Projenin adının “Kurgan” olması tesadüfi değil. Neden mi? KURGAN’ın anlamının “ilk çağda mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe”, “tepe biçiminde mezar”, “höyük” olduğu anlaşılıyor. Kayıt dışılıkla mücadelede sahte belge ile mücadele önemli ve proje o açıdan önemli. Fakat projenin detayları “korku ve kaygı” yaratmadı da diyemeyiz. Korku ve kaygının nedenlerini açıklayacağım.

KURGAN’ın izleri 7 Eylül 2025’te yayımlanan 2026-2028 dönemi Orta Vadeli Program (OVP) içinde öncelikli reform alanı olarak “Ek 3” ile öngörülen takvim 2026 1. Çeyrek olarak açıklanmıştı. OVP’de işlem içeriği “kayıt dışılıkla mücadele yapay zekâ, büyük veri gibi teknolojik imkânlarla desteklenen risk analiz faaliyetleriyle ve tüm ilgili tarafların etkin katılımıyla yürütülecektir” şeklinde açıklanmıştı. Takvim öne çekilmiş.

Mevzuat değişmedi kurgan nasıl işleyecek?

“Sahte Belge ile Mücadele Stratejisi” Rehberinde “KURGAN, bir vergisel risk analiz sisteminden öte bir erken uyarı sistemi” ve “mükelleflerin olası risklerden haberdar olarak kendi tedbirlerini almaları ve kendi risk değerlendirmelerini yaparak kendileri için en iyi kararı verebilecekleri inancına dayandığı” şeklinde açıklanmış. Kurgan geçmiş yıllarda “KOD” veya “özel esaslar” uygulamalarının yeni bir versiyonu mu? Evet, Kurgan risk analizi ile desteklenmiş bir erken uyarı sistemi ve mal – hizmet alıcısı mükelleflerin “testi kırılmadan” kendi önlemlerini almalarını salık veriyor.

Rehberde ayrıca, “OECD’nin Vergi Suçlarıyla Mücadelede On Global İlkesinden yararlanıldığı, başarılı ülke uygulamaları gözlemlendiği ve yeni dönem stratejisi bu temeller üzerine kurgulandığı, ... sahte belge düzenlemenin öncül suç olarak ele alınması suretiyle teknik takip dahil bir takım polisiye yetkilerinin kullanılarak suç örgütleri ile daha etkin mücadele edilmesi yoluna gidileceği” açıklandı. Yakın vadede el “Müsadere, el koyma, dondurma gibi tedbirlere dair” yasal düzenlemelerin yapılması beklenir.

Türk vergi hukukunda belge ve sahte belge

Öncelikle “belge” çok önemli, hatta bir fetiş gibidir. Bu durum 520 seri numaralı VUK Genel Tebliği’nin girişinde “Türk vergi hukukunda belge, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu ve vergi iadelerinin yerindeliğinin tespiti açısından en önemli araç olup, belgenin gerçekliği ve güvenilirliği vergisel işlemler açısından elzemdir” şeklinde açıklanmıştır.

Bir belge olan fatura ise VUK’un 229’uncu maddede “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari belge” olarak; “sahte belge” ise VUK’un 359/b maddesinde “gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge” şeklinde tanımlanmıştır. İlaveten vergi kanunları uyarınca düzenlenen belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.

“Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge” ise VUK’un 359/a maddesinde “gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge” olarak düzenlenmiş ve düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar hakkında 18 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Hürriyeti bağlayıcı cezalar dışında, VUK’un 344’üncü maddesinde, vergi zıyaına 359’uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı cezasının üç kat; bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı hükmü bulunmaktadır.

KURGAN’ın hukuki altyapısı

Arz - talep kanunu sahte belge de geçerlidir. Sahte belge arzını düzenleyiciler talebini ise kullanıcılar yaratır. Sahte belge düzeni kayıtdışılık ve vergi kaçakçılığından beslenir. Sahte belge düzenleme öyle bir noktaya geldi ki; sahte belge düzenleyicilerinin düzenlenen raporlarla mükellefiyet kaydının VUK’un 160’ıncı maddesine göre vergi dairesince silinmesi uzun zaman aldığı ve silinmeye kadar sahte belge üretme ve belgelerin kullanımının devam etmesi VUK’a özel bir madde eklenmesi ile sonuçlandı.

