Geçtiğimiz iki haftalık süreçte gelen sorular iki konuda yoğunlaşmış durumda: Birisi Varlık Barışı, diğeri ise kur farklarının KDV’si ile ilgili.

Özellikle, Maliye’nin Danıştay tarafından iptal edilen kur farkı düzenlemesine göre hala tarhiyat yapıldığı ifade ediliyor. Şimdi, “iptal edilen düzenlemenin tarhiyatı mı olur?” diye düşünüyorsunuz değil mi? Evet, bu konuda çok soru sorulduğuna göre, bu tarhiyatlara devam ediliyor. Prensip olarak, iptal olunan bir düzenleme dayanak gösterilerek tarhiyat yapılmaması gerekiyor. Ancak, bu tarhiyatlara devam edildiğine göre, ya bu iptal kararından tarhiyatı yapanların haberi yok ya da bilindiği halde devam ediliyor.

Bize göre, bu tarhiyatları yapanların söz konusu düzenlemenin iptal edildiğinden haberi yok!
 

Maliye’nin İptale Konu Düzenlemesi Nasıldı?

Maliye’nin iptal edilen düzenlemesi, 18 Ocak 2019 öncesi kur farklarının KDV’si ile ilgili.

Konu hakkında KDV Genel Uygulama Tebliğinde, “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.” şeklinde bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme, 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.

Aslında, Tebliğde yer alan bu düzenleme yeni bir düzenleme değil, Maliye’nin Tebliğden önce özelgelerle verdiği idari görüşleriyle birebir aynı.
 

İptal Davası, Anayasa’ya Aykırılık İddiasıyla Açıldı!

İptal davası, söz konusu düzenlemenin KDV Kanununda yer almadığı, Maliye’nin Tebliğ ile bu şekilde bir düzenleme yapamayacağı, Anayasa’nın 73. Maddesine aykırı olduğu iddiasıyla açıldı.
 

Danıştay 4. Dairesi, İlk Kararında İptal Talebini Reddetti!

Danıştay 4. Dairesi, konu hakkında verdiği ilk kararında; “Kur farklarının işlevsel olarak vade farkı ve fiyat farkı gibi mal ve hizmetin karşılığını oluşturan bedele dahil ekonomik bir değer olduğu ve KDV’ye tabi bulunduğu” gerekçesiyle açılan davayı reddetti (Danıştay 4. D.nin 18.05.2017 tarihli ve E:2014/4834, K:2017/4605 sayılı Kararı).
 

Karar, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK) Nezdinde Temyiz Edildi!

Davacı, Danıştay 4. Dairesi’nin yukarıda yer alan kararını, Danıştay VDDK nezdinde temyiz etti. Danıştay VDDK, “Kanunun 24/c maddesinde yer alan “gibi” ifadesinden yola çıkılarak kur farkının vade farkı mahiyetinde olduğu kabul edilmek suretiyle KDV matrahına dahil edilmesinin hukuk devletinin unsurlarından biri olan hukuki belirlilik ilkesiyle bağdaşmadığı, ayrıca dava konusu Tebliğ ile KDV matrahına ilişkin hükümlerin yorum yoluyla genişletilmesinin verginin kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, bu nedenle bedelin farklı zamanlarda ödenmesi nedeniyle zaman içinde oluşabilecek kur farklarının matraha ilave edilerek KDV’ye tabi tutulmasının mümkün bulunmadığı” gerekçesiyle, söz konusu kararı bozdu (Danıştay VDDK’nın 18.05.2017 tarih ve E.2014/4834, K.2017/4605 sayılı Kararı).
 

Maliye, Bu Arada İptal Olasılığına Karşı KDV Kanununda Değişiklik Yaptı!

Maliye, Tebliğdeki düzenlemenin iptal olasılığına karşı, KDV Kanununun 24/c Maddesinde 7161 sayılı Kanunla düzenleme yaptı ve satıcı lehine oluşan kur farklarının KDV’ye tabi olduğu hususunu açıklığa kavuşturdu. Yani, Tebliğ ile yaptığı düzenlemeyi Kanuna taşıyarak, bundan sonra ileri sürülebilecek Anayasaya aykırılık iddialarını ortadan kaldırdı. Söz konusu düzenleme, 18 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girdi.
 

Danıştay 4. Dairesi, Bozma Kararına Uyarak Maliye’nin Düzenlemesini İptal Etti!

