Bugün onlarla ilgili önemli bir konuyu ele almak istedim: transfer fiyatlandırmasında sonradan yapılan bir değişiklik, başlangıçta bildirilen gümrük kıymetinde değişikliğe ve gümrük yükümlülüğünün iadesine yol açar mı?

Türkiye’de pek çok şirketin Almanya ve Hollanda başta olmak üzere AB ülkelerinde bağlı işletmeleri mevcut. Örneğin, Türkiye’deki bir şirketin Almanya’da tamamı kendisine ait başka bir şirketi var ve o şirketi üzerinden Almanya’ya ihracat yapıyor. Birden fazla ülkede faaliyette bulunan grup şirketteki işletmelerden biri diğer ülkedeki işletmeye mal veya hizmet sattığında fiyatı, transfer fiyatlandırması kuralları çerçevesinde “emsallere uygun” şekilde belirlemek zorunda.

Yani, mal veya hizmet sattığı şirket ilişkili kişisi değil de üçüncü bir kişi olsaydı nasıl bir fiyat uygulayacak idiyse o fiyatı uygulamalı. Ancak, ticari hayatın olağan akışı içinde ve grup şirket içindeki anlaşmaya göre, satış fiyatında geriye yönelik değişiklik mümkün: fiyat azaltılabilir ya da yükseltilebilir. Alman Gümrük İdaresi, geçmişe yönelik olarak fiyatın yükseltilmesi halinde bunun bildirilmesini talep edip aradaki fark üzerinden gümrük yükümlülüğü hesaplıyor, ama fiyatın azaltılması halinde gümrük yükümlülüğü iadesini reddediyor.

Bu adaletsiz durum, Avrupa Adalet Divanı’na (AAD [ECJ]) taşındı. AAD, Hamamatsu Kararı (C-529/16) ile özetle, “satış bedeli” kapsamında başlangıçta beyan edilen transfer fiyatında sonradan yapılan değişikliğin (/uyarlamanın) dikkate alınmayacağına karar verdi. 2017 tarihli Hamamatsu Kararı’na konu olayda, bir Alman şirketi Japonya’daki ana şirketten satın aldığı malları Almanya’ya getiriyordu.

Malların satış bedeli, kısmen başlangıçta faturada yer alıp gümrükte beyan edilen tutardan, kısmen de bu fiyatta -Japon ana şirket ile yapılan peşin fiyatlandırma anlaşması (PFA) çerçevesinde- hesap döneminin sonunda yapılacak götürü bir düzeltmeden oluşuyordu ve düzeltmenin yukarı mı yoksa aşağı yönlü mü olacağı belirsizdi. Alman şirket, yıl sonunda malların fiyatı aşağı doğru düzeltilince (bakiye kar bölüşümü), yani azaltılınca, Alman Gümrük İdaresi’ne başvurarak ödediği gümrük yükümlülüğünün iadesini talep etti.

Çünkü, “faturada yer alan fiyat”ı (satış bedeli) gümrük kıymeti olarak beyan etmişti ve o fiyat geriye dönük olarak değişmişti. Her ne kadar Hamamatsu Kararı gümrük yükümlülüğü iadesine izin vermediyse de, Karar’da açıkça “satış bedeli”nden söz edildiği için, transfer fiyatlamasındaki aşağı veya yukarı değişikliklerin gümrük kıymetinde rol oynayıp oynamayacağı ya da “son yöntem”e göre yapılan bir gümrük kıymeti incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı soruları açıkta kaldı.

Alman Danıştayı (BFH) ise, 2022 tarihli kararında AAD Kararı’nı prensip olarak takip etti ve gümrük kıymeti son yöntem kullanılarak belirlense bile transfer fiyatın kullanılamayacağına karar verdi Çünkü, gümrük beyannamesinin kabulü sırasında, hesap döneminin sonunda bir düzeltme olup olmayacağı ve olacaksa dahi düzeltmenin aşağı mı yoksa yukarı mı yapılacağı kesin değilse, mevzuata uygun bir eşya gümrük kıymeti belirlenemiyor demektir.

BFH’ya göre, “son yöntem” de her zaman eşya ve gümrük tarihiyle bağlantılı bir kıymet belirlemesidir. Fiilen ödenen veya ödenecek fiyatta yapılacak indirimler ve ilaveler, ancak gümrük beyannamesi sırasında nesnelleştirilebilen ve nicelleştirilebilen bilgilere dayanılarak yapılabilir. Dolayısıyla, AAD ve BFH kararları bazı soruları açıkta bıraksa da, gümrük kıymetinin belirsiz olmaması vurgusu çok önemli.

AB’deki şirketleri üzerinden dış ticaret yapan işletmeler, transfer fiyatlarını gümrük değeri olarak beyan etmek istediklerinde dikkatli olmalılar. Gümrükte sorun yaşamamak için, kullanılan transfer fiyatın, AB gümrük kurallarına uygun bir gümrük kıymeti hesaplama temeli olup olmadığının somut olayda çok iyi araştırılması şart. Tüm okuyucularımıza esenlik içinde güzel bir Ramazan Bayramı diliyorum.

Dünya | 

Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR