GÜNDEM

Yapay zekâ destekli finansal karar alma: Lüks değil zorunluluk

İş dünyası, son yıllarda tarihte benzeri az görülen bir dönüşüm hızına tanıklık edi­yor.

Abone Ol

Teknoloji sadece bir araç olmaktan çı­kıp şirketlerin değer yaratma biçimlerini, rekabet avantajını ve hatta organizasyon­ların düşünme şeklini baştan yazıyor.

Bir zamanlar en değerli şirketler petrol, oto­motiv ya da telekom devleri olurken, bu­gün piyasa değeri sıralamasında zirveyi NVIDIA, Apple, Google ve Microsoft gibi teknoloji şirketleri paylaşıyor. Öte yandan tüm sektörlere şirket içi veriyi analiz et­me, müşteriyi tanıma, finansal verileri tah­minleme, kredi skorlama, yolsuzluk tespi­ti gibi çok sayıda çözüm üreten FinTek şir­ketlerinin de piyasa değerleri hızla artıyor. Mesela yaklaşık 118 milyar USD’lik piya­sa değerine sahip olan Robin Hood, şirket sıralamalarında geleneksel bankacılık ya­pan yaklaşık 110 milyar USD’lik UniCre­dit’in daha üzerinde yer almakta.

Bu hikâ­yede yapay zekânın (YZ) rolü yadsınamaz. YZ, sadece teknoloji şirketleri için değil, reel sektör için de üstünlük sağlıyor zira değer yaratmanın yolu, ham veriyi strate­jik kararlara dönüştürmekten geçiyor. Re­el sektör için YZ’nin önemi, yalnızca ope­rasyonları hızlandırması değil; riskleri ön­görmesi, talebi tahmin etmesi, maliyetleri optimize etmesi ve yöneticilere belirsizliği yönetme kapasitesi kazandırması.

Somut finansal örnekler: YZ finansal analizde neyi fark ediyor?

Şirketler binlerce fatura, yüzlerce müş­teri davranış sinyali ve sürekli değişen ma­liyet yapılarını eş anlı olarak yönetmek zorunda. Manuel analizler bu yoğunluk­ta ister istemez yüzeysel kalırken, YZ hem şirket içi hem de şirket dışı veriyi çok kat­manlı okuyarak daha derin ve görünmez riskleri ortaya çıkarabiliyor. Örneğin, ge­leneksel analizde bir şirketin gelirinin art­masına kısa vadede sevinirken, orta vade­li bazı risklerin varlığı gözardı edilebiliyor. YZ bir makine öğrenmesi modeli ile aynı tabloyu farklı açılardan ele alabiliyor.

Me­sela, insan zihni bir müşterinin çok kısa süreli tahsilat gecikmelerini önemsiz ka­bul ederken, YZ bu küçük anomalileri bir araya getirerek birkaç ay sonra oluşabile­cek likidite baskısını öngörebiliyor. Ben­zer şekilde, kısa vadede finansal sağlığı iyi görünen bir işletmenin stok rakamlarını analiz eden YZ, stoklardaki artışın belirli bir ürün grubunda talep düşüşü nedenli ol­duğunu ya da duygu analizleri ile müşteri­lerin satın alma davranışının bozulacağına yönelik tespitlerde bulunuyor ve nakit büt­çelerini simüle ediyor.

Bugün finans sektöründe risk izleme, kredi skorlama, portföy optimizasyonu, dolandırıcılık tespiti ve nakit akış tahmini gibi hemen her fonksiyon için YZ kullanı­labiliyor. Dünyanın önde gelen finans ku­rumlarının akıllı algoritmaları merkezine alarak rekabet avantajı yaratması da, bu dönüşümün kaçınılmaz olduğunu gösteri­yor. Bunun en başarılı örneklerinden biri­si bir varlık yönetim şirketi olan Blackro­ck’ın Aladdin’i.

Aladdin, 80’lerin sonunda Blackrock’ın kendi portföyündeki riskle­ri yönetmek için yazılmış olan bir araç ol­sa da, 90’lı yıllarda bu platform dışa açıldı ve farklı şirketlerin de risk yönetimlerini yapan bir yazılım haline geldi. 2008 küre­sel krizinde ABD hükümeti batmak üzere olan dev şirketleri kurtarma paketlerinin hesaplanmasında Aladdin’den destek al­dı. Bu, Aladdin’i kısa sürede çok sayıda şir­ketin ve fonun kullandığı bir risk yönetim aracı haline getirdi. Son veriye göre Alad­din platformu üzerinden yönetilen fonla­rın büyüklüğü yaklaşık 20 trilyon USD’yi aşmış durumda. Türk FinTek şirketleri için de çok önemli bir potansiyel kapıda.

Her şirket bu teknolojileri kullanabilir mi?

Şirketlerde dijital dönüşüm yönetimini yıllardır konuşuruz. Öte yandan olayı sa­dece yazılım satın almak olarak görmemek lazım. Gerçek fayda, şirketin YZ entegras­yonuna ne kadar hazır olduğuyla ilişkilidir. Bunun da üç ayağı var. İlki şirket içi süreç­lerin ölçülebilir, izlenebilir ve dijitalleşti­rilmiş olması. İkincisi veri madenciliği ve üçüncüsü şirket kültürünün bu dönüşü­me açık olması. Bugün YZ’ye hazır olma­yan şirketlerin, yarın rekabet edemeyecek kadar geç kalmış olabileceği de önemli bir not.