Av. Eda Nur Erdoğan ve Mustafa Topal, elektronik satışlarda yaşanan kazaları kaleme aldı.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 28.02.2024 TARİHLİ KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR İHALENİN FESHİ NEDENİ OLARAK 'ELEKTRONİK SATIŞ PORTALINDA MADDİ HATA NEDENİYLE YÜKSEK TUTARDA TEKLİF VERİLMESİ'

I. KONUNUN TAKDİMİ

Hayatın her alanında süratle gerçekleşen dijitalleşme, hukuka da sirayet etmiştir. Nitekim Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), hukukta dijitalleşme açısından akla gelen ilk ve en temel örneklerden biri olarak kendini göstermektedir. Çağın gerekliliğine uygun olarak meydana gelen dijitalleşme gerek olumlu gerekse de olumsuz yönlere sahiptir. Bu bağlamda, dijitalleşmenin getirilerinden birisi, fiziki ortamda yapılan işlemlerin çok daha kolay bir şekilde ve insan kaynaklı hataları kısmen de olsa dışlayarak gerçekleştirme imkânını bahşetmesi olarak zikredilebilir. Olumsuz yön olarak açılabilecek bir başlık ise fiziki ortamda gerçekleştirilen işlemler yönünden karşılaşılması güç olan çeşitli teknoloji kazalarının, dijitalleşme nedeniyle, kaçınılmaz olarak, gündeme gelmesidir.

Zikredilen teknoloji kazalarından birine İstanbul 9’uncu Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.09.2021 tarihli kararı[1] örnek gösterilebilir. İlgili kararda “Davacı vekilinin, 09/09/2021 tarihli dilekçesi ile de, dava dosyası açılırken UYAP üzerinden tevzi bürosu seçme aşamasında sehven İstanbul Hukuk Tevzi Bürosu seçildiğini, dava dilekçesinde de Bakırköy Hukuk Tevzi Bürosuna gönderilmek istenildiğinin anlaşılacağını, sehven Mahkemenize gönderilen dosyanın Bakırköy Hukuk Tevzi bürosuna gönderilmesini talep ettiği görüldü. Dosya her ne kadar, mahkememize tevzii edilmiş ise de, dava dilekçesinin başlık kısmının Bakırköy ( ) Asliye Ticaret Mahkemesi'ne hitaben yazıldığı, davacı vekilinin, 09/09/2021 tarihli dilekçesi ile de UYAP üzerinden dava açarken, sehven İstanbul Hukuk Tevzi Bürosunun seçildiği bildirildiğinden, sehven mahkememize tevzi edilen esas dosyanın kaydının kapatılarak, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere, Bakırköy Hukuk Tevzi Bürosu'na gönderilmesine dair karar verilmiştir” ifadelerine yer verilmiş ve bir mahkemeye hitaben hazırlanan dava dilekçesinin, UYAP üzerinden hatalı olarak başka bir mahkemeye gönderilmesi incelenmiştir.

Keza, Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesinin 04.04.2023 tarihli kararında[2], UYAP üzerinden borca itiraz sekmesi seçilmesine rağmen farklı bir takip dosyasına ait beyan dilekçesinin gönderilmesi konusu ele alınmış ve “Borçlu vekili… Borca itiraz süresi içerisinde müvekkili şirkete ait vekaletname ile birlikte, borca itiraz dilekçesi başlığı seçilerek itiraz edildiği ancak borca itiraz dilekçesi yerine maddi hata yapılarak farklı bir dilekçe gönderildiği… maddi hata yaparak borca itiraz dilekçesi yerine gönderilen dilekçenin uyap sisteminden müvekkili şirkete ait vekaletname ile birlikte, borca itiraz süresi içerisinde, borca itiraz talebi adı altında gönderildiğini, dosyaya yanlış bir dilekçenin sunulduğunu, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığını ve doğru dilekçenin esas alınması gerektiğini iddia etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile… somut olayda borçlu vekili tarafından UYAP Avukat Portal üzerinden takip dosyasına ‘borca itiraz dilekçesi’ başlığı altında başka bir takip dosyası ile ilgili beyan dilekçesi gönderildiği, dilekçe içeriğinin şikayete konu takip dosyası ile ilgili olmadığından bunun itiraz dilekçesi olarak kabulünün mümkün olmadığı, ilgisiz bir dilekçenin Uyap sisteminde borca itiraz sekmesi seçilerek takip dosyasına gönderilmesinin takibe itiraz iradesinin ortaya konulması şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesi ile borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir… ONANMASINA…” ifadeleri kullanılarak dijitalleşme nedeniyle yaşanabilecek teknoloji kazalarından biri daha somutlaştırılmıştır.

