Yetki maddesinin düzenlendiği Kanun daha taslak halindeyken bile, Anayasaya aykırılık iddiası ciddi şekilde gündeme geldi, ilgili düzenlemeden vazgeçilmesi talep edildi. Ancak, söz konusu düzenleme yasalaşarak yürürlüğe girdi!
Maalesef vergi istisna, muafiyet ve indirimleri konularında Cumhurbaşkanına (geçmişte Bakanlar Kurulu’na) yetki veren düzenlemeler kamuoyunda bugüne kadar hep ciddi tartışmalara neden oldu. Bundan sonra da olmaya devam edecek gibi görünüyor. Sonrasında bu şekilde verilen yetki düzenlemelerinin büyük bir kısmı Anayasa Mahkemesi’ne taşındı, yapılan inceleme sonucunda yetki düzenlemelerinin birçoğu iptal edildi!
Şimdi de benzer bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz.
Yetki maddesinin düzenlendiği Kanun daha taslak halindeyken bile, Anayasaya aykırılık iddiası ciddi şekilde gündeme geldi, ilgili düzenlemeden vazgeçilmesi talep edildi. Ancak, söz konusu düzenleme yasalaşarak yürürlüğe girdi!
Yeni yetki düzenlemesi ne ile ilgili?
Evet, konu yine Cumhurbaşkanına verilen yeni bir yetki düzenlemesiyle ilgili!
Daha fazla merak ettirmeyelim, yeni yetki düzenlemesi, KDV iade hakkını kısmen veya tamamen kaldırma veya yeniden koyma ve bu şekilde iade hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirleme konusunda Cumhurbaşkanına verilen yetki ile ilgili (7491 sayılı Torba Kanunla KDVK’nın 36. Maddesinde yapılan değişiklik).
Yapılan değişiklik ne?
2023 yılının son Torba Kanunu olan 7491 sayılı Kanunla KDV Kanununun 36. Maddesi değiştirilerek, KDV iade hakkının kısmen veya tamamen kaldırma veya yeniden koyma ve bu şekilde iade hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirleme konusunda Cumhurbaşkanına yetki verildi.
Değişiklik gerekçesi ise şu şekilde:
“MADDE 31- Madde ile 3065 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde değişiklik yapılarak, iade hakkım kısmen veya tamamen kaldırma veya yeniden koyma ve bu şekilde iade hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirleme konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.”
Neden böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyuldu?
Nedeni oldukça basit, Maliye bazı istisnalar nedeniyle KDV iadesi yapmak istemiyor, bunun için de pratiklik olsun diye böyle bir yetkiye ihtiyaç duyuyor. Bu yetki hemen bugünden kullanılacak diye bir şey söz konusu değil ancak, ilerleyen zamanlarda kullanılması bekleniyor.
Anayasaya aykırılık iddiası doğru mu?
Evet, maalesef KDV iadesini kısmen veya tamamen kaldırma konusunda Cumhurbaşkanına verilen yeni yetki düzenlemesinin anayasaya aykırılık iddiası oldukça ciddi!
Anayasaya aykırılık iddiası, “KDV iade hakkını kaldırma yetkisinin, Anayasa’nın 73. maddesinin 4. fıkrasında sayılan vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkilerinden olmadığı, dolayısıyla bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu” görüşüne dayanıyor.
Anayasanın 73. Maddesi bu konuda ne diyor?
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 73. Maddesi aynen şu şekilde:
“Madde 73 – Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.”
Görüldüğü üzere, Anayasamızın 73. Maddesinin 4. fıkrasında; muaflık, istisnalar, indirimler ve oranlar ibareleri geçiyor ancak, iade ibaresi yer almıyor!
Söz konusu yetki düzenlemesinin Anayasaya aykırılığını iddia edenlerin ana iddia gerekçesi de işte bu!
Daha önce de aynı nitelikli yetki maddesi iptal edilmişti!
Evet, daha önce Bakanlar Kurulu’na verilen benzer nitelikli bir yetki maddesi, açılan dava sonucunda Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmişti.
İptale konu yetki düzenlemesi, indirimli KDV oranına tabi işlemlerden doğan KDV iadesi kapsamına amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) nedeniyle yüklenilen KDV’nin dahil edilmemesine ilişkindi.
Söz konusu süreci kısaca hatırlayalım:
1) KDV Kanunu’nun 29. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi 5766 sayılı Kanunla
“Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
şeklinde değiştirilmişti.
Değişikliğe gidilmesinin nedeni ise madde gerekçesinde, “Maddede yapılan düzenleme ile vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile farklı sektörler itibarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklenilen vergiler bakımından iade hakkının kaldırılmasına yönelik Bakanlar Kurulu yetkilendirilmektedir.” şeklinde ifade edildi.
2) Daha sonra, bu yetkiye istinaden çıkarılan 2008/13903 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile; otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, 20.07.2008 tarihinden sonra indirimli orana tabi işlemlerine ait KDV iade hesabına, ATİK’ler dolayısıyla yüklendikleri KDV’yi dahil etmemeleri karara bağlandı.
