Bu Yönetmeliğin amacı; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından oluşturulan destek programları kapsamında; gerçek ve tüzel kişilerin bilimsel ve teknolojik bilgiyi ürüne, sürece, yönteme veya sisteme dönüştürme aşamalarında yapacağı, teknoloji ve yenilik odaklı araştırma, geliştirme, iyileştirme faaliyetleri ile üniversite-sanayi iş birliği, kümeleşme, girişimcilik ve ticarileştirme faaliyetlerine ilişkin proje önerilerinin değerlendirilmesi, söz konusu projelerin hibe ve/veya geri ödemeli olarak desteklenmesi, izlenmesi, sonuçlandırılması ve sonuçların değerlendirilmesi ile erken aşamadaki gelişme potansiyeli olan Ar-Ge yoğun başlangıç firmalarının desteklenmesi amacıyla tüzel kişi ve fonların hibe ve/veya geri ödemeli olarak desteklenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. 

Peki, yönetmelik dayanak noktasını nereden alıyor?

Bu Yönetmelik, 17/7/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile 15/7/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine dayanılarak hazırlanmıştır.

O halde asıl önemli noktayı, aşağıya alıntıladığım yönetmeliğin ilgili maddesinin, değişen bentleri arasından bulup çıkarma zamanı gelmiştir. Bakalım bu yönetmelikle ne değişmiş ve bizim için önemi nedir?

Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (ı), (s) ve (ş) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Yönetim Kurulu: 278 sayılı Kanunda tanımlanan TÜBİTAK Yönetim Kurulunu,

b) Destek başvurusu: Dönemsel teknik kazanımları, gerçekleştirilen çalışmaları, projedeki ilerlemeyi, ara çıktıları, zaman/maliyet/kapsam gerçekleşmelerini, planlanandan sapmaları ve nedenlerini, bu sapmaların proje gelişimine etkisini, alınması gerekli önlemleri, talep edilen değişiklikleri, benzeri bilgileri ve programın uygulama esaslarına göre hazırlanan mali rapor veya mali müşavirlik proje harcamaları değerlendirme raporunu içeren dokümanı,”

“ı) Mali rapor: Dönemsel olarak hazırlanıp kuruluş yetkilisi/yetkilileri tarafından imzalanan, sağlanan desteğe ilişkin gider formları, belgeleri ve gerekli ekleri ile tamamlayıcı mali belgelerden oluşan ve gerektiğinde mali müşavir tarafından onaylanan dokümanı,”

“s) Mali müşavir: 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu hükümleri uyarınca serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir odalarının çalışanlar listesine kayıtlı olan ve fiilen mesleğini icra eden serbest muhasebeci mali müşavirleri veya yeminli mali müşavirleri,

ş) Mali müşavirlik proje harcamaları değerlendirme raporu: Kuruluşa ait mali raporun, mevzuatına göre değerlendirilmesi sonucu, TÜBİTAK tarafından belirlenen biçime uygun olarak serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir tarafından hazırlanan raporu,”  

Ee değiştirilen 4 ncü maddenin bizlerde yarattığı önem ifadesi ile ne kastediyorum anlatayım.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (Kurum) Mali İdarenin en önemli unsurları olan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirleri tek bir unvanda topladığını dikkatlerinize sunarım. Olması gereken unvan kullanımının en kısa zamanda Mali Müşavirlik olması temennimi tekrarlamak isterim. Ancak yazı başlığı ile dikkat çekmek istediğim durum farklı olduğundan, önem arz etmesine rağmen unvan birlikteliği değil elbet.

Kazanım olarak dikkatlere sunmak istediğim önemli husus;

Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin de artık, tıpkı Yeminli Mali Müşavirler gibi,  Kurum raporu düzenleyebilecekleri hakkının teslim edilmesidir.  

3568 sayılı Meslek Kanunu, 2. Maddesi ilk kanunun çıktığı zamanlardaki elde edilmiş hakları ifade etmemektedir. Yıllar yılı bilinçsiz bir takım uğraşlar neticesi yıllar içinde kazanımların çoğu erozyona uğrayarak kadük hale gelmiştir. Özellikle serbest muhasebeci mali müşavir meslek insanları kendi hallerine terk edilerek, kazanılmış haklarını koruyamamışlardır. Bunun en önemli sebebi ise lobi faaliyetlerinin zayıf ve siyasi erkin kanun yapıcı özelliğine geç uyanmasıdır. Hali ile kendilerine olumlu kanunlar için teklif verecek ve meclisten çıkarabilecek siyaseti yeni yeni tanıyarak uyanış hamlelerine başlamıştır.  

Yeri gelmişken hemen hatırlatayım; bilindiği üzere, 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 06/04/2018 tarih ve 30383 sayılı Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun ile serbest muhasebeci mali müşavirler meslek insanı karşıt inceleme yetkisi ve KDV iade raporu yazma yetkisi almıştır.

Bu yetkiyi kullanabilmesi ise T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ‘nın elinde olup, Bakanlık hala konuyla ilgili şekil ve şartları hususunda bir uygulama tebliği ve veya yönetmelik ortaya koymamıştır.

Bu yüzden 3568 sayılı Kanun’un 8/A maddesine göre Bakanlık yetkisinde olan çıkarımları yapmadığı müddetçe muhasebe meslek insanları Katma Değer Vergisi iade raporu düzenleyemez. 