Çalışmada, icra ve iflâs hukukunda artırma yoluyla satış işlemleri bakımından ortaya çıkabilecek bir problem ele alınacaktır. Problemi takdim etmek gerekirse, 7343 sayılı Kanun ile icra ve iflâs hukukunda artırma yoluyla satış tamamen elektronik ortama taşınmış ve UYAP’a entegre Elektronik Satış Portalı üzerinden satış işlemlerinden gerçekleştirildiği bir modele geçilmiştir. Nitekim İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 111/b maddesinde ve İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Elektronik Ortamda Yapılacak Satışların Usulü Hakkında Yönetmelik (ESUHY) hükümlerinde, elektronik ortamda cebri artırmaların nasıl yapılacağına dair düzenlemeler getirilmiştir. Tamamen elektronik ortamda gerçekleştirilen satış, insan kaynaklı hataların minimize edilmesi açısından önem arz etmekle birlikte, yukarıda da açıklandığı üzere, kendine özgü problemleri de doğurmaya elverişlidir. Bununla birlikte, satışa katılan ve teklif veren bir kimsenin gerçekte vermek istediği tekliften çok daha yüksek bir teklifi yanlışlıkla ileri sürmesi sıklıkla karşılaşılabilecek bir durumdur[3]. Örneğin satışa katılan kişi, 10.000 TL tutarında teklif vermek isterken klavyede sıfır tuşuna hatalı olarak fazla basar ve 100.000 TL tutarında bir teklif verirse nasıl hareket edilmeli, bu durum ihalenin feshedilebilmesi için bir neden olarak değerlendirilmeli midir?

Esas itibariyle bu soru, artırma aşamasında meydana gelen bir problem olarak kendini gösterir. Ne var ki konuya sonuç odaklı yaklaşıldığı takdirde, problemin çözümünün ihalenin feshi davasında[4] yattığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bağlamda, ilgili soru cevaplanırken satış aşamasıyla ilgili açıklamalara yer verilmemiş ve konu salt ihalenin feshi davası özelinde ele alınmıştır. Bu yapılırken, Yargıtay’ın 7343 sayılı Kanun öncesinde verilen kararları değerlendirilmiş ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2024 tarihli kararı, 7343 sayılı Kanun öncesi hükümler uygulanmakla birlikte, merkeze alınmıştır.

II. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 28.02.2024 TARİHLİ KARARI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2024 tarihli kararına[5] konu olayda, takdir edilen kıymeti (muhammen bedeli) 64.234,70 TL olan taşınmaz satışa çıkarılmıştır. İlgili taşınmaz için 06.09.2020 tarihinde, elektronik ortamda, 351.118 TL tutarında teklifte bulunulmuş ve bu teklif sonrasında daha yüksek tutarlı başka bir teklifin verilmemesi nedeniyle ihale işlemi gerçekleştirilmiştir. Alıcı, gerçekte 35.118 TL tutarında teklif vermek istediğini, hatalı olarak 351.118 TL tutarında teklif verdiğini, hatalı işlemini düzeltme imkânına sahip olamadığını ileri sürerek ihalenin feshi davası açmıştır.

