Hazine ve Maliye Bakanımız bir TV kanalında ekonomik gidişat ve OVP’yi değerlendirirken önemli açıklamalarda bulundu.
Bu açıklamalar her vatandaşı yakından ilgilendirmektedir. Hele ki biz teknokratları, yurt içi ve yurt dışı yatırımcıları fazlasıyla ilgilendirmektedir. Sayın Bakanımız açıklamalarında bir anlamda görevi devir alırken yaptığı konuşmayı teyit etti. Sayın Bakan “Ülkemiz ekonomi politikalarının OVP’ye uygun olarak rasyonel çizgiden ayrılmadan, 2026 yılında tek haneli enflasyon amacına ulaşacağının” iddiasını tekrarlardı. OVP için genel olarak rasyonel, uygulanabilir, yerinde bir program diyebiliriz. Bu husustaki açıklamalar da temkinli ve yerinde açıklamalar olarak değerlendirmekteyiz. Nitekim ekonominin tüm tarafları OVP’den ve açıklamalardan memnun oldular. Gördüğümüz kadarıyla yapılacaklar da yapılmayacaklar da net bir şekilde belirtildi. Beklentimiz belirlenen yol haritasına uygun, rasyonel bir sürecin işletilmesi ve her aşamanın kamuoyu ile paylaşılmasıdır.
Doğaldır ki bu açıklamalardan en çok ilgimizi çeken kısım vergi politikalarına ilişkin olanlardı… Açıklamada;
– Vergi sisteminde reform yapılacağı,
– Daha adil bir vergilendirme sisteminin kurulacağı,
– Verginin tabana yayılması için uğraşılacağı,
hedefleri net ve açık bir biçimde ortaya konuldu.
Şimdi ne var bunda, bu açıklanan hususlar vergi sistemimizin kanayan yarası… Herkes bunu biliyor… daha önce de bir çok kez benzer hedefler açıklandı ama maalesef gerçekleşmedi diye bilirsiniz… Ama bu dönem sanki öncekilerden farklı… Zira belirlenen amaçları gerçekleştirmek, ekonomiyi bu durumdan kurtarmak için rasyonel politikalardan başka çaremiz bulunmuyor.
Sanki bu dönem ekonomi politikalarına siyasetin müdahalesi sınırlı olacak gibi… Biliyoruz ki ekonomik politikalara tek başına siyaset karar verince, işlerin karıştığını, kötüye gittiğini ve çok kan kaybedildiğini hep birlikte yaşayıp gördük. Elbette mevcut yapıyı düzeltmek için çok emek sarf edilmesi gerektiğini pek çok kez deneyimledik. Ülke olarak yeniden aynı şeyleri yaşayıp görmek istemeyiz.
Bu nedenle vergi reformunun yapılmasının gerekli olduğunu sürekli tekrar edip duruyoruz. Hatta mümkünse bütün vergi sisteminde ve bir an evvel yapılmalıdır. Bunun için gerekli ortamın hazır olduğunu görüyoruz. Daha yeni 7440 sayılı Kanun ile çok kapsamlı bir yapılandırma yapıldı. Yani mükellefler için temiz bir sayfa açıldı.
Toplum enflasyonun olması gerekenden epey yüksek olduğu, ücret geliri elde edenlerin enflasyona ezdirilmemesi gerektiği konusunda fikir birliği içinde… Öyle gözüküyor ki talep enflasyonunun kısılması adına bir dönem konut ve araç satışları kısılmaya çalışılacak, aynı şekilde kredi kartı harcamalarına da sınırlandırma getirilecek… Sermaye şirketlerinin vergilendirilmesi düzenlemesi ile 2023 yılında kurumlar vergisi oranı %5 oranında artırıldı. Ekonominin düze çıkarılması adına alınacak tüm tedbirler toplumun her kesimi tarafından kabullenilmiş durumda… Hele hele alınan kararların taviz verilmeden uygulanması ve olumlu sonuçlarının toplumsal yaşamımıza yansıması hepimizi bu amaç için daha da bir araya getirecektir.
Bütün bu çevre şartları vergide reform için gerekli ancak yeterli değil. Bu aşamada toplumun adil bir vergilendirilme sistemine kavuşacağına inandırılması ve vergi kanunlarımızda kamuoyu tarafından büyük bir çoğunlukla kabul görecek radikal değişikliklerin yapılması gerekmektedir.
Maliye bürokrasisinin bu değişikleri yapma konusunda yeterli olduğu tartışmasızdır. Ancak bu reform çalışmalarının çok daha kucaklayıcı, toplumun bütün kesimlerini ikna edici olması için özellikle biz meslek mensuplarının, meslek mensubu odalarının, üniversitelerin, ilgili meslek odalarının katılımı sağlanarak geniş bir platform oluşturulmalıdır.
Böyle geniş katılımlı ve uygulamayı da rahatlatacak bir platform tarafından kabul görecek kararlar; toplum tarafından daha çabuk benimseneceği için uygulanması da kolay olacaktır.
Bu açıklamalara göre siz ne derseniz; bu kez gerçekten vergi reformu yapılabilecek değil mi?…