O halde yapmamız gereken konuyu yatırmaktansa, hayata geçirmenin yollarını aralamaya gayret etmeliyiz. 

Yine bir başka bir yararlı durumdan hatırlatma yaparak; serbest muhasebeci mali müşavirlere saygınlık ve değer katacak, aynı zamanda Bağımsız Denetimi de yakından ilgilendiren bir standarttan bahsetmek isterim. 

Bağımsız Denetim Standardı 315 - İşletme Ve Çevresini Tanımak Suretiyle “Önemli Yanlışlık” Risklerinin Belirlenmesi Ve Değerlendirilmesi. Bunun konumuzla ilgisini ilk bakışta kuramadığınızın farkındayım.!
Fakat eğitim ve seminerlerimizde bahsettiğimizi katılımcılarımız hemen hatırlayacaktır.

“Bu Bağımsız Denetim Standardı (BDS), denetçinin işletmenin iç kontrolü dâhil işletme ve çevresini tanımak suretiyle, finansal tablolardaki “önemli yanlışlık” risklerini belirleme ve değerlendirme sorumluluğunu düzenler.”

İş bu standart düz olarak ele alınıp okunduğu vakit, pek de bir çıkarım elde edilemeyebilir. Ve fakat üzerine düşünülmeye başladığımızda ön görülerimizle yüksek muhasebeye giden yolun, aynı zamanda Ülkemiz mali idaresine büyük katkı sunacağı ortaya aşikâr etmektedir. Biz bize konuşur gibi sohbete devam ettiğimiz varsayımından, şirket rasyolarının içler acısı olduğu gerçeğine çıkıyoruz. Esaslı bir incelemenin yüksek istatistikle nerelere varacağını tahayyül etmek dahi istemeyiz.

Bu sebepten dolayı, serbest muhasebeci mali müşavirlerin kendi müşterileri için düzenledikleri mali tabloların BDS315 Standardı dayanak alınarak bir başka serbest muhasebeci mali müşavir tarafından denetlenerek, mali tabloların onaylanması mutlak olarak ele alınarak hayata geçirilmelidir.

Hem yeni iş sahası olanakları açısından hem de meslek insanı istihdamı için önemli bir iş kapısı olacağına kanaatim yüksektir.

Değerlendirilmesi kuşkusuz Ülkemiz ve muhasebe meslek insanı yararına olacaktır.

İşte bu bakımdan da ele alacak olursak, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumundan gerçeğin altı çizilerek rapor hakkı verilmesi önemli bir gelişmedir. Diğerleri de.

Ve fakat işin gereği olarak raporu hazırlarken ve diğer yaptığımız işlerde olduğu gibi temkinli ve hassas olmak zorundayız. Ki, haksız veya fazla ödeme başlıklı Madde 19 da ise hiç yabancı olmadığımız bir durum söz konusudur;

“(3) Mali müşavirin yanıltıcı bilgi vermesinden dolayı kuruluşa yapılan haksız ve fazla ödemenin TÜBİTAK tarafından anlaşılması halinde, söz konusu desteğin geri alınması sürecinde mali müşavir kuruluşlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.“

Diye Mali Müşavirlere atfedilen bu duruma azami dikkat göstermemiz lehimize olacaktır.

Sonuç olarak;

Şimdi meslek mensupları açısından önemli olduğunu kabul ettiğimiz bu tür kazanımlar, aynı zamanda serbest muhasebeci mali müşavir uygulama alanlarının da genişletilerek, psikolojik rahatlık sağlanması da ayrıca algı yönetişimi açısından manevi tutarlılığı olan bir olgudur.

Geleceğin vergi hukuku ve mali denetim üzerinden yürüyeceği varsayımı ile meslek insanlarına rapor yazabilme alışkanlığının kazandırılması çok önemlidir. Elektronik kayıtlamanın öne çıktığı konjonktür, tabi olarak dijitalleşmenin zorlama olarak dayatması sonucudur.

Uzun yıllar var ki, mesleğin yenilikler dünyasında eriyerek yok olacağı üzerine gevezelikler edilerek heba edilmiş, ileri muhasebe teknikleri ile geleceğin muhasebesi üzerinde tartışılmamıştır.

Önümüzde ufukların açılarak sanki bir başka boyut ya da boyutların, yenidünya düzenine uyumlu muhasebe sertifikaları ile uzmanlık üzerine organize olacağı, şüphesiz kaçınılmazdır.  

Amerika ve Avrupa tüm bu çalışmalara çok önceden başlamış ve birçok otonom hak ve hukukunda ilerlemeler sağlanmıştır. Dar kapsamlı lokal denemeler de yüksek başarılar elde edilmiştir.

Aydınlık yarınlar için;

“Devletimize güveniyoruz, Devletimizin yanındayız.”


Saygılarımla. 23 Temmuz 2020

Selahattin İPEK

Bağımsız Denetçi

[email protected]

Kaynak:

—Türkiye Bilimsel Ve Teknolojik Araştırma Kurumu Teknoloji

Ve Yenilik Destek Programlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik

Yapılmasına Dair Yönetmelik

https://www.resmigazete.gov.tr/.../2020/07/20200718-4.htm...
Bağımsız Denetim Standardı 315 
—1982 Anayasası