İşçinin işyerinde çalışması bağlı olarak ücret dışında hak kazandığı haklarından biri de “yıllık ücretli izin hakkı”dır.

Bu çerçevede, “Dinlenme Hakkı” Anayasa ile güvence altına alınmış olup, Anayasamızın 50. maddesinde “Dinlenmek çalışanların hakkıdır” ifadesine yer verdikten sonra, yıllık izin hakkı ile hafta tatili ve bayram tatili haklarına ayrıca vurgulama yapılmıştır.


Yıllık iznin fiilen kullanılması esastır

Bu sebeple Anayasal bir hak olan dinlenme hakkından vazgeçilememektedir. Ayrıca, yasal zorunluluğun ötesinde, çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak, işçinin bedensel ve ruhsal iyiliğinin devamını sağlamak, iş tatminini artırmak, işçinin sosyal yaşama katılımını sağlamak, iş veriminin azalmasına engel olmak, işin kalitesinin düşmesini önlemek vb. birçok sebeple, işçinin yıllık iznini fiilen kullanması gerekmektedir.

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 53’üncü maddesinde “İşyerinde işe başladığı günden itibaren deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir…” şeklinde düzenleme yapılarak, işçinin ücret karşılığında yıllık izin hakkından vazgeçmesinin hukuken mümkün olmadığına dikkat çekilmiştir. Nitekim, bu yönde bir düzenlemeye yer verilse dahi bu tür sözleşme hükümleri geçersiz kabul edilmektedir. Dolayısıyla, yıllık ücretli iznin niteliği, bunun işçi açısından mutlaka kullanılmasını, işveren bakımından da mutlaka kullandırılmasını gerektirmektedir.

Bu çerçevede, yıllık ücretli izine hak kazanmış işçilerin yıllık izinlerinin işveren tarafından bölünmeden kullandırılması esas olmakla birlikte, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde fiilen kullandırılması gerekmektedir.


İş sözleşmesinin feshinde yıllık izin para olarak ödenebilir

Yıllık izin sürelerinin fiilen kullanılmasının istisnasını iş sözleşmesinin feshinde yıllık izin ücreti ödemesi oluşturmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 59’uncu maddesi uyarınca, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izni varsa, izin sürelerine ait ücretin, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenmesi gerekmektedir.
 

Yıllık izin ücretinde sigorta primi kesintisi

İş akdinin feshinde, hak kazanılıp da işçinin kullanmadığı izin sürelerine ait ücretten ne şekilde sigorta primi kesileceği konusunda;

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 97. maddesinde “Sigortalıların hak kazanıp da kullanmadıkları yıllık izin sürelerine ait ücretlerin hizmet akdinin feshinden sonra ödenmesi halinde, 4857 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesine göre bu nitelikteki yıllık izin sürelerine ilişkin ücretler akdin feshedildiği tarihte hak kazanıldığı nazara alınarak, akdin feshedildiği ayın kazancına dahil edilerek prime tabi tutulur” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Yine, SGK İşveren Uygulama Tebliği’nin 7.2 nolu bölümünde “4857 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesinde iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği öngörülmüştür. Bu nedenle, sigortalıların hak kazanıp da kullanmadıkları yıllık izin sürelerine ait ücretlerin hizmet akdinin feshinden sonra ödenmesi halinde, 4857 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesine göre akdin feshedildiği tarihte hak kazanıldığı nazara alınarak, bu nitelikteki yıllık izin sürelerine ilişkin ücretler akdin feshedildiği ayın kazancına dahil edilecektir. Akdin feshedildiği ayda çalışılan gün sayısına tekabül eden günlük prime esas kazancın, prime esas günlük kazanç alt sınırının 7,5 katından fazla olması halinde, aşan kısım prime esas kazanca dahil edilmeyecektir” denilerek mevzuata uygun düzenleme yapılmıştır.