İlk derece mahkemesince “64.234,70 TL değer takdir edilen taşınmaz için 351.118,00 TL teklif verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve yanlışlığa dayandığı, şikâyetçinin ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin düşürülmesine sebep olacağı ve iki ihale bedeli arasındaki farktan sorumluluğunun doğabileceği, bu nedenle ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunduğu…” gerekçeleriyle ihalenin feshi kararı verilmiştir. Karara karşı istinafa başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince “şikâyet konusu ihalenin aynı gün yapılacak sekiz (doğrusu on) adet taşınmazın açık artırmasından ilk sıradaki açık artırma olduğu, şikâyetçinin 351.118,00 TL olan teklifi dolayısıyla icra müdürlüğünün dosya borcunun toplamı 325.722,08 TL'nin tamamının bu teklifle karşılandığından sonraki ihalelerin yapılmaması yönünde karar aldığı, dolayısıyla şikâyetçinin 351.118,00 TL teklifi dolayısıyla diğer taşınmazların ihalelerinin yapılmasının engellendiği, aynı gün ihalesi yapılacak olan taşınmazlardan bir diğeri için G... adlı kişinin 05.09.2020 tarihinde verdiği 22.222,22 TL tekliften sonra şikâyetçinin 06.09.2020 tarihinde saat 11.58.54'de 22.222,32 TL teklif vererek G...'ın teklifinin 10 kuruş üzerine çıktığı, diğer taşınmaz için çok dikkatli teklif vererek en yüksek teklifin 10 kuruş üzerine çıkaran şikâyetçinin teklifte bulunabildiği ve şikâyete konu taşınmaz için verdiği teklif sonucu diğer ihalesi yapılacak yedi adet taşınmazın ihalesinin yapılmasına engel olduğu dikkate alındığında şikâyetçinin maddi hata sonucunda teklif verdiğinin kabul edilemeyeceği, ayrıca şikâyetçinin maddi hatasını 22.222,32 TL olan teklifinde bir rakam fazla yazarak yapmış olması ihtimali değerlendirildiğinde yapacak olduğu bu hatanın örneğin 222.223,20 TL yazacak olmasının tüm dosya borcunu karşılamayacağı ve ihalelerden bir kısmının yapılmasının gerekeceğinin açık olduğu, şikâyetçinin ilk sırada olan ihale için ve dosya borcundan fazlasını karşılayacak miktarda teklif vermiş olmasının da şikâyetçinin teklifinin maddi hataya dayalı olmadığını gösterdiği…” gerekçeleriyle istinaf başvurusu kabul edilerek ihalenin feshi davası reddedilmiştir. Bölge adliye mahkemesinin kararına karşı temyize başvurulması üzerine ise Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesi, teklifin maddi hata sonucunda ileri sürüldüğü gerekçesiyle bölge adliye mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar vermiştir. Bozma sonrasında bölge adliye mahkemesinin direnme kararı vermesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna intikal etmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “Şikâyetçi açık artırma ilanının üçüncü sırasında yer alan 37.044,46 TL muhammen bedelli olan 227 ada 18 parsel sayılı taşınmaz için de elektronik ortamda teklif vermiştir. Bu tutanak incelendiğinde 06.09.2020 tarihinde G... isimli kişinin saat 23.49.43’te 22.222,22 TL teklif verdiği, ...'nın ise bu teklifin on kuruş üzerine çıkarak 06.09.2020 tarihinde saat 23.58.54'de 22.222,32 TL teklif verdiği görülmüştür. Açıklanan tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, şikâyetçinin elektronik ortamda dikkatli bir şekilde teklif verebildiği, şikâyet konusu ihale için elektronik ortamda verilen teklifin maddi hata sonucu verildiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır” gerekçeleriyle bölge adliye mahkemesinin direnme kararının onanmasına ve ihalenin feshi davasının reddi kararının hukuka uygun olduğuna karar vermiştir.

