İşverenlerin çalışanlara sunduğu yemek yardımları, yeme - içme sektörü açısından da büyük öneme sahip. Yemek yardımlarının çalışma günlerinin tamamını kapsayacak düzeyde yapılması, bu sektörlerde iş hacminin büyümesine ve yeni istihdama katkı sağlar. Kamu açısından da sigorta prim gelirleri, işsizlik ödenekleri ve vergi gelirleri olumlu yönde etkilenir.

2023 yılı itibarıyla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yemek kartlarına günlük bir istisna sınırı getirilmesiyle nakit kullanımı teşvik ediliyor. Güncel bir araştırmadan elde edilen sonuçlar, bu kararın bazı olumsuz yansımalarına dikkat çekiyor. Bu kararın uygulanmasıyla birlikte, ülkemizde gelir vergisi ve sosyal güvenlik primi istisnası farklılaşmış oldu. İlk olarak, SGK istisnası çalışanların yeterince yemek yardımı alamamasına yol açabiliyor. Bunun yanında, yeme - içme sektöründe de çalışanlar tarafından verilen düzenli sipariş sayısındaki düşüşe bağlı olarak ciro kayıpları yaşanmış durumda.

Yemek yardımı istisnası

2022 sonunda yapılan değişikliklerle SGK tarafından nakit yemek yardımları artık diğer yemek yardımlarıyla aynı şekilde değerlendirilmeye başlandı. Bu bakımdan, yemekhane dışında çalışanların beslenme ihtiyaçlarının karşılanması durumunda günlük asgari ücretin yüzde 23.65’ine denk gelen bir istisna sınırı belirlenmişti. Bu tutar da yemek yardımlarına ilişkin gelir vergisi istisna tutarının altında kaldı.

Yemek kartları alanında faaliyet gösteren bir firma tarafından yapılan araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, ilk 6 aylık uygulamanın ardından, nakit yemek yardımlarının sıklıkla beslenme ihtiyacının dışında kira, kredi kartı borcu gibi farklı masraflarla ilgili kullanıldığı daha net görülmeye başlandı. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 3’ü bu ödenekle yemek yediklerini belirtti.

Temmuzdaki asgari ücret zammının ardından sigorta primi istisnası 78.90 liradan 105.75 liraya çıkmasına rağmen gelir vergisi ve sigorta primi istisnası tutarları arasındaki farklılıktan kaynaklanan sorunlar çözülemedi. İTO’nun geçinme endeksine göre, mevcut durumda aylık sigorta primi istisnası tutarı çalışanların yalnızca 13 günlük beslenme ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.

Yeme-içme sektörü olumsuz etkilendi

Araştırma sonuçları, yemek yardımının nakit olarak alınması sonucunda çalışanların daha az yemek yediği ve restoran & kafelere gitmediğini açıkça ortaya koyuyor. Söz konusu işletmelerin bu olumsuz tabloyla istihdam azaltma, menü küçültme, daha az kaliteli malzeme kullanma ya da maliyet yansıtma gibi önlemlerle baş etmeye çalıştıkları belirtilmiş.

İstihdam kaybı yaratıyor

Siparişlerdeki azalma, aynı zamanda sektörün işgücü ihtiyacını da etkiliyor. Araştırmada yer alan verilere göre, yeme - içme sektöründe bir işletme mevcut müşterilerini elinde tutmak ve aynı hizmet kalitesini sürdürmek için işletmesine gelen her yeni 23.7 düzenli müşteriye karşılık yeni 1 personeli işe alma ihtiyacı hissediyor. İstihdam kaybı, sosyal güvenlik sistemi açısından da prim kaybı demek.

Diğer taraftan, sipariş kaybının olumsuz etkilerinin, yeme - içme sektörü ve yemek kartı sektörüyle başlayıp gıda üreticileri, gıda tedarikçileri, lojistik ve perakende ticaret gibi diğer sektörleri de kapsayarak devam edebileceği yönündeki endişeler de dile getirilmiş.

Nakit yardım amaç dışı kullanılıyor

Nakit yemek yardımlarının beslenme amacı dışında kullanılmaları, orta ve uzun vadede, yetersiz ya da sağlıksız beslenmeyle ilişkili sağlık sorunlarına yol açabilir. Dengeli bir şekilde beslenmeyen çalışan aynı zamanda iş güvenliğini de riske atacaktır. Tüm bunlar da sosyal güvenlik sistemine yük olarak yansıyacaktır. Araştırmada, nakit kullanımının giderek artmasının kayıt dışılık eğilimi üzerinde de olumsuz etkileri olabileceği vurgulanmış.

Bazı şirketlerin de muvazalı bir şekilde maaşların belli bir kısmını bordroya yemek ödeneği adı altında girip vergi ve SGK zararına uğratabilmelerinin önü açılmıştır.