İçinde bulunduğumuz bu yılın; 21.yüzyılın şimdiye kadarki en kötü üçüncü yılı olacağına ilişkin görüş birliği giderek yaygınlaşmaktadır.

2023 yılının, yüzyılın en kötü üçüncü yılı olarak ilan edilmesinin nedeni öngörülemezlik veya belirsizliklerle dolu bir yıl olacağından kaynaklanmaktadır. Bu yılı belirsiz veya öngörülemez kılan, belli başlı nedenleri ise aşağıda başlıklar halinde sayılabiliriz;

– Dünya ülkelerinin ekonomilerindeki belirsizlik ve riskler,

– Dünya piyasalarında var olan, devam eden risk ve belirsizlikler,

– Rusya’nın Ukrayna’yı işgali,

– Çin-Tayvan arasında var olan gerginlik,

– Kuzey Kore ve Japonya gerginliği,

– Çin in sıfır COVID stratejisi,

– ABD ve Çin arasında var olan süper güç rekabeti,

– Avrupa Birliği’nin sergilediği olumsuz görünüm,

– Bu yılın 2. yarısından sonra dünyada egemen olacak durgunluk beklentisi.

Dünya Ekonomik Formu’nun (WEF) bu yıla ilişkin düzenlemiş olduğu raporda, dünya çapında kırılgan ve krizden olumsuz etkilenen ülkelerin sayısında ciddi bir artış olacağı belirtilmiştir. Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) insani yardım grubunun hazırladığı 2023 raporunda ise Ukrayna- Rusya savaşının durmayacağı, savaş dursa bile Rusya ile Batı arasındaki husumetin diplomasi yoluyla devam edeceği belirtilmektedir.

Yine aynı raporda;  zayıflayan ekonomi, artan gıda ve enerji fiyatları ve zaten çok yüksek olan kamu borcu gibi etkiler nedeniyle; 2023 yılında Afrika, Asya ve Güney Amerika da olası devlet temerrüdünün artacağına dikkat çekilmektedir.

IMF ve Dünya Bankası ortak çalışması ile yayınlanan raporda ise,  yüksek düzeyde yoksulluk ve borç yükü altında olan 39 ülke belirlenmiştir. Bize göre bu liste aslında iyimser olarak hazırlamış bir listedir.  Çünkü başta Pakistan ve Sri Lanka gibi sıkıntıda olan ülkeler bile bu listeye dahil edilmeyerek borçlarını ödeyecek ülkeler arasında değerlendirilmiştir.

Dünya Bankasının 2023 yılı raporunda ise, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarının, bu yıl faiz oranlarını son 50 yılda görülmeyen bir şekilde ve eş zamanlı olarak yükseltmekte oldukları belirtilmiştir. Ancak buna rağmen, faiz oranlarındaki artış ile beraber diğer alınan önlemlerin küresel enflasyonu pandemi öncesine geri getirmeyeceği konusundaki görüşler hakim bulunmaktadır.

Ancak olayların 2023 yılı ile sınırlı kalmayarak etkisinin uzun yıllar daha devam edeceği öngörülmektedir. Nitekim Dünya Bankası Başkanı David Malpass yaptığı açıklamada; “  En büyük endişesinin, bu eğilimlerin yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerdeki ülkeler için, uzun süreli yıkıcı sonuçlarla devam etmesi, olduğunu beyan etmiştir. Bu durumdan kurtulmak için, tüm dünya ülkelerinin politikalarını tüketimi artırmaktan çok üretime artırmaya kaydırmalarını gerektiğini tavsiye etmiştir.

Bir Alman düşünce kuruluşu olan; Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nün 2023 Türkiye Raporu’nda ise, ekonomik büyümenin faiz indirimi ile finanse edilmesinin,  Türkiye’nin enflasyon sorununu daha da ağırlaştıracağı ve TL’nin daha fazla değer kaybedeceği belirtilmiş olup; ABD Doları’nın kritik eşik olan 18 TL’yi aşması ve enflasyonun son 24 yılın zirvesine ulaşması, enerji fiyatlarında meydana gelen artışlar nedeniyle 2023 yılında hiper enflasyon riskinin oldukça yüksek olduğunun altı çizilmiştir. Ayrıca; Türkiye’nin 2023 yılında,  önceki yıllara göre çok daha yüksek bir “ ülke temerrüd riski “ ile fiyatlanmaya başladığı da bilinmektedir.

Cumhuriyetin ilanından önceki en önemli mihenk noktası

Ülkemizde de genel dünya konjonktürüne uygun olarak, umutsuzluk ve belirsizlik yaşanırken, Dünya genelinin dışında yaşanılan özel durumlar nedeniyle de bu belirsizlik oranı daha da artmaktadır. Bu nedenlerden bir tanesi; 06 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde yaşanılan büyük deprem felaketi diğeri ise, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan seçim nedeni ile yaşanılan  belirsizliklerdir.

Ancak Dünya genelinde ve ülkemiz özelinde var olan bu kadar olumsuzluklara rağmen,  Dünyada ve ülkemizde 2023 yılı belirsiz ve kötü bir yıl olarak adlandırılmışken, ülkemiz için bu yılın ayrı bir anlam ve önemi bulunmaktadır. Çünkü bu yıl; Atatürk ün en büyük eserim dediği Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılıdır. Atatürk ün 19 Mayıs 1919 da başlatmış olduğu özgürlük mücadelesi Cumhuriyetimizin ilanı ile bir anlamda nihayet bulmuş ya da bir başka deyişle ülke olarak yeni bir dönemin başlangıcına adım atılmıştır. 19 Mayıs 1919 hiç şüphesiz Cumhuriyetin ilanı ile son bulan özgürlük mücadelemiz ilk kıvılcımı olsa da, Cumhuriyetin ilanından önceki en önemli mihenk noktası ise 23 Nisan 1920 de ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıdır.

Dolayısı ile bugün 23 Nisan 2023. Bu yıl 100 yılını kutladığımız Cumhuriyetimiz için çok önemli bir gündür. Çünkü egemenliğin kayıtsız şartsız millete teslim edilmesinin yıl dönümüdür ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete teslim edilmediği bir toplumda ve sistemde Cumhuriyet kurulamaz ya da kurulsa bile sosyal hayatın ihtiyaçlarına göre toplum ve devlet hayatına şekil ve düzen verilemez.

Dolayısıyla dünya ve ülke olarak geçirdiğimiz bu zor yılın, ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası olduğunu aklımızdan çıkaramadan, içinde bulunduğumuz günün anlam ve önemini hiç ama hiç unutmadan sımsıkı ülkemize ve birbirimize sarılmanın tam zamanıdır demekten kendimizi alamıyoruz. Bütün bu değerlendirmelerimiz ışığında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!