Olay örgüsü kısaca özetlenen karar özelinde dikkat çeken nokta, elektronik satış portalında maddi hataya dayalı olarak yüksek tutarda teklif verilmesinin ihalenin feshi nedeni olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda somut olay bazlı bir yaklaşımın esas alınmış olmasıdır. Daha açık bir ifadeyle, icra dosyasında yapılan satış işleminde, hatalı olarak yüksek tutarda teklif veren ve ihalenin feshi davası açan kişinin, aynı satış içinde satışa çıkarılan bir başka taşınmaz için doğru teklifi verebilmiş olması ele alınmış ve maddi hatanın bulunmadığına dair bir veri olarak değerlendirilerek ihalenin feshi davasının reddedilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bir sonraki başlıkta takdim edilen ve 7343 sayılı Kanun öncesi satış modeline göre değerlendirme yapılan Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesi kararlarında ise somut olay bazlı yaklaşım sergilenmeksizin çözümleme yapılmıştır.

III. KONUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesinin 06.03.2023 tarihli kararında[6]Şikayetçi pey süren 3. kişi isteminde; şikayetçi ... tarafından elektronik ortamda ihalede 1.810.000,00 TL teklif vermek isterken, klavye mağduriyeti yaşayarak sehven 18.010.000,00 TL teklif verildiğini, şikayetçinin hatalı biçimde verdiği teklifi farkettiğini ve hemen vermek istediği gerçek teklif olan 1.810.000,00 TL teklifi verdiğini, sonrasında taraflarınca ... İcra Müdürlüğü'nün arandığını, ayrıca talimat icra dosyasına taraflarınca talep dilekçesi sunulduğunu fakat taleplerinin reddedildiğini, taşınmazın şikayetçi adına 18.010.000,00 TL bedelle birinci açık artırmada ihale olunduğunu, ihale bedelinin ödenmemesi üzerine açık artırmada en yüksek teklifi veren ikinci kişi …’ya 2.641.000,00 TL'ye taşınmazın ihale edildiğini, şikayetçinin ihale bedelleri arasındaki farktan sorumluluğunun gündeme gelebileceğini beyan ederek taleplerinin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin… kararı ile… ihaleye konu taşınmazın muhammen bedeline, artırma tutanağındaki sürülen peylere göre e-satış portalı üzerinden yapılan 18.010.000,00 TL'lik teklifin maddi hata olduğunun kabulü ile şikayetçinin şikayetinin kabulüne ve ihalenin feshine… karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin… kararı ile… İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçeleriyle… istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA…” ifadelerine yer verilmiştir.

Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesinin 28.11.2022 tarihli kararında[7] “Şikayetçi ihale alıcısının icra mahkemesine başvurusunda; 19170 ada 31 parsel 15 nolu bağımsız bölümün 1.220.000,00 TL muhammen bedelle satışa çıkarıldığını, Uyap e-satış portalı üzerinden 1.249.770,00 TL üzerinden teklif verecekken, sisteminde oluşan hata (sistemin donması olarak açıklandı) nedeniyle 12.497.770,00 TL teklifte bulunduğunu, hatanın düzeltilmesi için ihaleden önce icra müdürlüğüne yaptığı başvurunun reddedildiğini ve daha fazla teklif veren olmadığından ihalenin kendisinde kaldığını ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği… görülmüştür… İhalesi yapılan taşınmazın muhammen bedeline (1.220.000,00 TL) göre e-satış portalı üzerinden yapılan 12.497.770,00 TL'lik teklifin açıkça maddi hata olduğunun kabulü gerekir… Bu durumda, mahkemece, maddi hata sonucu böyle bir bedelin ortaya çıktığı gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına…” ifadelerine yer verilerek, teklif vermek isteyen kişi tarafından yanlışlıkla bir sıfıra fazladan basılmış olması, ihalenin feshi nedeni olarak değerlendirilmiştir.

Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesinin 13.11.2018 tarihli bir başka kararında[8] “Şikayetçi, icra mahkemesine başvurusunda; 2010 model … marka … model aracın 24.000 TL muhammen bedelle satışa çıkarıldığını, pey yatırarak Uyap e-satış portalı üzerinden açık artırmaya katıldığını, teklif olarak 15.110 TL yazacakken sehven 151.110 TL teklifte bulunduğunu, hatanın düzeltilmesi için icra müdürlüğüne ulaşmaya çalışmasına rağmen sonuç alamadığını ve daha fazla teklif veren çıkmadığından ihalenin kendisine bırakıldığını ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiş, … 3. İcra Mahkemesinin… kararı ile; şikayetin reddine ve şikayetçi aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedildiği, şikayetçi tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin… kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür. İhaleye konu aracın muhammen bedeline (24.000 TL'ye) göre e-satış portalı üzerinden yapılan 151.110 TL'lik teklifin açıkça maddi hata olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece, maddi hata sonucu böyle bir bedelin ortaya çıktığı gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken…” denilerek elektronik satış portalında gerçekte verilmek istenenden yüksek tutarda teklif verilmesi ihalenin feshi nedeni olarak değerlendirilmiştir.

Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesinin 25.02.2014 tarihli bir diğer kararında[9] “Şikayetçi icra mahkemesine başvurusunda; 2010 model … marka aracın 30.000 TL muhammen bedelle satışa çıkarıldığını, pey yatırarak Uyap e-satış portalı üzerinden açık artırmaya katıldığını, teklif olarak 23.100 TL yazacakken sehven 230.100 TL teklifte bulunduğunu, hatanın düzeltilmesi için Uyap üzerinden email gönderdiğini, ihaleden hemen önce icra müdürlüğüne başvurmasına karşın sonuç alamadığını ve daha fazla teklif veren çıkmadığından ihalenin kendisine bırakıldığını ileri sürerek satışın iptalini istemiş, mahkemece, icra müdürlüğü işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. İhaleye konu aracın muhammen bedeline göre e-satış portalı üzerinden yapılan 230.100 TL'lik teklifin açıkça maddi hata olduğunun kabulü gerekir. Şikayetçinin, açık artırmaya geçilmeden önceki başvurusu da bu yöndedir. Bu durumda mahkemece, maddi hata sonucu böyle bir bedelin ortaya çıktığı gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken…” sözleriyle ihalenin feshedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.

Yukarıda ilgili kısımları alıntılanan kararlardan farklı olarak, Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesinin 02.04.2024 tarihli kararında[10] da aynı konu üzerinde durulmuştur. Kararda, “…Ankara (Sulh Hukuk Mahkemesi) Satış Memurluğunun 2022/105 satış sayılı dosyasından 11.10.2022 tarihinde ihalesi yapılan Ankara İli, ... İlçesi ... Mahallesi 22700 Ada, 4 parsel numaralı taşınmazın ihalesine katılan şikayetçinin ihale sırasında pey sürerken 3.132.000,00 TL yerine 3 adet sıfırı fazla tuşlayarak 1.132.000.000,00 TL teklif sürdüğünü, bunun sehven olup, maddi hata yaptıklarını iddia ederek ihalenin feshini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabul edilerek ihalenin feshine karar verildiği, Kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak ihalenin feshi isteminin reddine karar verildiği… anlaşılmıştır” ifadeleriyle olay ve yargılama sürecinin takdimi yapıldıktan sonra, bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir[11]. Ne var ki Yargıtay’ın bu kararındaki bozma gerekçeleri, bölge adliye mahkemesinin ihalenin feshi davasının reddi kararının hukuka aykırı olması değildir. Bozma kararı, İİK m. 134 hükmünde yer alan harçlandırmaya ilişkin hükümlere aykırı hareket edilmesi ve para cezasına hükmedilmemiş olmasına ilişkindir. Nitekim Yargıtay’ın incelenen kararında “Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, adli yardım nedeni ile başta alınmayan harçlardan şikayetçiyi sorumlu tutmak, başvuru harcının yanı sıra peşin yatan maktu harcı mahsup ederek bakiye 106.892,76 TL nispi harcın davacıdan tahsiline karar vermek ve, Şikayetçi aleyhine ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezası taktir etmektir” denilmiş ve bozma kararının dayanakları gösterilmiştir. Bu çerçevede, Yargıtay’ın bu son kararında, maddi hata nedeniyle yüksek tutarda teklif verildiği iddiasına dayalı olarak açılan ihalenin feshi davasının reddi kararını sonuç itibariyle doğru bulduğu söylenebilir.

