Merkez Bankası Başkanı, İstanbul Sanayi Odası Meclisi'nin temmuz ayı olağan toplantısına katılarak bir konuşma yaptı. Sanayicilerle başkan arasında ciddi görüş ve anlayış farklılıkları olduğu tartışmalardan kolayca anlaşılıyor. Bugün sizlere, Merkez Bankası Başkanı'nın söyledikleri ve sanayicilerin yanıtları çerçevesinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.
İTHAMLAR AĞIR AMA
Toplantının özetini şöyle yapabiliriz: Başkan, her şeyi düzgün yaptıklarını ve başarılı olduklarını daha da başarılı olmalarının engellenmeye çalışıldığını söylüyor: “Bankalar düşük faizli kredileri verecek. İş adamları ve iş dünyası düşük faizli kredileri kullanacak, yatırım yapacak, üretim yapacak. Türkiye'nin bu potansiyeli var. Özel bankalarda faizler yüksek mi? Evet, onlarla da görüşüyoruz. Onlarla da bu hesabı, bu tartışmayı yapıyoruz. Burada da söylüyorum. Hiçbir özel bankadan yüzde 20-22'in üzerinde kredi kullanmayın. Almayın abi almayın. Siz de ısrarcı olacaksınız. Televizyona çıkıp, Merkez Bankası'nı eleştirene kadar, Eximbank'ı eleştirene kadar bu paranın peşine düşeceksiniz. Şu an hiçbir banka %40 faizle para veremez. Biz de takipçisi olacağız. Siz de olun. Biz bir şey yapamıyoruz, siz yapacaksınız. Yüzde 17 ile KKM 1 trilyonun üzerine çıktı. Biz bu kur korumalarını riskini, TL tarafında Hazine Maliye Bakanlığımız, döviz tarafında da Merkez Bankası aldı.”
Kredinin doğru yerde doğru şekilde kullanılmasının önemli olduğunu vurgulayan başkan, sanayicilerin şubat-haziran döneminde 55 milyar dolar kredi aldıklarını, ucuz krediyi bulup yatırım yapacakken ya da daha ucuz maliyetle piyasaya girecekken, stok yaptıklarını ifade ediyor. Döviz varlığı olanın TL krediye erişimini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) 24.06.2022 tarih ve 10250 sayılı Kararı ile engellediklerini söylüyor.
Başkan, sanayicilerden dövizlerini bozdurmaları rica ediyor. Bozdurun bakın kur nerelere inecek, diyor.
GERÇEKLER
İstanbul, tek başına Türkiye ekonomisinin %45'idir. Üretim, ihracat ve istihdamda ülkemize çok ciddi bir katkı sunan sanayiciler, bu ithamları hak etti mi? Bazı yayın kuruluşları “Başkan, sanayicileri yerin dibine soktu” şeklinde toplantıyı haberleştirdiler. Had bildirilmesinden keyif aldıkları anlaşılıyor.
Merkez Bankası istatistiklerine göre; Şubat 2022 tüzel kişilere ait yabancı para mevduatlar 65.2 milyar dolar iken, bu rakam Haziran 2022'de 68.6 milyar dolar olmuş. Bu dönemde 10-15 milyar dolar yabancı para mevduatın Kur Korumalı Mevduat'a döndüğünü kabul etsek bile, başkanın 55 milyar dolarına, başında bulunduğu kurumun verilerinden ulaşamıyoruz. Bu paralar ithalat ödemesine gitmiş olabilir mi? Evet.
İlk 6 ayda yapılan ithalatın dağılımı aşağıdaki tablodaki gibidir.
KREDİ FAİZLERİNİN %40 OLAMAYACAĞI İDDİASI DA GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Sanayiciler, yandaki tabloda Ocak-Haziran 2022 dönemi için toplam ithalat rakamı olan 177 milyar 230 milyon dolar içinde yer alan TÜİK verilerinden çıkardığımız; demir ve çelik ithalatı için 16 milyar 765 milyon dolar, makine-teçhizat için 15 milyar 972 milyon dolar, plastikler ve mamülleri için 10 milyar 689 milyon dolar, organik kimyasallar için 6 milyar 96 milyon dolar ve bakır ve bakırdan mamül eşya için 7 milyar dolar ödediğine göre, stok için harcanan 55 milyar dolar nerede?
Her şirket, kamu bankalarının sunduğu ucuz krediye ulaşamıyor. Gidiyor özel bankaya, rotatif kredi faiz oranı %32. Gelelim kredi faiz oranlarına: Şirketlere özel bankalar TL referans faizi + 23'den başlayan faiz oranları ile kredi öneriyorlar. Hayaldi gerçek oldu, libor + yerine TL referans faizi + 23.
TL referans faizinin Merkez Bankası politika faizi olduğunu söylüyorlar, ama genel kredi sözleşmesine bu ibareyi yazmıyorlar. İş adamısınız ve şirketinize taksitli kredi aldınız, ödeyeceğiniz rakam her an değişebilir.
BİR ŞEKİLDE MALİYETİ YÜKSELTİYORSUNUZ NE DEMEK?
Banka TL referans faizini 3 ay sonra 27 yaparsa, kredi faiz oranınız %50'ye çıkacak veya Merkez Bankası politika faizi bile dikkate alınsa, oradaki yükseliş hemen kredi maliyetini yükseltecek. Belirsizlik had safhada. Kredileri almayın demek, ticaretten bihaber olmak anlamına geliyor. Nakit akışını yönetemeyen bakkal bile batar. Dövizi bozdurunca kurun düşmesi için; sanayicinin dövizini sattıktan sonra faaliyetini sonlandırması, ülkenin toptan kepenk kapatması lazım. Yılda 300 milyar dolar ithalat yapılan ve borçluluk oranının %71 olduğu şirketlerin faaliyette bulunduğu bir ekonomide; dövizler bozdurulunca kurun düşeceğini iddia etmenin takdirini sizlere bırakıyorum. Dövizleri bozduracağız, kimseye döviz borçlarımızı ödemeyeceğiz, karanlıkta oturacağız, otomobil, uçak kullanmayacağız demek bu.
Merkez Bankası Başkanı'nın ucuz kredi alınıp, düşük maliyet ile üretim yapılıp, stokçuluk yapıldığı suçlamasına, Sanayi Odası Başkanı'nın tedarik zinciri problemi ve üretimin sürekliliği nedeniyle üretim yapıldığı stokçuluğun söz konusu olmadığı savunması üzerine başkanın, düşük maliyet ile üretilen malın yüksek bedel ile satılması durumunda Kurumlar ve Katma Değer Vergisi'nin devlete ödeneceği söylemini çürütmek için “Bir şekilde maliyeti yükseltiyorsunuz” cevabı en ağır itham bence. “Maliyeti sahte fatura kullanarak, fire ve randıman hesapları ile oynayarak ya da muhasebe hilesi ile yükseltiyorsunuz” anlamını taşıyor bu cevap.
Türkiye, çok ilginç bir dönemden geçiyor. Kredi faiz oranları, ithalat rakamları, Merkez Bankası, TÜİK ve Ticaret Bakanlığı verileri ortada iken; bu verilerle doğrulanmayan çıkarsamalarla bir bürokrat, milli gelirin %45'inin yaratılmasını sağlayan sanayicilere deyim yerinde ise posta koyuyor, racon kesiyor. Aslında yolun sonuna gelindiğinin çaresizliğini haykırıyor.
Sözcü | Nedim TÜRKMEN