Danıştay 4. Dairesi, bu defa VDDK’nın bozma kararına uyarak, KDV Genel Uygulama Tebliği’nin kur farkları ile ilgili (III/A-5.3) bölümü ile (III/B-1.2.2) bölümünde yer alan "kur farklarının vade farkı, fiyat farkı gibi KDV’nin matrahına dahil olduğu ve KDV’ye tabi bulunduğu" şeklindeki düzenlemeleri iptal etti (Danıştay 4. D.nin 13.03.2019 tarihli ve E.2018/6584, K.2019/1881 sayılı Kararı).
 

Bu Defa Maliye Temyiz Etti, VDDK Temyiz Talebini Reddetti!

Maliye, Danıştay 4. Dairesi’nin VDDK’nın bozma kararına uyarak verdiği yeni iptal kararını temyiz etti. Ancak, Danıştay VDDK, Maliye’nin temyiz talebini reddetti (Danıştay VDDK’nın 23.10.2019 tarih ve E.2019/902, K.2019/707 sayılı Kararı).
 

18 Ocak 2019 Öncesi Kur Farklarının KDV’ye Tabi Olmadığı Hususu Netleşti!

Danıştay 4. Dairesi’nin iptal kararının kesinleşmesi sonrasında, KDV Genel Uygulama Tebliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Mayıs 2014 tarihi ile 7161 sayılı Kanunla KDV Kanununun 24/c maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 18 Ocak 2019 tarihleri arasında geçen sürede, bedeli döviz cinsinden veya dövize endekslenerek belirlenen mal teslimi ve hizmet ifalarına ilişkin bedelin geç ödenmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının KDV’ye tabi olmadığı hususu açıklığa kavuştu. Yani, 1 Mayıs 2014 - 17 Mayıs 2019 tarihleri arasında bu şekilde ortaya çıkan kur farkları KDV’ye tabi değil.
 

İptal Kararı, 18 Ocak 2019 Öncesi İçin Bağlayıcı!

18 Ocak 2019 öncesi ile ilgili yapılan veya yapılmakta olan vergi incelemelerinde, Danıştay’ın iptal kararının dikkate alınması ve bu şekilde ortaya çıkan kur farkları için KDV tarhiyatı istenilmemesi ve vergi dairelerince de tarhiyat yapılmaması gerekiyor. Yani, iptal kararı herkes için bağlayıcı.
 

Peki, İptal Kararı Neden Dikkate Alınmıyor? Neden Cezalı Tarhiyatlar Yapılıyor?

18 Ocak 2019 öncesi dönemlerle ilgili olarak yapılan ve yapılmakta olan vergi incelemelerinde Danıştay’ın bu iptal kararı dikkate alınmıyor, vergi daireleri ise maalesef bu tarhiyatları yapmaya devam ediyor!

Maliye, ilk bozma kararından sonra bir Genel Yazı çıkararak, yeni karar verilinceye kadar kur farklarında KDV uygulamasına ilişkin düzenlemeye devam edileceğini açıkladı (GİB’in 16.08.2018 tarihli ve 64994458-130 [5524-244]-E 108587 sayılı Genel Yazısı). Ancak, son iptal kararı ve bu kararın kesinleşmesi sonrasında, yeni bir Genel Yazı çıkarmadı, bu konuda ne şekilde işlem yapılacağı ile ilgili yeni bir açıklama yapmadı.

Bize göre, daha da geç olmadan Maliye’nin, Danıştay’ın bu iptal kararı ile ilgili olarak yeni bir Tebliğ ya da Genel Yazı veya Sirküler yayınlayarak, bu durumu açıklamasında fayda var!
 

Sonuç Olarak;

İptal kararı kesinleşti, bu saatten sonra değiştirilmesi de mümkün değil. Bu nedenle, vergi mükellefleri daha fazla mağdur edilmemeli, hatalı olarak yapılan tarhiyatların yargıya taşınması önlenmeli, yazılan Vergi İnceleme Raporlar düzeltilmeli ya da işleme konulmamalı. Bu konuda açılacak yeni bir davanın Maliye lehine sonuçlanması imkânsız. Burada sadece dava kaybedilmiyor, bir de konunun dava masrafları, avukatlık vekalet ücreti, yasal faizi gibi maddi boyutu var. Peki, bu masrafları kim ödeyecek?

Dünya | Abdullah TOLU