IV. DEĞERLENDİRME

Son karar hariç olmak üzere bir üst başlıkta takdim edilen Yargıtay kararlarında, hatalı olarak yüksek tutarda teklifte bulunulması ihalenin feshi nedeni olarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte, bir üst başlıkta yer verilen 02.04.2024 tarihli son karar ile çalışma başlığında zikredilen ve II numaralı başlıkta takdim edilen 28.02.2024 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararında, diğer kararlardan farklı bir sonuca ulaşılarak ihalenin feshedilemeyeceği kabul edilmiştir. İfade etmek gerekir ki çalışmada atıf yapılan kararların tamamı, 7343 sayılı Kanun değişikliği öncesindeki hükümlerin uygulandığı ihalelere ilişkindir.

Satışa katılan kişi tarafından hatalı olarak, örneğin klavyedeki bir rakama fazladan basılması nedeniyle, gerçekte istenenden daha yüksek tutarda bir teklifin ileri sürülmesinin ihalenin feshi nedeni olup olmayacağı konusu değerlendirmeye muhtaçtır. Bu değerlendirme yapılırken, 7343 sayılı Kanun sonrasında İİK’da öngörülen satış modeli esas alınmalıdır. Bu çerçevede, 7343 sayılı Kanun sonrasında getirilen ve tamamen elektronik ortamda gerçekleştirilen satış modelinde, ilgili hata ihalenin feshi nedeni olarak kabul edilmemelidir.

Esasen Yargıtay’ın ihalenin feshi nedeni olarak değerlendirmeye yönelik yaklaşımı ihale alıcısının korunmasına yöneliktir. Ne var ki bu koruma amacı, ihalenin feshine yol açmamalıdır. Zira inceleme konusu ihtimalde, satış sırasında icra organlarından kaynaklı olarak ortaya çıkan bir usulsüzlük değil, tamamen alıcının hatasından kaynaklanan bir problem söz konusudur. Keza, 7343 sayılı Kanun sonrasında elektronik satış portalının güncellenmesi ve yüksek tutarda teklifte bulunulması halinde portalın “Muhammen bedelin 3(üç) katından fazla teklif veriyorsunuz. Onaylıyor musunuz?” şeklinde uyarı vermesi, ihalenin feshedilmemesi açısından göz önünde tutulmalıdır. Zira bu durum, katılımcıya hatalı olarak ileri sürmesi muhtemel olan teklifi verip vermemek açısından bir şans daha tanımaktadır.

Keza, 7343 sayılı Kanun sonrasında ihale bedelinin yatırılmamasından kaynaklanan sorumluluk rejimi oldukça hafifletilmiştir. 7343 sayılı Kanun öncesindeki dönemde, İİK m. 118/2 ve m. 133/2 hükümlerine göre gerek taşınır gerekse de taşınmaz mal satışlarında ihale bedelini ödemeyen alıcı, kendi teklifleri ile son ihale bedeli arasındaki farktan, diğer zararlardan ve temerrüt faizinden sorumlu tutulmuştur. Nitekim Yargıtay, bu ağır sorumluluk rejimi karşısında samimi şekilde hatalı olarak teklif veren kişiyi korumanın tek yolunun ihalenin feshedilmesi olması nedeniyle, ihalenin feshedilebileceğine yönelik uygulamaya yer vermiştir. Oysa, 7343 sayılı Kanun ile İİK m. 118/2 hükmünde öngörülen sorumluluk rejimi ortadan kaldırılmış, m. 133 hükmü ise bütün olarak ilga edilmiştir. Bugün için ihale bedelini ödemeyen kişinin sorumluluğu yatırdığı teminatın alıkonulmasından ibarettir[12]. Bu durumda menfaat dengesinin, ihaleyi ayakta tutmaya yönelik tarafının ağır bastığı söylenebilir.