Terkin sürecini kısaltmak için, mükelleflerin sahte belge üretimini sonlandırmak ve iktisadi alanda sahte belge sirkülasyonunu azaltarak “belge”ye olan güveni güçlendirmek amacıyla 5.12.2019’da VUK’a “Mükellefiyet kaydının analiz ve değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak terkini” başlığıyla 160/A maddesi ilave eklendi. Akabinde 520 seri numaralı VUK Genel Tebliği yayımlandı. Son olarak ise Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı (“VDK”) 18.04.2025’te SMYİB Kullanma ve 160/A İncelemelerine Yönelik Genelge” yayınladı ve belli kriterler açıkladı. Kriterler aşağıdaki tabloda özetlenebilir.

İşlem

Amaç testi

Göstergesi

Yoklamada adresinde bulunamama

Faaliyetin gerçekliği veya sahte belge mükellefiyeti

Yoklama sonucu iş yeri adresinde olunmaması, adreste başkasının olması ya da adresteki iş yerinin boş olması vb.

Yasal defter ve belge ibraz etmeme

Mükellef işlemlerinin işlemlerin olup olmadığı, gizlenip gizlenmediği

İnceleme yapma yetkisi olanlara defterlerin ibraz edilmemesi

Üretim ve/veya ticaret/faaliyet kapasitesi

Düzenlenen belgelerin ölçeği / ekonomik – ticari gerçekliğimi sınama

Düşük sermaye, hasılata rağmen, yüksek tutarlı fatura düzenleme / organizasyon eksikliği

İşyeri adres değişikliği

Devamlılığın varlığını sınama

Sıklıkla adres değişikliği yapılması

Kısa süreli mükellefiyet tesisi

Ticari faaliyetin devamlılığını sınama

1 yıldan kısa süre ile faaliyet, mükellefiyet tesis/Terkin

Sermaye /borç ile faaliyet hacmi ilişkisi

Ticari faaliyetin gerçekliğinin sınanması

Hasılatın yetersiz sermayeye yüksek olması, borç kullanılmaması

Hissedar ve/veya yönetim kurulu üyelerin / müdür sicili

Sahte belge düzenleme/kullanma geçmişi olup olmadığı

Ortak veya müdürlerin sahte belge düzenleyen yapılarda yer alması

Ticari organizasyon ile ilgili fiziki varlık testi

Üretim veya ticari faaliyetin gerçekliğini sınama

İşyeri, depo, çalışan sayısı, makine-techizat, üretim ve envanter yapısı

Faaliyete dayalı beyan edilen tutarlar ile belge uyum içinde olmaması

Kayıtdışılık, vergi ziyaı ve kaçakçılığı riskini sınama

Yüksek satış hasılatına rağmen matrah beyan etmeme veya zarar beyanı

Sahte belge düzenleme amaçlı organizasyon

Güvenilirlik analizi

Alıcı-satıcı arasında olağandışı faturalı işlemler

Hakkında olumsuz rapor olan mükellef ile ticari ilişki

Sahte belge zinciri tespiti

KDV iade işlemlerinde sahte belge düzenleyici firmalarla bağlantı

Vergi idaresinde olumsuz tespit

Geçmiş vergi inceleme sonuçları

Mükellefin faaliyetinin riskliler listesinde olması


Sahte belge ile mücadelede paradigma değişimi

VUK 160/A maddesinin temel amacı, “sahte belge” düzenleme riski yüksek olan mükelleflerin İdare tarafından bir an önce tespit edilerek bu fiillerinin sonlandırılmasıdır. VUK ve ikincil düzenlemeler ışığında “sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgelerin” bilmeden/kasıt olmaksızın kullanıldığı kanaatine varılması halinde fiil, kaçakçılık suçu sayılmamaktadır. Ancak VDK’nın “SMYİB Kullanma ve 160/A İncelemelerine Yönelik Genelgesi” bu durumu bir adım ileriye götürüyor.

