Dünya Bankası ve birçok uluslararası kuruluşlar global büyüme beklentilerini aşağı çekmekteler. Kimi zaman resesyon yani durgunluk, kimi zaman da stagflasyon yani durgunluk ve enflasyon aynı zamanda olacak demektedirler.

Bunun sebebi nedir?

Bilindiği üzere global ekonomide hammadde, ara malı ve mamül mal fiyatlarında ciddi sıçramalar oldu. Enerji fiyatlarında Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle meydana gelen dalgalanma, Çin’de pandemi mücadelesi çerçevesinde kapanmaların olması sonucu sevkiyat ve üretimin aksaması ile pandemiden tamamen çıkan ülkelerdeki birikmiş talebin birden gelmesi hep birlikte arz ve talep dengesizliğine yol açmıştır. Yani biriken talep ve arz aksaklıkları fiyatları yukarı itmiştir.

Fiyatlardaki artış global anlamda enflasyonda son yılların en yüksek değerine ulaşılmasını sağlamıştır. Bu nedenle de başta ABD olmak üzere bazı ülkeler talebi dizginleyici politikalara yönelmiştir. Bu nedenle de faiz artırımlarına başlanmıştır. Avrupa da temmuz ayında faiz artırımlarına başlayacaktır.

ABD varlık alımlarını sonlandırarak piyasaya USD sürmeyi durdurmuştur. Bunun üzerine faiz artırımı da gelince piyasanın daralacağı beklentisi oluşmaya başlamıştır.

Son zamanlarda borsalarda kırılan rekorların ana sebebi, enflasyonla birlikte şirketlerin nominal değerinde de artış olmasıdır. Enflasyon nedeniyle şirket varlıklarının değeri artarken, alınan krediler de reel anlamda değer yitirmektedir. Bunun yanında enflasyona göre artı getiri sağlayamayan diğer finansal enstrümanlar nedeniyle de para yönünü borsalara çevirmiştir.

ABD faiz artırım süreci nedeniyle uzun vadeli tahvillerin değeri düşmektedir. Bu nedenle para tahvil faiz artırım sürecinin bitmesini beklemektedir. Böylece global fonlar rekor nakit pozisyonda beklemektedirler.

Bu veriler önümüzdeki dönem için piyasalara ne gibi sinyaller veriyor?

Talep daraltıcı global politikalar nedeniyle cirolarda düşüş olabilir. Bunun yanında düşük faizlerden dolayı bankalar rahat kredi kullandıramamakta (mevduat girişi olmadığı için), bu nedenle de sellektif davranmaktadırlar. Bu durumda kredi faizleri yükselebilir ve temininde zorluklar yaşanabilir. Bu her iki durum da borsaların aleyhinedir. Veriler resesyon veya stagflasyon sinyalleri verdiği takdirde ya da talep daralması kendini iyice hissettirdiğinde borsalara satış gelme riski artacaktır.

Savaş söylemleri nedeniyle yükselen dolar endeksi aslında enflasyonla mücadelenin de bir parçasıdır. Çin - Tayvan gerginliği ile Rusya - Ukrayna savaşının uzaması durgunluğun artacağı beklentilerini daha da yukarı çekecektir. O zaman dövize geçiş eğilimi artabilecektir. Çünkü sürekli güvenli liman söylentileriyle yatırımcının dolara yönelmesi sağlanmaktadır. Böylece dolar endeksi yukarıda tutulabilmektedir.

Faizlerin arttığı bir ortamda global fonlar tahvil alımını azaltırlar. Çünkü, tahvil değeri, artan faizle orantılı olarak düşmektedir.

Söylentilerle sert dalgalanabilecek piyasalara doğru gidiyor olabiliriz. O yüzden riskleri iyi hesaplamak, yatırımı ondan sonra planlamak son derece önemlidir.

Saygılarımla,

FinansGündem | Hikmet BAYDAR