Bütün arkadaşlarımın ve okurlarımın bildiği gibi ben 45 yıldır aynı kahvede tavla oynarım. Kahve Bursa’da Çarşamba pazarında. Şimdi Halep’in bir mahallesi gibi, kiralık araba galerileri ile dolu ama yıllardır tanıdığım arkadaşlarım da orada. Bu arada mahallenin bu durumunun bize hiçbir etkisi veya zararı da olmuyor. Geliyor, tavlamızı oynuyor, sohbet ediyor ve gidiyoruz.

Pardon bir zorluk var. Park etme zorluğu. Bazen paralı otoparklarda bile yer bulunmuyor. Yine bir başka zorluk da kahveden namaz saatinde camiye giderken oluyor. Efendiiim, eski Merinos evlerinin yerine yapılan parkta her türlü LGBT unsurları size saldırabilmek için bekliyorlar. Bu duruma mani olabilmek için Camiye heyet halinde gitmeye çalışıyoruz veya kahvenin yan tarafında seccade ve tahtasını koyup namazımızı eda ediyor. Sonra da tavla oynayarak günah işliyoruuuz.

Bazen de otoparka para vermek zor geliyor. Hele de yenilip çok para ödeyeceksek. Mesela ne kadar demeyin, semte göre çokluk kavramı değişiyor. Bu açıklamalardan sonra gelelim yazımız konusu resimler ve öykümüze.

Bir gün yine park yeri bulamamıştım. Ara sokaklardan birine girdim. Her tarafı camlı bir dükkan. Camlar da kirli. Adamın birisi kenarda duruyor, başını hafif eğmiş. Kapıyı açtım.

 Beyefendi arabamı dükkanın önüne park etmemin bir mahzuru var mı diye soruyorum. Ama beyefendi hiç oralı olmuyor. Bulunduğu yerde neyle meşgul oluyorsa oluyor. Allah Allah. epey de sinirlendim. Ondan izin de almadan arabayı bırakır giderim ne olacak yani derken ara bölmeden bir kapı açıldı. Birisi çıktı.

Aman efendim benden izin almanıza ne gerek var. Buyrun, istediğiniz gibi park edin demez mi? Ama şu beyefendi hiç cevap vermedi dedim.

O bir heykel. Herkes de canlı zannediyor demez mi?

Neye uğradığımı şaşırdım. Dükkanın bir köşesinde heykel ayakta ve çiçekler arasında o kadar canlı duruyor ki anlatamam. Tabii kahkahayı bastım.

Meğer o dükkan bir heykel ve sanat atölyesi imiş.

Heykeltraş BÜLENT ENE. Aşağıda gördüğünüz gibi öyle güzel eserler yapmış ki, canlı zannediyorsunuz. Veya ben tavla oynama heyecanı ve acelesi ile heykeli bile canlı gördüm. Ama paylaştığım resimlere bakın, hakikaten her bir eser canlı gibi değil mi?

Bülent bey, eserler hakkında bana epey bilgi verdi. Ama bunları yazımda paylaşmayacağım. Yakında bir sergisi olacak. Resimlerin bir kısmında sergi ile ilgili tanıtım afişlerinden ufak bir örnek de çıkmış.

Özellikle okurlarımın bu sergiyi dikkatle takip etmelerini tavsiye ediyorum. Bülent beyin ülkede ne kadar tanındığını bilemem ama bana göre tanınması gereken bir heykeltraş, bir sanatçı.

Eserlerinden örnekler ve beni kandıran adam heykeli de yazımın ekinde.

Herkese bol sanatlı günler diliyorum.

Cevdet AKÇAKOCA