Nasıl mı? Önce nedeni: VDK 2024 yılı faaliyet raporunda “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele/Vergiye Uyum ve Denetim” alt program hedef sonucunu “kısmen ulaşıldı” olarak açıklanmış ve gerekçelerine 55 Nolu Tabloda yer verilmiştir. Bu nedenle, VDK sahte belge ile mücadele sahte belgede arz yerine sahte belgeye talebi baskılamaya yönelmiştir. VDK bu noktada da artık “bilerek kullanmanın esas”, “bilmeden kullanmanın istisna” olduğu bir yaklaşımı KURGAN ile devreye almıştır. Mevzuat değişikliği olmadığı halde bu nasıl olabilir? VDK yayımladığı Genelge ile kast unsuruna yönelik 306 sıra numaralı Tebliğ’de bakılması gereken 13 net ve objektif kriteri belirlemiştir. Belirlenen “net kriterler” şu şekilde gruplandırılmıştır:

eko_14.10.jpg


Artık mal ve hizmet alıcısı mükelleflerin “vergi incelemesine alınması” veya “vergi incelemesine alınma riski” karşısında vergi müfettişlerince belirlenen 13 kriter kontrol edilerek mükellefle ilgili “bilerek kullanma” kastı aranacak. Bu 13 kriterin kanaat oluşturmada “yüzde ağırlığı, toplam alışlar içerisinde “yüzde, tutar veya miktar” olarak payı ve bir eşik olup olmayacağı belirsiz.

KURGAN ve kanunilik

KURGAN gibi sistemler diğer ülkelerde uygulanıyor mu? Var ise KURGAN ile benzerlikleri nedir? Rehber bir açıklama sunmuyor. Ancak Rehberde OECD’nin Vergi Suçlarıyla Mücadelede On Global İlkesinden” yararlanıldığı ve sahte belge düzenlemenin öncül suç olarak ele alınması suretiyle teknik takip dahil bir takım polisiye yetkilerinin kullanılarak suç örgütleri ile daha etkin mücadele edilmesi” açıklanıyor ve bu hedef sevindirici.

Keşke mevzuat değişiklikleri başlığı altında “vergi aflarının yapılmaması ilkesi”; yapılsa bile “vadesi geçmiş vergi borçları” ile sınırlı olması ve “matrah artırımı, stok ve kasa affı” gibi düzenlemeleri içermeyeceği yer alsaydı. Özellikle stok ve kasa aflarının kayıt dışılıkla mücadeleye verdiği zarar ortada değil mi?

Sahte belge arzındaki “uzun süren ve zaman alan inceleme süreçleri” karşısında her mal ve hizmet alıcısı mükellef potansiyel bir vergi kaçakçısına dönüşebilir. Bu durum vergilemede etkinlik ve adaleti sağlamaya hizmet eder mi sorusu akıllara takılıyor. Sahte belgenin arz tarafında çözülemeyen fiil, alıcı mükellef ile mükellefin SMMM /YMM’nin elinde olmayan yetkiler ile nasıl sonuçlanır? KURGAN ile artık “bilerek kullanma” kasıt unsuru olduğunda bazı mükelleflere yapılacak vergi tarhiyatları; daha önceki örneklerdeki gibi AYM tarafından da onanan “vergilendirmenin dayanağı olan vergi tekniği raporunun” mükellefe tebliğ edilmeme örneğindeki gibi “kanunilik, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin” ihlali ve alıcı tarafından ödenen KDV indirim reddi ve 3 kat kaçakçılık cezası uygulanması yüzünden mülkiyet hakkının ihlali ile sonuçlanabilecektir.

Birkaç kez yazdım sorun KDV indirimini bozan istisna ve muafiyetlerdeki artış, indirimli oran ve KDV tevkifatı. Genel oranın %20’ye çıkması, bu kadar istisna-muafiyet, indirimli oran ve KDV stopajı sistemi işlemez hale getirdi. KDV Kanunu’nun fabrika ayarlarına dönmesi şart.

Bu yazı, Ekonomist dergisinin 12 Ekim 2025 tarihli 2025/21. sayısında yayınlanmıştır.

Kaynak: VergideGündem | Abdulkadir Kahraman