Yerel seçimler bitti. Olağanüstü bir durum olmazsa, 4 yıl ülkede seçim atmosferi olmayacak...

Mevcut ekonomik durum ile ilgili söylenecek çok şey yok. Her şey apaçık ortada. Seçim sonrası bizleri çok zor koşulların beklediğini bilmekteyiz.

Özellikle firmalar açısından alınması gerekli hayati kararlar olduğunu düşünmekteyim.

Politika faizinin yüzde 50’lere çıktığı bir durumda, ticari kredilerin yüzde 70’lere dayanması kaçınılmazdır.

Ülkemizde firmaların çok önemli bir bölümünün öz kaynaklarının yetersiz olduğu, faaliyetlerin genellikle yabancı kaynakla götürüldüğü bilinmektedir. Bu nedenle bu firmaların bu kadar yüksek bir faiz ile yabancı kaynak kullanmaları ağır bir finansman maliyeti yükü getirecektir.

Bu finansman maliyetinin karşılanması için, firmaların stok devir hızlarını yükseltmesi yani cirolarını artırması, sürdürülebilir yapı için kaçınılmazdır.

Ancak hükümetin enflasyonla mücadele etmek adına ürettim seferberliği yerine, toplam talebi kısma yönünde seçim sonrası kararlar alacağı beklentileri mevcuttur.

İlk yapılması beklenen kredi kartlarındaki taksit sayılarını sınırlamak veya tamamen kaldırmak olacaktır. Bu durumu bazı harcamalarla da sınırlı tutabilir.

Buna benzer kararların piyasaya yansıması, durgunluk olacaktır.

Firmaların bu gerçeği görerek buna karşı önemli karar almaları gerektiği kanaatindeyiz. Öncelikle mali durumlarını ve mevcut yapılarını gözden geçirmeleri önemlidir.

Örneğin:

--Mevcut borçlarının ticari faaliyetleri ile aynı oranda artıp-artmadığı,

--Stoklarının içinde âtıl stok miktarının ne durumda olduğu,

--Gider artışı ile gelir dengesinin nasıl olduğu, gibi değerlendirmeleri sürekli yapması gerekmektedir.

Çalışan sayısının değerlendirilmesinde son 2-3 yılda kişi başına düşen ciro, üretim miktarı ve tutarı kontrol edilerek, gidişatın ne yönde olduğuna ilişkin sinyaller alınmalıdır.

Ayrıca bu süreçlerde planlı bütçeleme dönemine girilmeli, gelecekle ilgili gelir ve giderlerin doğru tahminleri yapılmalıdır.

Değerlendirmelerin özellikle enflasyonist dönemlerde döviz cinsinden yapılması daha gerçekçi sonuçları doğuracaktır.

Her firma kendi özel durumuna göre asgari stok miktarını mutlaka belirlemeli âtıl stok tutmamalıdır. Atıl stok demek, belirli bir kaynağın yararsız bekletilmesi anlamındadır.

Böylesi önlemlerin alınmaması halinde, faizlerin yüksek olduğu dönemlerde, firmaların zora düşmesi, konkordato veya iflas durumlarına gelmeleri olasılığı yüksektir.