3) Bu düzenlemelerle ilgili olarak o tarihlerde kaleme aldığımız makalede özetle;
“KDV Kanunu’nun 29/2. maddesinde 5766 sayılı yapılan düzenleme ile Bakanlar Kurulu’na, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen KDV’nin iade hakkını kaldırma yetkisinin verildiğini, oysa böyle bir yetkinin Anayasamızın 73. maddesine göre Bakanlar Kurulu’na verilmesinin mümkün bulunmadığını, turizm sektöründe indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan KDV iadesinin hesabında ATİK KDV’lerinin dikkate alınmamasını öngören düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile karşı karşıya kalınabileceğini”
belirtmiştik (Abdullah TOLU, “KDV’de Turizmciye İkinci Şok: İade Edilecek KDV Hesabı Değişti”, Yaklaşım, Sayı: 189, Eylül 2008, s.145).
4) Anılan Kanun hükmü ve buna istinaden çıkarılan Kararname ile yapılan söz konusu düzenleme Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla bazı mükellefler tarafından yargıya taşındı. Davaya bakan Danıştay 4. Dairesi Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi bularak, Anayasa Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar 21.10.2009 tarihinde Kararname’nin yürütmesini durdurdu ve uyuşmazlığı Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi (Danıştay 4. D.’nin, 21.10.2009 tarih ve E. 2009/6371 sayılı Kararı).
5) Başbakanlık ve Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa’nın 73. maddesinde yer alan indirim ibaresinin KDV Kanunu’ndaki indirim olmadığını, anılan kararname ile mükelleflerin indirim haklarının kısıtlanmadığını, kanunla verilen yetkinin Bakanlar Kurulu tarafından kullanıldığını, yapılan düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olmadığını belirterek, Danıştay 4. Dairesi’nin kararına itiraz etti. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu ise bu itirazları reddetti (Danıştay VDDK’nın, 26.03.2010 tarih ve YD İtiraz No:2010/9 sayılı Kararı).
6) Anayasa Mahkemesi, turizm sektöründe iade hesabına ATİK KDV’nin dahil edilmemesine ilişkin kararnamenin dayanağını oluşturan kanun hükmünü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti (Anayasa Mahkemesi’nin, 17.11.2011 tarih ve E.2010/11, K.2011/153 sayılı Kararı (14.02.2012 tarih ve 28204 sayılı Resmi Gazete)).
7) Bu Karar üzerine Bakanlar Kurulu, yayımladığı 2012/3481 sayılı Kararname ile 08.07.2008 tarih ve 2008/13903 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “İndirimli Orana Tabi İşlemlerde İade Edilecek Verginin Hesabına Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlere Ait Katma Değer Vergisinin Dahil Edilmemesine İlişkin Kararı”nı 14.02.2012 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırdı.
Böylece durum normale döndü!
Yetki düzenlemesi bize göre de uygun değil!
Daha önceki iptal düzenlemesi dikkate alındığında, böyle bir yetki düzenlemesinin de aynı şekilde Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi ve iptal edilmesi yüksek ihtimal.
Maliye, “KDV indirimi” ve “KDV iadesi”nin aynı şeyler olduğunda ısrar etse de, Ancak, Anayasa Mahkemesi bunların aynı şey olmadığı, farklı olduğu, “iade” ibaresinin Anayasanın 73. Madde metninde geçmediği görüşünde!
Söz konusu iptal kararında;
“Anayasa’nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında Bakanlar Kurulu’na verilen yetki, “vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına” ilişkindir. Buradaki temel koşul da kanunun, yukarı ve aşağı sınırlar belirlemesidir. Buna göre, Bakanlar Kurulu ancak, “muaflık, istisna, indirim ve oranlar”da yasanın belirttiği alt ve üst sınırlar içinde değişiklik yapabilecek; bu alanları ve sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme getiremeyecektir. Bakanlar Kurulu’na verilen bu yetki “koşullu ve sınırlı bir yetki”dir. Vergilendirmede esas kural, vergilerin kanunla konulup, kaldırılması ve değiştirilmesidir. Bakanlar Kurulu’na tanınan yetkinin, yeni düzenlemeler içermesi ve/veya çok geniş olması, verginin yasallığı ilkesinin zedelenmesine yol açarak yasama yetkisinin yürütme organına devri sonucunu doğurabileceğinden kabul edilemez. 73. maddenin son fıkrasında, itiraz konusu kuralda yer alan “vergi iadesi” konusunda, ne iade hakkının getirilmesi ne de kısmen ya da tamamen kaldırılması hususlarında Bakanlar Kurulu’na yetki verilmemiştir. Bu nedenle, itiraz konusu kuralın 73. maddenin son fıkrasıyla ilgisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanun’un 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 4.6.2008 günlü, 5766 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendiyle değiştirilen son cümlesinin, “Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya;” bölümü Anayasa’nın 73. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.”
Kişisel görüşümüz, bu tür konularda yetki maddesi düzenlenmesi yerine, KDV iadesi doğuran ilgili her bir düzenlemeye KDV iadesi yapılmayacağı ya da sınırlı olarak yapılacağı hususunda bir hüküm eklenmesinin daha uygun olacağı şeklinde.
Sonuç olarak;
Maliye – Vergi mükellefleri arasında çok sayıda vergi ihtilafı var, yenilerini yaratmaya gerek de, ihtiyaç da yok! Tabi bu anlayış değişikliği, uygulamalardan önce ilgili düzenlemelerin yasalaşma sürecinde olmalı, yeni ihtilaflar doğuracak düzenlemelerden kaçınılmalı.
KDV iade hakkını kısmen veya tamamen kaldırma veya yeniden koyma ve bu şekilde iade hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirleme konusunda verilen yetki Cumhurbaşkanımız tarafından kullanıldığı takdirde, yapılacak düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi kaçınılmaz görünüyor!..