Tüm çalışanlar, doğru - yaşam dengesini bulma zorluğuyla karşı karşıyadır. İş, aile sorumlulukları ve özel yaşamı başarılı bir şekilde bir araya getirme becerisi gerek çalışanlar gerekse verimlilik beklentisi içinde olan işverenler açısından çok önemlidir. İş-yaşam dengesi, yalnızca iş ve özel yaşam arasındaki zamanın eşit dağılımı değildir. Daha çok profesyonel alanda çalışabilme esnekliği ile kişisel yaşam için harcanacak zaman ve enerjinin korunması anlamına da gelir.

İş - yaşam dengesi, bir kişinin kariyerinin gereklilikleri ve kişisel yaşamın gereklilikleri ile ilgili olarak aynı düzeyde önceliklere sahip olmasıyla ortaya çıkıyor. İş ve özel hayata zaman ayrılması, çalışma hayatında aktif olan pek çok kişi tarafından karşılaşılan bir zorluk.

İnsanların zamanlarının ne kadarlık bölümünü çalışarak geçirdikleri önemlidir. Kişisel yaşam ve iş yaşamı arasındaki dengesizliğin çalışma bakımından en önemli nedeni de işe ilişkin olarak artan görev ve sorumluluklar ile daha uzun saatlerle çalışılmasıdır. Öyle ki, çok uzun sürelerle çalışma nedeniyle çalışma yeteneği tükendiğinde, bu durum fiziksel ve zihinsel bir tükenme hali olarak tanımlanan tükenmişliğe yol açabiliyor ve çalışanların sağlığını ve iş güvenliğini tehlikeye atabiliyor. Son dönemde özellikle yoğun iş baskısı altında çalışanlar için aranan özelliklerden birinin “psikolojik sağlamlık” (resilience) olması da bir tesadüf değil.

Diğer taraftan, olumlu bir iş - yaşam dengesi, çalışanın stres düzeyini ve tükenmişlik riskini azaltıyor. Bu da sadece çalışanın kendisini değil, aynı zamanda işvereni de olumlu yönde etkileyecek bir husus.

Türkler çok çalışıyor

İş - yaşam dengesine ilişkin önemli veri kaynaklarından biri Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tarafından yayınlanan Daha İyi Yaşam Endeksi. Söz konusu Endeks, OECD ülkelerindeki çalışanların ortalama olarak yüzde 10’unun ücretli bir işte haftada 50 saat veya daha fazla çalışmakta olduğunu gösteriyor.

OECD ülkeleri arasında uzun çalışma süreleri açısından ilk sırada yüzde 27 oranı ile Meksika yer alıyor. Çok uzun saatlerle ücretli işlerde çalışanların en fazla olduğu diğer ülkeler -Meksika’ya yakın oranlarla- Türkiye (yüzde 25) ve Kolombiya (yüzde 24). Her ne kadar son on yılda bu ülkelerde ücretli işlerde çok uzun saatlerle çalışanların oranında bir düşüş görülmüş olsa da hala çok sayıda çalışan uzun sürelerle çalışmanın risklerine marz kalıyor.

Ücretli işlerde uzun sürelerle çalışmanın son derece düşük olduğu OECD ülkeleri ise Rusya (yüzde 0,1), Hollanda (yüzde 0,3), İsviçre (yüzde 0,4) ve İsveç’ (yüzde 0,9). Söz konusu ülkelerde ücretli işlerde uzun saatlerle çalışanların oranı yüzde 1’in altında.

Erkekler daha fazla mesai yapıyor

Ücretli işlerde çok uzun saatlerle çalışma açısından cinsiyetler arasında bir farklılaşma olduğu görülüyor. OECD verilerine göre, kadınlara kıyasla erkekler çok daha uzun saatlerle çalışıyor. Bu bakımdan, OECD ülkelerinde ücretli işlerde çok uzun saatler çalışan erkek çalışanların oranı ortalama olarak yüzde 14 düzeyindeyken; aynı kategorideki kadınların oranı yüzde.63641bd986b2471464bc06a1

Şampiyon Meksika

Yıllık toplam çalışma süresi OECD ülkelerinde ortalama 1.715,8 saat. Bazı ülkelerdeki yıllık toplam çalışma süresi OECD ortalamasının çok üzerinde. Bu ülkeler, 2.127 saat ile Meksika, 2.073 saat ile Kosta Rika, 1.915 saat ile Şili ve yine 1.915 saat ile Kore. Öte yandan, Almanya (1.349 saat), Lüksemburg (1.382), Danimarka (1.363 saat), Hollanda (1.416,saat) ve Norveç (1.427 saat) OECD ülkeleri içinde yıllık ortalama çalışma sürelerinin göreli olarak daha düşük olduğu ülkeler.

Boş zamana ne kalıyor?

İnsanlar ne kadar uzun süre çalışırlarsa, kişisel bakım, aile ile vakit geçirme ya da boş zaman gibi diğer faaliyetlere o kadar az zaman harcamak zorunda kalıyorlar. Oysa, kendilerine ayırdıkları boş zamanın miktarı ve kalitesi genel esenlikleri açısından önemli. Daha fazla boş zamana sahip olmak fiziksel ve zihinsel sağlık açısından çok önemli. Daha İyi Yaşam Endeksi verilerine göre, OECD ülkelerinde bir çalışan, günün ortalama yüzde 63’ünü, başka ifadeyle 15 saatini, kişisel bakıma ve boş zaman kullanımına (arkadaşlar ve aile ile sosyalleşme, hobiler, oyunlar, bilgisayara veya televizyona) ayırıyor.

Milliyet | Cem KILIÇ