Diğer yandan son enflasyon raporunun ardından başlayan, bu faizler ile enflasyonu tahmin edilen düzeye düşürmek mümkün mü tartışması tüm hızıyla devam ediyor.

TEPAV raporunda da dile getirdiği gibi piyasa beklentisi ile resmi tahmin arasında fark çok fazla, bütçe açığı tam gaz devam ediyor ve açığı dengelemek adına atılabilecek tüm adımlar da enflasyonist olacaktır. Biraz teknik bir detay olmakla beraber merkezi yönetim bütçesi ile hazinenin nakit dengesi arasında da büyük fark var, bu da gidişatı zorlaştırıyor.

Ayrıca son gelen perakende satış ve AVM ciro rakamları gibi iç talebi ölçümleyen veriler de soğuma olmadığına işaret ediyor. Belki de ihracatın arzulandığı gibi gitmemesi ve içeride 5-6 içinde sonra yapılacak mahalli seçimler nedeniyle farklı bir yol izleniyor olabilir. Ancak sonuç olarak, ertelenen zamların seçimlerden sonra gelmesi ile enflasyonda revizyonun kaçınılmaz olduğunu düşünen taraftayım.

Dış ticaret açığının kronik hale gelmesinin OVP hedeflerinde de yer bulmasının ardından, ödemeler dengesi açısından büyük umutlar bağlanan turizm gelirleri beklenenden de fazla olursa, yani ülkemizi bu sene daha çok turist ziyaret ederse, onların tüketimi ile yaz aylarında da yüksek enflasyon rakamları görebiliriz. Açıklama metninde yer aldığı gibi bankanın kendi beklentilerinden yüksek gelen ücret artışlarının fiyatlama davranışları üzerindeki olumsuz etkisinden bahsedilmiş. Peki o zaman, yazıyı bir soruyla tamamlayalım.

Diyelim ki yılın sonunda enflasyon %40 oldu, ki %50 civarı bir enflasyonun altının mevcut koşullarda zor olduğunu düşünüyorum ama şimdilik bunu bir kenara bırakalım. %40 enflasyon ile 2024 bitecek, o zaman ücretlere nasıl bir zam yapılacak, daha da önemlisi o zam geldiğinde 2025 yılını %14 enflasyon ile tamamlamak mümkün olacak mı? Sözün özü, aynı şeyleri tekrarlayarak farklı sonuç beklenmez.