Zira, iş sözleşmesinin feshinde işçinin kullanmadığı yıllık izin sürelerine ilişkin “yıllık izin ücreti” sosyal güvenlik mevzuatına göre “ücret niteliğinde” bir ödeme olduğundan ve ücret niteliğindeki ödemeler de “hak edildiği ayın kazancına” dahil edilerek prime tabi tutulması gerektiğinden, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte hak kazanılan yıllık izin sürelerine ilişkin ücretin iş sözleşmesinin feshedildiği ayın kazancına eklenerek prim kesilmesi gerekmektedir.

Örnek-1: A sigortalısının iş sözleşmesinin 05.11.2021 tarihinde feshedildiği ve 5 gün karşılığı olan 2500 TL ücreti ile birlikte kullanmadığı 20 günlük izin süresine ilişkin 10.000 TL tutarındaki yıllık izin ücretine hak kazandığı varsayıldığında, 5 günlük üst sınıra kadar olan;

 894,38 TL x 5 gün=4.471,90 TL’den sigorta primi kesilecek

12.500 TL - 4.471,90 TL= 8.028,10 TL’den ise sigorta primi kesilmeyecektir.
 

Yıllık izin ücretinde SGK’nın hatalı uygulaması

İşçinin iş sözleşmesi, ücretsiz izin, istirahat, kısa çalışma, pandemi ücretsiz gibi iş sözleşmesinin askıda sayıldığı durumların hemen bitiminde de sona erebilmektedir.

Böyle bir durumda, her ne kadar iş sözleşmesinin askıda olduğu sürelerde işçinin fiili çalışması, işvereni tarafından işçiye ücret ödemesi yapılmasa da işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izni varsa, bu izin sürelerine ilişkin izin ücretinin iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte ödenmesi gerekmektedir.

SGK’nın hatalı uygulaması da burada başlamaktadır.

Zira, SGK’nın 2020/20 sayılı Genelgesinde “… İş akdinin askıda olduğu bir dönemde fiili çalışması olmayan bir sigortalıya yıllık izin ücretinin ödenmesi halinde yıllık izin ücreti prime esas kazanç bildirimi yapılan en son ayın kazancına dahil edilecektir. Aynı şekilde istirahat nedeniyle iş akdi askıda olan bir sigortalının akdin askıda olduğu dönemde hizmet akdinin feshedilmesi ve yıllık izin hakkının da kullanılmamış olması halinde izin ücretinin de hizmet akdinin feshedilmesi ile birlikte ödenecek olması nedeniyle yıllık izin ücreti prime esas kazanç bildirimi yapılan en son ay için verilecek aylık prim ve hizmet belgesiyle tahakkuk ettirilerek prim kesilecektir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Genelgedeki bu açıklamalar, yukarıda ayrıntılarına yer verdiğimiz hem yönetmelik, hem tebliğ, hem de iş mevzuatı hükümlerine aykırıdır.

Yönetmelik ve tebliğde açıkça, sigortalıların hak kazanıp da kullanmadıkları yıllık izin sürelerine ait ücretlerin 4857 sayılı Kanunun 59’uncu maddesine göre akdin feshedildiği tarihte hak kazanıldığı nazara alınarak, akdin feshedildiği ayın kazancına dahil edilerek prime tabi tutulacağı belirtilmesine rağmen, SGK’nın 2020-20 sayılı Genelgesi’nde, iş akdinin askıda olduğu (ücretsiz izin, istirahat vb.) bir dönemde fiili çalışması olmayan bir sigortalıya yıllık izin ücretinin ödenmesi halinde yıllık izin ücretinin prime esas kazanç bildirimi yapılan en son ayın kazancına dahil edileceği belirtilerek, yıllık izin ücretinden sırf sigorta primi alabilmek için bir anlamda iş akdinin fesih tarihi hatalı bir yorumla geriye götürülmektedir.

 İşverenlerce SGK’nın 2020/20 sayılı Genelgesi’nde belirtildiği şekilde işlem yapılacak olması durumunda, iş akdi çeşitli nedenlerle askıda olan bir sigortalının iş akdinin işçi veya işveren tarafından fesh edilmesi ve fesih tarihini içine alan ayda da işçinin hiç çalışmasının olmaması halinde, ödenecek olan yıllık izin ücretinin SGK’ya prime esas kazanç bildirilen en son ayın kazancına dahil edilmesi gerekecektir ki, bu durumda da geriye yönelik düzenlenecek aylık prim ve hizmet belgelerinin verilme süresi ve tahakkuk edecek primlerin ödenme süresi geçmiş olacağından; idari para cezası, primlerin teşviksiz ve gecikme zammı olarak ödenmesi, prim belgelerinin verilme süresi üç ayı geçmişse denetim elamanı incelemesine sevk edilmesi gibi olumsuz durumlar ortaya çıkacaktır.

Örnek: 2021/Nisan ayındaki prim günü 30, prime esas kazancı 5.000,00 TL olarak SGK’ya beyan edilen kadın işçinin 01/5/2021 tarihinden itibaren doğum sonrası altı aylık ücretsiz izne çıktığı, işçinin iş akdi askıdayken 30/10/2021 tarihinde istifa ettiği ve kullanılmayan izin süresine ilişkin 3.000,00 TL yıllık izin ücretine hak kazandığı düşünüldüğünde, ödenen 3.000,00 TL tutarındaki yıllık izin ücretinin 2021/Nisan ayına ait ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgesi ile beyan edileceğinden,

- Ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgesinin yasal süresi geçirildikten sonra verilmesi nedeniyle 447,00 TL idari para cezasına maruz kalınacak,

- Tahakkuk eden 3.000,00 X 37,5 / 100 = 1.125,00 TL tutarındaki prim tutarı, 1/6/2021 tarihinden ödeme tarihine kadar hesaplanacak faiziyle birlikte ödenecek,

- Sigortalı 6111, 7103, 5746 gibi teşvik kanunları kapsamına yahut işyeri 05510 ya da 6486 sayılı teşvikler kapsamına girse bile ilgili prim teşviklerinden yararlanılamayacak,

- Aylık prim ve hizmet belgelerini üç aylık süre geçirdikten sonra vermiş olması nedeniyle ayrıca incelemeye sevk edilecektir.

Yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı üzere, iş akdini askıda olduğu bir dönemde fesh eden işçiye hakkedip de kullanmadığı yıllık izin ücretini İş Kanunu’na uygun olarak ödemesini gerçekleştiren işvereni geriye dönük gecikmeli ek aylık prim ve hizmet belgesi vermeye zorlanması, kusuru olmayan bir nedenden dolayı da idari para cezası ve gecikme faizine muhatap edilmesi hukuken izahı mümkün değildir.

SGK’nın yıllık izin ücretinin prime tabi tutulmasındaki bu hatalı uygulaması, işverenleri geriye dönük işlem yapmaktan kaçınma ve cezalı duruma düşmemek için gerçekte çalışmayan işçiye fesih tarihinde 1 gün çalışmış gibi gösterip, 1 günlük SGK tavanına kadar olan kısım için yıllık izin ücretinin prime esas kazanca eklenmesi gibi usulsüz işlemlere zorlamaktadır.

Sonuç olarak; Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine, SGK İşveren Uygulama Tebliği’ne ve İş Kanunundaki fesih hükümlerine açıkça aykırı olan ve işverenlerin de mağduriyetine yol açan SGK’nın 2020-20 sayılı Genelgesindeki, iş akdinin askıda olduğu (ücretsiz izin, istirahat vb) bir dönemde fiili çalışması olmayan bir sigortalıya yıllık izin ücretinin ödenmesi halinde yıllık izin ücretinin prime esas kazanç bildirimi yapılan en son ayın kazancına dahil edileceği” şeklindeki düzenlemelerin iptal edilmesi uygun olacaktır.

Dünya | Celal ÖZCAN