Bir taraftan İpekiş'te yatırımlar devam ediyor, diğer taraftan ülkede anarşi almış başını gidiyor ve bir sabah kalktığımızda Kenan Evren'in konuşmaları ile uyandık. Darbe olduğunu, sokağa çıkmanın yasak olduğunu ve kuralları söylüyordu. 

Birkaç gün içinde de ortalık güllük gülistanlık olmuştu. 

Evren'in en büyük şikayetlerinden biri de kendi maaşı ile bir garsonun maaşının aynı olduğu hatta garson ücretinin daha bile fazla olduğu idi.  Yaptığı ihtilal sayesinde onların maaşları garsonları geçti, ama garsonların aldığı bahşişlere mani olamadılar.


Tamam, 12 Eylül ihtilali oldu ve sokağa çıkmak da yasak ama fabrikada görevli bekçiler var. Bunlar aç ve uykusuz ne kadar dururlar, acaba askerler fabrikayı işgal etti mi gibi konular ve bu konularda kafamızda sorular var. 

Yedek subay elbisem duruyor ve vücudum hala askerlik yaptığım zamanki gibi. Ama yedek asteğmen elbisesini giyersem büyük bir suç işlemiş olurum. Fabrikaya gitmem lazım. Ne yapayım ne yapayım derken Arşimed gibi nerede ise buldum diye bağıracaktım. 

Bir kere arabam Anadol. Bir çok subayın arabası da Anadol'dur. O zaman askerler kolay kolay Anadolu çevirmezler. Asteğmen elbisesini giymeye gerek yok. Askerden kalan subay gömleği de duruyor. Apoletlerinde işaret yok ama apoletleri de duruyor. 

Ya Allah, Bismillah dersin. Yıldırım Şenevler'den yola çıkarsın, stadyum caddesindeki İpekiş fabrikasına gelirsin. Bekçiler yorgunluktan bitmiş haldeler. Haa, yolda benim Anadol'u gören askerler, bir de sarımsı haki gömlek görüyor ve selam veriyorlardı. Ben kahramanca önüme bakarak geçiyordum. 

Bir şekilde garnizonla görüşerek bekçilerin diğer vardiyalarının gelmesini sağladık ve çalışanların perişan olmasını önledik. Böyle de bir hikayemiz oldu. 

12 EYLÜL'DE BİR DOLARIN GÜCÜNÜ ÖĞRENDİM

12 Eylül'den sonra bir akşam yönetim kurulu ve misafirlerle Çelikpalas'a gittik. İpekiş ve misafirleri her zaman Çelikpalas için çok önemliydi. Garsonlar etrafımızda fır dönerdi. Ama o akşam bir de baktım, garsonlar yüzümüze bakmıyor. Yerlerde sürünüyorlar. Masamıza hizmette aksamalar var. 

Garsonları çağırdım. Hem ne olduğunu sordum, hem de garsonların neden yerlerde süründüğünü sordum. Güldüler, kusura bakmayın dediler. 

Garsonların etrafında fır döndüğü masa Lübnanlılar'ın masası ve Lübnanlılar bahşiş olarak bir dolar çıkarıyorlar ve atıyorlar. Garsonlar da o bir dolarları toplamak için yerlerde sürünüyorlar. "İnşallah bir daha İpekiş'e karşı böyle bir tavırda bulunmayız, özür dileriz" dediler. 

Ben de o tecrübeden sonra yıllarca cebimde bir dolar taşıdım ve bahşiş olarak kullandım. Hem de Fetö'nün bir dolarlarını şimdi anlamış oldum. Tabii Fetö olaylarından sonra artık cebimizde bir dolar taşıyamıyoruz.

Hem de yaş ve Hacılık durumundan artık pavyonlara gidemiyoruz. !!!!!
 

LifeBursa | Cevdet AKÇAKOCA