Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 28.09.2023 tarih ve E.2023/131 sayılı Ek MTV’ye (EMTV) ilişkin kararı 6 Ekim 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Kararda, EMTV’yi getiren 7456 sayılı Kanun’un 1’inci maddesinin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla iptali talebi, -Hükümet’in beklentisine uygun şekilde- “kamu yararı” gerekçesiyle reddediliyor. Kanaatimce karar hukuka uygun değildir; kamu yararı gerekçesinin niçin geçerli olmadığını Dünya Gazetesi’ndeki 26 Eylül 2023 tarihli yazımda ele almıştım.
Öncelikle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokollerde güvence altına alınan haklarından herhangi birinin Devlet tarafından ihlal edildiğini düşünen herkes Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurabilir (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, madde 34). AİHM’e başvuru ücrete (/yargı harcına) tabi değildir.
Mükellefler kendileri bizzat AİHM’ye doğrudan ve Türkçe başvuruyu yapabilirler. Başvuru kabul edilirse, ondan sonraki süreçte bir avukattan yardım almak zorundalar.
Ancak, yeterli maddi imkanları yoksa, bunun için AİHM’den adli yardım talebinde bulunabilirler. AİHM’e gidebilmek için, iç hukuk yollarının tüketilmiş olması gerekir. Bu iç hukuk yollarına, AYM’ye bireysel başvuru yolu da dâhildir.
Aslında, AYM E.2013/131 sayılı kararı ile EMTV konusunda yaklaşımını ortaya koymuştur ve bireysel başvuru üzerine farklı yaklaşım sergilemesi zor bir olasılıktır. Ancak, AİHM, Dilek Bıdık/Türkiye kararında, AYM’nin bireysel başvuru üzerine önünde gelen davada farklı karar verebileceğini belirtmiştir.
EMTV’ye karşı hâlihazırda dava açmış olan mükellefler ile ödeme emrine dava açmayı düşünen mükellefler AİHM’e başvuru için, uyuşmazlık konusu rakama göre, vergi mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay safhalarından biri, ikisi ya da hepsi sonrasında AYM’ye bireysel başvuruları üzerine “hakkın ihlal edilmediği” yönündeki karardan itibaren 4 aylık süreye sahipler.
AİHM, vergi yoluyla mülkiyet hakkı ihlali iddialarını değerlendirirken, başka kriterlerin yanı sıra, müdahalenin (i) hukuka uygun olması (ii) kamu yararına hizmet etmesi, (iii) ölçülü olması çerçevesinde bir denetim yapacaktır.
Bu kriterler çerçevesinde denetimde ulaşılması gereken sonuçlar şunlardır: (i) EMTV yasayla getirilmiş olmakla birlikte, bu yasa gerçek geriye yürüme yasağına aykırıdır, dolayısıyla hukuka aykırıdır. (ii) EMTV bakımından kamu yararı gerekçesi tam olarak geçerli değildir; çünkü EMTV sadece depremlerin yol açtığı zararları gidermek amacına hizmet etmemektedir.
Depremler öncesinde de izlenen ekonomi politikalarındaki sıkıntılar ve seçim ekonomisi nedeniyle zaten bütçe açığı vardı ve daha da büyüyeceği ekonomistler tarafından aylardır belirtiliyordu. Kaldı ki, depremlerin yol açtığı zararı gidermek üzere yurt içinden ve yurt dışından önemli bağış ve yardımlar geldi.
(iii) EMTV getirilmesi ölçülü değildir. Çünkü; (a) mükelleflerin mülkiyet hakkını EMTV ile ikinci kez ve geriye yürüme yasağına aykırı şekilde sınırlandırmak yerine, bu temel hakka dokunmayan kullanılması gereken başka araçlar vardı: örneğin, halihazırda tahakkuk etmiş vergiler tahsil edilebilir; vergi denetimleri artırılarak kayıt dışı kalan vergiyi doğuran olay ve matrahlar üzerinden vergi tarh, tahakkuk ve tahsili yoluna gidilebilir; Sayıştay raporlarıyla tespit edilen kamu zararları tazmin edilebilir; motorlu deniz taşıtları EMTV’nin konusu yapılabilirdi. (b) Zaten kendi içinde adaletsiz bir yapıya sahip olan MTV’yi ikinci kez almak mükellefler üzerinde aşırı bir yüke yol açmaktadır.
Külfetin, sadece MTV -ile diğer bazı vergilerin- mükellefleri üzerinde yoğunlaştırılmaması gerekirdi. EMTV ile bireysel yarar ile kamu yararı arasındaki adil denge bozulmuştur.
AİHM’in ihlal ve zarar gören lehine adil tazmin kararı, üye devletler bakımından bağlayıcıdır. Özellikle adına çok fazla sayıda motorlu taşıt tescili nedeniyle yüksek bir EMTV yükü ile karşılaşan mükellefler bakımından, AİHM göz ardı edilmemesi gereken bir başvuru yoludur.