Bu bağlamda, çalışma başlığında zikredilen ve II numaralı başlıkta takdim edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında benimsenen ve elektronik satış portalında hatalı olarak yüksek tutarda teklif verilmesini ihalenin feshi nedeni olarak kabul etmeyen görüşün tercihe şayan olduğu ifade edilebilir. İlgili karar her ne kadar somut olay bazlı bir değerlendirme yapılarak sonuca ulaşılmış olsa da bu sonuç, 7343 sayılı Kanun sonrasında genelleştirilmelidir. Böylece, hatalı olarak yüksek tutarda teklif verilen ihaleler, mevcut elektronik satış sistemi ve İİK hükümleri çerçevesinde feshedilmemelidir.

Hukuki Haber | Av. Eda Nur Erdoğan

Mustafa Topal

-------------------

[1] İstanbul 9’uncu Asliye Ticaret Mahkemesi, 13.09.2021, E. 2021/557, K. 2021/546.

[2] Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesi, 04.04.2023, E. 2022/9750, K. 2023/2305.

[3] İfade etmek gerekir ki bu durumla 7343 sayılı Kanun öncesinde uygulama alanı bulan, artırmanın bir kısmının elektronik ortamda bir kısmının ise fiziki ortamda tamamlandığı dönemde de karşılaşılmış ve problem Yargıtay kararlarına konu olmuştur. Çalışmada da 7343 sayılı Kanun öncesi dönemde verilen Yargıtay kararlarından yararlanılmıştır. Ancak açıklamalarda, değerlendirmelerde ve getirilen önerilerde, 7343 sayılı Kanun sonrasında benimsenen ve satışın tamamen elektronik ortamda gerçekleştirildiği model esas alınmıştır.

[4] Yargı uygulamasında artırmanın geçmişe etkili olarak etkisiz kılınmasını sağlayan ve İİK m. 16 hükmü kapsamında düzenlenen şikâyet yargılamasının özel bir görünümü olan kurum, ihalenin feshi davası olarak zikredilmektedir. Şikâyet ve onun özel bir görünümü olan ihalenin feshi yargılamasının teorik olarak bir dava olmadığını kabul etmekle birlikte, uygulama dinamikleri açısından, çalışmada da ihalenin feshi davası ifadesi kullanılacaktır.

[5] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 28.02.2024, E. 2023/12-683, K. 2024/131.

[6] Yargıtay 12HD, 06.03.2023, E. 2022/13451, K. 2023/1392

[7] Yargıtay 12HD, 28.11.2022, E. 2022/9841, K. 2022/12370.

[8] Yargıtay 12HD, 13.11.2018, E. 2017/9263, K. 2018/11321.

[9] Yargıtay 12HD, 25.02.2014, E. 2014/1249, K. 2014/5305.

[10] Yargıtay 12HD, 02.04.2024, E. 2024/2166, K. 2024/3240.

[11] Kararda, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda yapılan satışın iptali için açılan bir ihalenin feshi davası söz konusu olup temelde icra takibinin bulunmaması yönüyle diğer kararlardan ayrılmaktadır. Bununla birlikte Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 322/2’ye göre satış işlemleri İİK hükümlerine göre yapılacağı için kararın ortaklığın satış yoluyla giderilmesine ilişkin olması çalışma konusu açısından herhangi bir farklılık yaratmaz.

[12] Genel mahkemelerde haksız fiil hükümlerine göre tazminat davası açılma ihtimali saklıdır.