TBMM’ye 07/09/2022 tarihinde sunulan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile işverenlerce çalışanlara uygulanan yemek bedelinin istisnaya konu edilmesine dair değişiklik öngörülüyor.

Yürürlükte olan uygulamada, işverenler tarafından çalışanlara işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler gelir vergisinden istisna edilmiştir. İşverenlerce işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda ise çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin ilgili yıl için belirlenen tutan (2022 yılı için 51 TL'yi) aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şartıyla bu ödemeler istisna kapsamında değerlendirilmekte idi. Bu istisna ise genel itibariyle çalışanların adına çıkartılan yemek kartlarına bakiye yüklenmesi şeklinde uygulanageliyordu.

Bugüne kadar yürürlükte olan yemek ücret istisnasının eleştirilen yanları; restoranların söz konusu yemek kartı işletmecisi şirketlere yüksek oranda komisyon ödeyerek işletmelerin maliyetlerini bu bakımdan artırması ve işletmeci şirketlerle anlaşılmaması durumundaysa haksız rekabet koşullarına maruz kalmalarıydı.

Hatırlanacağı üzere bu komisyon yükünden kurtulmak adına Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu’nun öncülüğünde İstanbul Lokantacılar Odası’nın çalışmaları sonucu bankacılık sistemine entegre olan yerli yemek kartı 2019 yılı Aralık ayında ‘Yemekmatik’ pazara sunuldu. Geliştirilen model ile Yemekmatik yemek kartlarının üye işyerlerinde kullanımı ile depozito ve sair adlar altında görünmeyen bir ücret talep edilmeyeceği lanse edilmişti. Ancak, 3 milyona yakın üyesi bulunan pazara hakim firmalar karşısında bu uygulamanın sahada bekleneni veremediğini söyleyebiliriz.

Uygulamanın eleştirilen bir diğer yanı ise bu kartların, çalışanların anlaşmalı marketlerden ev alışverişlerini de yapmak suretiyle uygulamanın maksadından saptığı yönünde.

TBMM’ye sunulan kanun teklifi ile yemek bedelinin çalışanların banka hesabına yatırılması ve çalışanlarca bu tutarların yemek hizmeti veren işletmeler dışında da kullanılması durumunda, anılan istisnadan faydalanılmasına imkân tanımaktadır.

Böylelikle, yukarıda belirttiğimiz işletmeci üzerinde bulunan komisyon yükü bertaraf edilmekle birlikte vergiden istisna edilen tutarın yemek harici harcamalarda kullanılmasının da önü açılmaktadır.

Artık sadece ismen ‘yemek bedeli’ istisnası

Yeni kanun teklifiyle çalışanın banka hesabına yatırılan tutarın harcanmasıyla ilgili sınırların çizilmemesi uygulamaya genel bir ücret istisnası mahiyeti kazandırmaktadır. Zira teklifin yasalaşması halinde; gelir vergisinden istisna tutulan asgari ücretin üzerinde maaş veren işletmeler için, ‘yemek bedeli istisnası’ adında maaş hesaplarına para yatırarak çalışanlarına yemek desteği vermese dahi ücret stopaj yükünden kurtulmasının önünde kanunen bir engel bulunmuyor.

Burada anlaşılan o ki, uygulamanın aksayan yönlerini tespit ederek önlemler almak yerine uygulamanın şeklen olmasa da esasen kaldırılması tercih edilmiş görünüyor. Ancak çalışanlar ve restoran işletmeleri yönünden yeni uygulamanın negatif sonuçlar doğuracağı görüşündeyiz. Şöyle ki;

Türk-İş’in düzenli olarak açıkladığı ve kamuoyunca takip edilen açlık ve yoksulluk sınırı 4 kişilik aile bazında Eylül/2022 için sırasıyla 7 bin 245 ve 23 bin 600 TL olarak ilan edildi. Temel gereksinimlerin sağlanması için asgari ücretin 7 bin 245 TL olan yoksulluk sınırından 1.745 TL daha düşük olduğu göz önüne alındığında; çalışanların beslenme ihtiyacından kısarak hayatını idame ettirme tercihini kaçınılmaz kılıyor.

Bu tercih aynı zamanda hali hazırda yemek kartı sahiplerine hizmet veren küçük esnafı; yukarıda değindiğimiz gibi öğün atlayarak geçinimini rahatlatmak tercihinde bulunması muhtemel olan çalışanlar dolayısıyla müşteri portföyünün azalması riskiyle de karşı karşıya bırakacaktır.

Öncelikli olarak gelir değil harcamalar desteklenmeli

Geçmiş yıllarda çalışanların harcamaları üzere topladığı yazarkasa fişlerini toplayıp beyan ederek vergi iadesi alması sağlanarak bütçelerine katkı sunuluyordu. Ancak geçen süre zarfında harcama ve ödeme alışkanlıklarının değişmesi daha efektif yöntemleri de mümkün hale getiriyor.

Bu noktada önerimiz, çalışanların müdahil olamadığı ve işverenlerce düzenlenen vergi bordroları üzerinden destek vermek yerine doğrudan harcamalarına yönelik işverenlerce yapılan ödemelerin ücret istisnası kapsamına alınması yönünde.

Öneri: Sektör tanımlı kredi kartları

Yöntem olarak ise bankaların maaş müşterilerine sunacağı ve yalnızca yemek ve market sektöründe kayıtlı pos cihazları üzerinden harcama yapılabilen kredi kartlarına ücret mahiyetinde gelir vergisinden müstesna olarak ödeme yapılması, amaca hizmet eden efektif bir tercih olacaktır.

İleriki aşamalarda giyim, kültür sanat ve turizm sektörlerinde yapılacak harcamalara isabet eden KDV’nin tamamının ya da belirli bir oranının örneğin asgari ücretlilerin kullandığı bu kartlara tekrar yüklenmesi ise geçim sıkıntısı sebebiyle bahis alanlarda harcama yapmaya bütçesi yetersiz olan kesimlerin cüz’i oranlarda da olsa teşvik edilmesi sağlanacaktır.

İlerleyen teknolojik koşullar ve değişen harcama alışkanlıkları sosyal devlet anlayışının tezahüründe kolaylıklar sağlarken eski alışkanlıklarla bu şekilde genel geçer ve dar gelirliye temas etmekten uzak olan uygulamaları tercih etmenin hedeflenen amaca ulaşmakta yetersiz kalacağı kanaatindeyiz.

Kaynak: Dünya Gazetesi | Caner Samancı