Bir çalışan o gün biraz daha fazla kalır, ertesi gün erken çıkar. Ay sonu geldiğinde de muhasebe bordroya ortalama birkaç saat fazla mesai yazar. Çalışan imzalar, ücretini alır, konu kapandı sanılır.

Sanılır ama kapanmaz.

Çünkü çalışanla yollar ayrıldığında, bir yıl sonra açılan bir fazla mesai davası, tüm bu “zaten ödendi” düşüncesini yerle bir edebilir.

Hâkim karşısına çıkıldığında, işverenin en büyük savunması şudur:
“Fazla mesai yaptıysa ödedik zaten. Bordroda yazıyor, imzası da var.”

Hâkimin en sık sorduğu soru da şudur:

“Peki bu çalışmayı neye göre hesapladınız?”

İşte bu soru, birçok işverenin hazırlıksız yakalandığı yer.

Çünkü bordroda yazan 10 saat fazla mesainin hangi gün, hangi saatlerde, hangi görev karşılığında yapıldığına dair çoğu zaman hiçbir kayıt tutulmamıştır. Hâkim için artık mesele ödemenin varlığı değil, o ödemenin doğruluğudur.

Fazla mesaiyi kanıtlamak zorunda olan taraf çalışan gibi görünür. Ancak işverenin elinde hiçbir sistem, kayıt veya işleyiş belgesi yoksa, bu ispat yükü fiilen tersine döner. Hâkim, çalışanın tanık beyanını yeterli görür, işverenin “ödedik” savunması ise gerekçesiz kalır.

Bordroda fazla mesai gösterilmiş olması, işvereni doğrudan korumaz. Çünkü mahkemeler bordroya değil, o bordronun dayanağına bakar. Bu saatler neye göre yazıldı? Hangi kayıtla hesaplandı? Eğer bu soruların cevabı yoksa, işveren ödeme yaptığı halde davayı kaybedebilir. Çünkü belgeleyemediğiniz bir ödeme, kabul edilmiş bir borç gibi algılanır.

Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2022 tarihli bir kararında, bordroda fazla mesai ücreti ödenmiş olmasına rağmen, bu ödemenin hangi saat aralığına ve hangi çalışmaya dayandığının açıklanamaması nedeniyle işverenin savunmasını geçersiz saymış ve işçiye tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

Bu da gösteriyor ki mesele ücret değil, sistemdir.

İşverenin fazla mesai riskini yönetebilmesi için yalnızca ödeme yapması yetmez; bu ödemenin gerekçesini belgeleyebilmesi gerekir. Giriş-çıkış saatlerinin dijital olarak kaydedilmesi, çalışanlara aylık olarak puantaj çizelgelerinin imzalatılması, fazla mesaiye ilişkin açık, yazılı ve herkesin bildiği bir iç düzenleme yapılması gerekir. Ayrıca yalnızca çalışanın değil, işverenin de tanık yapısının oluşturulması, gerektiğinde süreci destekleyecek kişilerin önceden belirlenmesi gerekir.

Unutulmamalıdır ki iş ilişkilerinde güven, iyi niyetten değil sistemden doğar.

İşverenin yükümlülüğü, sadece ödeme yapmak değil, yaptığı her ödemenin gerekçesini gösterebilir olmaktır. Çünkü mahkemelerde yalnızca ne verdiğiniz değil, neden verdiğiniz de sorgulanır.

Bu nedenle fazla mesai, yalnızca bordro kalemi değil, şirketin hukuki güvenlik sisteminin bir parçasıdır.

Bugün fazladan birkaç saat daha çalışan bir personelin, yıllar sonra şirketinize açtığı dava, yalnızca geçmişi değil, geleceği de etkiler. Belgeleyemediğiniz her saat, bir dava sebebidir.

Emel Meltem TAN
Avukat & Hukuk Müşaviri