedir?” sorusu. 2025’in ikinci yarısında yapılan İK araştırmalarına göre büyük ölçekli şirketlerin %70’i, çalışan memnuniyetini artırmak için maaş dışı fayda kalemlerini genişletti.

En çok tercih edilen uygulamalar:

  • Sağlık sigortasının aile bireylerine genişletilmesi,
  • Ayni yardımların hediye kartı gibi çalışanın kendi ihtiyacına göre harcayabileceği bir şekilde verilmesi
  • Ulaşım katkısının karta dönüştürülmesi,
  • Eğitim, dijital platform üyeliği, wellness paketleri gibi sosyal yan haklar.

Bu konularda önemli bir destek de söz konusu. Bilindiği üzere 5510 Sayılı Kanun kapsamında ayni yardımlar prime esas kazanca dahil edilmiyor.

Değer yönetimi

Torba kanunla artacak prim oranları, beklenen asgari ücret artışı ve yüksek enflasyonun baskısı, şirketleri klasik maaş politikalarından uzaklaştırıyor. Artık rekabet “en yüksek maaşı kim veriyor?” sorusuyla değil, “çalışanına en kapsamlı değeri kim sunuyor?” sorusuyla şekilleniyor. Yemek kartları, özel sağlık paketleri ve esnek yan hak sistemleri, bu dönüşümün merkezinde. Önümüzdeki süreçte yan hakların işverenler açısından daha da kritik hale gelmesi söz konusu olacaktır. Hem torba kanunla artacak prim yükü hem enflasyon baskısı hem de asgari ücretteki artış oranları işverenlerin gözünü yan haklara çevirecektir. Çalışanlar açısından da enflasyona karşı koruma sağlayabilecek yan hakların değeri artacaktır.

Kaynak: Milliyet | Cem KILIÇ